Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
kullanmak üzere onarmış ama tavandaki bir Itaîyan sanatçı tarafından yapılmış muhteşem resimleri aynen korumuş. Sonraki yıllarda ev yıkılınca, amcam Harutyun Doğramacıyan bunlardan bir parçayı çerçeveletip dairesine asmış. Bizim salon olarak kullandığımız yer, otelin yemek salonııymuş, buraya açılan 8 oda vardı. Evinıizin bahçesi doğrudan denize açılırdı. Ru görkemli bina babamın ölümünden sonra, nc yazık ki bakımsızlıktan yıkılmaya yiiz tutunca, tümüyle yok edilip yeni bir bina yapıldı. Oysa eski biçimi korunabilirdi. (...)" Berç KartaUıoğlu Kınalıada'nın tarihi ile bir anılan Iskclc Gazinosu'nu anımsıyor: "Dedem (Mıgtrdiç Kartallıoğlu) bu gazinoda adanın eğlence hayatına çok şeyler kattı. Burada tsmail Dümbülîü, Halide Pişkin gibi tüluatçılar, 40'lardan 50'li yılların ortalarına kadar dernek tiyatrolarının yanında profesyonel tiyatrolar da Türkçe, Ermenice oyun sahnelerlerdi. Bajolar, müzikli yemekler diizenlcnirdi. Önde rcstoran vardı. Küçük bahçesinde dublesi 50 kııruş olan bir kadeh rakıya iddialı tavla partilcri yapılırdı. Açık hava sineması faaliyete geçmeden önce bıırada 16 mm'lik lilmler de gösterilirdi." Silva Krikoryan eskiyi özleyenlerdcn: "60'h yıllarda adada çok güzel bir grubumuz vardı. O güzelim dostluk ortamı kayboldu gitti. Kınalıada betonlaşıp iyice doğadan uzaklaştığı gibi, anlamsız bir biçimde kalabalıklaştı. Oysa eskiden bahçesiz, yanyana bina inşa edilmezdi. Oturduğum evin karşısındaki koyu bile doldurup bina diktiler. Oysa biz oradan denize girerdik. Şimdi yerleştiğimiz Amerika'da aradıklarımı bulamadım, Paskalyamızı, noelimizi özledim. Bu yüzden yazın Kınalı'ya geliyoruz. Çok şeyini yitiren Kınalı yine de güzel. Eski günleri bulmak olası değil. Iskele Gazinosu'nu da yok ettiler. Böyle tarihi bir ycr yok edilir miı>" 1926 Kınalıada doğumlu Şavarş Koryan aynı yıllar için: "O zamanlar Esayan'da okuyor ve okula adadan gidip geliyordum. Adanın iskelesi tahtaydı, çarklı vapurlar çalışırdı. Nüfus 800900 kişiydi. Su gemilerle gelir, hortumlarla evlere dağıtılırdı. Zeki dayı pompalı gaz lambalarını geceleri direklere asıp yolların görülmesini sağlardı. Lağım da yoktu" diyor. Orhan Yalçınkaya yıllar sonra adaya dönmüş: "Çocukluğumda has arkadaşım Majak Oksen'di. Şimdi 5060 yaşlarına gelmemize karşın bu dostluİdarımız sürüyor, birbirimizi gördüğümüzde yüreğimiz titrer. 40'lı yıllarda ada tam bir köydü, tavuk, koyun beslerdik. (...) 1963'te Isviçre'ye gitmek zorunda kaldık, 31 yıl sonra yaşlandık ve yine buraya döndiik. Ada artık taşlaşmış, tadı tuzu kalmamış ama yine de güzel." Adanın bu yıllarına tanık olan Berç Kaç'ın izlenimlerı şöyle: "(...) O dönemlerde Iskelede piyasa yapmak çok önemliydi, şapkalı, beyaz elbiseli hanımlar, Bahar Pastanesi'nde otııranlar. Şimdi maaleset o günleri arıyoruz. Belki ada yıllar önceki gibi değil ama biz buradan kopamayız. Kınalıada 'yı semt ve yazlık olarak tanımlamıyorum. Beni en çok mutlu edcn de temmuz, ağustos aylarında Kanada'dan, Amerika'dan, Fransa'dan, îtalya'dan, dünyanın birçok yerinden gclen yaşlılar, onların torunları. Eski günlerini yad cdip, yeniden yaşamaya