26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Şimdi ikisi de yaşamıyor... n vecihi TIMUROCLU R engı ııçmuştu Kurşat'ın Damar larındakı kan buharlaşmıştı san kı Butun tlensı saman sarısıydı Başını gogsume dayadım, dalga dalga kuzgunı saçlarını okşamaya başla dım Oğulcııgıımıın buyuk bır derdı var dı anlaşılan Ozan ı ya da Ahcan'ı ozlemı şı Ozan la Alıcan'ın keyıflerı kaçtı mı, onıın da keylı kaçardı "Oğul, dcdım, ço cuklaıa bıı şcy mı oldu 5 Neden betın ben zın u(,mi]^" Gozlcrını araladı, sonuk bır sesle, "(,ocuklar, dedı, çok ıyıler Bırbır lerıyle dayanışma ıçındeler Bu konuda mutluyum Sorun, Dursun Akçam amcamın yaşama sonsuza değın veda edıp Kafdağı'nın Ardı'nagıtmesı " Uzun uzunguldum "Hay Allah1 Dursun, KafdağVnın Ardı'na varmış ender yazarlarımızdandır Kaldağı, buyuk ulkulerın, umutların sak landığı duşsel ulkcdır salt bır dağ değıl, genış bır ulke umudun gerçekJeştığı, ulkunun yakalandığı ımgelemdır Dursun amtan, bu ımgclemı gerçekleştırmıştır " Bu sozlerım uzerıne yerınden fırladı Bctı benzı yerıne gelmıştı Sankı, o da uçu yordu Kafdağı'nın ardına "Yanı şımdı bızım koca Dursun amcamız tum umut larını ve ulkulerını gerçeklcştırmış olarak mı, tcık cttı bu dunyayir1 Anladım, so? uzayacaktı Ycnı sanatsal sorunlar uzerı ne anladığımm çalıştıraıaktık "Otur ba kalım, dcdım, anlaşılan senınle bır şeyler konıışacağız Kafdağı'nın Onu vardı Dur sun Akçam, kaynağında, buyuk bır sava şımcıydı Beş yaşından başlayarak gelece ğı koymuşturonunc Gunu duşunmemış tır hıç Ereğı, geleceğın ucu açık yollarındaydı Cjunu kurtarmak, Olçek koyunun sınııları ıçındc soz konusudur Dursun, her /aman Olçek koyunun sınırlarını a§ mayı duşlemıştır CİZEMCİ BİR COŞKU Cdtıım oğul kanımca sanatın ıçınde, şı ıı ayıı bıı ycı tutuyor Şın ınsan ekınının merkezınde bulunuyor Çunku, ınsanoğ lu, sozun bellıktc kalıcdığının koşukta ol duğunıı gormuş Lskı çağın tıp ve matcma tık yapıtları bılc koşukladır Dursun, daha uç yaşındayken tanış,mış halk yazmıyla Halk ya/ını da çoğunca koşuktur O do nemlerdc, şıırsel olan koşuğun ıçındeydı Muzıksel doku, ımgesel deyış, yoğunlaşmış soz, gıderek şurlc koşuğu ozdeşleştırmış Ta kı, olçuyle uyağın şıırsel deyışın tekerıne taş koyduğunun anlaşılmasına de ğın Kaynağında, şıırsel olanın koşuksal ol madığı çok eskılerde anlaşılmıştır ama, dı zcnın czgısel etkısırun sozcük dokusundan kaynaklandığı muzığın sozcuk tartımında (rıtım) değıl de, ses tartımında olduğu, şu nun şurasında yuz ellı yıl once anlaşılabılmıştır Dursun Akçam, şıırle tanıştığında, gızemcı bır coşkıı duymuştur Mevlıt, Ah medıye, Muhammedıye, gıderek Battal Gazı, Kcsıkbaş, Kan Kalesı, Kerem ıle As lı Âşık Garıp, vb halkın ılgı duyduğu ya pıtların dınsel ruhunu duyumsamıştır ıl kın Kafdağı'nın Ardı'nda bunu çok ıyı go ruyoruz Hafızlık çalışmaları da, onun dılsel yonelımlerınde etkın olmuştur Dıkkat etmışsındır Dede Korkut'un dılı vardır onda Dursun'un tum yapıtlarında ıç uyaklar, tartım, duzyazının sınırlarını aşar Estetık doyum one çıkmıştır sankı Oysa, Dursun'un baş ereğı, halkj bılınç taşunaktır Ama doğasında var olan guzelı sezme, ıyı olanı kotu olandan ayırma, doğru ıle yan lışı kavrama yetılen, onu yıne de sanatsal olandan uzaklaştıramıyor " Vecihi Timuroğlu, yitirdiği oğlu Kürşat'a mektuplar yazmayı sürdürüyor. Bu yılki mektubun konusu Dursun Akçam. Dostu Dursun Akçam'ın romanını Kürşat'la tartışıyor Timuroğlu. Kürşat'la Dursun Akçam uzerıne lıdır Idealıst duşunurler O7nel' ıle 'nes nel olanın arasındakı ayrımı, 'konudışı' olarak duşunuyorlar Sanatta en eskı tartışma sanatın 'doğ rıı vu mu gerçeklık ı mı aıadığı uzerıne dır Gerçekten sanat neyıanyor1 Isterbı reysel duzeyde olsıın ıster toplumsal du zeyde sanat doğııınun mu gerçeklığınar dındamıkoşuyor' Kımse bılımle sanatın sınıılaıını çakıştırma başarısını gostere mcdı şımdıyc dek Yanı bılımlı sanatın tıtkleıı O7tlcs değıldıı Bılım arar doğru vu Bılımsel ımgelem matcmetıksel bır \arsayımı ıçtııı Bu ongoıuşten yola çıkar ve doğada go/lemledıgı olayları laboratu varlaıda vınelemeye çalışır Sonunda ara dığı doğruyu bııluı üysa sanatçının ılgı sı doğru olana vonclık değıldır Sanatçı yaşantısınınıçındedevındığısuıece man tıksal bır bılgı edınmeye <,aba gostermez ama dencvımlc clde cdllcmeyecek kav lamlarlakavranamayacakbır gerçeklık'le ya da 'gerçek'le tanıştırabılır bızı KAFOACl'NIN ARDI 'Guzel'ın kımlığı yoktıır sanırım Bır nesnemn 'guzel' olarak nıtelenmesı ya da ozıımsenmesı oznel olduğu değın evren seldır de 'Bu guzeldır' oncrmesı, oncelık le bıreysel bır yargıyı yansıtır Ancak, gu zel olarak sunduğumuz nesneyle (durum la, olguyla, olayla) doğrudan bır çıkar ılış kımız yoksa, o nesnenın guzel olduğu yo nundekı yargımız zorunlu ve evrensel bır nıtelık de taşır Kafdağı'nın Ardı'nda, es tetık sunu, tarıhsel ve toplumsal olgu uze rınden yapılıyor Dursun, bu romanı ya zarken oznel bır çıkar gozetmemıştır, ama tanhsel bır gerçeklığı, Koy Enstıtulerı ger çeğını yansıtmanın doyumunu duyumsa mıştır Kuşkusuz, romanda, kendısının Cı lavuz Koy Enstıtusu'ne yazılmak ıçın ver dığı savaşım, romanın konusunu oluştu ruyor Çatı, bu savaşımın uzerıne kurul muştur, ama bu bıreysel çaba, koylunun yaşamını ıyıye goturme sorıınunu ıçerıyor Kurşat, kıtaplıktan Kafdağı'nın Ardı'nı aldı, Dursun'un ormanda ıkı Enstıtulu ıle karşılaştığı bolumu okudıı Çok duygu landı Romanı masanın uzerıne koydu ve Baba dedı, sanırım 'estetık duşunu' çok onemlıdır bstetık duşununun onemını se zıyorum, ama nereden geldığını bılemıyo rum Estetık duşunu uzerıne duşunelım bıraz " Gerçckten "estetık duşunu" kavramı, felsefenın en çapraşık konularından bırı dır Platon ve Arıstotcles, estetık duşunu uzerıne tıddıcıddı tartışmışlardır Platon "guzel" ve "estttık duşunu u/cıınt du şunduklerını Buyuk Hıppıaş adlı ko nuşmasında ya/ar Eskı Yıınan solıstleıı nın en unlulerınden bın olan l lıslı Hıp pıas Sokrates ın sorulaıını yanıtlayamaz ve gulunç dııruma duşer Anımsarsın dedım, o guzel konıışmavı Hıppıas Sok rates ın her sorusu karşısında ruzgargulu gıbı fır lır doner Sokrates ın soııı yontc mı de şaşırtıcıdıı Yanıtı ıçinde oldugun dan, karşısındakı tartışmaci Sokrates'ın ıstedığı yanıtı verır Buyuk Hıppıas'ta da boyle olıır O konuşmanın nasıl bıttığını anımsıyor musun ^ ' "Anımsamaz olur mııyunı3 Guzel'ın tanımının olanaksız olduğunu ıçerıyordu bır bakıma 'Gu/el nesneler zordur' dıye bıtırır konuşmayı Soyledığınc gore, bır Yunan atasozuymuş bu " BİÜMSEL DUŞUNCE Ikımız bırden gulduk Hıppıas'ı ma dara eden Sokrates, "guzel" kavramını nasıl açıklamış^ Hatta, "guzel"den ne an lryor? Buyuk Hıppıas'tan kuçuk bır ta nun bıle elde edemedık Ama, ' guzel "le çıkar ve yarar arasında ılışkı olmadığını anladık Arıstoteles, daha doyurucu bır duşunur Şıırsel sozler soylemıyor ama, şıır uzerıne en tutarlı duşuncelerı ılerı su ruyor o donemde "Guzel uzerıne de dım, Platon'la Sokrates'ten daha tutarlı şeyler soyluyor Arıstoteles Çunku, bı lımsel duşunceye çok yatkın Dıyebılırız kı, bılımsel sonuçlara varmanın ancak, yontemle olabıleceğını ılk kez o sezmış tır Doğru duşunceyı nasıl elde edebıle ceğımızın yontemlerını de, ılk kez o tar tışmış ve yontemler koymuştur ortaya Mantığın babasıdır kaynağında Guzel ıçın de, man tıksal sonuçlara varmaya ça lışıyor Arıstoteles, bır matematıkçı gıbı duşunmuş vc oncelıkle, 'guzel'ı, onu al gılayan ozne açısından tanımaya çalışmış Estetık duşunu, bu tartışmanın sonucu yerleşmıştır telsefcye Anstoteles'e gore, 'guzel'dc uç oğe onemlıdır Ozne, sanat sal bır urunde once ' duzen ' algılar Du /en kavranınca yapıtın bakışımlı (sımet rık) ve orantılı olup olmadığı dıkkatı çe ker, sonra belırlenmış bır sımra varılır " Bakışım, oran vc duzen estetık duşu nu' nun matematıksel bır ozu olduğunu gosterıyor Butun bunları duşundum bır an ve "Oğul, dedım estetık duşunu uze rıneçok şey soylenebılır ama bı/Kafda ğı nın Ardı nı anlama>a çalışıyoruz Ya zınsal olarak guzel olan ontclıkle dılscl bır sorundur Bırçok duşuntenın elverış lı aracı olan, ama uygun bır terımle ad landırılamayan, dıl tarafından lum ıçerı ğı ozumsenıp anlaşılır bıçımde yansıtıla mayan ımgelemgııcunun temsılıdır Dur sun Akçam, Kafdağı nın Ardı'nda, salt bır koylu çocuğunun Cılavuz Koy Lnstı tusu'nc gırmek ıçın verdığı umutlu sava şımı yansıtmıyor, Turkıye nın gelışme yasalarına gore yuruyuşunu de bctımlı yor Anlatıda gereklı olan duzenı çok ıyı sağlamıştır oncelıkle Olaylarla kışıler arasında tam bır uyıım vardır Betımlc meler ve çozumlemeler olaylar ıçinde dengeyı bozmayacak oranlarda ozenle yerleştırılmıştır Olayın başından sonu na değın, oznel olanla nesnel olan arasın dakı dengeyı hıç sarsmamıştır Bu teknık yapının yanında, romanın tum kışılerı, yaşam savaşı verırken, kcndı varlıklarının oğelerı ıle ozdeksel guçlerı arasındakı anlaşmazlıkları ortadan kaldır mak ıçın çaba gosterıyorlar, onları denk leştırıyorlar Bu oranlama, buyuk bır dıkkatle yapılıyor ve romanın estetık du zenını guçlendırıyor Oznel olanla nesnel olan konu dışı bırakılarak, estetık bırlık sağlanmıştır Kafdağı'nın Ardı'nı bır de bu gozle okurnalı Yapıtın bır olçude ruhsal oğeler uzerıne kurgular ıçerdığını de belırtmelıyım " • Kafdağı'nın Ardı/ / Dursun Akçam/ Arkadaş Yaytnları/ Ankara 2003 K İ T A P Dursun Akçam Kafdağı nın Ardı nda salt bir köylu çocuğunun Cılavuz Köy Enstltusu ne glrmek Içln verdlğl umuttu savasımı yansıtmıyor Turkıye nın gelisme yasalarına göre yuruyuşunu de betlmliyor Kurşat bırden kestı sozumu Mutfağa geçtı, uç beş dakıka sonra, bır tepsının ıçın de ıkı bardak rakı ve bır tabak beyaz pey nırle dondu "Baba, dcdı, şımdı soz denn leşeceğe benzer Sozun guzelı, buyulusu, hele Dursun amcamla ılışkılı olanı, rakısız gıtmez " Kadehını kaldırdı, "Merhaba, yı SAYFA 14 ğıt dcvrımcı Dursun amcam dıycrek ka dehıme vurdu, ılk yudumu aldı "Rakı, dedım, sozu ne değın kamçılar bı lemem Eskıler demsız musahabede (soy leşı) bulunmazlarmış Hoş şımdı de, ıkı sa natçı bır araya gelesler, kafayı parlatmayı duşunurler Demek, bır hıkmet var bu nes nedc Her ne ıse, Dursun'un, anısına say gıyla ıçelım bırer yudum Dursun oykuve roman yazıyordu Yazıya, Mehmet Ay dın'ın yonlendırdığı Cılavuz Koy tnstıtu su DuvarGazetesı'nde başlamış Orada şı ır ve oyku yazmış Belırlı gunlerde gunun onemıne ılışkın soylevler de vermış Bu ılk deneyımlerı, Talıp Apaydın da destekle mış Ânlıyorum kı, Dursun, yaşamının her aşamasında bır Kafdağı yaratmış Ilk ere ğıne ulaştıktan sonra, karşısına yenı bır Kafdağı koymuş Onu da gerçekleştırınce, bır yenısını Dursun'un bıtmeyen ereğı, Anadolu halkının mutluluğudur Halkın mutluluğu, hâlâ Kafdağı'nın ardındadır Mehlıka'nın aşığı yedı genç değıl yedı bın lerce ınsan, bu halkın mutluluğu ıçın can verdı, hâlâ da çıle çekıyor bınlerce devrım cı aydın, ama azız haJkımız 'GorkemJı' ya lanlann buyusunde uyuyor Dursun Akçam'ın goruşmelerınde bıle 'estetık haz' one çıkar Kuşkusuz, Guven Park'ta her sabah ış bekleyen kadınlarla yaptığı goruşmelerı okumuşsundur Bır durum saptaması gıbı gorunen o goruş melerde bıle, estetık haz ondedır Çunku, Dursun ıçın her yazı, bır sanat urunu ol malıdır Estetık haz, kaynağında, çıkar go zetmeyen bır doyumdur Ama, amaçsız da değıldır Bıreysel hazda bıle bır amaç gız C U M H U R İ Y E T SAYI 73 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle