Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ceyat çapan Şiir Atlası Calvvay Kinnell/ Şiirler/ Çeviren: Nice Damar kanı, yeryüzünde başıboş gezinen. Yarada, derince kesilmiş, inlenme yerlcrinde durur ve dinlenirim, pençe izlerinde onun karnının üstüne uzandığı şişkin buzun üstünden geçmek için, ben de uzanırım ileri sürüyerek kendimi avuçlarımda ayı bıçaklarıyla Üçüncü günde, açlıktan ölecek hale gelirim, akşam üzeri eğilir, ne yapacağımı bilmiş gibi, kan içinde yumuşatılmış bir dışkıya, ve duraksar vc onu yerden alırım, ve birden ağzımın içine iter ve dişlerimle öğüterek yutarım, ve kalkar ve sürdürüriim koşmayı. Yedinci günde, şimdi yalnız ayı kanıyla yaşıyarak, görebiliyorum onun yukarı dönük leşini bir hayli ilerde, çarpık çurpuk, nemli hantal bir yaratık, rüzgârda dalgalanan ağır kürk. Erişirim ona ve dikkatle bakarım dar aralıklı küçük gözlere, korkudan donup kalmış yüze geriye yatırılmış omuzun üstüne, bıırun delikleri alev gibi parlamış, fark ederek belki de Uk kez kokıımu öldüğünde. Yararım Dar ve derin bir çukuru kalçasında, ve yer ve içcrim, ve yırtıp koparırım onu boydan boya ve onu açarım ve içine gircrim ve kaparım onu, rüzgâra karşı, ve uyurum. Ve hayali ağır ağır yürüyen düztabanın tunduranın üstünde, bıçaklanmış içerden iki kez, ardımda kan izleri bırakarak, onu sıçratarak hangi yana sendeleyecek olursam olayım, ne önemi var ayüara özgü döngünün, hangi yalnızlık dansına girişsem, hangi yerçekimine yakalanmış sıçramaya, hangi yorgun argın yürümeye, hangi inlemeye. Bir gün sendeleyip düşene dekdüşerek üstüne bu midenin, denemiş kuvvetle sürdürmeyi, içine sızan kanı sindirmek için, parçalamayı ve sindirmeyi kemiğin kendisini; ve şimdi hafif bir rüzgâr esiyor üstüme, üflüyor sindirilmemiş ayı kanının iğrenç püskürüklerini ve çürümüş, mideyi ve berbat ayı kokusunu, karşıdan karşıya çaldırıyor yaralı, sarkmış dilime bir şarkıyı ya da acı bir haykırışı, kalkmam ve dans etmem gerektiğini düşününceye dek. Ve yatıyorum hâlâ. Düşünerek uyanırım. Bataklık ışıklan yeniden görünür, kazlar yukarıdaki göç yolunu izleyerek gelirler yine Dar ve derin kaya oyuğunda, eski karın altında, ana ayı yatar, yalıyarak yağlı kürk yumrularını ve nemli gözlerini diliyle. Ve bir kıllı taban yürüyüşü kabarır önümde, sonraki inler, sonraki, sonraki, günlerimin kalanını geçiririm başıboş gezerek: merak ederek nedir, ne olursa olsun, bu yapışkan karışım, kanın bu keskin tadı, hayatımı geçirdiğim bu şiir sanatı? C U M H U R İ Y E T K İ T A P 'Duyular yarışıyor boslukta' New England doğumlu Kinnell, (d. 1927), Avrupa, Iran ve bir süre insan hakları eylemcisi olarak Güney de dahil, ABD'nin birçok bölgesinde yaşamıştır. Bir roman, Black Light, (1966) ve özellikle Villon (1965) ve Yves Bonnefoy'nın (1968) kitapları olmak üzere birçok çeviri yayınlamıştır. Juniata College, Colorado, Oregon ve öteki üniversitelerde ders vermiştir. Şiir kitapları ise, What a Kingdom it Was. Houghton Mifflin, 1960. Flovver Herding on Mount Monadnock. Houghton Mifflin, 1964. Body Rags. Houghton Mifflin, 1968. ÖRDEK KOVALAMACA Küçük boz bir ördeği gözetledim Binen denizin kabaran dalgalarına Bir salıncaklı sandalyeye biner gibi. "Minik ördek!" Diye bağırdım. Köpekleme yüzdü uzaklara, Ben de köpeklcme yüzdüm arkasından. O daldığında dibe Ben de daldım; çok dumanlıydı deniz, Kaybolmuştuk. Yüzeye çıktı Batıda, batıyı torpilledim Daldığında ben de daldım, Ve yitmiştik, yitmiştik, yitmiştik Denizin akıntılı dumanında. Yüzerek üzerine geldiğimde Kıyıdan, bir ölü gibi Ve bağırdığımda birden, havalandı o, Sıyırdı kabaran dalgaları yükselirken, .Boz kanatlar yanıyor ve ışıldıyor Güneşte, üzerinde yükseldiği deniz Yandığında ve ışıldadığında altında. .' • Bir daha hiç görmedim minik ördeği. Herhangi bir oyun gibiydi ördek kovalamaca. Bittiğinde tümüyle biten. YAZ ÇAYIRLARINDA J Güneş yüksclir, Çiçek açar altınbaşak, Sürüklenirim yaz çayırlarında, Yaşamım gövdemde akar, Işıldar yüreğimde ve ellerimde, dişlerimde, Yukarıda yaşlı turna da ışıldar Eğri boynunu uzatan ^ Ve inleyen boylu boyunca mavilikte, WVe altınbaşak ışıldıyor yaşamıyla, da^jf" $ | Ve çimen, bak, ff: j?| Yüce çayır çırpınıyor ve pul pul oluyör, Yaban arılarının gürültüsü sürdürüyor derinleşmeyi, Bir sinckkapan çırpınıyor yukarı, Bir tarla kuşu patlatıyor bütün çiyleri. jrVe hava bastırdığında ve gittiğinde öylc dingin O, kulaklara vurgun gibi bir ses verir, Gece nöbeti tüyler ürpertici bir şeydir, Duyular yarışıyor boşîukta. Gübre yığınından Şimdi yükselir dişlerinin sesi Bu çamurlu yeşil lahana kurtlarından birinin, Yolunu yiyen içinden bir lahananın, Şimdi çalışan küçük bir demir testere gibi, sürekli vızıldıyor... Bir kelebek çiçek açar üstünde bir düğün çiçeğinin, Pılı pırtı yığınından birdenbire pırıldar bir ispinoz 3 Kaç tane bitki gerçekten çok sessiz hayvanlardır? Kaç tane cansız molekül birdenbire yaşama başlamaya hazırdır? AYI 1 Kışın son günlerinde ' arasıra gözüm ilişir nefes izlerine yükselen Eski kardaki bir yarıktan ve yakınına eğilir ve görürüm onun ciğer renginde olduğunu ve yere dayarım burnumu ve tanırım soğuk, dayanıklı kokusunu ayının. Alırım bir kurdun kaburga kemiğini ve keskin yontarım onu iki ucundan ve onu kjvırırım ve dondururum balık yağında ve yerleştiririm ayı koridoru üstüne. Ve o gözden kaybolduğunda çıkarım ayılann yolıı üstüne, başıboş gezinerek çevrede varana dek ilk, belirsiz, koyu kan izlerine toprağın üstünde Ve yola çıkarım koşarak, izleyerek BOŞLUKTA SOLUYAN HÜCRELER 1 Çiçcklcr dönüştüğünde kuru yapraklara Ve büyük ağaçlar öldüğündc birdenbire Ve kayalar ve eski gelincik kemikleri yitirdiklerinde Birdenbire sahip oldukları küçük yaşamları SAYFA 24 S AYI 7 53