Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
UĞUR CANKOÇAK "Polıtikacı veaydınlararasında baSımstzltğı modası geçmi^ boş bir milli gurur sayanların gün geçtikçe artması... mütareke yıUanndaki tcslimiyetçi havayı hatırlatmaktaJır." M. A. Aybar, 1949. Barış Ünluden "Bir Siyasal Düşünür Olarak Aybar ve Dönemi" Tıtîz bir calısma S on birkaç yıldır Türkiye'de sosyalist hareketlerle ilgili hangi yazıyı okusak, kimi açıkça kimi utangaç ça telaff uz etse veya ismini bile anmamaya dikkat etseler de Aybar'ın görüşlerinin ne denli haklı çıktığını görüyoruz. Ve son olarak îletişim Yayınlan'ndan peş peşe yayımlanan iki kitap, bir kez daha ama bu sefer uluorta konuşmaya meydan vermeyecek içerikleriyle dikkatleri topladı. "Bir Siyasal Düşiinür Olarak Mehmet Ali Aybar ve Dönemi" ve "Sosyalizm Üzerine Düşünceler" adındaki bu kitaplar üzerine Cumhuriyet Kitap iki yazı yayımladı. Ben özel olarak Cüneyt Akalın'ın tanıttığı Barış Unlü'nün eseri uzerinde yeniden dur mak istiyorunı. Yeniden diyorum, zira Akalın'ın bu kitap tanıtım yazısının ideolojik yanlılıktan çok kitabın yazarı Barış Ünlü'ye de bir "Aybar'cı" muamelesi yapmış ve sanki ideolojik tartışmaya girmiş. Kısacası, biz eskiler Aybar ve benzeri öncülere haksızlık etmekte pek ustayızdır ama genç insanların doğru yönelimlerini ve çalışmalarını da kendi yetersizliklerimize kurban etmemeliyiz. Şimdiye kadar hiç kitap tanıtım yazısı yazmadığımı da belirttikten sonra gelelim kita çiziyor. îşgal ordulan gemilerinin boğaz sularındaki görünümünün Aybar'ın sonraları çok vurgulu biçimde ele alınan bağunsızlık tutkıısıınu nasıl ateşlediğini de anlatmayı ihmal etmiyor. Bu konu Aybar'ın kendisi tarafından da ve diğer araştırmacılar tarafından da önemle belirtüir. I'akat solun diğer tarih ya2icılarının aksinc Ünlü bu saptamayı Aybar'ı sadece bir ulu bağımsızlık savaşçısı hali ne döndüren yanılsamalardan uzak ele alıyor. Gerçekten de kitabın en önemli özelliği bağımsızlık ve sosyalizmin Aybar için nasıl ayrılmaz bir diyalektik yaı olusturduğunu, Aybar'ın kişiliğine ağlı olarak ve bu kişiliğin bu iki kavramı teoride ve yaşam içinde belli senteze ulaştırmasının da öyküsü olmasıdır. Bu nun önemi şurada; öncelikle Aybar'ın ve yaşdaşlannın yaşadıkları süreç i'ürkiye'nin bağımsızlığını savaşarak kazandığı süreçtir. Kısaca belirtmek gerekirse, Aybar'ın Marx'a bakışı da, baştan sona bunu belirler. Marx'taki "Proleteryanın en biiyük çoğunluk ezici çoğunluk oluşturan sınıf olması" teorisinin can alıcı noktasıdır. Işte Aybar'ın azınlık iktidarına yönelik burjuva "kapitalist örgütlenme" di iktidara lciığıçoğunluğutaşıyan örgüt biçimiyle, eziiktidara götüren örgüt bi e kast ettiği ayırımın özü budur. Azın E çimi elbette aynı olamaz. Bu temeli kabullenirseniz ancak, büyiik çoğunluğun en yaygın örgütlenme biçiminin demokratik oıabileceğini söyleyebilirsiniz. Burjııvazi gibi çok küçük bir azınlık olarak iktidan almak istiyorsanız eğer, elbette dikine, hiverarşik ve despotık bir örgüt işinize dana çok gelir. Bağımsızlığm kazanılması değil, bir ulus cfevletin yaratılması bağlamında da ele alınmalıdır. An cak daha sonraları altını çizdiği gibi sadece bağımsızlığm kazanılması için verilen mücadele, bu mücadeleyi veren geniş ve en yoksul kesim insanlarının "yöneten" olmasına dönüsmüyorsa hüsranla sonuclanmaktadır. Nitekim Türkiye bu engellendigi için tam bağımsızlık ülküsünü gerçefcleştirememiş ve ABD emperyalizmine bağımlı bir ülke haline sokulmuştur. Ancak Ünlü'nün yaptığı çalışmadan öğrendiğimiz gibi Aybar'a göre ABD emperyalizmi kendi doğasının gereğini yerine getirmektedir. Ancak bu olgunun ülkeyi kasıp kavurmasının nedenleri arasında "...polıtikacı ve aydınlar arasında bağımsızhğı modası geçmiş ENI yrilık geçmtş Once bu kitap sadece bir siyasal düşünürü anlattığı için yani sadece sınırlı da olsa bir biyografi olmaktan ötede Türkiye sosyalist hareketinin son elli yıllık geçmişini de neşterleyen bir çalışma özelliği taşıdığı için önemli. Zira yalnızca sol aydınlar açısından değil, sağ ideoloji saniplerinin de kabullendiği gibi TİP'in Genel Başkanlığına Mehmet Ali Aybar'ın gelmesi ve onun partiye kazandırdığı sosyalist kimlikle Türkiye'de siyaset tümden değişmiş ve hiçbir şey esİcisi gibi sürememiştir. Işte böylesi bir dönem ve bu dönemin yapıcısı ve tanığı olan öte yandan bütün Türk siyasi hayatını allak bullak eden ama bunun bedelini kendi de allak bullak edilerek ödetilen TtP ve bu gelişimi sağlayan Aybar, bu kitapta yaşadığı ortam ve kişilık bütünlüğü çok iyi kurularak yetkinlikle tanıtıknıştır. Yani Barış Ünlü istediği hedefe ulaşmıştır. Çünkü Aybar'ın çocukluğundan itibaren geçirdıği tüm zaman dilimlerindeki politik iklİmin Aybar'ı nasıl etkilediğini ve Aybar'ın da giderek bu süreçleri nasıl etkilediğini titizlikle incelemiş ve başarıyla anlatmıştır. Ötesi, bu antropolojiden yararlanacak olan siyaset bilimcinin, sosyoloğun, politikacının ve en önemlisi sosyalistlerin basiretine kalmış bir iştir. Barış Ünlü eseri için eksiksiz olmayan biyografi diyor. Eksiksiz biyografilerin sadece tek adam iktidarları için "vazgeçilmez" olduğu saptaması üzerinden hareketle çalışmasını E. Hallet Carr'ın büyük adamı "tarihi sürecin hem etmeni hem de ürünü olarak sivrilmiş birev" tanlmını olarak esas yürütüyor. Tarihi yaan ve tarihin oluşturduğu yapısıyla Ayar kimdi, neden tılusal bağımsızlığm tutkulu bir yandaşı, bey takımından olduğu halde neden yılmaz bir sosyalizm savaşçısı idi? Ünlü, bu soruların yanıtlannı araştırırken ilk bölüme Aybar'ın, tttihat Terakki'den Hareket Ordusu Komutanlığı'ndan gelen ve Teceddüt F;ırkasından Kemalizm'e uzanan bir çizgide ama her zaman siyasetle iç içe yaşamış bir aile geçmişini koyuyor. Ve o dönemleri de yetkin biçimde ve özetle 14 • Barış Ünlü'nün kitabı sadece bir siyasal düşünürü anlattığı için yani sadece sınırlı da olsa bir biyografi olmaktan ötede Türkiye sosyalist hareketinin son elli yılİık geçmişini de neşterleyen bir çalışma özelliği taşıdığı için önemli. Zira yalnızca sol aydınlar açısından değil, sağ ideoloji sahiplerinin de kabullendiği gibi TÎP'in Genel Başkanlığına Mehmet Ali Aybar'ın gelmesi ve onun partiye kazandırdığı sosyalist kimlilde Türkiye'de siyaset tümden değişmiş ve hiçbir şey eskisi gibi sürememiştir. boş bir milli gurur sayanların sayısının gün geçtikçe artması" da vaıdır ve bu aydın davranışı "mütareke ydlarındaki teslimiyetçi havayı hatırlatmaktadır." 1947 yılındaki ABD yardımının başlatılması ile açtığı antiemperyalist bağımsızlık savaşını ölene kadar devam ettiren Aybar'ın bağımsızlık tutkusu sosyalizm an layışına da temel olmuştu. Ancak bu sosyalizm, yıllarca tek model olarak dayatılan sosyalizmden çok farklı olacaktır. "Tek gerçeğe inanmamak denen demokrasi" /.aten sosyalizmin vazgeçilmezidir. Bilimsel olmasının özü bu zorunluluğu yaratmaktadır. BUim tek gerçeğe saplanıp kalamaz, kalmamalıdır. Yani özetle söylemek gerekirse, sosyalizm insanlığın kurtuluşu için tek çıkar yoldur. Ama ülkelerin kendi tarihsel ve sosyolojik koşullarının belirlediği, o ülkeye özgü bir sosyalizmdir sözü edilen. Bu sosyalizm mutlaka ve öncelikle demokrattır, güler yüzliidiir, çoğulcudur, özgürlükçudür. Ozellikle özgürlükleri temelinden çekerseniz, tüm şistemler gibi sosyalizm de yıkılır gider, Ünlü'nün bu araştırmasıyla derli toplu bir biçimde edindiğimiz görüşleri ile Aybar'ın ınandığı sosyalizm enternasyonalisttir ama bağımsızlık üzerinde temellenmelidir. Tüm dünya sosyalist partileri tam bir eşitlik ve kardeşlik içinde birliktelik ku rabilirlerse gerçek anlamıyla enternasyonalist olabilirler. îste tam da günümüzde despotik bir milliyetçiliği sosyalizm diye yutturma çabalarına temel edınmek istenen bu görüşleri, Ünlü'nün kitabındaayakları üstüne oturtabiliyoruz. Ünlü'nün de çok yerinde saptadığı gibi Aybar'ın sosyalizm anlayışı tümüyle "Türkiye'ye özgüdür" ama kesinlikle despotik bir milliyetçi devlet teorisi değilair. Kaldı ki Aybar'a göre "devletçilik" kullanan sınıfa göre iyi veya kötü olarak nitelenebilir bir güçtür, bir sistemdir. Türkiye "ceberrut devlet" anlayışını Osmanlı'dan devralmış yapıdaki ülkelerin ne klasik devlet açımlamaları ile kendine mecra bulması ve ne de ilerici sistemler yaratması olanağı yoktur. KaptdakltehUke Sosyah'st partilerin bürokratlaşmaları ve iktidarları ile de bu bürokrasiyi devletin vapısına giydirip, bunu sosyalizm olaralc sunmaları da kapıdaki görünen tehlikedir. Ancak bu noktada sayın Ünlü'nün kafasında tam çözümleyemediği bir düğüm oluşturmuş. Tam çözmek üzereyken, biraz da "komünist örgüt teorisi ve sosyalizme geçiş süreçleri ile iktidar biçimleri üzerinae diğer lconularda olduğu kadar düşünmemiş olmasından olsa gerek tir diyorum. Ama bu konuda da. Ünlü, Aybar'ın yazdıklarını tam olarak yansıtıyor. Yani ortada Aybar'a yapılmış bilinçli bir haksızlık ya da yanlış yaklaşun var demiyorum. Sadece örgütlerin yapısının iktidarlarını da belirlediği konusunda çok düşünülmemiş olduğunu sanıyorum. Örneğin Aybar'ın her "dört yılda bir adeta seçim gibi" dediği askeri miidahaleler ve bunların eliyle kurulan her düzenlemenin biraz daha ABD'ye yaklaştırmak ve kapitalistlerin bunalımın dan kurtulmasının sağladığını açıkça söylüyor. Ünlü'de bunun altını kalın ka lın çiziyor, ama öte yandan bu geçiş dönenılerinin sınıfsal karakterini bir kamera iterek, Aybar'ın ısrarla söylediği gerek TİP, gerekse SDP'nin programına yazdı ğı biçimiyle "anti kapitalist yol"un bir aşama olmaktan ötede sosyalizme içkin süreçler olduğunu biraz örtük geçiyor. Bu "anti kapitalist yol" MDD ve ordu eliyle yapılan ve "ilerici" kabul edilen düzenlemelerden çok tarkhdır. Ve emekçiler eliyle kurulacak sosyalizme giden yoldur. "Mekanikdeterminizm" ya da "kendiliğindecilik" konusunda sorulan sorulara verdiği (göndermediği) yanıtlardan Aybar'ın ret ettiği tarihsel kategorileri (Stalinist anlamıyla) aslında tam anCUMHURİYET KİTAP SAYI E J SAYFA 674