04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

...KISA KISA... Sapak Ë Hasan AKARSU azar Cengiz Gündoğdu’nun ilk kez 19781979’da İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları’nda oynanan “Sapak” adlı oyununun kitaplaştırılması sevindirici. Genelde yeterince kitap okunmayan yurdumuzda, oyun kitaplarının hiç okunmadığı da biliniyor; ama bir gün birilerinin eline geçip de okunacağını düşünmek bile mutluluk veriyor. “Sapak” sözcüğü, bir yolun, başka bir yöne giden yola saptığı yer olarak açıklanıyor ve oyuna ad olarak uygun düşüyor. Cumhuriyetin kuruluşundan dörtbeş yıl sonra, Atatürk’ün sağlığında, halk ve işçiler için savaşım veren Yüzbaşı Doktor Necati’nin öldürülmesi, bir “Sapak”ta olunduğunu doğruluyor. Kurtuluş Savaşı’nda yararlıklar gösterip yaralanan Doktor Necati, Cumhuriyet’in korkusuz savaşımcısı. O ve onun gibiler savaşırken, İstanbul’da düşmanlarla işbirliği yaparak otel katipliğinden sonra sınıf değiştirerek karaborsa zengini ve milletvekili olan Latif Bey olumsuz tiplerden birisi. Tahir Ağa işadamı, Emin, Cemil ve Ahmet Hamdi Beyler de öyle. Oyunun başlangıcında, dönemin ekonomi bakanı Mahmut Esat’ın önemli açıklamaları yer alıyor. İzmir İktisat Kongresi’nin ekonomik bağımsızlığımızı sağlayacağını belirten bakan, kongrede “Amele Sınıfı”nın durumuna, “Karma Ekonomi”ye değin birçok kararlar alınacağını söylüyor gazetecilere. Bu umutlu açıklamalardan sonra uygulamada nasıl başarısız olunduğuna tanık oluyoruz. Toprak Reformu bir aldatmacadan ileri gidemiyor. Köylüye verilen toprakları yine Tahir Ağa ve diğer ağalar işliyor. Millileştirilen İstanbul Limanı işletmesini, birkaç bey, şirket kurarak ele geçirip kendi yararlarına kullanıyor. Halka yansıtılması gereken kazanımlar beylere gidiyor. Halkın yoksulluğu, geçim sıkıntısı sürüyor. Yönetimin işleyişinde beylerin, ağaların ve onların atadığı memurların sözü geçiyor. Savaşta gazi olan Doktor Necati, savaş arkadaşı olan Yusuf’a Ankara’ya gidiş nedenini şöyle açıklıyor: “Kardeşim, mütarekede düşmanla işbirliği yapan ne kadar karaborsacı varsa hepsi kafasına bir kalpak geçirmiş, cumhuriyete yanaşmaya bakıyor. Bu tehlikeyi anlatmak için gittim…” (s. 37) Savaşta düşmanla işbirliği yapan Latif Bey, kalpak giyip cumhuriyetçi kesiliyor, çevresini de kandırıyor. Tahir Ağa’nın oğlu olan Yusuf, önceleri inanamıyor silah arkadaşı Doktor Necati’nin söylediklerine; ama yaşananları gördükçe işin yön değiştirdiğini anlıyor. Arkadaşı Necati, ona işbirlikçilerle ortaklık kurulamayacağını söylüyor: “Bundan ne çıkar ki, biz Anadolu için son savaşımımızı verirken, düşmanla işbirliği yapan, halkı soyan adamlarla hiçbir şekilde ortaklık kurulamaz…” (s.62) Yusuf, şirketler kurarak ulusal burjuvaziyi canlandırmak için çalışıyor; ama ortaklar işbirlikçi olunca halk soyuluyor, halkın yaşam düzeyi yükselmiyor. Sapak, iki bölümlük bir oyun. İkinci bölümde, işçilerin, üreticilerin, emekçi Y lerin uyanışı yansıtılıyor. Yazar, burada yaşanan çelişkileri dile getiriyor. Sözgelimi; fabrikanın