gelenler." Rıfat Börekçi Cumhuriyet döneminC U M H U R İ Y E T K İ T A P de adaya ilk yerleşenlerden: "Kınalıada çok sessiz ve sakindi. Arkadaşlıklarımız muazzamdı. Çocukların oynayacağı birçok boş arsa vardı, bahçelere girer meyve çalardık. Şimdi parkın bulunduğu alanda top oynardık. Karşıda Berber Koço'nun dükkânı vardı. Koço, Kulüp sigarasını dudağının tam kenarına iliştirir, sigara sönünceye kadar ağzında dururdu, sonra bir tanc daha yakardı. Bir yandan da konyak içerdi. Ikide bir topumuz ya dükkânm içine kaçardı, ya da camı kırılırdı. O sinirlenir, bağırır çağırır, yine de topumuzu verirdi. Ada şimdi çok değişti ama kolay kolay vazgeçilmiyor. Havası ve ortamı ile bencc ülkemizin nadir yerlerinden biri." Mişel Mikaelyan adadan ayrılanlardan: "Gençligimizdeki sahilden 200 nıetre ilerisine gittiğimizde kepçemiz karidesle dolar, en az 5060 mercan ve karagöz yakalardık, kırlangıca çıkardık. O günler şimdi masal gibi. 1985'te annemizi kaybetmiştik, lstanbul'a gittik, geri döndüğümüzde evde insanlar oturuyordu. Burayı boş bulup gelip yerleşmişler, hatta anahtarlarını bile değiştirmişlerdi. Bizim böyle bir yerde ne işimiz var deyip evimizı sattık bir daha dönrnemek üzere Kınalıdan ayrıldık." Istanbul'a bu kadar yakın olduğu halde kışın çok az insanın yaşamasının da Kınalıada'nın özelliği olduğunu öğreniyoruz. 1942 Kınalıada doğumlu Sevinç Çelebi'yi dinleyelim: "Babam 80 yıl önce adaya gelen kalaycı Hüsnü'dür. Adada şimdiki antenlerin bulunduğu Çınartepe'de oturduk. Küçüklüğümde anımsadığım Kınalıada çok hoş bir yerdi. Kışın da adada birçok aile kalırdı, her şeyi bulurduk. Kasap, eczane vardı, üç lokantamız açıktı (Mimoza, îskele ve Pergola). Adanın esnafı ise daha çok Rumlardı, kasap Panayot, kadın kasap Marikula, kasap Niko, bakkal Tanaş, Anastas, Dimitro, Hristo Kovi önde gelenleriydi. Ilk ekmek fırınını açan da Rumdu." Garo Hamamcıyan da aynı konuya değinmiş: "Nüfusu az, denizi güzel, insanları güzel, sportif faaliyetler üst düzeyde bambaşka bir yerdi Kınalıada. Buraya gelen bir daha başka yere gidemezdi. Artık adada eski günleri bulmamız zor. îstanbul'a bu kadar yakın bir yeri kışın kullanmamak, kendi haline bırakılmak çok acı." 1964'te adaya gelen Herman Nikotyan hoşnut olmayanlardan: "Oturduğum ev çok eski yıllarda Taşçıyan oteliymiş, harabe haline gelince yıktırılıp apartman yapmışlar. Şimdi her şey yabancılaştı. Kınalı'da bir ara bina fiatları öyle arttı ki, Amerika'da bile bu rakamlara şaşırdılar. Rumlardan sonra adaya gelenler buraya pek uyum sağlayamadılar. Hafta sonları gelenler, sahilleri kirletip gidiyorlar. Antenlerden ise hepimız çok rahatsızız." Mıgırdiç Lulhi ise: "80de adaya geldim. Bugüne bakarsak insanların kalitesinde çok fark var, o eleganlık yok. Ada kabuk değiştıriyor. Gelenler kendi kültürünü taşıyorlar. Oysa burada korunması gereken bir tarih var" diyor. Alıntıları seçerken zorlandım. Bu sıcak anılar okumanızı bekliyor. Sel Ya yıncıhk böylesi çizgı dışı, anlam yüklü kitapları basarak, kültürümüze inceden inceye katkıda bulunuyor." Proti'den Kınalı'ya Tanıklıklarla Kınalıada/ Orhan Şevkı/ Sel Yaytncılık/ 96 s. 764 www.ithaki.com.tr SAYFA 15 SAYI