Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Aşkın I Rengi KISA KISA... KISA KISA... Melez nin özgün bir ismi olduğu da su götürmez. Aşka yaklaşımında, kimi kez, "Omrüm sen karışma bu işe/'bu aşk hiç bitmesin diyedir'/Olümle ölür gibi sevişme" diyebilecek kadar pervasız olmaya çalışsa da, ayaklanndan tutan bir pranga vardır sanki. "Yüreğimde yaz yaz bitmez/Alabora olmuş mektuplar/Savrulup duruyorum sana" diyecek kadar kendini bırakmaya yeltense de, şiirlerinde aşk teması "şöyle bir dokunup geçtiği" ateş çemberidir adeta. "Kün ayıplar gurbete düşen yıldınmı" diyecek kadar sorgucu, ama "Güle oynaya bekliyor seni bende durup duran rehin hayat" diyecek kadar da teslimiyetçidir aşk oyununda. Dizelerdeki kınlmalar ile humor'un kaynaştığı noktada ise, yerli üslup taşımasa bile nayatı ti'ye alan bir alaysama görülür: "Üzümü üzültneden ye, ne yapacaksın bağayı, kaçtnca kaçıncı fmatlar Kaptınp kayıp zamanın eline, belıne, dılıne hamutu, göç sızlar Sazım neredeye başlar ılk trenler rayların kalbine yaslayınca gurbetı" Gültekin Emre, kimi kez nahif tarza gönül düşürür nedense: "Kan görmeye âayanamayan Gulkoklamaum bılmez" ve "llançerlenmeyı gâze alamayan Yakastna gül takmasın vapurda" Bu sıradan ve sloganvari söylem, aslında yitirdiği geçmişe tutunabilmek için çiğnediği zorunlu basamaklardır: "Sen benim silmeye yetişemediğim terimsın ey hayat" diyerek, bu duygusunu pekiştirir. Gültekin Emre'nin humor anlayışı, kimi kez, "Omrüm gün sayıyor ömründen/Ömrüm kuş besliyor altın kafeslerde/Omrüm üç günlük, gitti ikisi" diyecek kadar zekice, kimi kez de "Trafikte telef olduk ey halkım, unutma bizi" dizesine mahkum olacak kadar nahif bir mecrada seyreder. Oysa, "Gece bir kuyudur gizler gövdelerdeki ürpertıleri" diyecek kadar gizemlı bir duyarlilığa sahiptir şair. Hele hele, "Bu evin önünden geçtı çocukluğumun yarısı/Oradaydın sen başka bir ülkedekı albümlerde" dizeleri, insanın içini sızlatan bir içerik taşır. Ve şu olağanüstü metafor: "tçinde bırparça bulut oluyorum beyaztnı yıtırmemış Gezdirerek göğü uçurtmalan çekıyorum ıçıme" Gültekin Emre, kimi kez deyimleri güncele uyarlayan o alaysı söylemin yetersiz kaldığı noktada 'tkiz kardeşime götürün beni avlulara/seç seç al, kesmece bir dünya' veya 'Oldükten üç gün sonra/nüfusa kaydettirin beni', birdenbire silkinerek, şiirinin olağanüstü gizil yönlerini keşfeder: "îkı sandalye, gölgemız vurmuı denıze îkı akı sevgılı gibt yalnızız ışte Mavılerın üstünde yelkenmı unutmuş bir gemı Geçip gidiyor sentnle aramıza bir perde çekerek" Gültekin Emre'nin seçme şiirlerine "Melez" adını vermesinin hikmeti de belki burada yatıyor. Şiirlerdeki iki ayrı yapı, iki farklı söylem ve iki değişik tarz, bir anlamda şairin kendisiyle mücadelesinin de bir tezahiirü gibi. Gültekin Emre, bu mücadelede, ikilemli bir sentaks yapı içeren melez bir şiirden yana mı tavır alacağını, yoksa aslında fiziksel olarak melezler dünyanın en güzel, en çekici varlıklarıdır ya şiirsel serüveninin aslını O A V I B 1 K n Cihanoöuz apakta, hüzünlü, yenilgisini artık içkinleştirmiş ve maziye bir daha asla dönemeyecek bir çehrenin profili var. Çcyrck asırdır Almanya'da, Berlin'de yaşayan şair Gültekin Emre, 19772004 yılları arasında kaleme aldığı şurlerinden 208 sayfalık bir seçme yapmış. Şairin gurbet serüveninin de bir tür gerıye dönük yol haritası niteliğindeki bu yapıt, adına yapılan gönderme harıç, samimi ama mesafeli bir anlatımın şiirsel örgüsünü dile getiriyor. Peki, "Melez"in adına yapılan göndermenin ıçerdiği samimiyetsizlik nereden kaynaklanıyor? Gültekin Emre'ye haksızlık ctmek ıstemem doğrusu; çünkü benim dergilerdeki şiirsel serüvenimin başlangıç yıllarında, yani 1980'li yıllann ikinci yarısında Berlin'de yayımlanan, Gültekin Emre'nin yönettiği "Parantez" dergisi ileyine 199O'lı yıllara damgasını vuran "Şiirlik" dergisinin apayrı bir yeri var. Türkiye'de yazan/yaşayan pek çok tanınmış şairin bir ıığrak noktası olarak da, Parantez ve Şiirlik cidden dnemli bir işlevi yerine getirdi. Yine de, "Melez" isminde beni şiirsel düşünmekten alıkoyan bir "mesafe" ve "soğukluk" var sanki. Gerçi, Gültekin Emre bir tek kitabın bitiş epigrafında "melez" sözcüğüne vurgu yapıyor: K "Eprımış yol, berdu\ yön Bırtarıh il Mayıs Vm Uzak biryere Bırakmafı beni Melez bir yere" üysa Gültekin Emre'nin, belli ki gurbet duygusunun da dayattığı o hengâme içinde, şiirsel sentaksını bu zikzaklara kolay teslim etmeyecek çabayı gösterdiği şüphe götürmüyor. "Melez" sözcüğünün vurgusunda, Türk olmak ile Alman yaşamak ikileminin şeytanî bir göndermesi var sanki. Gültekin Emre'nin şiir gelişimini yakından takip edenler, şairimizin, Türk şiirinde Oktay RifatMetin Eloğlu çizgisine yakın, humora dayalı, yabancılaşmayı yaban ellerde yaşayan/yordayan bir şiirsel kimliğe sahip olduğunu fark etmişlerdir. O çizgi • Aşk Hayatı Gölgeler / Feridun Andaç • Biriciktir A§k / Ataol Behramoğlu • Çıplak Güvercinler / Zeynep Aliye •DurGitme/lsaÇelik • Gcrçeğin Şariusı / Tansu Beie • ScssizlikveSırdırÖtesi/IşılÖzgeııturk • Sevdadır Hcr İşin Başı / Ayy Kilimci \SKELE infbOiskeleyayincilik.com