Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kitap İçin... LXVI SELÇUK ALTUN “Yaşam kısa... Oku!” “Babaları Onlarla Hep İftihar Ederdi; Zeynep ve Elifnaz Köksal İçin” 1634 24.05.08 günü Akmerkez’deki Remzi Kitabevi’ndeydim. Kırk kitaplık çok satanlar listesinde damak tadıma göre tek kitap bulamayacağımı biliyordum. Anı, yüzeysel tarih, zorlama komplo teorileri, sığ romanlardan mürekkep listenin başında “Allah’la Aldatmak” vardı; hemen peşinde de “Siz Kimi Kandırıyorsunuz?” (Romanın durumundan önce edebiyat okurunun tükenişine hayıflanılmalıdır.) 1635 27.05.08! Çemberlitaş’ta bir yorgun Osmanlı duvarına yapıştırılan el ilanı beni zaman tünelinde çıktığım yolculuktan alıkoyacaktı: “Muma İyi Taş Takabilen Deneyimli Bay ve Bayan Eleman Aranıyor” 1636 Kingston Üniversitesi’nde “Yaratıcı Yazarlık” dersi veren Hanif Kureishi, tüm öğrencilerine 100 üzerinden 71 veriyormuş karne notu gerektiğinde. Yaratıcı yazarlık derslerini “yeni ruh sağlığı merkezlerine” benzeten Kureishi, her sabah yazı masasına oturduğunda, “Ben neden buradayım? İntihar mı etsem?” diye iç geçirirmiş. (Bu trajikomik lafların, onun son kitabını tanıtma faaliyetlerinin bir parçası olduğunu söylemeye gerek var mı?) 1637 İstanbul’da ihracat fazlası kadın giysisi satacak dükkâna isim önerisi: (F)İSTANBUL. 1638 TURCOPLES: Haçlı Seferlerinde Hıristiyanlarla birlikte çarpışan TürkGrek kökenli Suriyeliler. (Kaynak: Chronicles of the CrusadesJoinville ve Villehardouin.) 1639 Sözcüklerin Ötesinde: “Sözcükler şiirin düşmanıdır.” Russell Edson, 2000 “Sözcüklerin tükendiği yerde şiir başlar.” Marvin Bell, 2004 “Sessizliğe en yakın edebiyat türü şiirdir.” Marianne Boruch, 1994 “Şiir yalnızca sessizliği çerçevelemek için vardır.” Alice Oswald, 2005 1640 Yazar Conrad Aiken’a (18891973) doktoru akşam yemeğinden sonra martini içmeyi yasaklayınca; üstat akşam yemeklerine gece yarısı oturacaktır. 1641 Televizyon öncesi dönemde anket defteri tutma modası da vardı. Naif sorulara başkalarının verdiği yanıtları okuma aşkına o defterlere muzip satırlar döşenirdim. “Dünyaya bir hayvan olarak gelseniz, hangisi olmak isterdiniz?” sorusuna yanıtım “vejetaryen kartal”dı. 1642 Aforizmalar (Yalçın Sadak, Düzlem Yayınları): Aforizma sanattır; firesiz düşünme sanatı. Şairsen, yığınların belleği olmaktan koru kendini! Sürekli gündemde kalan, güncel olamaz. Dil dünyayı açıklamak için değil, örtmek içindir. Kişi önemsiz olmayı seçebilir. Bu da en az diğer seçimler kadar değerlidir. 1643 Sabahattin Kudret Aksal’dan CUMHURİYET KİTAP SAYI 964 Binaltıyüzyirmialtıya ulaş1626mışken bir içdöküm: “Bir cümleden uzunsa uyduruyorumdur”, KİTAP İÇİN’in ilkesidir. Kıs(s)a notlarımda edebiyat arenasıyla ilgili kişisel saptamalar ve eleştirilerim var. Iskalanmış yazar ve kitapları sahiplenmeye çalışıyorum. Bezirgân duruşlu yazarlara çattığım oluyor. Kitaplar öneriyorum. Yazar adaylarına küresel yazarlardan öneriler de ilettim. Aforizma, özdeyiş ve alıntılar paylaşıyorum. Gezi, yazma ve yayımlanma maceralarımdan anekdotlar da aktarmaktayım. Edebiyatistan’ın bazı sözde yazar, özde kaypak kişileri; “özet günlük” sayılacak notlarımla kişisel reklam yaptığım kanısındalarmış. (Nicesinin kitaplarımı okumadan eleştiren güruha dahil olduğunu da biliyorum.) Ergun Babahan, “Türkiye’de şu anda itibar düzeyi en düşük iki kurum siyaset ve medyadır” buyurmuştu. Edebiyat âlemi “medya kurumunun içindeyse”, bu saptamaya itirazım yoktur! 1627 2008 Necatigil Şiir Ödülü’nü Enis Batur (doğ.1952) kazandı. “Ödül jürisinden yakın zamanda ayrılan Hilmi Yavuz olmasaydı 20 yıl önce kazanırdı” diyenler var. Katılıyorum. Da, bir noktayı kabullenemiyorum; Hilmi Yavuz’un 7, kalan 6 üyenin birer oy hakkı mı vardı? (Kıssa: Jüri üyelerinin rotasyonunda da ferahlık vardır.) 1628 16.05.2008 tarihli Radikal Kitap’tan öğreniyoruz; “Sadece tiyatro kitapları yayımlayan Mitos Boyut, üç kişilik ekibiyle 1994’ten beri 400 tiyatro kitabı kazandırmış. Mitos Boyut’un sahibi ve editörü YILMAZ ÖĞÜT’e sadece saygılarımı sunuyorum.” 1629 1577. notumda “24 Şiir ve Leyla” için, Yahya Kemal’in sağlığında çıkan tek şiir kitabıydı demiştim. Metin Celal, “Ama korsandı” diye uyardı. 1932 ürünü ve ciltli kitabın son sayfasına, “Bu şiirler YAHYA KEMAL Bey’in muhtelif mecmualarında çıkan yazılarından iktibas (alıntı) edilmiştir” notu düşülmüş. (Gel de, “Eskinin korsanları bile başkaymış” deme!) 1630 Çok satan ama sığ roman/öykü kitaplarıyla değil eleştirmenler, kitap tanıtım yazısı yazan gençler bile ilgilenmezler. Ne denli zorlarlarsa zorlasınlar; çok satan ama sığ yazarlar genelde zorlama söyleşilerle yetinmek zorundadırlar. Rastlarsam, o yazı parçalarını trajikomiğin keyfine varmak için okuduğumu itiraf ediyorum. Dünya Kitap’taki (Mayıs, 2008) söyleşiSAYFA 14 sinde Canan Tan, “Söylenmemiş Şarkılar’ın, öykü kitabı kimliğiyle, öykünün az okunduğu ülkemizde ilk çıktığı gün 4.baskısı yapıldı” demiş. (Yeterli sığlıkta yazılırsa, demek ki ülkede öykü de okunuyormuş.) Canan Tan devam ediyor: “Neden anlatıyorum bunları? Neden anlatmak zorunda kalıyorum? Edebiyat camiası bilmiyor mu zaten? Biliyor! Ancak, görmezden gelenler çoğunlukta. Kitaplarımın tanıtımı yapılıyor, doğru. Ama ben, edebiyat yönünden eleştirilmelerini bekliyorum.” (Kitaplarınızda edebiyatın “e”si yoksa eleştirmenler ne yapsın?) Canan Tan devam ediyor: “Ancak, edebiyat dünyasından tek kişi çıkıp da, “yapmak istediğin nedir?” diye bana sormadı.” (Teşhis belli, niye sorsunlar ki?) Canan Tan durmuyor: “Gene de, kitaplarımın edebiyat yönüyle değerlendirilmesi/eleştirilmesi konusunda umudumu kesmedim.” (Lütfen kesin ve söylediklerimi “dost acı söyler” bağlamında değerlendirin.) 