Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER İktidar Benim Ne İstersem Söylerim/ Sevgi Özel/ Cumhuriyet Kitapları/ 188 s. “Kaynakları karıştırınca, yerimizde saydığımızı düşünüyorum. İnönü’nün sözleriyle aklımıza düşen ne başbakanlar, ne bakanlar gördük; kimler geldi geçti; ‘cahillik, kendini bilmezlik, vazife ciddiyeti...’ açısından yakın dönemin iktidarları eskiyi mumla aratıyor. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve takımı, ‘İktidar benim, ne istersem söylerim’ tavrını sürdürüyor.” Sevgi Özel, iktidarda olanların yanlış söylemlerini eleştiriyor bu kitabında. Ege’nin Unutulan Türkleri/ Bahadır Selim Dilek/ Cumhuriyet Kitapları/ 262 s. Küresel sermaye baronlarının çıkarlarının olduğu bölgelerde, etnik ve dini azınlıklar ön planda tutuluyor. Ancak küresel sermayenin çıkarının olmadığı bölgelerdeki azınlıklar istikrarsızlık unsuru olarak görülüyor. Bu azınlıklar ya tamamen görmezden gelinip yok sayılıyor ya da unutuluyor. Tıpkı Rodos ve İstanköy’deki, bugün sayıları 35 bin arasında tahmin edilen Türk azınlıklar gibi. Lozan Antlaşması’nın sağladığı haklardan yararlanamayan Onikiada Türkleri, önce 1912’den 1943 yılına kadar İtalya’nın, 1947 yılından sonra da Yunanistan’ın baskıları sonucu bugün tamamen yok olma noktasında. Bu kitapta, Onikiada Türklerinin yaşadığı trajedi, Cumhuriyet’in ilk yıllarından 1960’lı yılların sonuna kadar olan döneme ilişkin resmi yazışmalara dayanılarak anlatılıyor. Belgeler, Onikiada Türklerinin nasıl baskı altında tutulduğunu, tarihi mirasın nasıl yok edildiğini, vakıflar üzerinde oynanmakta olan oyunları gözler önüne seriyor. Kitaptaki belgelerin çoğu ilk kez tıpkıbasımlarıyla birlikte Türk okurunun bilgisine sunuluyor. Bilim Tarihi/ Hüseyin Gazi Topdemir, Yavuz Unat/ Pegem Akademi/ 398 s. “Bilim Tarihi” adlı bu çalışma başlangıcından günümüze kadar bilimler alanında ortaya konulmuş gelişmelerin öyküsünü zaman dizinsel ve olgusal olarak sergilemek amacıyla kaleme alınıyor. Kitap bilimsel gelişme süreci Batı ve Doğu kültür çevrelerindeki gelişimi dikkate alınmakla birlikte, alanında başarılı olmuş bilim adamlarının tanıtılmasına ayrıca özen gösteriliyor. Gönülsüz Köktendinci/ Mohsin Hamid/ Hayy Kitap/ 208 s. Mohsin Hamid, romanında, istemediği halde ‘köktendinci’ olan bir gencin hikâyesini anlatıyor. Cengiz, Amerika’ya okumaya giden yetenekli, zeki Pakistanlı bir genç. Princeton Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olur. Başarılı bir öğrenci olan Cengiz, toplumdaki seçkinler arasına katılır. Prestijli bir Amerikan firmasında güzel bir iş edinir. Artık senede seksen bin dolar kazanır, seyahatlerini birinci sınıf uçaklarla yapar, son derece şık giyinir. Bundan sonra SAYFA 26 tek yapması gereken, kendini kapitalizmin ritmine uydurup, devamlı çalışmak ve yükselmek. Bir Amerikalı genç kadına âşık olması onun ‘Amerikanlaşma’sını kolaylaştırır. Yapıt, fazlasıyla Amerikanlaşmış Pakistanlı bir gencin nasıl olup da 11 Eylül sonrası kendi içinde derin bir kimlik bölünmesi yaşadığını, etrafındaki herkesten ve her şeyden soğuduğunu tepkisel ve kindar olduğunu anlatıyor. Kişilik Kuramları/ anu Yazgan İnanç, Esef Ercüment Yerlikaya/ Pegem Akademi/ 348 s. Bu kitap, kişilik kuramları alanını tanıtma amacıyla yazılıyor. Türkiye’deki ünivirsitelerin çeşitli bölümlerinde verilmekte olan kişilikle ilgili derslerde ele alınan konulara giriş düzeyinde bilgi sağlamayı amaçlıyor. Bunun yanında kitap, kişilik kuramları ve kuramcıları konusunda genel bir bakış açısı edinmek isteyenlere yardımcı olmayı hedefliyor. Giriş düzeyinde konuları ele alan ve bütünsel bir bakış açısı sağlayan kitap, Pegem Akademi tarafından yayımlanıyor. Anna Karenina/ Lev Nikolayeviç Tolstoy/ Artemis Yayınları/ 884 s. Sevgisiz evliliğinin içinde tutsak olmuş Anna, akıl almazı yapıyor ve yakışıklı Kont Vronsky uğruna sahip olduğu her şeyden vazgeçiyor. Tolstoy’un seçtiği finalden de anlaşılacağı üzere, 19. yüzyıl Rusya’sında böyle bir kadın davranışı asla hoş karşılanmıyor. Duygusal ve asi Anna ile yakışıklı asker Vronsky arasındaki sonu kötü biten, hazin aşkı anlatan “Anna Karenina”, tutku yoksunu evliliğini reddedip toplumun ikiyüzlülüğüne katlanmak zorunda kalan Anna’nın yaşadığı trajedileri anlatıyor. 19. yüzyıl Rusyası’nın tuvali üstüne çizilen bu resimde, yedi ana karakter, aralarındaki daimi uzlaşmazlıklar, şehir hayatı ve kırsal yaşam arasındaki tezatlıklar, her türlü aşk ve ailevi mutluluk Anna Karenina’nın ana eksenini belirliyor. Çarlık Rusyası döneminde geçen “Anna Karenina” tutkulu aşk ve felaket getiren sadakatsizlik üzerine bir roman. Yalnız Yürümek/ Alyssa Brugman/ Çeviren: İlker Balkan, Esma Kaya/ Altın Bilek Yayınları/ 190 s. “Hemen her toplulukta onun gibi biri vardır mutlaka. Diğerlerine göre daha çirkindir belki, biraz daha kiloludur; yüzünde sivilceler ya da izler vardır. Ve bizler de o ve onun gibi insanları sevmek konusunda haddinden fazla cimrileşiriz. Hayatımızda onlara da gerçekten sağlam bir yer verebilmek zor olur; ama çok zaman da en gerçek dostların öyle insanlar olduğunu unuturuz. Pardita da böyle bir kızdı işte. Megan’ın kendisini gerçekten sevdiğine inanmış, hayatında sevgiyi tatmadığından buna kolayca da kanmıştı. Ne evlatlık oluşu, ne toplumdan dışlanışı, ne de yaşadığı evdeki huzursuzluklar ve kavgalar onu yıkabilmişti. Direnmeyi başarmıştı bir süre. Ve Megan’ı gerçekten sevmişti, hayatındaki tek dostu olarak sevmişti. Başka hiçbir şey değil, sadece bu dostluk karşısındaki yanılgısı onu hayattan koparmayı başarmıştı. Perdita yaşamdan vazgeçtiğinde ne gerçek bir ailesi vardı, ne onu özleyecek insanlar. Megan, işte o gün fark etti hayattaki tek gerçek dostu kaybettiğini. Ve Perdita asla göremedi Megan’ın artık yalnız yürü düğünü...” Avustralyalı yazar Alyssa Brugman’dan “Yalnız Yürümek” adlı yapıtında genç bir insanın acısını anlatıyor. Işık Sözcükleri/ Eduardo Cadava/ Çeviren: Aziz Ufuk Kılıç/ Metis Yayınları/ 218 s. “Çok yakında artık önümüzde olmayacağını bildiğimiz şey, işte, görüntüye dönüşen şey budur. Görüntü, bu ortadan kayboluşun izlerini kanatlarıyla kaydeden bir tarih meleği gibi, ışığa çıkamayacak bir deneyime tanıklık eder.” diyen Eduardo Cadava “Işık Sözcükleri”ni yazarken özgün bir yöntem izliyor. “Işık Sözcükleri”, Walter Benjamin üzerine söz alan, ama bir yanıyla da Benjamin’i sürdüren, onun temalarını ondan ve onunla söyleşiye girmiş birçok yazardan alıntılarla işleyen bir kitap. Yapıt, denemelere dağılmış, parça parça ve bütünleştirilmeye direnen temaları bir araya getiriyor. Başta tarih ve fotoğraf olmak üzere, mimesis, hayaletler, yıldızlar, düşler, uyanış, alegori ve yas, çeviri, yeniden üretim, dil, taşlaşma, bellek ve unutma, ölüm gibi bir dizi tema üzerine “düzyazı fotoğraflar” kaleme alıyor. Ama kitap boyunca izini sürdüğü temel bir mesele var: tarih ile fotoğraf arasındaki ilişki. Benjamin’in tarih anlayışını fotoğrafın diliyle, parıltılar ve imgeler üzerinden dile getirdiğine dikkat çeken Cadava, çizgiselliğe değil, süreksizliğe dayalı bu tarih anlayışını bizzat kendi yazılarıyla sergiliyor. Köyde Eğitim/ İ. Hakkı Tonguç/ Köy Enstitüleri ve Çağdaş Eğitim Vakfı/ 592 s. “Köyde eğitimin nasıl olduğunu bilmedikçe, nasıl olacağını kestirmek mümkün olmaz. Tıpkı bunun gibi köyün sosyal, ekonomik durumu iyi bilinmeden, bu alanlarda köye yaralı olacak ve olumlu sonuçlar verebilecek çalışma da yapılmaz. Köylüyü iyi yönetebilmek de, köyün iç ve dış hayatını bütünlüğü ile iyi tanımaya ve bilmeye bağlıdır. Bu gibi bilgilerin çoğunu ve en gereklilerini kitaplardan ya da kitaptaki bilgileri bir plan gibi aktaran öğretmenlerden ya da profesörlerden öğrenmeye de olanak yoktur. Görülüyor ki, bir toplumun bireylerini biçimlendirebilmek, her şeyden önce o toplumun yaşamakta olduğu hayatı ve bu hayata biçim veren gerçekleri, koşulları yaşayarak öğrenmeye bağlıdır. Gerçeklerin oluşturduğu zengin kaynakla bu biçimde beslenemeyen bir girişim, er ya da geç söner ve erir” diyen İ. Hakkı Tonguç, “Köyde Eğitim”adlı yapıtıyla yıllar önce temelini attığı köy enstitülerini ve köy insanını anlatıyor. CIA’nın Muteber Adamı/ Yılmaz Polat/ Ulus Dağı Yayınları/ 148 s. Yılmaz Polat yirmi altı yıldır Washington’da, Türkiye’den Amerika’ya gidenlerin bu ülkelerdeki faliyetlerini yazmaya çalışan bir gazeteci. Türkiye’deki siyasetin tasarım merkezinin Amerika’daki oyunu sergilediğini düşünen Polat, “Washington’da Akrobasi” kitabının devamındaki ayrıntılarda bu oyunu deşifre etmeyi amaçlıyor. “CIA’nın Türkiye’deki adamları oyunun baş aktörüdür ve Türkiye operasyonlarını, CIA’nın eski ustaları tasarlar. CIA ajanı, merkezin ‘Ilımlı İslam’ laboratuvarında duvarda asılı ‘Bağımsız Kürdistan’ haritasına bakarak operasyonun amacını yazmaya başlar: ‘Türkiye deneyi başarıya ula¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 966