22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Erdal Afal3el('İl1 edilîölrlüğülîde Ş Â, ğv l?nea haš?|š I I giın lğçimîle bu doğârultudî çalışmaktal; = (9 fi dlğı 1eh” il n àz enenlşîatter lîop umpígelîçıî KGİI Cehalet lanılmaktadır. Ivır zıvır eğlencelikler, ıeme kitabı, bugünkü ülkemiz arasındaki farkı görmemek, görüp de kabul etmemek, kabul edip de Atatürk'ü eleştirmek “tehlikeli cehalet'tir. ger enuza uma amacya u Ef'da| Ata1 Bu durunîun ãn yraygınaraçları kitle k'İn | ı etlşlm araç arı ır. e evızyon en yay l'|el'ne'|l'lCe' ğımsız olamaz. Atatürk Türkiyesi ile kurumlar politikasıdır. Demokrasinin hep bu amaçla hazlflanmaktadlf DU,az 'renııkeıı O( l?İİİİ cehalet temeli laikliktir. Laikliğin temeli dindardinsiz ayrımı yapmamaktır. Laiklik olmazsa yurttaş eşitliği olmaz. Yurttaş eşitliği olmazsa demokrasi olmaz. Bunu bilip de bilmezden gelmek, bunu bilip de görmezden gelmek, tehlikeli cehalet'tir. de' çengelli bir siyasal iktidarla Türkiye ba Demokrasi, bütünüyle bir kurallar ve b0§ Zwzekliklefı Plflltlh eğlenceliklîf şünmeye alışmamış beyinler de böylece oyalanıp gitmektedir. Düşünen beyinlerin de bu durumu önlemeye gücü yetmemektedir. “Tehlikeli cehalet”, farkına tO|JlUlTllal'Il'l lI)aŞIl'la l'le0lel'l bela olur?" SOFUSU etrafın da $el(İllel`IİY0l'. III Erdal ATABEK yın dünyadan uzaklığını bilmemek “tehlikesiz cehalet'tir. Bunu bilmezse niz “tehlikesi yoktur'.Ama önünüzdeki çukuru göremezseniz, bu “tehlikeli cehalet' olur. Çukura düşer ve kurtarılmayı bekleyerek debelenirsiniz. Belki birisi sesinizi Atatürk'ün büyük hedeflerinden birisi “bilince yönelik çağdaş eğitim' idi. “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözü onundur. Bugünün siyasal iktidarı için geçerli eğitim hedefi bütünüyle değişmiştir. Siyasal iktidarın eğitim hedefi, “inanca yönelik sermayenin hizmetine uyarlı insan gücü yetiştirmek'tir. Din temelli toplumun eğitim amaçları her yolla devreye sokulmaktadır. Bunu görmemek, görüp de kabul etmemek, kabul edip de bu durumu “demokrasi sanmak' “tehlikeli cehalet'tir. Neden “tehlikeli cehalet' toplumların başına bela olur? Çünkü, toplumların bir bölümü bu durumdan büyük çıkarlar sağlar. Geri kalan bir bölümü de küçük çıkarlarla yetinir. Bir bölümü, ilerde kendisinin de çıkar sağlayacağını umar, bir bölümü durumu görür, toplumu uyarmaya çalışır, ama gücü yetkapınızı çalmıştır ve gelmektedir. varmadan bu tuzağın içine düşüp eğlenmektir. Bunu bilip de bilmezden gelen, görüp de çıkar sağlayanlar, sonra da “işte özgürlük budur' diyenlerse toplumun asıl belalarıdır. Bilmemiz gereken budur. Görmemiz gereken budur. Anlamamız gereken budur. Mücadelemiz de bu olmalıdır...l Tehlikeli Cehalet/ Yayına Hazırlaları/ 225 s. mez. İşte böyle durumlarda da felaket yan: Erdal Atabek/ Cumhuriyet Kitap kendinizi “onun sizi kurtardığı duygu l' su'ndan kurtaramazsmız. Eğer o çukurgüveniniz artar. Bağımlılıkla bağımsız duyar ve sizi kurtarır. Ama artık siz İ gt dan kendi gücünüzle çıkabilirseniz öz Ş! ll lık arasındaki fark kısaca budur. Duru V ç munuzu bilirseniz bir belki kendinize M ., ,,,. yardım edebilirsiniz. kolunda yürürken kendinizi bağımsız E ç“ıı. Ama ' .ı`« Q; başkasının ; »ç ,'r .. { İ” sanırsanız, işte bu “tehlikeli cehalet'tir. '`.“ İ;;;ı: , İğ~ , Bugün Türkiye'yi bağımsız sanmak, \» ` W Ÿ l ipotekli, cebi uluslararası sermayeye soldan saga: İlhan Selçuk, Server Tanilli, Altan Öymen, Celal Şengör ve İsa Esme gibi önemli isimler de kitaba katkıda bulunuyor... bu nedenle “tehlikeli cehalet'tir. Gönlü ^ Æ ı I .ı , Arap ülkelerinde, beyni Amerika'ya L *Å {'“^2îî.'lîf.ݧî{ğî.f?.îî.“““l Å$ll clİll1eŞ't@İİ bll' derlelfleî 'l(a?|l"llal' DIIE Gel "Kadınların Kendine ait bir oda için okumak umurunda olmalı. Kadınların kendileri dile gelmeumurunda ni kamusal alana taşıması, kendilerini bu alanda ifade edebilecekleri bir “kamusal , leri kimin bi yapıtlar ele alınsa da, Türkçe edebiyattan genellikle 195 0 sonrası romanlar seçilmiş. Derlemenin adandığı Sevgi tarihli Kendine Ait Bir Oda isimli dene o ur ki feminiştlerden bas ka?" Bu soru, Istanbul Bilgi Universitesi'nden Aslı Gu nes'in yayına hazırladığı ve Ama rgi Yayınevi tarafından yayımlanan Kadınlar Dile Gelince isimli derlemenin önsözlerinden birinde yer alıyor. Yukarıdaki sorunun yer aldığı Önsöz, bir yıl boyunca Amargi Kitabevi'nde "Kücük Hanımefendi'nin Edebiyat Atölyesi"ne katılan ve derlemede yazıları yer alan 18 "kucuk ha dil” yeteneği geliştirebilmesi için, yalnızca dile gelmek yetmiyor çünkü, bu dile gelişi anlayıp duyabilecek bir kulağın varlığı da gerekiyor. Dolayısıyla Kadınlar Dile Gelince'yi, yalnızca “feministlerin” umurunda olması için hazırlanmış bir derleme değil, kamusal alana “kadınca” bir müdahale olarak yorumlamak daha yerinde olacak. Kadınlar Dıle Gelince'nin bir atölye çalışmasmın ürünü olması, kitaptaki yazıların bazı ortak sorunlar ve yapıtlar etrafında birleşmesine yol açmış. Yazıların neredeyse tamamında, kadınlığın romanlarda nasıl temsil edildiği ele alınıyor ve aynı yapıtlara sıkça gönderme yapılıyor. Batı edebiyatından G. Flau Soysal'ın Tante Rosa, Adalet Ağaoğlu'nun Uç Beş Kişi, Peride Celal'in Evli Bir Kadının Günlüğünden romanlarına birden çok yazıda gönderme yapılıyor. Derlemede hem Batılı hem de Türkçe yapıtların neredeyse aynı mesafeyle ele alınması, bir yandan romanlarda kadınlığın temsilini farklı boyutlarla ve karşılaştırmalı olarak incelemeye olanak sağlasa da, diğer yandan kültürel farkları atlama ve Batı merkezli bir evrensellik an layışına bağlanma tehlikesi taşıyor. Kadınlar Dıle Gelince, “Bildungs”, “delilik”, “ötekilik”, “dil” ve “kamusal mesidir. Woolf'un bu klasikleşmiş denemesine, hem yazılarda hem de katılımcıların özgeçmişlerinde referans veriliyor. Woolf, bu denemesinde kadının özgürce yazabilmesi için yeterli ekonomik koşullara sahip olması gerektiğini saptar ve erkeklerin sözlerine kulak asmamayı “öğütler.” Eğer “kendine ait bir oda”ya sahip olmak, yalnızca yazmak için yeterli ekonomik koşullara sahip olmak gibi dar anlamında değil de, kadının kamusal alanda söz alabilmesi için gerekli veya yeterli koşullara sahip olması açısından geniş anlamında yorumlanırsa, Woolf'un 1929'daki “kendine ait bir oda” alan” kavramlar ve olgular esas almarak beş bölüme ayrılmış. Her ne kadar bu kavramlar tanıdık olsa da, bu kavramla hayalinin Woolf aksini öngörse de hâlâ güncelliğini koruduğu söylenebilir. Bu noktada, Kadınlar Dile Gelince'de Wo olf'un denemesine sıkça yer verilmesi, Türk kadınının “kendine ait bir oda” nımefendi" adına Figen Ocal tarafından yazılmıs. El Yalçın ARMAĞAN bert'in Madam Bovary'si, Austen'ın Emma ile Gurur ve Onyargfsı, Virginia Woolf'un Orlando'su, ortak okumaların İ İ adınların dile meleri kimin umugelrunda olur ki femi nistlerden başka?” sorusu, derlemeyle yalnızca feministlerin ilgileneceği gibi umutsuz ve ironik bir bakış açısını yansıtsa da, kadınların dile gelmesi, feministlerden başka birilerinin de SAYFA 20 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1030 sonucu olarak pek çok yazıda sorunları tartışmak için kullanılıyor. Romanlarda kadınlığın temsili ele alınırken Kate Millett gibi istisnalar dışında, Batı edebiyatından genellikle 19. yüzyılın sonu ve 20. yüzyılın başmdan yapıtlar tercih edilmiş. Batı edebiyatında genellikle 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başındaki yapıtlara ağırlık verilirken, Türk edebiyatına yapılan göndermelerde farklı bir eğilim dikkat çekiyor. Fatma Aliye'nin Refet'i ve Halit Ziya Uşaklıgil'in Aşkı Memnu gi rın, eril bir dünyayı inşa etmeye hizmet ettiğini gösterecek biçimde kullanılması, yani kavramların aynı zamanda sorgulamaya açılması, derlemenin kamusal alana “kadınca” müdahalesini daha değerli hale getiriyor. Kadınlar Dıle Gelince yalnızca romanlarda kadınlığın nasıl temsil edildiğinin incelenmesi açısından değil, katılımcıların kadın kimliği açısında da önemli noktalara işaret ediyor. “Küçük Hanımefendi'nin Edebiyat Atölyesi”ne katılan ve ardından yazılarıyla derlemeyi oluşturanların temsili açısından kilit yapıtlardan biri, Virginia Woolf'un 1929 hayalinin devam ettiğini gösteriyor. Kadınlar Dile Gelince, hem bu hayali gösteren araçlardan biri hem de hayalin gerçekleştirilmesinde atılan bir adım olarak görülebilir. Dolayısıyla derleme yoluyla iki yönlü bir dile gelişten söz etmek mümkün: Bir yandan edebiyat yoluyla dilen gelen kadınlar analiz edilirken, diğer yandan derlemede yazıları yer alanlar dile geliyor. I Kadınlar Dile Gelince/ Yayıma Hazırlayan: Aslı Güneş/Amargi Yayınları/ 288 s.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle