Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cünlükler, anılar, mektuplar edebiyatçının kişiliğindeki gizli yönleri gösteren özellikler taşıyor. Hele mektuplar... Edebiyat kazıbiliminde aradığımız altın damarı mektuplarda bulacağız. ski çağlardan kalma anıtları değerlendiren; yeraltında kalan eski yerleşim yerlerini, buradaki yapıların özelliklerini, el emeğiyle yaratılan eşyayı ortaya çıkaran; çağdaş kütürümüzün kaynaklarını araştırmaya yönelik bu çalışmalarla, insanlık tarihinin kültür serüvenini ilgilerimize sunan bir bilim var: Kazıbilim (Arkeoloji). Çağdaş edebiyatı öğrenmek için de edebiyatın eski kaynaklarına gitmek gerekiyor. Edebiyat geleneğinin ne gibi değişimlere uğradığını, edebiyat dılınin hangi evrelerden geçtiğini, edebiyatçıların yaşama özelliklerinden yapıtlarına neler sızdırdığını araştırırken edebiyat kazıbilimi diye yorumlayacağımız bir çalışmanın içine ginyoruz. Günlükler, anılar, mektuplar edebiyatçının kişiliğindeki gizli yönleri gösteren özellikler taşıyor. Hele mektuplar... Edebiyat kazıbiliminde aradığımız altın damarı mektuplarda bulacağız. Adnan Binyazar "Mektup Kazıbilimi" diyecek kadar bu konuya önem veriyor. (Posta Kutusu, Yaz 2004). Çocukluktan yaşlılığa doğru yaşamanın değişik evrelerinde yazdığımız mektupların özelliklerine değinen Adnan Binyazar, sözü sanatçı mektuplarına getirerek; "Mektup, sanatçının içdilidir; yaratıcılığının yanardağ patlaması bu 'içdil'le olur" diye bağlıyor. Adnan Binyazar'ın duyarlı incelemesinde kendi yaşama serüveniyle örtüşen özellikler de var.. lcindeki ateşi canlı tutmasını bilen bir köy çocuğunun, Türkçenin gücünü bilen bir edebiyat insanı olmasına kadar süren bu yaşama serüveninde, mektupların gizilgücü de var. Eskiîer "Sen zarfa değil, mazrufa bak" derkcn; dış görünüşüne aldırmadan, insanın kişiliğine bakarak gerçek değerini anlamayı düşünürler. Artık "e tnektup"tan bu yana zarfın anlamı da kalmadı. Zarfın içi de ilgi çekmez oldu. Oysa zarfın içindeki mektupta insanı etkilcyen bir büyiı vardır. Adnan Binyazar mektup yazan insanın nasıl bir hazırlık içinde olduğunu da anlatıyor. Mektubun özelliğine göre içtenlik, duyarlık, ağırbaşlılık, yapaylık yazarın kişıliğine ayna tutuyor. Mustafa Şerif Onaran Dergilerde E Mektup kazıbilimi "esas oğlanı" vardır. Değişik dönemlerde, değişik alanlarda edebiyatın da "esas oğlanlan" öne çıkar. Sanırım Cemal Süreya; eskimeven edebiyat beğenisi, sevi ilişkileri, incelikli davranışları, iyi yüreğiyle "edebiyatımızın esas oğlanı" sanını en çok hak cdiyordu. Posta Kutusu'nun daha ilk sayısında Nedret Gürcan'a, Adnan Binyazar'a gönderdiği mektuplar Cemal Süreya'nın kişiliğindeki gizli yönleri de gösteriyor. El yazısının özellikleri anlattıklanyla örtüşen çizgiler: Yüzler, atlar, kayıklar, çanlar, 'Papirüs'ün ön hazırlığı çalışmaları... Kimi mekruplarında tümceler numaralanmıştır. Nedret Gürcan'a gönderdiği 20 Mart 1955 tarihli mektubun 4 no'lu tümcesinde Cemel Süreya diyor ki( Posta Kutusu, Güz 2004): "Kardeşim, ben çok sevdiğim biriyle bahse tutuştum, kaybettim. Adımın bir harfini atıyorum. Bundan böyle Süreyya değil, Süreya. Buna dikkat etA Yazarlar arasındaki mektup " laşmalarda Cemal Süreya hcp kendinin gerisinde duımaya, arkadaşlannın yolunu açmaya çalışır. Adnan Binyazar'a 13 Ağustos 1966'da gönderdiği mektupta şiirli dizeler var: "Hiç kimse yalnız değildir. Kimse sevgisiz olamaz. Kimse dokunamaz bizim suçsuzluğumuza." Cemal Süreya, 22 Kasım 1966'da Adnan Binyazar'a yazdığı mektupta diyor ki: "Geçenlerde Yaşar Nabi Bey'e seni sordum O da senı çok seviyor. Ancak sen yazar kimliğini 'Papirüs'te daha iyi bir şelcilde gelistireceksin. Yazış diyalektiğin çok güzel. Gitgide açılıyorsun. Biz hepimiz 'y e m bir hayatın acemileriyiz'. Kendimizi bundan sonra kuracağız. Her şey bundan sonra olacak." Dergi hazırlama coşkusuyla yazılan mektuplar bir yazarın yolunu açıyorsa kendindeki gizil gücü bulmaya olanak sağlıyorsa; o mektuplan yazan içtenliklidir. Cemal Süreya böyle bir gönül İnsanıydı. CARCİA NERESİ? Bir mektubun yerini bulması, Garcia'ya göndcolmesi anlamına gelir. Nice engelleri aşıp ulaşılmaz bir yere varmak, inandığı doğrular uğruna birini kurtarmak, mektubun gücünü gösterir. Mektubu Garcia gibi bir yere götürecek Rowan gibi bilinçli kişilere gereksinim var. Garcia neresi mi? Karanlık ormanlann arkasındaki o uzak ülkeyi bırakalım. Posta Kutusu adındaki mevsimlik dergidır Garcia. Bu derginin dört mevsimlik ömrü mü olacaktı? Oysa Didem Demirkent Diinya Kitap'la bilinçli bir yayıncılık anlayışına girişmişti. Basının içinden yetişen aydın bir insanın Posta Kutusu gibi dezeyli bir dergiye, yeterli 'ilan' gelmediğı gerekçesiyle son vcrdiğini budirmesi bizi üzer. Edebiyatımızın arka sokaklannı tanımamız için Posta Kutusu'nun açmamız gerekir. Nasıl bir kenti tanımak, birkaç ana caddesini tanımak değilse; belki kenar mahalledeki bir evin kapısını çalmak gerekecekse; edebiyatın arka sokaklarına da mektupların açtığı kapıdan geçeceğiz. Özellikle dergi yönetenlerin elinde öyle mektuplar var ki, bir Posta Kutuşu'na atmak gerekecek onlan. Ölü ozanların mektuplarda kısılan seslerini duymamız gerekecek. Nedret Gürcan, Erdetn Öztop'la yaptığı bir söyleşide diyor ki (Varhk, Ağustos 2004): "Elli yılı aşkın süredir büyük bir titizlikle biriktirip sakladığım binden fazla mektup, belge, rotoğraf, not, günlüklerden güniin birinde kitap yapmak aklımdan geçmedi" derken, elinde daha nice mektuplar olduğunu düşündürüyor. Denebilir ki başka dergiler de belge değerindeki böyle mektuplara ilgi duyuyorlar. Örnekse îzmir'de yayımlanan Ünlem dergisi eski mektuplara yer vermeye özen gösteriyor. Âma Turgut Çeviker'in yetkin bir beğeni inceliğiyle, araştırmacı yazar özeniyle, bir "nakkaş" sabnyla hazırladığı Posta Kutusu'nun, bu 'Posta Kültürü' dergisinin yeri başka. Şuncasını söylemekle yetineyim: Posta Kutusu Dünya Yaymcılık'ın saygınlığını arttıran bir dergi. Diinya Yayıncılık, o dergiyi yaşatacak ilanı derlemede yetersiz olmamalıdır. Derginin Dünya Yayıncılık'ta özel bir yeri olmalıdır. Posta Kutusu Dünya Yayıncılık'a sığmıyor demek, "Adresim Olmadı Hiç" diyen Yunus Koray'ı haklı çıkarmak demektir (Posta Kutusu, Yaz 2004): "hangi yürek hangı zarfa hangi mektup hangi harfe sığmıştır ki sığsın bütün adresleri kederin ve yalnızlığın ve öldürülmüş nice aşkın gömüldüğü bir kapkara yazı'ya! onun için her şiir bir mektup değil midir? dalga dalga da hücum etse de pişmanlıklar postacı kapıyı üç kere çalar çalar çalar ve kaçar eski zamanlar gibi o küçük çocuklar beklerler yetişkin acı'yı! burkulur evcilik'teki bebek, ağlayamaz pek ipek bebek pullara belenmiş düşünde parmaklannı gözler bir uzak postacının kimseler görmesin diye giz simli gelinliğini yüreğinin tellerine takar! bütün posta kutularında dünyanın, kanar bir sonsuz elleri insanlığın, yanar kâğıt mürekkep, yazı bir tufan olur ağrı'sında sızısında bütün kardeş şairlerin adresi olmamıştır ki hiç!" Posta Kutusu olmayınca, nereye gönderileceği belli olmayan mektuplar adresini bulamayacak hepimize yazılmıştı o mektuplar, belli bir kişiye değil..." Bu sayfayla lletislm kurabilmenlz için dergilerlnizl ve kltaplannızı asağıdakl adrese göndenrseniz memnun oluruz. POSTA KUTUSU Posta Kutusu, iiç ayda bir yayımlanan posta küftürü dergisi. Posta kültürii, zarfların biçiminden, mektup kâğıdının el yazısının özelliklerıne kadar; edebiyat kazıbilimi bakımından önemli ipuçları verir. Her filmin kendine göre bir SAYFA 22 Mustafa Şerif ONARAN Posta Kutusu'nun daha İlk sayısında Nedret Curcan'a (üstte solda), Adnan Binvazar a (sağda üstte) gönderdiği mektuplar Cemal süreya'nın (sağda altta) kişiliğindeki gizli yönleri de gösterlyor El yazısının özellikleri anlattıklarıyla örtuşen çizgiler vuzier. atlar, kayıklar, canlar, Papirus'un ön hazırlığı caiışmaiarı... C U M H U R İ Y E T Hekimköy Sltesi 20. Sokak N0:8 06800 ÜmltköyAnkara TBİ.: (0512) 235 9111236 23 46 K İ T A P SAYI 7 6 1