ortakları, kazançlarını arttırmak için sahte doktor raporlarıyla işçileri hasta gösterip işten atıyorlar. Böylece az işçiyle çok iş yapılmasını sağlıyorlar. Sahte doktor raporunu ele geçiren fabrika doktoru Gazi Doktor Necati, önce meslektaşı olan doktorla hesaplaşıyor, sonra fabrikanın ortaklarıyla. Gazi Necati, işçilerin öncüsü oluyor. Fabrikada kurulan “Hasta Sandığı”nın paralarını kullanan Tahir Ağa’ya karşı çıkıyor. Oynanan oyunları bozmaya çalışıyor. İşçileri bilinçlendirmek için toplantılar düzenleyip 1923’te İzmir İktisat Kongresi’nde işçiler yararına alınan kararlara sahip çıkmalarını sağlıyor. Tahir Ağa’nın ve fabrika müdürünün tuttuğu on beş kişilik bir grup toplantıyı basıyor. “Bolşevikler Moskova’ya” diye bağırıyorlar. Jandarma geliyor, işçiler korkutuluyor. Kaymakam, Doktor Yüzbaşı Necati’yi “Bolşevik İhtilali” yapmakla suçluyor. Bu olayların, daha sonra yurdumuzda yaşananların habercisi olduğunu anlıyoruz. İşçilerin arasında, ağanın, müdürün adamı, sarı sendikacı da bulunuyor ki işçiler fabrikada grev kararı aldığında, müdürün önceden haberi oluyor ve grevi kırdırıyor. Olaylar çıkıyor, fabrika kapatılıyor. İşçiler, grev sandığı kurarak epeyce direniyorlar; ancak direnişleri, “Bolşevik Yardımı” aldıkları ileri sürülerek karalanıyor. Fabrika ortağı ve milletvekili olan işbirlikçi Latif’in kurduğu tuzağa düşürülüyor işçiler. Haklılar haksız, haksızlar haklı gösteriliyor bu düzende. Cumhuriyet’e bağlanan umutlar tükeniyor. Cumhuriyet yönetiminin işlemediği ortaya çıkıyor. Greve giden işçilere öncülük ettiği için Doktor Necati önce tutuklanıyor, sonra öldürülüyor. Grev kırmada, Tahir Ağa’nın adamları etkili oluyorlar. İşçiler tarafına geçip işçilerin içinden jandarmaya ateş açtıkları için jandarma da işçilere ateş ediyor. Doktor Necati, aldatıldıklarını anlıyor, Jandarma Yüzbaşısı Hulusi Bey’e teslim olmuyor, silahla taranıp öldürülüyor. Ölmeden önce yardımcılarına şu sözleri söylüyor: “Ankara’ya gidin… Gazi Paşa’yı bulun… Anlatın… Yüzbaşını, Mehmetçiklerini katlettiler deyin…” (s. 128) Yüzbaşı Necati’nin içine sindiremediği bir durum var ortada. O, Gazi Paşa’nın yüzbaşısı. Mehmetçikler, Gazi Paşa’nın Mehmetçikleri. Ne yazık ki Gazi Paşa, sağlığında bile onları koruyamıyor. Acıklı olan da bu işte! Okuyucu, izleyici burada oturup düşünecek, bu sorunun çözümü için uğraşacak, kafa yoracak. Yüzbaşı Necati’nin bu savaşımda yalnız olmadığını belirtmeliyiz. Savaştaki yardımcısı Hıdır, kız kardeşi Ayşe, Gazeteci Salih en önemli “yol arkadaşları”. Yazar Cengiz Gündoğdu, Atatürk’ün yapmak istediklerini iyi bildiği için oyununu başarıyla kurgulayıp yansıtıyor. Devletin yapısını, ekonomik durumu nesnel olarak çözümlüyor ve olay kişilerini buna göre seçiyor. Yalın, içten anlatımıyla bugün yaşadıklarımıza da açıklık getiriyor. ? Sapak/ Cengiz Gündoğdu/ İnsancıl Yayınları/ 1. Basım, Mart 2008/ 128 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 974 ¥ SAYFA 18
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle