Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'Mimariden Konuşmak, Bilinmek İstenmeyen 20. Yüzyıl Türk Mimarlığı' Bir ‘ilk’ ya da eleştirel bir mimarlık Şevki Vanlı’nın araştırması yalnızca mimarlık ortamının değil, mimarlık ve sanat kültürüne ilgi duyan tüm farklı kesimlerin ayrı ayrı ve birlikte, farklı boyutları ile yararlanacağı alternatif bir kaynak sunmaktadır. Kitap pek çok yeni tartışma ve araştırmanın başlangıç noktasını oluşturacak, daha önemlisi bir dönemin temel başvuru kaynaklarından birisi olacaktır. konum kazandırmış, meslek hayatına başladığı 1950’li yılların ortalarından itibaren Türkiye mimarlık ortamında belirleyici, yönlendirici ve öncü bir rol üstlenmiştir. Bu rolün kaçınılmaz gereği olarak Türkiye’de mimarlık kültürünün ve mimarlık tartışmalarının merkezinde yer almış, uluslararası ve Türkiye mimarlık ortamının anlaşılması, tartışılması ve değerlendirilmesine yönelik yoğun bir çaba ve çalışma içinde olmuştur. Elli yılı aşan meslek yaşamında pek çok ortam ve biçimde ürüne dönüşen bu katkılar bu kitapla birlikte gene Türkiye ortamı için ilk sayılacak önemli bir derlemeye dönüşmektedir. Şevki Vanlı, biraz da kendi konumunun ona yüklediği bir sorumluluğu yerine getirerek mimarlık uygulamalarına ve kültürüne yönelik birikimini mimarlık ortamı ile paylaşıma açmaktadır. Ancak, kitabın özgünlüğü sadece geniş kapsamlı ve çok boyutlu bir birikimi yansıtması ile sınırlı kalmamakta, Şevki Vanlı bu birikimini kişisel değerlendirmeleri ile zenginleştirerek eleştirel bir okumaya dönüştürmektedir. Bu çok boyutlu yapısı içinde sınıflanması ve sınırlarının tanımlanması kolay olmayan bu derleme aynı anda pek çok tartışma çerçevesine referans vermekte, yakın dönem Türkiye mimarlık ortamını farklı yönleri ile ama bir bütün olarak anlamaya ve anlatmaya çalışmaktadır. Bir anlamda Türkiye’de modern mimarlık tarihinin yazımı gibi algılanabilecek bu kitap sadece kapsamı ile değil, bu kapsamı ele alış biçimi ile de farklılık kazanmaktadır. Şevki Vanlı, daha önce yapılmadığı kadar açık sözlülükle kişisel değerlendirmelerini okuyucu ile paylaşmakta, Türkiye mimarlık ortamı için tabu sayılabilecek pek çok değer ve kabulü tartışmaya açmaktadır. Yoğun bir birikimin yanı sıra özgün bir araştırmanın sonucu olan bu çalışma mimarlık ortamında ayrı uzmanlık alanları gibi algılanagelmiş pek çok alanda aynı anda varlık göstermekte, mimarlık tarihinden eleştirisine, kuramdan değerlendirmeye farklı disipliner anlatımlar içinde mimarlık ortamını yeniden okumaya çalışmaktadır. Bir zenginlik olarak algılanması gereken bu çeşitlilik kitabın diline de yansımakta; yazar, anlatılanla arasında konu başlıklarına, hatta örneklere göre değişen bir mesafe kullanmaktadır. Kimi zaman anılarla bireyselleşen anlatım, kimi zaman akademik bir mesafe kazanmakta, yazar objektif ve üstten bakan metinlerle sübjektif ve bireyselleşen metinleri iç içe kullanmaktadır. Bu özgün anlatım iki önemli fark getirmektedir. Bunlardan ilki kitabı sadece belli bir dile ve kültüre yakın olanların okuyabileceği teknik bir metin olmaktan çıkartmakta, ikinci ve daha önemlisi ise akademik üslup içinde girilmesi kolay olmayan bazı tartışmaları gündeme taşımaktadır. Bir başka deyişle yakın dönem mimarlık tarihi ve tartışmalarının popüler me gelmekte, böylelikle tamamlayıcı bir bütüne ulaşılmaktadır. Bu nedenle kitabın kurgusu sıralı bir okumaya alternatif olabilecek bağımsız okumalar içeren ikincil bir kurgu barındırmaktadır. Bu kurgu içinde farklı bölümlerdeki anlatım ve değerlendirmeler birbirlerini tamamlayıcı bir nitelik kazanmakta, tersten gidildiğinde de her bölüm kendi tartışmasını tamamlayan küçük bir kitap gibi ele alınmaktadır. Burada bağlayıcı olan temel unsur yakın dönem mimarlık ortamının kendisidir. Ve şüphesiz kitabın bütünü bu dönemin bütüncül resmi üzerinedir. Bütün bu çeşitlilik içinde Şevki Vanlı’nın bu araştırması ile yalnızca mimarlık ortamının değil, mimarlık ve sanat kültürüne ilgi duyan tüm farklı kesimlerinin ayrı ayrı ve birlikte, farklı boyutları ile yararlanacağı alternatif bir kaynak sunmaktadır. Kitap pek çok yeni tartışma ve araştırmanın başlangıç noktasını oluşturacak, daha önemlisi bir dönemin temel başvuru kaynaklarından birini oluşturacaktır. Bütün bunlar düşünüldüğünde şüphesiz kitabın doğrudan söyledikleri mimarlık ortamının bilgi birikimi için çok önemli, ama mimarlık kültürü için daha da önemli olan kitabın satır aralarında sunduğu mimarlık sevgisi ve mimarlığa adanmış bir yaşam...? ? C. Abdi GÜZER imarlıkta tasarım etkinliği ile tasarlanmış olanı anlamaya ve değerlendirmeye yönelik çabalar, bir başka deyişle mimarlık uygulamaları ile mimarlık eleştirisi genellikle iki ayrı ve bağımsız alan olarak algılanmaktadır. Mimarlık ortamında yapanlarla, yapılanlar üzerine yazanların / konuşanların sınırları özenle tanımlanmış özerk alanları vardır. Bu sınırlar bireysel örnekler bazında zorlansa da genellikle mimarları başkalarının üzerinden okur, başkaları üzerinden anlamaya çalışırız. Oysa tasarımın kendisi doğrudan bir anlama, değerlendirme ve eleştiri sürecidir ve eleştirel bir kültür tasarımın temeli ve itici gücüdür. Bu nedenle tasarlayanların tasarımlarına paralel olarak söz ve düşünce üretmeleri hem kendi tasarım ortamlarını hem de mimarlığın eleştirel kültür ortamını zenginleştirici bir zemin olarak algılanmalıdır. Benzer biçimde tasarlayanların diğerleri ve mimarlık ortamı üzerine söyledikleri de dayandıkları tasarım, deneyim ve birikimi nedeni ile ayrıcalıklı bir değer barındırır, alternatif bir kategori oluşturur. Şevki Vanlı’nın "Mimariden Konuşmak, Bilinmek İstenmeyen 20. Yüzyıl Türk Mimarlığı" çalışması da gerek yazarının konumu, gerekse çalışmanın içeriği ve kapsamı nedeni ile Türkiye’de mimarlık yazını ve eleştirisi alanında ilk sayılacak bir deneme olarak algılanmalıdır. M ortama taşınması için bir zemin oluşturulurken, akademik ortamın görmezden gelemeyeceği değerlendirmeler sunulmakta; kanıksanmış mimarlık değer, anlayış ve yaklaşımlarını yeniden tartışmaya açmaktadır. Kitabın pek çok yerinde "kral çıplak" deme cesaretini gösteren Vanlı, bir anlamda paralel bir metin olarak mimarlık eleştirisi ve yazınına yönelik bir eleştiri de sunmaktadır. SÜREKLİLİK GÖSTEREN KATKI Şevki Vanlı adı, Türkiye mimarlık ortamında "ilk" sayılacak pek çok projeyi temsil eder ve bu projeler kendisinin denemelere ve yeniliklere açık mimarlık anlayışı ve bunun sonucu olan ürünleri ile kısıtlı değildir. Vanlı, Ankara’daki Oran Şehri gibi sadece yapıları ve çevresi değil, üretim süreci de tasarlanmış bir yeni yerleşim denemesinden, geniş kapsamlı bir Mimarlık Vakfı projesine, uluslararası öğrenci ödüllerinden, temel mimarlık kitaplarının Türkçeye kazandırılmasına, Türkiye ortamı için ilk ve yeni olacak girişimlerin arkasındaki kişi olmuş, mimarlık kültürünün yerleşmesine ve gelişmesine yönelik olarak çok boyutlu bir arayışı sürdürmüş ve süreklilik gösteren bir katkı sağlamıştır. Öte yandan mimarlık uygulamalarında da içinde olduğu nitelikli tasarım arayışı ve projeleri aracılığı ile ortamda oluşturduğu ağırlık ona merkezi bir SAYFA 6 TÜRKİYE MİMARLIĞI... Kitabın bir başka özgün yanı, içerdiği örnekleme alanının zenginliğidir. Konuların çeşitliliği ve konu bazındaki örneklerin sayısal çokluğu kitabın çizmeye çalıştığı Türkiye mimarlığı resmini olabildiğince ayrıntılı bir duruma getirmekte, bu anlamda Türkiye mimarlık ortamında bir boşluğu kapatmaktadır. Gerçekten de Türkiye’de yakın dönem mimarlık tarihi üzerine yazılanların sayısal azlığı ve içeriksel kısıtlılığı dikkate alındığında bu kitap belki de baştan soyunmadığı bir sorumluluk üstlenmekte, Türkiye mimarlık ortamı için hedeflemediği bir işlevi yüklenmek durumunda kalmaktadır. Kitabın üslup ve dili akademik iddiasını arka plana saklasa bile, içerdiği araştırmanın zenginliği ve konu bazındaki çeşitliliği kitaba akademik bir boyut kazandırmakta; daha önemlisi mimarlık ortamını çok boyutlu kavrayış biçimi ayrı ve özerk alanlar olarak görmeye alıştığımız parçaları birleştirerek tarihsel süreç içinde bütüncül bir okuma yapabilmemizi sağlamaktadır. Benzer biçimde örnekleme alanlarında kapsanan mimar ve yapıtların sayı, konu ve yer bazındaki çeşitliliği ile bunları destekleyen görsel malzeme zenginliği değerlendirmelerin gücünü arttırmaktadır. Konuların örnekler bazında detaylanışı ve hemen her örnek üzerine yapılan kapsamlı değerlendirmeler mimarlık üretimi ile buna yönelik kavramsal çerçeveler arasındaki ilişkiyi güçlendirmekte, özellikle sıradan okuyucu için de daha anlaşılır bir anlatım sunmaktadır. Kitabın kurgusu, içeriğinin barındırdığı çeşitlilik ve zenginliğin biraz da zorunlu olarak getirdiği lineer olmayan bir düzen barındırmaktadır. Bir başka deyişle konular, kişiler ve örnekler bölümler bazında ve farklı tartışmalar içinde yeniden günde Mimariden Konuşmak: Bilinmek İstenmeyen 20. Yüzyıl Türk Mimarlığı / Şevki Vanlı / VMV Yayınları / 3 cilt. Şevki Vanlı’nın yaşamöyküsü Şevki Vanlı, 1926 yılında Konya'da doğdu. Galatasaray Lisesi’nden sonra girdiği Floransa Üniversitesi Mimarlık Fakültesi’ni 24 Şubat 1954’te doktora düzeyinde tamamlayarak Ankara’da serbest mimar olarak çalışmaya başladı ve halen bu işi sürdürmektedir. Öğrenciliğinde okul dışında Michelucci, içinde ise Detti ve Ricci ile yakınlık kurdu. Değişik yayınlarda düşün yaşamına katkıda bulundu. Şevki Vanlı, çalışmalarından ötürü Mimarlar Odası tarafından ödüllendirilen ilk mimarlardan oldu. 1950’li yıllarda Forum dergisinde yazmaya başladı, elli yılda yüzlerce kısa yazı ve beş kitap yayımladı. 19691975 yılları arasında Türkiye'deki ilk uydukent denemesi olan ORAN'ı başlattı. 1977’deYaprak yayınları tarafından "Proje UygulamaMimarlık Çalışmaları" kitabı, 2002’de Mimarlar Derneği 1927 tarafından "Düşünceler ve Tasarımlar" kitabı yayımlandı. 1986'da, mimarlık eğitiminin okul sonrası süregittiği inancına hizmet amacıyla kendi adına bir Mimarlık Vakfı kurdu. Yayınlara başladı. 2006’da "Mimariden Konuşmak, Bilinmek İstenmeyen 20. Yüzyıl Türk Mimarlığı, Eleştirel Bakış " kitabını yayımladı. Şevki Vanlı 1954’ten beri Uygulamacı Mimar olarak çalışmakta olup,100’ü aşkın çeşitli uygulanmış projesi vardır. ? KİTAP SAYI 892 CUMHURİYET