22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ceyat Çapan bağırsaklarına. Derisinin biraz altında, mavi ufuk çizgisi iyice belirli. Ve bol bol mavilik var kanının her damlasında. Büyük yalnızlık saatleri de ezberlemeye başladığı kuş çığlıkları, belli ki bir anda dökülüvermiş gövdesinden, bu yüzden bıçak daha derine işleyememiş. Herhalde niyet etmek yetmiş Kötülük için. Şiir Atlası Odisseas Elitis/ Şiirler/ Çeviren: Cevat çapan 'Dudaklannda bir fırtına tadı var' Daha önce bu sayfalarda çevirilerini yayımladığımız Odisseas Elitis (19111996) Kavafis, Seferis ve Ritsos gibi Modern Yunan şiirinin en önemli ustalarından biri. Giritte Midillili bir ailenin çocuğu olarak doğan Elitis, Atinada hukuköğrenimi görmüş, Fransada gerçeküstücü yazarlarla dostluk kurmuş, 1960 yılında Aksion Esti adlı kitabıyla uiusal Şiir Ödülü'nü, 1979'da da Nobel Edebiyat ödülü'nü kazanmıştır. Türkçede Çılgın Nar Ağcı, Görünmez Bir Nisan Ayının Günlüğü (Çeviren: Herkül Milas), Övgüler Olsun Sana (Çeviren: Kriton Dinçmen) adlı şiir kitapları yayımlanmıştır. KAYALARIN MARİNASI Dudaklannda bir fırtına tadı varAma sen nerelerde dolaştın Bütün gün aklında taşın ve denizin düşü Kartal yüklü bir rüzgâr sıyırdı tepeleri, Sıyırdı isteğini kemiklerine kadar Ve gözbebeklerin aldı Khimeranın sancağını Köpüklcrle çizerek belleğini! Çocukluk Eyliilünün o bildik yamacı nerede Hani aşağıya, öteki kızların o sık çalılığına, arkadaşlarının kucak dolusu biberiye bıraktıkları o kızıl toprağa bakarak oynadığın. Ama sen nerelerde dolaştın Bütün gece aklında taşın ve denizin düşü Sana çıplak suda onun ışıldayan günlerini say dedim Sırt üstü yatıp her şeyin doğuşunun tadını çıkar Ya da sararmış ovalarda dolaş Cîöğsünde bir ışık yoncasıyla, Ey iambos dizesinin Ecesi. Dudaklannda bir fırtına tadı var Sırtında kan kırmızısı bir giysi Tepeden tırnağa yazın altın sarısı Ve sümbüllerin kokusu içinde Ama nerelerde dolaştın Inerken kıyılara, çakıl taşlı koylara Tuzlu bir deniz yosunu bulduğun Ama daha da derinde kanayan bir insan duygusu Ve sen şaşırıp anarak adını kollarını açtın Usulca yükselerek kendi denizyıldızının Parladığı derinlıklcrin saydamlığına. Dinle, o söz, bilgeliği son günlerimizin Ve zaman tutkuîu bir insan yontucusu, Güneş de başında duruyor, bir umııt canavarı Ve sen ona daha yakın bir sevgiye sarılmışsın Dudaklarında acı bir fırtına tadı. Artık bir başka yaz daha bekleyemezsin kemiklerine kadar deniz mavisi, Ne nehirlerin yön değiştirmesini, Ne de seni yeniden analarına götürmelerini, Ne bir kez daha başka kiraz ağaçları öpebilirsin, Ne de karayelin sırtına binebilirsin. Dünü ve yarını olmayan kayalara çakılı, Fırtınanın taradığı saçlarınla kayaların tehlikeleri içinde Elveda diyeceksin çözümsüz bilmecene. Gene belli ki, suçsuz insanların o korkunç konumunda karşılaşmış bu kötülükle. Gözleri açık, gururlu, o koca orman hâlâ yürüyor gibi gözlerinin lekesiz ağtabakalarında. ARMAĞAN BİR CÜMÜŞ ŞİİR Bütün bunların bir hiç olduğunu ve konuştuğum dilin alfabesi olmadığını biliyorum Hatta güneş ve dalgalar bile ancak acı ve sürgün dönemlerinde çözebildiğin heceli bir yazıdır Anayurt ise Frankların ve Slavların yaptıkları ve onarmaya kalktığında hemen hapse atılacağın ve bir sürü yabancı yetkiliye hesap vermeni gerektirecek üst üste yapılmış bir duvar resmidir Çünkü bütün felaketlerde olduğu gibi bunun sorumlusu da sensindir Gene de diyelim ki eski zamanlardan kalma bir harman yerinde, Bu bir apartmanda da olabilir, çocuklar bir oyun oynuyorlar ve kaybeden Kurallara göre, konuşmak ve ötekilere bir gerçek açıklamak zorunda Bu durumda hepsinin elinde bakıyoruz bir küçük armağan, Bir gümüş şiir var. OTOPSİ Ve gördüler ki zeytin kökünün altını damlamış kalbinin yapraklarına. Ve kim bilir kaç gece mum ışığında uyanık kalıp günün ağarmasını beklediği için, garip bir sıcaklık yayılmış DUVAR RESMİ Sevdalanıp denizlerde yaşadığım için yüzyıllarca okuyup yazmayı öğrendim Tâ gerilere bakıp kuşakların birbirlerini nasıl izlediklerini görebiliyorum bugüne değin tıpkı bir dağ bitmeden Öbürünün başladığı gibi ve önümde yeniden aynı şey: Koyu mavi şişe ve körpe kollarıyla Helena beyaz badanalı duvarın önünde belirgin çizgileriyle Şarap dolduruyor Meryem'e bedeninin yarısı daha o gün karşıya kaçmış, Asya'ya Vc bütün o işlemcJer yer değiştirmiş gökte çatal kuyruklu kuşlarla küçük sarı çiçek ve güneşler. OZOR VE DÜZEITME: 808. sayımızdakl $iir Atlası sayfamızda, Furuğ Ferruhzâd şiirlerinin çevirmeni Cevat çapan olarak çıkmıştır. Doğrusu Calip Baldıran olacaktır. Okurlarımızdan ve Calip Baldıran'dan özür dileriz. n i i M H U R l Y E T K İ T A P S AY I 8 0 9
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle