Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? eller de bulunabilir, ama belki de en ilginci: Biliminsanları bulunabilir. BİLİMSEL BİR FELSEFE “Ditfurth’un dizinin bütününde izi sürülebilecek ‘bilimsel bir felsefe’ yaptığını düşünüyorum. Getirdiği felsefi bakış, bilimin insanlık tarihindeki yerini de sarsacak nitelikte. Kopernik’ten sonra uzaya fırlatılmış bir varlığa dönüşen insanın ve yerkürenin, evrenin yitik bir noktası olmadığını, koruyan kollayan bir evrenin çocukları olduğumuzu okumaya, düşünmeye, tartışmaya çağırıyor bizi Ditfurth. “İnançlarıyla, korkularıyla, amaçlı eylemleriyle ve şartlanmış mantığıyla çelişkili bir varlık olan insanın bu yapısını baskı altına almadan, pür akılcılığa ve kendine yabancılaşmaya davet etmeden güvenilir, sorgulayıcı, dünyayı merak eden aklın ürünü bir bilgi dünyasının kapılarını herkese açıyor Ditfurth. Bilimi uzmanların krallığında çalıp insan soyunun hizmetine sunuyor. Bilim insanlarının da varlıklarının büyük bölümünde dahil oldukları insanlığın.” ? Başlangıçta Hidrojen Vardı/ Hoimar von Ditfurt/ Çeviren: Veysel Atayman/ Cumhuriyet Kitapları / 510 s. Unutulmaz Bir Andı Görüp Geçtiğim ? Şavkar ALTINEL G ezi edebiyatının ülkemizde fazla önemsenen bir tür olduğu söylenemez. Bunun bir nedeni belki de, edebi hiçbir niteliği olmayan gezi kitaplarının çokluğunun ortalamayı düşürmesi, ama bir türün ikinci sınıf örneklerinin olması elbette türün kendisinin ikinci sınıf olduğu şeklinde yorumlanamaz. Turgay Fişekçi, gezi yazılarının da edebiyat olduğunu başarıyla kanıtlayan yazarlardan. Amerikalı romancı ve gezi yazarı Paul Theroux insanın gezi kitapları yazmasının ayaklarıyla roman yazmasına benzediğini, yani bu kitapların dünyada çıkılmış bir yolculuktan ya da, başka bir deyişle, gerçek bir deneyimden kaynaklansa da, bu deneyimi rastgele bir şekilde kayda geçirmeyi değil, anlamını ve biçimini bulmaya çalışmayı içerdiğini, gezi yazarının da, tıpkı romancı gibi, KİTAP SAYI dünyayı, hayatı ve kendini anlamak için yazdığını söyler. Nobel Edebiyat Ödülü sahibi V. S. Naipaul ise bir seferinde daha da ileri gidip romanlarına fazla değer vermediğini, ama gezi kitaplarında değişik bir şey yapmayı becerdiğini ve yaşayacaklarına inandığını söylemişti. Türkiye gibi, gezi türünün fazla önemsenmeyip otomatik olarak “edebiyat dışı” etiketinin çağrışımlarına terk edidiği bir ülkede bir gezi kitabının da bir roman kadar (ve bazen daha da) önemli bir edebiyat yapıtı olabileceğinin ileri sürülmesi garip görünebilir, ama bu benim de paylaştığım bir görüş. Ülkemizde gezi kitaplarına yönelik kuşkunun nedeni belki, kotrasıyla Pasifik’e açılan iş adamlarımızın, arkadaşlarıyla Uzakdoğu turuna giden sosyetik hanımlarımızın, dünyayı dolaşan gazetecilerimizin, “kaleminden bal damlayan” ünlülerimizin ve türün başka 911 Hoimar von Ditfurth ? SAYFA 19 CUMHURİYET