05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Masis Kürkçügil’le Chavez’i ve 'Bolivarcı Devrim'i konuştuk… ‘İki yüzyıllık bir hülyayı dile getiriyor’ Yıl 1954… Eğitmen bir ailenin çocuğu olan Hugo Rafael Chavez Frias, Venezüella’nın güneybatısında dünyaya gelir. Askeri öğrenci olarak hayata atılır. Askeri Bilimler ve Sanatlar diploması aldıktan sonra, 19891990’da Caracas’taki Simon Bolivar Üniversitesi’nde siyasal bilimler mastırı yapar. Şubat 1992… Venezüella’da ‘askeri sivil’ bir ayaklanma patlak verir ve Chavez, başarısızlığa uğrayan bu ayaklanmanın ardından tutuklanır. Aynı yıl kasım ayında, başarısızlığa uğrayan bir darbe girişimi daha yapılır. Chavez kaldığı cezaevinden ayaklanma çağrısında bulunur. Doldurduğu videokaset darbeciler tarafından, birkaç dakika da olsa, yayına konur. Venezüella, Chavez’i o günlerde tanır. 10 yıl sonra, Nisan 2002… Chavez, yine bir darbe girişiminin ardından hapistedir. Fakat bu kez darbeci olarak değil, devrik bir lider olarak… Darbeci Pedro Carmona Estanga’dır ve Chavez’i iktidardan indirip Venezüella devlet başkanı olur. Bu darbe, milyonları sokağa döker. Halk darbecilere karşı ayaklanır ve Chavez lehine gösteriler düzenler. 48 saat sonra, Chavez yeniden devlet başkanıdır. Venezüella Devlet Başkanı Hugo Chavez’in yaşamına dair sunduğum bu notlar, Masis Kürkçügil’in ‘Hugo Chavez ve Devrimde Devrim’ adlı kitabından. Kitapta Chavez’in yaşamından çok icraatlarına, başka bir ifadeyle Bolivarcı devrim sürecine yer verilmiş. Bununla birlikte Chavez’in yaşamına dair bazı ayrıntılar bulmak da mümkün. Bunlardan biri: Beyzbol. Okul yıllarında iyi bir beyzbol oyuncusu olan Chavez, o yıllarda profesyonel olmayı hayal edermiş. Bugün… Chavez, bugün düşlediği gibi profesyonel bir beyzbol oyuncusu değil; fakat ‘Bolivarcı devrim’le en iyi vuruşunu yaptı ve şimdi de sayı için koşuyor. ? Mehmet ÇAKIR lk olarak devrimin adıyla başlamak istiyorum. Neden ‘Bolivarcı’ devrim ve nedir ‘Bolivarcılık’? Ama daha önce, Venezüella’da yaşananlara ‘devrim’ demek doğru mu? ‘Devrim’ in bir siyasal yanı var; bir de kelimenin gerçek anlamıyla bütünsel bir devrim, yani bir düzen değişikliği... Bugün, çağımız için: Kapitalizmden sosyalizme geçiş. Birinci anlamıyla, bir siyasal devrim diye düşünürsek; ‘Bolivarcı devrim’ tabiri, iki yüz yıllık bir hülyayı dile getiriyor. Ama bu yalnızca geçmişe yönelik bir metafor değil, aynı zamanda geleceği de kapsıyor. Bolivar*, nevi şahsına münhasır bir siyasi yönetici. En azından o bölgedeki insanlar için sömürgeciliğe karşı bir umut olmuş. Bunun yanı sıra, yurttaşlık açısından birtakım toplumsal kazanımları da dile getirdiği için, sadece yabancıya karşı olmakla, sömürgeciliğe karşı olmakla veyahut da günümüzün diliyle emperyalizme karşı olmakla sınırlı kalmamış; yurttaşların da birbirleriyle ilişkilerini ve tabii ki devletin yurttaşlara karşı görevlerini ortaya koymuş bir zihniyet. Bolivarcılık, özellikle Chavez’in ortaya koyduğu şekliyle, aşağıdan bir hareketin önünü açan, aşağıdakilerin sosyal haklarını öne çıkaran bir anlayıştır. O açıdan, gerçekleşene de baktığımız takdirde, bunu köklü bir reform diye telakki etmemiz lazım. Ama sonuçları itibarıyla baktığımız zaman, oradaki yoksul insanların hayatında gerçekten daha önce yaşanmamış değişimleri dile getirmekte. Eğer onlar bunu ‘devrim’ diye niteliyorlarsa, üstelik bu nitelemeyi yaparken hoşnutsalar, o takdirde devrim demekte herhangi bir sakınca yoktur. Burada ideolojik bir ‘tokuşturma’ yapmak gereksizdir. Aşağıdaki insanların gündelik hayatındaki değişimlere, onların bu rejimle kurdukları ilişkilere bakmak gerekir. İ Hugo Chavez ABD VE CHAVEZ ABD ile Chavez arasındaki son gerginlik, Chavez’in askeri ataşe John Correa’yı istenmeyen adam ilan etmesiyle yaşanmıştı. Bu olaydan sonra ABD, Chavez’in tavrından ötürü açıkça endişelendiğini dile getirdi. Chavez’in buna cevabı, "ABD, Latin Amerika’nın sola yönelişinde kaygı duymakta haklı. Çünkü burada ne olduğunu biliyorlar. Onlar sonsuza dek ABD imparatorluğunu muhafaza etmeye çalışacak, biz de imparatorluğu parçalamak için mümkün olan her şeyi yapacağız" oldu. Yine birkaç gün önce Chavez, bütün Venezüella halkının silahlanacağını söyledi. Aynı günlerde İran’ın Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne sevki için yapılan oylamada ‘hayır’ oyu kullanan üç ülkeden biri Venezüella’ydı. Kitabınız yayımlandıktan sonra meydana gelen bu gelişmeleri de göz önüne alarak VenezüellaABD ilişkilerini nasıl değerlendirirsiniz? Kitabın son bölümünde Chavez’in dış politikasına değinmiştim. Büyük bir sapma söz konusu değil. Masis Kürkçügil Burada, birkaç yönlü bir politika söz konusu. ABD karşıtı olan herkesle ilişki kuruyor. Chavez, Saddam’ı da ziyaret etti. Çin’le, Venezüella’da petrol araştırması yapmalarına imkân veren anlaşmalar yaptı. Venezüella ordusunun silah teknolojisinde Amerika’ya olan bağımlılığını kırmak için Rusya’dan silah aldı. Birincisi bu: ABD’ye karşı olan her şeyi kullanmaya çalışıyor. Bunun yanı sıra, Latin Amerika’da Avrupa Birliği ile yakın ilişki sürdürüyor. Üçüncüsü, Latin Amerika pazarını kendi içinde oluşturmaya çalışıyor. Bir diğer nokta da ALBA’yı*** yapıyor. Böylece hem ABD emperyalizmini zayıflatacak, tecrit edecek mekanizmaları kullanıyor, hem de 21. yüzyıl sosyalizmine yönelik bir proje gündeme getiriyor. Geçtiğimiz yıl Chavez, tarihin tozlu sayfalarından bir meydan okuma yaptı. "Bugünlerde harika bir kitap okuyorum" dedi, "Troçki’nin ‘Sürekli Devrim’ kitabını. O bizim sorunlarımızın altını çiziyor. Bir ülkede devrim başlayabilir ama devrim sorunlarını bir ülkede çözemeyiz". Bunu yalnızca Latin Amerika için söylemedi. Sadece kıtasal değil, dünyasal bir çağrı dile getirdi. Bu çağrılar ABD emperyalizmi için El Kaide’nin çağrılarından veyahut da İran cumhurbaşkanının demeçlerinden daha tehlikelidir. Kitabın bir bölümünde Chavez’in politik tercihini şu şekilde belirliyorsunuz, "ABD emperyalizmi ve egemen sınıflarla, milyonlarca Venezüellalının bir özörgütlenme ve seferberlik yolunu açan kısmi bir kopuş" ve ekliyorsunuz, "Bolivarcı yönetim mülkiyet ilişkilerini altüst etmemiştir ve herhangi bir devrimci siyasal örgüt de belirmemiştir. Dolayısıyla, bu yeni siyasal deneyimin gelecekteki evrimini öngörmek kolay değildir". Her ne kadar kolay olmadığını söyleseniz de bu evrim hakkında bir öngörüde bulunur musunuz? Venezüella’da bir sorun var. Venezüella’da siyasi özne konusunda bir aksilik yok. Chavez var, Chavez’in partisi var. Ama çok ilginç bir şekilde Chavez, partisi** aracılığıyla kitlelerle ilişki kurmuyor. Kitlelerle doğrudan ilişki kuruyor. Kitlelere örgütlenin ve devlete muhatap olun diyor. Bu ilanihaye sürecek bir şey değildir. Çünkü kitleler, devletin iradesi dışında da iş yapma imkânına kavuşmaktadırlar. İşte, Chavez’in görüşüne aykırı olabilir kitlelerin yönelişleri. Bunu şu anda kestiremiyoruz. Yani bir meclis örgütlenmesi olacak da sadece başkanın iradesi değil, tarihi kitleler yaptığına göre, kitlelerin iradesi ortaya çıkacak. Henüz böyle bir gelişme yok ama bir ikili durum söz konusu. Beşinci Cumhuriyet Hareketi, Bolivarcı devrimin hedefleriyle tutarlı bir hareket değildir. Bu ciddi bir sorundur. Kurulmakta olan başka partiler var. Bu gerilim önümüzdeki dönem devam edecek ve kıKİTAP SAYI ? SAYFA 22 CUMHURİYET 836
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle