05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Mucize Özünal’dan ‘Kalpak ve Kartal’ Bir yurtseverin yaşamı Mucize Özünal, devlet adamı Mahmut Esat Bozkurt’u anlatıyor romanında. Romanı okuyunca, hem Mahmut Esat Bozkurt’u tanıyorsunuz hem de Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışını, Anadolu halkının kurtuluşa koşmasını izliyorsunuz. Ë Zehra ÜNÜVAR ucize Özünal’ın Kalpak ve Kartal adlı kitabını severek okudum. Emek verilmiş, iyi amaçla yazılmış bir kitap. Bir biyografik roman. Biyografik (yaşamöyküsel) roman yazmak kolay bir iş değil. Çünkü, elinizde bir kişinin yaşanmış yılları var ve siz o yıllara sanki değer biçiyorsunuz. Oysa kendi yaşamımızın parçalarına bile tam olarak değer biçip de sıralama yapmak zorken; bunu başkasının yaşamı için yapmak ve herkese seslenen bir yapıt ortaya çıkarmak, o kadar kolay olmasa gerek. Öyle ya, siz böyle yazıyorsunuz ama o kişiyi sevenler bunu yeterli bulacak mı acaba? Ya da sizin baktığınız açıdan bakmanız, o kişiyi anlatmaya yeter mi? Anlatacağınız kişi, yaşamını böyle yazmanızı ister miydi acaba? Her ne kadar belgelerle desteklense de, olayların oluşunda yaşanan ruhu bulmak, o ruhu yaşatacak unsurları seçmek, başarılı olacak mı? Biyografik romanların, kişilerin ve toplumların erginleştirilmesinde özel bir önemi vardır. Anlatımları, ortaya koydukları dönem özellikleri ile işlevleri büyüktür. İnsandaki erdemin toplum bünyesine işlenmesi için, toplumda eyleme dönüşebilmesi için, özel yaşamları ile bize değer katacak kişileri yazınsal türler aracılığıyla tanıtmak, olumlu bir yöntemdir. Edebiyat, toplumun bilinçlenmesinde, düşünce gelişiminin artması ve bilimsel bakışın desteklenmesi yönünde de değerli hizmetler sunar. Düşünsel bilgi ile bilimsel bilgi arasındaki atar toplar damarı canlı tutmak için böyle çabalara çok gereksinim vardır. Yazarın yaptığı tam da bu iştir ve toplum belleğini yenilerken, sanatın ve dilin tadını da yerleştirmeye çalışmaktadır. Batı’da bir dönem, pek çok biyografik roman yazılmıştır. Ünlü yazarların el attığı bu alanda, 1983 yılında Adnan Cemgil tarafından dilimize çevrilen yapıt önemli örneklerden biridir. Beethoven’in yaşamını anlatan üç ciltlik bu biyografik romanla Cristopher Romain Rolland’ı tanıdık. Yazar, belli ki bu konuda epey kafa yormuş ve çaba harcamış. Cumhuriyet’e emek verenleri, bize bu günlerin hazırlanmasında ömür tüketenleri unutturmayacak çalışmalar çok değerlidir. Bu çaba da onlardan biri. Mahmut Esat Bozkurt’un değerli hizmetlerinin unutulmamasında, kişiliğinin tanıtılıp gençlerin ideallerine örnek olmasında yer alacak bir çaba bu. Mahmut Esat Bozkurt’u, onu yaratan yılları, kişiliğini, yaptıklarını, başarılarının değerini tarih sayfalarında bulabiliriz. Ancak, bu değerli kişiyi gözümüzde gün gün canlandırarak yeniden yaşatacak bir çalışma olursa, onu öğrenmek daha kolay ve etkili olacaktır. İşte burada devreye giren yazarlık becerisi ve yaratıcılığıdır. Biyografik romanın özelliği, yazarın ustalığının bu yöndeki yaratının içinde ortaya çıkmasıdır. Yazar için, ele aldığı kişinin yaşamı bir hammaddedir. Yazar bu malzemeyi, yazınsal yöntemlerle işler; dili, plânı, yazınsal işleyişi ile yeniden yaratır ve sunar. Ana izleğin yakışanı yanında kurmacalar yapar; yeni kişiler, kişilikler, mekânlar yaratır. Yaratıcılığını ve yazınsal hünerini ortaya koyarak yapıtı bütünler. Artık, ele alınan değerli yaşam tarihin anlatımından kopmuş; edebiyatın alanına girmiştir. Yani baştan beri büyük amaç, yazmaktır. Bu edimin araçlaştırılması, romanın işlevselliğini azaltmaz, zedelemez. Ele alınan yaşama öyküsel bir pencere açılmışsa ve türün belirleyici nitelikleri işlenmişse biyografik roman oluşmuş demektir. Yazar emeğini sunar. Değerlendirmek, özümsemek, anımsamak, sindirmek ve değerlendirmek okuyucunun çabasına kalmıştır. ÇOK YÖNLÜ BİR ROMAN Mucize Özünal, Kuşadası’nda yetişmiş bu değerli devlet adamını anlatarak başarılı bir çalışmaya imza atmış. Romanı okuyunca, hem Mahmut Esat Bozkurt’u tanıyorsunuz hem de Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışını, Anadolu halkının kurtuluşa koşmasını izliyorsunuz. Bu tür romanlar, başka başka yönlerden ele alınarak incelenebilir. Konunun anlatım planı yönünden incelenebilir örneğin. Dili yönünden incelenebilir. Tanıtılan kişinin var olan özelliklerini romana uyarlama ve yazarlık becerisi yönünden incelenebilir. Tek başına, romandaki betimlemeler ya da hareketi sağlayan tümceler üzerinde de durulabilir. Ben size, ayrıntılara girmeden, bu kitabın okunması gerektiğini duyurmak için yazıyorum. Sözünü ettiğim durumlar da, okurken her okuyucunun kendi değerlendirmesi içine girecektir mutlaka. Türk ulusu, çok zorlu bir savaş vererek yoksulluğun içinde mucizeler yaratarak var olmayı başardı. Ama savaş bitince, ekonomik yönden allak bullak olmuş, geçimi için tutunacak bir dalı kalmamış hale gelmişti. Oysa, yanmış yıkılmış bu ülkede yapılacak çok iş vardı ve hemen ekonomi planı yapılmazsa, kazanılmış utku giderek solacaktı. İşte, şubat 1923’te toplanan Türkiye İktisat Kongresi, bu alanda yapılacak çalışmaların temel niteliklerini saptamak için yapılmıştır. Kongre önerisi, Mahmut Esat Bozkurt tarafından yapılmış; Atatürk’ün onayı ile de İzmir’de toplanmıştır. Toplantıya, Atatürk de katılmıştır. Açış konuşmasını yapan Atatürk, geniş bir yelpazeden baktığı konuyu, “Hakikaten Türk tarihi incelenirse, bütün yükseliş ve çöküş nedenlerinin bu iktisat meselelerinden başka bir şey olmadığı anlaşılır” diyerek, devletin en önemli sorunu olarak gördüğünü belirtmiştir. İzmir kurtulalı henüz beş ay olmuştur. Lozan Antlaşması imzalanmamıştır (Dört ay sonra imzalanacaktır.) Ama görülüyor ki, Kurtuluş Savaşı’nı kazanmış olan Türk ulusunun yapıcı güçleri boş durmamakta; her yönden çalışmalara önem vermektedir. 1355 delegenin kabul ettiği ilkelerle, Türk ulusunun bağımsızlığı, egemenliği, gelecek için yaptığı planlarının olduğu, tüm dünyaya duyurulmuştur. Dünya, Türk ulusunun, kendi haklarını, kendi eli ile kullanacağını ve bunda kararlı olduğunu da anlamalıdır; anlamıştır da… Son yıllarda gençliğe tarihimizi ve o tarihi oluşturan gerçekleri anlatan kitaplar çok ilgi görmektedir. Gittikçe daha az okuyan ve magazin ağırlıklı bilgilenmeyi(!) seçen gençlere yol gösterecek kitaplardan biri Kalpak ve Kartal. Yazar, bazı bölümlerdeki konuşmaları bugünkü dile tam olarak çevirmeden oluşturmuş. Bilmem o cümleleri anlamak için sözlüklere bakacak mı gençler. Bakmazlarsa, anlatılanları tam olarak anlamadan geçeceklerinden korkarım. Yazarın anlatım ustalığını kanıtlayan en önemli özellik, kitaptaki betimlemeler. Okurken, bu bölümlerde geniş bir yaratma ve dil zenginliği ile karşılaşıyorsunuz. Benzetmeleri kurmada kullandığı sözcükler ve sıralamalar çok güzel seçilmiş. Olayların anlatımı etkili bir dille, yer yer halk dilindeki söyleyişlere varan seslenişlerle verilmiş. İşte size okuyunca uzun uzun düşüneceğiniz bir bölüm: “Mora… Leventlerin gücü bu boynu bükük deniz kızını kurtarmaya yetmedi. Küçük Kaynarca’da haçın hamileri dur dediler, isyan tiz bastırıla, diyen kaptanı derya buyruğuna. Haç bir kez daha hilale karşı birleşip ayağa kalkmıştı. Mora’nın şakayıklı sokakları, mermer çeşmeleri, sütunlu ak meydanları kana boyandı. Kan akıyor, kin kabardıkça kısa cepken altında sırma kuşakta kör bıçaklar taze bedenlerde şah damara girip girip çıkıyordu.” TARİHLE İÇ İÇE Kitapta, tarihi olaylar anlatılırken, tarihin geçtiği yerler de başarıyla anlatılmış. Örneğin Reval, şöyle anlatılıyor: “Finlandiya Körfezi’nin güney girişinde küçük bir liman kenti. On dördüncü yüzyıldan kalma Kuleli Şato’nun görkemli kilisesi. Birinci Petro’nun yaptırdığı barok saray, eski surlar, konserve fabrikaları, keten işçiliği, eğik çatıları altında güçlükle doğrulan, soğuk, karanlık dükkânlarında dağlar gibi yığılmış kınnaplar ipler halatlar, yelken bezleri ve ağır paslı kocaman dişli kepçelerin, arzın çekirdeğine yakın bataklık balçık galerilerinden kazıp getirdiği, yüksek ısılı kara parlak kömür. Sonra Baltık ormanlarının mis kokulu pandispanyası kereste… Tahta fıçılarda siyah bira. Uzun beyaz gecelerin yoldaşı votka. Küçük pencerelerde, başlıkları ak kanatlı, kaya dibi çiğdemi, solgun tenli gri gözlü kuzey kadınlarının tahta mekiklerde işlediği ince dantel perdeler. Çoğunda deniz feneri, ringa balığı, boynu bükük bir kedi.” Kuşadası’nın, Ege topraklarının, bugün bile görülebilecek doğal yapısından parçalar taşıyan şu paragraf da dikkatli bir gözün topladığı ayrıntılar ve kuvvetli betimlemelerle ¥ yazılmış: M Mucize Özünal SAYFA 4 CUMHURİYET KİTAP SAYI 968
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle