Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
M. Cüner Demiray'la yapıtlarını konuştuk " Şiir, özüne inildikçe iirlerini kanıtlar" Türkiye aydınlanmasının neferi "M. Cüner Demiray şiirlerinden denemelerine, kitapların gizemini dile getiren yazılarından Anadolu masallarına uzanan çizgide bir karınca gibi sessiz çalışarak üretiyor. Yapıtlarında türkülerin yalınlığı, toprağın sıcaklığı var. Kafasında halkının sorunları, yüreğinde umut ışıkları Anadolu yollarında görür gibiyim onu. Düşüncelerinden, sevgisinden ödün vermeden yürüyor yolunda yine öyle. Kendimi dağlara verdim, Puan dır soluğun duyduğum, Kederi, derdi soyunup attım, Cüleç çimenlerde güneşi öpüyorum, Yaşamı oksuyorum bir dağ gülünde, Ve bir yaban arısı kımtl ktmıl Sevgi halt döküyor içimin peteğine. Tepeler benı benden alıyor, Yüreğimde sevdaların cümbüsü, Gelincikler kanıyor günbatımı, Bozkır gclini sögütlere Hüzün kanatlı akşamlar iniyor. aydınlık yekinişleri de beni körükledi sürckli. Yaşar Nabi Varlığı onlarla aranıda bir düşiin köprüsü oldu, birbirimizi bilip anladık, o yolda yürüdük. Topraktı türkiim, toprağı söyledirn. Yazın, mesleğimi daha bir yüccltti, mesleğinıe daha bir anlam kazandırdı. Öğretmenlik de yazın sanatıma etkin bir yön verdi, ürünlerime sevgi mayası koydu. Oğretmenliğin nisan kokan ülküsel duyarlıkları şiirimi, düzyazılanmı ışıklandırdı. Öğretmenlikle sanatım birbirlerini tamamlayan, tümleyen etki alanları oldular. Şıirlerıniz kadar düzyazıyla ılgilı çalışmalannız da var. Siz hangisi daha çok yeğlıyorsunuz? Başka bir deyışle hangisi iivey evlât, hangisi öz? Üvey öz ayrımı yapmıyorum. Gereksiz bir şey bu. Parmaklarımızın hangisi kesilse acımaz. îki alan da önem verdiğim türler. Diişünsel yarııııi düzyazılarımda yansır, imgesel, duygusal yanım şiirlerimde. Onemli olan bu ürünlerde başanya ulaşmak, kalıcı olmaktır. Bunun için de özgün bir söyle"Uzun yıiiar Anadolu'nun köylerinde. kasabalannyiş, giiçlü bir anlatım gereklidir. Bir de da ve iiceierinde öğretmenlik yaptım. Ben, doğdusanatçının yapıtlarına kişiliğini koyabil ğum yöreye, çalıştığım yerlere ilişkin halk kültürüne yakın llgl duydum hep" dlyor, Cüner Demiray. mesi. Sizin göreviniz nedeniyle çalıştığımz mam Ilhan Başgözle de mektulaşıyordum. yerlerle ilgili halkbılimsel (folklorik) arasOnlann bilgilendirmeleriyle daha da yettırma ve derlemeleriniz, köy yaşamıyla ilgikinlik kazanıyordum. Derleme ve inceleli incclemelerıniz, gözlemleriniz de var. melerimi Türk Folkloru'nda da yayımlıBunlar hakkında bizleri bilgilendirir misiyordum. Aynca Istanbıd'da Folklor Kuniz? rumu'nun yayın organı olan Folklor derHALK KÜLTÜRÜNE İLCİ gisi de yazılarımı değerlendiriyordu. Diyeceğim o ki halkbilim belli bir yazım döne Uzun yıllar Anadolu'nun köylerinde, mimde uğraşlarımdan biri oldu. Sonrakasabalarında ve ilçelerinde öğretmenlik dan tamamen yazına döndüm. Köylerle ilyaptım. Ben, doğduğum yöreye, çalıştığım gili gözlemlerimi, köy notlarımı, izlenimyerlere ilişkin halk kültürüne yakin ilgi lerimi ise Öncü, Vatan gazetelerinde, duydum hep. Bu merakımı sanırım anneImece, Su, Köy ve Eğitim dergilerinde yaanneme, komşumuz Güssünlerin Fatma yımladım. 1959 ile 1965 yıllan arasında. teyzeye borçluyum. Yakası açılmadık en Şimdi bir dosyada "Köylerimizden Yansıilginç ağıtlan söylerdi anneannem. Fatma malar" adıyla kitaplaştı. teyze en güzel masalları anlatırdı bana. Ağzından bal akardı. Bu ürünlerdeki doTRT PROCRAMLARI... ğal söyleyişi, ışıldayan Türkçe'yi, derin Önceki yıllarda TRT'nin programlan trajediyi, kıvrak anlatımı sonsuz sevdim. arasında oyunlartnız, skeçleriniz yayımlanDerken bende bunları kayda geçirme medı. Günliik görevleriniz, yasamın bunca rakı uyandı. O metinlerle hep içli dışb olağ,ır yükü arasında bu yapıtlartnız nasıl malıydım. Oğretmenliğe başladığım yıl oluşlu? (1958) yakınlarımdan Avşar ağıtlarını, ma Yıl 1961'di galiba. Ben Kırıkkale'nin nikrini derleyip Ihsan Hınçer'in yönettiği Bedesten Köyü'nde öğretmendim. O sıraTürk Folklor Araştırmaları dergisine gönlarda Milli Eğitim Bakanlığı, RadyoFilm dcrdim. Derlemelerim yayımlandı. Bu duve Televizyon Eğitim Merkezi oluştururum bana cesaret verdi. Yörcmin, çalıştıyordu. Tuttum başvuruda bulundum bu ğım beldelerin türkülerini, manilerini, kuruma, skeçlerimde başarılı olamazsam ağıtlarını, atasözlerini, dcyimlerini, masalgcriye köye gönderilnıemi istemiştim. larını... derleyip yayınlamaya başladım. Ummuyordum ya, dikkçem kabıü gördü, Bu alanda öğrenilerimin de birçok yardıMilli Eğitim Bakanı îbrahim Öktem'in mı oldu bana. Büyüklerinden derlemeler "uygundur" demesiyle başkcnte atamam yapıp getiriyorlardı. Tabii derlemenin nayapıldı. Kuruluşun Kocatepe semtindeki sıl yapılacağını öğretiyordum onlara. Bu Radyo Ile Eğitim Merkezi'nde senarist etkinlikler ve çalısjmalar anlatımıma güç öğretmen olarak görevlendirildim. Burakatıyordıı. Türkçem daha bir kıvraklık, da iki program vardı. Birincisi OkıJ Raddaha bir anlatım gücü kazanıyordu bu yosu, ikincisi kışın ücakbaşı, yazın Tarlahalk anlatılarıyla. Bu arada halkbilimci dönüşü adı verilen programdı. Okul RadCahit Öztelü ve halkbilim uzmanı, akra yosu için, işlenecek konuların özetini veren rehber kitaplar hazırlanırdı. Bazı köylerde de Okul Radyosu'nun Dinleme Merkezleri vardı. Üköğretim derslerini radyo oyunu kurallarına göre yazardık. Bu oyunlar, Ankara Radyosu'nca yayımlanırdı belli saatlerde. Programm amacına vanp varmadığını anlamak için köylere gider, Dinlenme merkezlerindeki radyo dinleyen köylülere test sınavları yapardık. Çoğunluk başarüı olursa program amacına ulamış sayılırdı. Ocakbaşı ve Tarladönüşü programında köye yönelik ama didaktik olmayan radyo oyunları yazardık. Özellikle köylerin kalkınmasında, çağdaşlaşmasında imecenin önemi, sorunlar ve bunların çözümii yansıtılır, bilhassa bilge bir kişiliği olan ortak kahramanımız Musa Emmi'nin çevresinde dönerdi olaylar. Yan olaylarda da diğer kişilikler yer alırdı. Köyün bir sorunu ele alınır, evre evre olay gelişir mııthı bir sona ıılaşılırdı çok kez. Diri bir halk Türkçesi kullanırdık bu oyunlarda. Bunlar yine adımızla Ankara Radyosu'ndan yayunlanırdı. Beninı "Paslı Makas " adlı ovunum yurt düzeyinde ilgiyle karşılanmış, halkın isteği üzeıine üç kez yayunlanmıştı. Oyıında, bir ailenin uzun yıÜar sonra doğan çocuğunun, cahil köy ebesi tarafından göbeğinin paslı makasla kesilmesiyle ölmesi, bunun sonucu genç annesinin acıları, eşiyle boşanya varan kavgaları, sonunda modern ebenin köye gelmesiyle bu kötü durumun farkına varılması, doğan yeni çocuğun, diğer köy çocuklarının bilgilı çağdaş ebe sayesinde yaşaması anlatılıyordu. Evet, hem köylerde, hem Radyo ile Eğitim Merkezi'nde halkımın aydınlığa çıkması için çahştım, kokuşmuş, gcrici boş inançlarla savaştım. Şimdi bu kuruluş, çalışmalarını zamanın koşullarına uygun olarak sürdürüyor Eğitim Teknolojileri Genel Müdürlüğü içinde. EGEMENLERİN ÇIKARLARI Bu denli ideolojılerin düşünceleri karıştırdıg'ı günümüzde, kimi odaklar tara/ından önemsiz gösterilmeye, umıtturulmaya çalısılan Kemalizm hakkında sizin gibi bu konuda yapıtı da olan çağdaş bir öğrelmenin diyecekleri nelerdir acaba? lletişim ve bilgi teknolojisindeki devrim (bilgisayar, internet gibi) yeryüzünü bir tufan gibi sardı. Dünya küçiik bir köy oldu adeta. Bu gelişmelerden Batılı kapitalist tekeller yararlanmaya başladı. Batı emperyalizmi, dünyanın dört bir yanında tutunabilmek için insan hakları, özgürlük zırhını giyerek yerelliği, etnik aynmcılığı, dincüiği İcörüklemeye, bölgesel savaşlar çıkarmaya başladı, halkların egemenliklerini ve ulusallıklarını yok etmek sevdasıyla kolları sıvadı. Yeryüzü kan gölüne döndü. Terör hortlatıldı. (PKK gibi) bundan Kemalizm de nasibini aldı. Nasıl olmasın! Kemalizm ulusallıktır, üniter yapıdır, bağımsızlıktır, aydınlanmadır, onurlu ve hakça bir kalkınma ve çağdaşlaşmadır. Bir laik dünya görüşüdür. Türk demokrasisinin altyapısıdır. Güçlü, anti emperyalist, barışçı ve ekonomik gönenç içinde bir Türkiye yaratmaktır. Bu durum, dünya egemenlerinin çıkarlanyla örtüşmüyordu. Dişleri çekilmiş, tımakları sökülmüş bir arslan konumunda Türkiye'yi sürekli bağımlı kılmaktı amaçları. Hele üretmeden tüketen, kendi kendine ekonomik yeterlilik kapasitesi yok edilmiş Türkiye, Batı'nın dümen suyundan çıkamayacaktı. Bunun için de Kemalizme yüklenmek, etkinüğini bitirmek gerekliydi. Şunu da belirteyim ki küresellcşme bilinç ve ilctişim teknolojisindeki bu aşamasında kaçınılmaz bir olgu olmuştur. Ama ülkeleri yıkarak, bağunsızlıkları yok ederek değil. Sırf a Yılmaz ÇONCAR V ayın Demiray, mesleğiniz olan öğ• ™ » J retmenlik sizin sanatsal yaşamınızı nasıl etkiledi? Öğretmenlik sosyal bir meslektir. Görevi, insanı, insan etmektir. Beceri ve yetenek ister. Özveriye ve sevgiye dayanır. Bu nedenle yapısında sanatsal bir öz vardır. Bana gelince, ben öğretmen olarak halkımın çocuklarını eğittim maaşımın ne kadar artacağını düşünmeden. Içimde hep memleketimin kalkınmasını sağlamak, çağdaş Türkiye'vi yaratmak vardı. Yalnız İbcn değil, bizim kuşağın Jaha eski kuşakların da ülküsii bu idi. Içimizdeki bu yalımla tozlu köy yollanna 'düştük. Dağ bayır demeden en uzak dağ köylerine ışıklar taşıdık. En biiyük rehberimiz aydınlanmanın başöğretmeni Atatürk'tü. Durum böyle olunca sanatımı besleyen kaynak belli oluyor. Kemalizmi öziimsemiş toplumcu, memleketçi bir yazın anlayışı. Öğrctmenliğin halkçı heyecanı sanatımın anadamanna kan verdi böyJece. Bu arada Ceyhun Atııf Kansu'nun etkilerini unutamam. Sonra o yılJarda Köy Enstitüleri felsefesini sindirmiş Makallann, Taliplerin, Dündarların, Başaranlann SAYFA 20 Avrupa Birliği'nin, ABD'nin, Japonya'nın çıkarları için değil. Işsizler ordusu yarata rak değil. Dünyada her yıl 38 milyonun aç ölmesi için değil. Özelleştirme ve postmodern yaşam için değil. Evet, serbest piyasa dedikleri ekonomik düzen yoksulun korunmasını sağlamadıkça insan haklarını geliştirici olamaz, eşitlikçi olamaz. Bir yazımda belirttiğim gibi gerçek küreselleşK İ T A P C U M H U R İ Y E T SA YI 7 54