1631 Çilekeş usta Cevdet Kudret (19071992) 1930’larda Kayseri Lisesi’nde edebiyat öğretmenidir. Liseden mezun olduğu saat, öğrencisi İhsan’a “İhsan Benimle Çalışır mısın?” der. İhsan Hanım bunun bir evlenme teklifi olduğunu anlar. Eşinin ölümünden sonra İhsan Kudret’in yayımladığı anı kitabının adı da “İhsan Benimle Çalışır mısın?”dır. Edebiyat tarihine şirin dipnotlarla mücehhez kitapta gülümsemeden edemediğim anekdotlar var: Okulun (konservatuar) müdürü emekli bir albay. Askeri bir disiplinle yönetiyor okulu. Koridorlara tebeşirle çizgiler çektirtmiş. Kız öğrenciler çizginin sağından, erkek öğrenciler çizginin solundan yürüyecekler. Buna benzer işleri dillere destan. Bir gün koridordan geçerken odanın birinden keman sesi duyuyor. Kapıyı açıyor, ne görsün?.. Bir kız bir erkek öğrenci keman çalıyorlar. Müdürün saçları diken diken oluyor. Hırçın bir sesle soruyor: “Ne yapıyorsunuz burada?” “Düet yapıyoruz efendim” diyor öğrenciler. “O dediğinizi ayrı ayrı odalarda yapın” diyerek öğrencileri odadan çıkartıyor *** Hamileliğim nedeniyle bıraktığım fakülteme yeniden başladım. Hocalarımız, bir İngiliz profesör dışında, İrfan Şahinbaş, Orhan Burian, Saffet Korkut. Saffet Hanım ikinci evliliğini Dr. Şerif Korkut’la yapmıştı. Şerif Korkut ünlü faşistlerdendi; tek sözcükle, gericiydi. Aydınlar çevresinde sevilmezdi. Öldüğünde, sevilmemesine karşın, cenaze törenine çok insan katıldı. Cevdet, Nurullah Ataç’a ayaküstü sor muş, “Neden ölmüş?” diye. Ataç’ın yanıtı mizah sahifelerinin baş köşelerini söyleyecek nitelikte: “Üzümünü ye de bağını sorma!” 1632 1718.05.08 tarihli International Herald Tribune’dan ibretlik istatistikler: Her altı saniyede bir kişi sigaranın neden olduğu bir hastalıktan ölmekte. / Her altı saniyede bir kişi trafik kazasında ölmekte veya yaralanmakta. / Her otuz saniyede bir kişi intihar etmekte. / Her otuz saniyede bir Çinli bebek özürlü olarak dünyaya gelmekte. / Her otuz beş saniyede bir Amerikalı bebek terk veya taciz edilmekte. / Her altmış saniyede bin kişi cep telefonu almakta. / Her gün 1.6 milyondan fazla online blog peydahlanmakta. / Her gün 6800 kişi daha HIV’e yakalanmakta. / Her on beş günde bir dil yeryüzünden silinmekte. / Her ay 300 kalifiye hemşire İhsan ve Cevdet Kudret. Güney Afrika’yı terk etmekte. / Her ay ABD hükümeti, 20 bin kişiyi daha terörist izleme listesine eklemekte… 1633 17.05.08! Galata Kulesi Meydanı’nda, Sahaf Festivali’ne izleyici olarak katıldım. Sahaf Ayşa / Sahaf Binbir / Sahaf Can / Sahaf Destine / Sahaf Doğa / Sahaf Ege / Sahaf EOS / Sahaf Gezegen / Sahaf Hisar / Sahaf Kâğıt Gemi / Sahaf Kayıp Kitap / Sahaf Kibrit / Sahaf Kurgu / Sahaf Lamelif / Sahaf Levant Koleksiyon / Sahaf Mihrican / Sahaf Mim / Sahaf Murat / Sahaf Önder / Sahaf Simurg / Sahaf Tekin Nümismatik / Sahaf Turanlı / Sahaf Turkuaz ve Sahaf Yol standları arasında kaç kez gelgit yaptığımın farkında bile değilim. ¥