Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Liz Behmoaras, 'Bir Kimlik Arayışının Hikâyesinianlatıyor Musevi mucizesi ve Keloğlan Abdülhamit döncminde baskı, gizlilik, korku ve gerilim üst düzeydeydi. Ozel localarda vc gizli toplantılarda Abdülhamit'e 'Keloğlan' adı takılmıştı. Böylelikle bu konuşmalardan hiç kimse kuşkulanmı yordu. 'Keloğlan' Abdiilhamir'e başkaldın için aydınlar ellerinden geleni yapıyorlardı. Moiz Kohen yine bu yıllarda ırkın temel dayanağı olarak dini değil, 'dili' önc çıkarıyordu. Onıın düşüncesine göre, bir toplumun temel dayanağı inaneı, geleneği değil, halen konuştuğu 'dili' olmalıydı. Bu nedenle Ziya Gökalp'in öne sürdüğü 'tııran' düşüncesini önyargısız destekliyordu. Bir Yahudinin bu konuda kendi dini kim liğini ikinci plana atıp, "hepimiz Türküz, dilimiz bir, o halde neden ayrılalım" diye ortaya çıkması çok ilginçtiı. Üstelik bu konuda kitap ve makaleler yazması, bu düşüncesini savıınmak için konferanslar vermcsi, toplantılara katılması işin bir başka Üginç yanıdır. Kendi eemaatine bile Türkçe konuşmaları için manevi baskı yapar. Yahudiliğin siyonizmle bağdaşmadığını, bu topraklarda artık özgür ve mutlu yaşadıklarını anlatır. Hiç kuşku yok ki, cemaati tarafından sıkı eleştirilere tutıılur. Yahııdilik bir ırktır ve dini yapısı tbranice ile günlük yaşama uyarlanır. Tevrat ve Talmut kesinlikle Ibranice okunmalıdır. Moiz ise, ısrar ve inatla cn azından bazı dııalann Türkçe okunmasını istcmcktcdir. hayli ileri ve marjinal bir görüşüdür. Türkçülüğe o denli inanmıştır ki, bakın neler söylcr. "Türkçülük hissi artık vardır ve kaybolmayacaktır, ayrıca Ziya Gökalp'in dediği gibi, her Türküm diyen Türk sayılmalıdır. s/139" Görüşlcri keskin, net ve çağın ötesindedir. Genç Türkiye devletinde 'dil' üzeriııde her dinsel ve etnik toplumun birleşeceğine inanmaktadır. Olaylar ise çok farklı yönde gelişecektir. Israil'in kuruluşuna bile inanmaz, soğıık davranır. Türkiye'de yaşayan Yahııdilerin daha mutlu olacağını savunur. Meşrutiyetin ilaıııyla birlikte ortaya çıkan, özgürliik ve hoşgörii tablosıınun süreceğine iddia etmektedir. Meşrutiyetten sonra ünlü 31 Mart Isyanı patlak verir. Hareket oıdusu güvenliği sağlamıştır. Bu ordunun kolağası Mustafa Kemal'dir. Olaylar sürerken Moizhep aynı savı dile getirir: Herkes Türk dilinin özünde buluşmaJıdır. Bu uğurda kitap bi le yazar. Kitabında Türkçülüğün tüm sorunları çözeccği savını ortaya atar. Kitap epeyce 'ses' getirir. Bu arada çok çeşitli ccmaat ve derneklerle irtibata geçer. Bunlardan bir tanesi de, masonluktur. Burada tanıştığı özgür düşünceli insanlar sayesinde siyasi görüşleıini daha da geliştirir. Moiz adını değiştirir, Munis Tekinalp yapar. Kendi cemaatinden büyük tepki gelir, adını değiştirmesi demek, dinini değiştirmesi anlamına gelir diyerek ona iyice yüklenirler. O bunlara değer vermez. Bildiği yoldan dönmemeye kararlıdır. Yolun sonunun ise karanlık olduğunu öğrenenc kadar.. Munis Tekinalp, CHP'den ( 1950'li yıllarda ) milletvekili adayı bile gösterilir, anıa kazananıaz. Ulkenin siyasi yapısına iyice damgasını vıırmuştur. Yunus Nadi ile siyasi anlamda tcrs düşcr, atışırlar. Artık iyice tanınııııştır. İkinci Dünya Savaşı öncesi tüm dünya Liz Behmoarasın Bir Kimlik Arayışının Hikâyesi' adlı kitabı her ne kadar biyografik bir çalışma olsa da, bir kişinin özelinden toplumun geneline yayılan bir pencere açıyor. Munis Tekinalp ya da gerçek adıyla Moiz Kohen'in dramatik yaşamöyküsünde genç Türkiye Cumhuriyetinin yaşadığı değişimi de görüyoruz. • Tufan ERBARIŞTIRAN M^ y*y yüzyılın henüz başlarında J I \ Osmanlı împaratorlıı* I I ğu'nda bölgesel savaşlar, m^* \ J • siyasal çalkantılar ve isyanlar yoğun olarak yaşanıyordu. Ozellikle Selanik'te isyanlar, kavgalar, larklı siyasal düşünceler birbirini izliyordu. Osmanlı tmparatorluğu çok çeşitli dinscl vc etnik kökenli toplumların oluşturduğu bir mozaikti. Anadolu'nun özgün kimlik yapısından kaynaklanan hoşgörü, dayanışma ve paylaşma geleneği sayesinde tarklı kültürlcr (arada bazı sıkıntıları saymazsak) bir arada dostça yaşamaktaydı. Yahudiler, Hınstiyanlar, Ermeniler, Rıımlar, Yunanlılar vc diğerleri ülkenin hcmcn her kademesinde ycr almaktaydı. Ne yazık ki savaş, baskı, bağnazlık ve ekonomik yoksııllıık Osmanlı iizcrinde derin yaralar açtı. Liz Belımoaras'ın 'Bir Kimlik Arayışının Hikâyesi' adlı kitabı her ne kadar bi yogratik bir çalışma olsa da, bir kişinin özelinden toplumun geneline yayılan bir pencere açıyor. Munis Tekinalp ya da gerçek adıyla Moiz Kohen'in dramatik yaşamöyküsünde genç Türkiye Cumhuriyeti'nin yaşadığı değişimi de görüyoruz. Moiz Koheıı, 1KX3 yılında Serez'de do gar, Selanik vc Scrcz arasında yaşamı akıp gider. O yıllarda Selanik çok kanşıktır. Osmanlı Bankasi bumbalanır, l'Yansız ge misi yakılır.. 1876 yılında Kanuni Esasiyc Uc Osmanlılık altında bir bütünleşme olmuşsa da, sonraları bu, sürekli ivme kaybetmiş tir. Osmanlılık düşüncesi korııyucu bir kalkan gibi diişünülmüştür. Moiz Kohen 1905 yılında Asır gazetesinde bu diişünceyle çalışmaya başlar. SAYFA 6 da bir tedirginlik vardır. Almanların üstii ırk savları birçok toplunıu deıinden etki lcmiştir. Kafatası ölçümleri, üstün ırk, şo venizııı, faşizm sözleri çalkalanıp durur ülkede. Türkiye'de de bu 'üstünlük' düşüncesi hemen karşılık gönir vc özellikle Yahudilcre yönelik acımasız bir kampanya başlaulır. Türkiye'de sadece Tiirkler vardır, Yahudiler dahil diğer dinsel ve etnik topluluklar 'azınlıktır'. Onların Türk olması söz konusu bile olamaz. Bu arada ülkede heıkesi TürkJeştiıme kanıpanyası da başlatılnııştır. Resmi ideolojiye göre, bu kampanya sayesinde herkes Türk olacaktır. Munis Bey, iki arada kalmıştır. Dit yönden eemaatine bağlıdır. Ote yandan, gönlünde Türklük rüzgârları esmektedir. Bu çelişki uzıınca bir süre devam eder. Nihayet ünlü Varlık Vergisi gündcme gelene kadar. Özellikle 'azınlıklardan' alı nan vergiler dayanılacak gibi değildiı. Biı çok gayrimüslim borçlarını ödeyemediği için, Aşkale'ye çalışmaya gönderilir. Bir gece aynı yazgı Munis Bey'in de başına gelir. Iki sivil polis karşısındadır, Yazdığı kitaplar, makaleler sayesinde güçlü dostlf rı vardır. Bir haftalık ayrılıktan sonra geri ye gönderilir. Buna karşın, bu olay yeni den gündeme geldiğinde, İ Iepimiz zarar gördük, sadece gayrimüslimler değil' diyecek kadar Türkçülüğü savunmaya devam etmektedir. 'TÜRK RUHU1 Munis Bey'in yaşamı ile ülkenin siyasi gidişatı aynı kıılvardadır. Biri diğerini itekler, çeker. Bu süreçte Osmanlılık ve Türkçülük düşünceleri yerine Atatürkçü lüğe yakınlaşmaya başlar. Bunu resmi bir ideoloji olarak benimser, aynı ılüzeyde sa vunur. 1944 yılında 'Türk Ruhıf adlı kita bını yayımlar. Bu kitapta şu görüşleri savunur. "Yazar, Türk ruhunun oluşumunu dört aşamada inceler. Bunlardan ilki, 'Atalar devri', ikincisi 'tslamiyet devri', üçüncüsü 'Meşrutiyet devri', dördüncüsü ve en mükemmeli 'Kemalizm devri'dir. s/251" Munis Bey'in bu görüşleri üzerınde daha çok çalışma ve araştırma yapılma sı gerekiyor. Ustat Rılat Bali'nin kitaplarında o yıllardaki Türkçülük konusu ayrıntılı bir biçimde irdelcnmiştir. Liz Behmoaras ise, Munis Bey'in kişiliğinde konuya ışık tutmaya çalışıyor. Munis Bey yaşlılığında, Nice konsolosluğuna talip olmuştur. Bunca yıllık emeğiniıı karşılığıııı istemektediı. Türkçülüğü Kemalizmle birleştirerek oralanla tanıtmayı düşünmektedir. Nc yazık ki gelen yanıt düş kırıklığı yaratır onda. "Biz Yahudiden konsolos istemeyiz " sözü onuru na dokunur, onu küstürür. ()radaki ya kınlarına bunu hak etmediğini sciyler. Sonraki ydlannı hasta olarak, oğlunun ve yakmlarının yanında geçirir. Illkeye bir daha dönmeye niyeti yoktur. Hiç beklemediği bu yanıl kaışısında yeniden Yahudi ılüşüncesine dalaı ve kendini eleştirir. Bir yerlenle hata yap ınıştır.. Munis Bey'in Türkçülük sevdası üzerine başlayan, ülkenin yakın siyasi geçıııişini de gözler önüne seren bir kilap; "Bir Kimlik Aıayışının Hikâyesi." Konuya ilgi dııyanların öğreneceği çok şey olduğunu öııemle iınleyelim. Bu arada yıllaıın gazeteci/yazarı olan Liz Behmoaras'ı da yansızlığından dolayı kııtlayalım. Munis Bey'in düş kırıklığında olabildiğince yansız kalnıası, olayı tanıaınen onun güncelerinden, çocuklarından ve yakınlarından öğrenerek sadece aktanııası iyi bir araştırmacı/gazeteci kimliğinden kaynaklanıyor. Bu tür koIILI vc kişiliklcrin tanıtılması sayesinde yakın siyasi tarihimizin aydınlatılacağına inanıyorıız. • Bir Kimlik Arayışının Hikâyesi/ Liz ttchmocinıs/Rcmzi Ki tabevı Bıyografı /H'J s. TÜRK DİLİNİN ÖNEMİ Moiz bu yıllarda bazı gruplara katılır. Buralarda Türk dilinin öneminden, toplumun temel ortak özelliği olan Türkçeden uzun uzun söz eder. Ona göre, Türk dili tüm dini çeşitliliği ve einik farklılığı kendi içinde eritecek, bireyleri bu dilin 'özünde' birleştirecektir. Ziya Gökalp'ten inanılmaz derece erkilenmiştir. Yazar bazen geriye dönüşlerle Moiz'iıı kişisel yaşamı üzerine bilgi verivor. livliliği, çocııkİarı, yakınları ile olan baglarını anlatırken, bir yandan da Yahudi yaşaııundan küçük aluıtılar yapıyor. ()ğlu Izak doğar doğmaz Ya hııdi geleneğine göre bir tören yapılır. "Bu akit sayesinde, Moi/. oğlıı Izak Israiloğulhırının kavmine dahil olacaksın ve Tevrat'ın öğretilerineharliyen uyacaksın. Bilindiği gibi Yahudi dini ııksal ve geleneksel bir zo runluluk içerir. Bu diniıı temel kıırallarına göre, Yahudi olanlar Tevrat'a sıkı sıkıya bağlanacak, Ibranice dua edecek, kendi dıninin gele neklerini aynen sürdürccektir. Ayrıca, kendilerini 'üstün' ve rnrklı göstercceklerdir. Moiz ise, bıınun tersini savunmaktadır. "Bütün Dünya Yalıudileri Osmanlı tmparatorlu'ğuna göç etsinler. s/l()J" Moiz, tüm Türkleri, Yalıudileri ve diğer toplum ları aynı 'dil' üzerinde birleş meye çağırmaktadır. Bu onun günün koşullarına göre C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 78