Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Dışardan ya da içerden; önemli olan bakmasını bilmektir. Bir öykücü yabancısı olduğu ortamı yazmakta zorlanır. Sözcüklerini bulamaz. Alışkın olmadığı bir çevredeki insan ilişkilerini çözmek kolay değildir. Insanı tanımak, insan sıcağının gizlerine varmak; iiişkiler yumağının karmaşasında nasıl bir insan gerçeği gördüğünü yorumlamakla ilgilidir. Mustafa şerif Onaran Dergilerden Öyküde insan sıcağı bası vc neşelı tatı] gunu ozlemı, ılü çatışık ımge halınde, oyku boyunta ıç ıçe gıder ler" Otekı oyku Adalet Ağaoğlu'nun "Yiiksek Gerilim" adındakı oykusudur "Bir yanda ışçı karısı ve kuçuk kız çotuğunun sakın, olağan akşam yemeğı oncesı hazırlık larını ızlerız Aynı anda, bir yuksek gerılım hattının metal dıreklen uzerınde tel geren babanın çalışmasını " Olumle dırım arasındakı çelışkıde ydşa manın anlamsızlığı çarpar yu/umuzc Asb hrdoğan yalnı/lık sarmalındakı ka dını anlatırken belrrgın bir çelı^kının uza gındadır Cıene de kendıyle odeşmeyı ge rektıren bir îç çatısmayla gen donerkcn kım bdır hangı gızlı çelışkJerden geçmıştır Aydın Çubukçu, insan gerçeğının çarpıcı etkısını Adnan Ozyalçıner ıle Adalet Ağa oğlu'nun oykusıındekı keskın çelışkıde an yor tı"nın kanıklanmış olması, "halka sırtını donmuş bir edebıyat" yaratılmasına mı yol 1 açacak' Aydın Çubukçu dıyor kı "Yoksulluğun, hdlk hayatının zorunlu bir bıleşkenı olduğu koşullarda, sefalet edebıyatını kuçumsemck yalnızca halkı kuçumscmek anlamına gelmez, aynı LA manda sanat ve edebıyatı kendı maddı koklerınden koparmak anlamında gelır " le ellen Anadolu'yu yazmasına karşin, Is tanbulluydu ellerı yumuşak, ınce, uzun parmaklı Ellısını geçtıkten sonra bıle, ge leneklerıne ıhanet etmedı fcUen Istanbul luydu ama, o hep Anadolu ılçclerının delı kanlısı olarak kaldı şapkasıyla gıyımı ıle kuşamı ıle İŞÇİ ÖYKULERİ Tuncer Uçarol un eşı Aytul Başturk Uçarol DİSK Genel başkanlarından Abdullah Başturk un ycğenıdır AmaLi adına bir yarışma du/enlenmesını onerınce 2003 yılında "Abdullah Başturk Işçı Oykulerı Yarışması" dçdmış oldu Bu yarışmanın gclenek oluşturdcağmı umuyorum Çunku Tuncer Uçarol zamanının ayrıntılarını ya zıya sındırmesını bılen, duzencelı çabşma larıyla ız bırakan bir eleştırmendır Işçı dunyasına oykuculerımızın ılgısını çekmek, "oyku her yerde" anlayışına yenı bir boyut kazandırıyordu Tuncer Uçarol'un daha once "En Guzel Esnaf ve Sanatkâr Oykuleri" ıle "Bakkal Oykuleri"nın derlenmesınde de emeğı var dı Bu on çalışmalar ışçının oyku yerınm gelenek olma umudunu pekıştırıyor Celal tlhan, Ahmet Gunbaş Eray Karınca'nın odule değer gorulduğu 2003 yılı yanşmas^ıda, kadın oykuculenmızden Mucize Özinal, Neşe Karel, Munevver Oğan, Seyhan Ecor şaşırtıtı oykulerıyle ılgı odağı halıne gclmışlerdı Oykunun gızlerını yenı bir çevrede arar ken emeğın gueu, insan sıcağına umutla bakmamıza yol açıyordu Şuramda zonklayan bir yara, Zola'nın maden ışçılerını anlattığı unlu romanı "Jer mına]"ı okuduğum yenıyetmelık yıllarımı anımsıyorum îç gerçeklerden toplumcu gerçeklere uzanan çızgıde, oykuye sınen insan sıcağı dır bızı etkdeyen Ama bir oykucu kenaıne ozgu bir bıçemle, dıl ıçınde yenı bir oyku dılı oluşturmakla yakalar ınsan gerçeğını Nemika Tuğcu Imge Oykuler ın "Atol yı"sınde gcnç oykııculeıcyol gosterırken "once dil" dıyor (IMGEOYKULER "Oyku Atolyesi", Ha/ıran Temmu? 2005) 'Ldcbıyatı uğraş alanı seçen herkes, ozellıkle oykuknm dcrgımıze gonderen genç yi da yenı yazarlara oncrım ontekı kuşakları ustalan okumaları ellcrındckı tn onemlı makemenın dıl olduğunu unutma maları" Dılbdgısınden, yazımdan kaynaklanan yanlışlar Nemdca Tuğcu'yu bir haylı uğraş tıracağını sandığım gereksız aynntdar Ne var kı duz anlatımın ozunu bunlar oluştu rııyor Ama asd ustesınden gelmemız gere ken sorun, nasıl bir bıçem oluşturarak bir ustdde vaımalı, ınsan sıcağıyla bıçımlencn gerçeğe nası] ulaşmalif1 tnsansiz goı unen oykude ıiLsnclcrc sınen ınsan sıcağı vardır Oykudekı msan orma ntnda, ılışkılerın yapaylığı, ınsansız bıı boş luk oluşturıır Aydın Çubukçu "oyku patlamdsı "ndd nı celdc değd, nıtelığın onemı uzerınde duru yor "oyku patlaması"ndan soz eddebılıyordu Şımdı bu nıcel yoğunluk, kendı nıtcl sıçra masını yapmaya hazırlandığının dk ışaıttle nnı verıyor " Yeter kı oykude ınsan sıcağını nasıl ya şatacağımızı bdclım • ANILARDAKİ İNSAN Soz donııp dolaşıp oykucunun yakınlık duyduğu çevreyı anlatmasına gelıyor tçın de yaşadığı nice duyarlıklarla besledığı çevredır o yakın çevre Anıların sıslerıne karışan bir çotukluk, ydşama savaşımında gunu kurtdnnaya bakan bir baba, akşamla rı eve donmeyı kolaylaştıran bir annc Dinçer Sezgin'ın bir oykusunde "Kaveko" marka bir dolmakalem, çağsama ıçın de, uzgun bir çocukluğa goturur bızı Or tuşen anılar yuzunden yalunlık duyarız o çocuğa Dılırnızın ucunu bıraz çıkarıp, ka veko de yazdığımız bir mektuba dalarız Yaşadıklarımız, okuduklarımız gozledıkle nmız anıya donuşur de, unutulmuşluğa bı rakılınca, onlan yenıden kurgulamak gere ğuu duyanz Anılardan sızan reçıne, bıraz da duşlem gucumuzde yoğunlaşıp, oykuye donuşunce, tanıdığımız ınsanlar yenıden bıymlenır Oyku ınsanlannda oykucunun gerçeğın dc yaşayan bir başka kışılık vardır Onlar sahıcı, ıçtenlıklı kışılcr ızlenımı bırakıyorsa, bunun nedenı, oykucunun bıçemındekı ınandırıcılıktır Oykucuden, anlattığı kışıle rın yaşamlanyla butunleşmesı beklenemez Fikret Otyam, Orhan Kemal'ı yakından tanırdı Son gunlerını anımsarken ılgınç bir resım çızıyor (Berfin Bahar, Orhan Kemal'in Son Günleri, I lazıran 2005) "Hdstalanmayan ıkı şey vardı Gozleny Y erleşık oykude gırışe, gelışmeye, sonuca onem verılır Maupassant oykuculuğunu bu alışdmış dıızen ıçınde benımscdık HeleÛ. Henry'ye yakışan şaşırtıcı, çarpıcı bir so nuç oykuyu okuyaniarı daha çok etkılerdı Çehof bu duzuıı bozdu mu' Çağdaş oy kuyu yenıden yorumlarkcn ınsana değışık bir açıdan bakmayı mı oğrettir* Enınde sonunda oyku ınsana bakıştır Is ter doğadakı bortu boteğı bıtki ortusunu anlatın, ıster dağları, denızlcrı, kuşları, ba lıkları anlatın, ıçıne insan sıcaklığını koy 1 mamışsanız, neyc yarar Artık yerleşık oykunun kalıplaşmış duze nı ılgı gormuyor Kır cğlencesıne çıkarken nasıl rahat bir gıyım gerekırse, bir toren gıysısı yakışık olmazsa, ınsana bakışınızı oykuye geçırırkcn de kendınıze ozgu bir bıçem oluşturursunuz Yerıne gore dağındc gorunen bir sıkıduzen vardır o bıçemde Demek kı bellı bir olayı ozenle anlatmak yenne, kendını gızleyen dolaylı bir anlatım la, değışdc bir açıdan bakmak gerekıyor ın sana O değışık bakışta bir nesne one cıka bıhr Ama nesneyı kullanan insan, duşlem gucunuzdc, yaşam seruvcnını surdurur Aslı Erdoğan'ın oykusundc, ıçındekı ye nılgılere basarak, çağrılmayan bir yere, te kınsız geceye doğru yola çıkan bir kadının, geçmışını sılkeleyerek kcndınden kurtul ması, bir (okat gıbı çarpar yuzumuze (ÎMGEOYKULER Çıkış Nısan Mayıs 2005) Insanın kendınden kurtulması, yaşa maya yenı bir anlam kazandırır Ferit Kam gıbı, "Sjmdı kendımden usandım En kuçuk dcrdım budur" dıyen ınsanların umutsuzluğuna duşmez Aslı Lrdoğan İnsan U7erıne kurduğumuz oyktıler, "sekc seke bir taşa çarpıp yalana donıışuyorsa' eskı bir seruvcnı yenıden anlatmanın anlamı var mi'' Bir gıysı gıbı uzcıınc tam oturan bir yalnızlığa sığınmak kuıtaıır ınsanı Ve gcıı doncrsın dıyor Aslı Lrdoğan, bir başka bakışı ozlemışsındır' dıyor Kendı dçtığı yarayı ıyıkştırcn d, kılıtledığı kapıyı açan anahtar gıbı labırantlerındc dolaştırdığı kaıanlıktan kıırtarır senı ın sanların gcrcck gctesınden orada, ıslak kaldırınılarda sonsuza dck yakdlandığın ezgının asıl çağrısından İNSAN GERÇEĞİNDEN TOPLUMCU GERÇEĞE tster doğrudan gırılsın insan gerceöıne, ıster dolaylı anlatımla ıçımızde yankılanan çağriiimlarla sezebm insan gerçeğını, oy kuler, toplumcu gerçeğın gudumune mı sokacaktır bızı^ Aydın Çubukçu dıyor kı "Gerçeği" en kısa yoldan ve 'Çıplak ola rak' anlatarak kıtlelerı sosyalızme nızla ka zandırmak ısteğı, kaba tekrar ve kotu yan sıtma orneklerının doğu^una yol açmıstır Bunun edebıyata da sosyalızme de katkısı çlmanııştır' (Evrensel Kultur, Sefaletin Oykusu, Hazıran 2005) Sıyasetın gudumundekı edebıyatın etkı lı olamayatağı, 1934 te toplanan Sovyet Yazarlar Bırlığı'nın Bırıntı Kurultayı'nda toplumcu gerçekçılık ılkelerı saptanırken bcllı olmuştu Sorunların açmazlarındakı ayrıntıları bılen Aydın Çubukçu ' Derınlıkten yok su, sıradan duşuncc len, kufurlerı, soyle nmelerı ışçı duşunLe sı sanmak, sınıra dı şardan bakışın uru nudur" dıyor Dışardan ya da içerden, onemlı olan bakmasını bilmektir Bir oykucu yabancısı olduğu ortamı ya/ mdkta zorlanır So/ cuklerını bulamaz Alışkın olmadığı bir çevredekı insan ılış kılerını ço/mek ko lay degıldır tnsanı tanımak insan sıca ğının gızleune var mak ılışkıler yuma ğının karmaşasında nasıl bir insan gerçe ğl gorduğunu yo rumlamakld ılgılıdır HCIL, butun bu ÇELİŞKİLERİN AĞINDAKİ İNSAN Yaşdmanın anlamına ktndınLe varmak ısteı ınsan Renkkrın gulcrını ço/en Adnan Turani, yaşamanuı anlamını "sırkulas yon" olarak yorumlar Burada "sirkulasyon"u yalnı?ca kan dolaşımı anlamına dıı şunmemek gerek Değışmetelı anlamlarıyla dülaşım, ruh yeteneğının yaşamaya dıren mesıdır Yeter kı "metabolizma" dcdığımız o şaşırtıtı karmaşık dcnge bozulmasın Aydın Çubukçu ıkı oykuden yola çıkarak çelışkılerın ağındakı ınsanı, o şaşırtıu den gedc tutmanın kaygısı u/erınde duruyor (Evrensel Kultur Sefaletin Oykusu, Hazı ran 2005) Adnan Ozyalçıner "Pazar Gezintisi" oykusunde eenaze arababiyla gıdı len bir kır gezıntısını anlatır "Cenaze ara ılışkılerden toplum yararına bir sonuç çı kdrılmasını bekle mek oykucuyu bir yanlışlığa zorlamak anlamına gelır Pekı ama "top lumcu oyku, uzun yıllar boyunca 'sefa İet edcbıyatı' olarak karalandı" dıye "yu zu halka donuk oy ku' den uzaklaşalım mı? "Sefalet euebıya "Geçmıs yılJartid nıtclığe bakardk bir mm tm a afirı vmtaaöyM L v ı anK