04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ARIF DAMAR emet Fuat'ın, büyuk saırimız Nâ/.uıı 1 likmet'le ilgili bu son, bu değeri biçilemez, olağanüstü önemli çalışması sadece I'iirkçe olarak değil, haşta Ingilizce dlmak ıızere tspan yolca (Pablo Neruda, Fidel Castro'nun ülkelerinde hemen okunması ıçin), I'ran sızca (L. Aragon, Camus, Sartre, Tristan Tzara'ların ulkesindel, ve de Rıısça (Ma yakovski, Yesenin, Meyerhold'ım ulkcsinde) de gecikmeden okurlara ulaşması yönünden (lspanva'nın iki buyük onuru Picasso ile Lorca'yı da saymalıyım) basıl masını, yayıııılanınasını bcklcr, dilerdim, Ama ben umuyor ve inanıyorum ki, o saydığım ve saymadığım iılkelerde dııyıılur ve görüldüöü zaman önemi ve değeri anlaşılacak vc kendi dillerine çevrilccek tir. Bu değerli kitabı Memet Fuat'tan başka kimse, hiç kimse hazırlayamaz, oluşturamazdı. Çunkıı Nâzım'ın çocukluğunu, gençliğini, durıışmalarında, cczaevlerinde tek ya da başkaları ile birbirinden ilginç fotoğraflan ilk kez gün ışığına çıkıyor, kitaplarının ilk basımlarının kapak ları, Nâzım'ın aıııiesi Celile Hanım'ın elinden çıkmış rcsimler, ve onıın yaşa mındaki olaylarla ilgili o günlerin gazcte ve dergilerdeki habcrler, yorıımlar, özellikle açlık grevine başlamadan önce Harp Okulu ve Donanma davalarından hiçbir suçLi olmamasına karşın oniki vılını cezaevlerinde geçirmesinin ardından Türk av dınlarının, Türk gençliğinin, ve cîe TKP'nin başta Şevki Akşit olmak üzere tlhan Berktay, Vecdi Özgüner, Nuran Akşit (Bozer), (Akşit'ın dışındakiler Yüksek Tahsil Gençlik Derneği üyesidirler ve sonrada 195152 TKPsanıklan arasında yer aldılar). Fransa'da Doğan Aksoy'un başkanı olduğıı îleri Jön Türkler Birliği) ve Paris'te Tristan Tzara'nın öncülüğündeki Nâzım Hikmet'i Kurtarma Komitesi ile yan yana yaptıldarı yayın, eylem ve toplantdar, ayrıca Orhan Veli, Melih Cevdet ve Oktay Rifat'ın da açlık grevi sırasmda (Yaprak dergisindeki bu adli hatanın sergilenmesinin yanı sıra) üç günlük açlık grevleri ve tümiınden belki cîe daha etkili "değişik dünya görüşlerinden pek çok aydın ın, örneğin Adnan Adıvar, I Ia üde Edip Adıvar, Nurullah Ataç, Falih Rıfkı Atay, Ferrııh Başağa, Ali Fııat Baş gil, Feride Celal, Behçet Kemal Çağlar, Vehbi Eralp, Mumtaz Faik Fenik, Macit Gökberk, Abdülbaki Gölpınarlı, Mazhar Şevket tpşiroğlıı, Nadir Nadi, Maz har Osman, Mustafa Ekmekçi velhasıl Türkiye'nin tıım kültür, sanat ve yazarla rı tam 173 kişi Yalıya Kemal hariç "afh için" eumhurbaşkanı ve başbakana veri len dilekçeyi imzaladıklaruıı öğreniyoruz. Kuşkusuz bu kitap tanıtma yazımda hep sinin adını tek tek yazamazdım, bu adfarı da başta dosttım Yalçın Kiiçük olmak üzere yukarda saydığmı kimselerin ilgisini çekmek için sıraladım. Yalçın Küçük'ün YGS Yayınlarından çıkan genişletilmiş 3. baskısında yer alan "Nâzımoloji" basjlıklı incelemesine daha sora değineceğim. Memet Vuat'ın dev çalışması M Nâzım Hikmet A'dan Z'ye Bu değerli kitabı Memet Fuat'tan başka kimse, hiç kimse hazırlayamaz, oluşturamazdı. Çünkü Nâzım'ın çocukluğunu, gcnçliğini, duruşmalarında, cezaevlerinde tek ya da başkaları ile Dİrbirinden ilginç fotoğrafları ilk kez gün ışığına çıkıyor. nım'ın lotoğraiı var. Hiç de öyle alımlı bir kadın göriınmııyor. Nüzhet Hanım'dan sonra sevdiklerinden Sivau'nun eski sevgilisi "Hiçbir kadını senı sevdiğim kadar sevmedim, sevmeveceğim" deuiği Anıışka'nın fotoğrafı yok. Ama ikinci evliliği ni (1926) yaptığı 1929'da Türkiye'ye gelmeyi beklerken bir salgın hastalıkta 1929'da ölen (Dr. Lena) Yelena Yıırçenko'nun Nâzım'la birlikte bir fotoğraiı var. Olaganüstü güzel bir kadın. Memet Fuat yaşarken bu ya/.ıyı bitirememiştim. ünun da yayımlandıktan sonra goreceğini, okuyacağmı umuyordum. Ne yazık ne yazıkki!Yalçın Küçük suçlamalarını sürdürüyor: "... Nâzım'ın güzel annesi Cclile'nin tek başına elinde oğluna özgiirlük isteyen pankart ile Galata Köprüsü üzerinde yürüyüş yaptığını bir etsane olarak anlatıyoruz; güzel, peki, başkaları Celile'nin yanında yürümek istediler de (Celile rei mi ediyordu, soru budur. Kimse yoktu, çıınkü, 'sol' Soyyetler Birliği Komiinist Par tisi'nin 'hain' dediği bir yazarına sahip çıkma cesaretinden yoksundu..." Yalçın Küçük'ün bu saçmalıklannı aktannayı bı rakıyorum. Memet Fuat'ı okuyalım: "10 Mayıs'ia Istanbul Yüksek Tahsil Cîençlik Dcrneği'nin yayımladığı 'Nâzım Hikmet'i Kıır tarınız' başlıklı bir bildiriyi öğrencilcr kentin çeşitli yerlerinde halka dağıttılar. 11 Mayıs'ta, Istanbul'da, üniversiteli gençler 'Nâzım Hikmet' adıyla 4 sayfalık bir gazete çıkarnıaya başladılar. Başlığınm altında 'Nâzım'ın uğradığı haksızlıklarla mücadele için çıkan fikir ve politika dergisi' yazıyordu. 12 Mayıs'ta, Ankara'da, üç şair, Örhan Veli Kanık, üktay Rifat, Melih Cevdet Anday, üç günlük bir des tekleme grevine başladılar. 15 Mayıs'ta Istanbul Yüksek Tahsil Gençlik Derneği, Nâzım Hikmet'in serbest bırakılması için, Laleli'deki Çiçek Palas Salonu'nda bir toplantı düzenledi. Sağcı gençlerle solcu gençler arasında olaylar çıktı." Memet Fuat A'dan Z'ye de Çiçek Palas Toplantısı'na kitabın 117. sayfasından başlayarak 120. sayfasına kadar olayı bütün ayrıntılarıyla anlatıyor. Ben başlaruv dan küçük bir aktarma yapacağım: "Onur konukları arasında Celile Hanım ile Sare Teyze en önde oturuyorlardı." Evet, dostıım Yalçın Küçük senın önemli özelliklerinden biri de araştırmacılığın olduğunu herkes bilir. Nasıl olur da bütün bunları bilmezlikten gelirsin? Sevgili arkadaştm ve bence büyük bir devrimci militan Şevki Akşit'in sözleri bugün bile kulaklarımda çınlıyor. Nâzım I ükmet üniversite gençliğinin kendisine gösterdiği bu derin sevgi ve eylemleri kar şlsında şaşkınlığını dile getiriyor: "Nereden çıktı bu çocuklar! Nasıl, nerde yetiş tiler!.." dediğini öğrenmiş, benimle konıışurken birbakıma Nâzım'ı yanıtlıyordu. Nerde olacak TKP'de!.. Yalçın Kücük merak edip 1951 TKP davasının idaianamesini incelerse orada Şevki Akşit'e isnat edilen suçlar arasında Âkşit'in Nâzım Hikmet'i kurtarma kıımpanyasını "sevk ve idare ettiği"ni de okuyacaktır. Kuşkusuz Memet Fuat TKP'nin dışında kaldığı ve bununla ilgili "iddianame"yi ve "Esbabı Mucibeli Hüküm"ü yani gerekçeli kararı okuyamadığı için Istanbul Yülcsek Tahsil Gençliği Derne ği'nin bu eylemleri gerçekleştiren üyelerinin 1951'de TKP sanıkları arasında ol duğunu bilemez. En azından iyi bilemez. O görüneni yazıyor, görüneni gösteriyor Yalçın Küçük'e takılmanun sonucu A'dan Z'ye kitabını, Memet Fuat'ın bu değerli çalışmasını yeteri kadar yazamadım. Aslında gücüm de yok. Onu yitirmemi zin bende yarattığı sarsıntı sürüyor. Biliyorum, inanıyorum Türk edebiyatı, Türk lcültürü yaşadıkça o da yaşayacaktır. Hep aramızda, nep o güzel yüzü, aydınîık gü lümsemesi ve alçakgönüllülüğüyle. • 24 Aralık 2002. CUMHURİYET KİTAP SAYI 674 Haksnlıklaria mücadele A'dan Z'ye Nâzım Hikmet kitabında sayılamayacak kadar çok bilgi ve belge yer alıyor. Bu arada Dr. Şefik Hüsnü Deymer'in yönettiği Aydınîık dergisinin 30. sayısında çıkan bir şiirini de görebiliyorıız (Eski yazıyla). A'dan Z'ye Nâzım Flikmet kitabının önemi ile ilgili başka zenginliklerine sonra dönmek üzere Yalçın Küçük'ün "Nâzımoloji'sindeki kiıni asılsız suçlamalarına değinmek istiyorum. Yalçın Kiiçük benim ıızıın yaşamımda tanıdığım en düıüst insan bellediğim Memet Fuat'ı "Şebeke" adlı kitabının 249. sayfasında: "Piraye'ye mektuplar ise bilim dışıdır; Nâzım'ın Piraye'ye hapishaneden yazdıgı mektuplar, Piraye'nin oftUAJ met Fuat tarafından makaslanaral SAYFA 10 Asılsız suçlamalar lanmıştır, mektup yayımlanmasında pek az rastlanan bir tahrifat diyebiliriz. Çünkü mektubun bir kaynak işlevi görebilmesi için olduğu gibi yayımlanması zo runluuur; yaşh Dİr adamın dişleri türünden bir mektup yayıncılığını dürüstçe saymakta güçluk var..." Y. Kiiçük 250. sayfada da bu suçlamasını yineledikten sonra, bu kez de tam anlamı ile saçmala yarak, başka bir sav ortaya atıyor: "Nâzım'ın Piraye'ye aşkı imkânsızdır ve bıırada tek sevdiğinin Nüzhet olduğu görü Tanık şiirler şümü tekrarlamakla yetiniyorıım." YalHvet, gelelim şımdi Vâ Nu'ların Mimi çın Küçük bu kadarla da kalmryor, dipile Nâzım'ın çöpçatanlıklanna; Mektup notunda "Nâzım'ın sözleriyle 'Samoş' 56, "Müzehher, kızım... Yahu bana bir (Samiye) kız kardeşi ile, kendi isteğiyle bir mektubunda benim dayı kızını methu segün buluştuğumuzda bana "Ağabeyim na ettikten sonra 'Sen de kıymetini takPiraye'yı hiç sevmedi, sadece acıyordu" dir etmişsindir, etmedinse et emi...' diye diyordu. Benim sorum üzerine de tek sevbir şeyler yazdın. Bak aklımda kalmış. diğinin Nüzhet olduğunu teyit ediyordu; Ben de dayı kızımı şöyle böyle o üç seneöğretmen A. Aydemir'in evindeki bu ola dir gördüğiim yok..." ğanüstü günde Bilgesu da vardı, tanıktır. Nâzım Hikmet'in Piraye Hanım'ı naNe yapacağız şimdi!.. Acaba diyorum sıl derin bir aşkla sevdiğine hepsinden kendi kenuimc, Yalçın Küçük'ü ciddiye önce şiirleri en inandıncı tanıklıklardır. almakla hata mı ediyorum! Nasıl olurua, Vera Tulyakova'yı da umutsuz bir aşkla, böylesinezeki,böylesinekültürlü,böyleyüreğini parçalayarak sevdi. Buna da naşsine seçkin bir entelektüel marksist böv ta "Samansarısı" olmak üzere öteki şiirle ipe sapa gelmez savlar ileri sürebilir, akleri de tanıktır. Münevver için yazdığı şilım almıyor. Önce hemen söylemek yeri irler ötekilerle kıyaslanmayacaK denli zadir: Vâ Nu'lar Münevver Hanım'ı Nâyıf şiirlerdir. A'dan Z'ye de Nüzhet Hazım 'ın başına musallat ettikten sonra acınacak durumda kalan büyük şairimiz Nâzım I likmet'tir. Önce VâNu'lara yazdığı 84. mektuptaki yazdıklarını okııyalım: "Bakın ben neye karar verdim. Piraye'yi sanki hiç tanımadığım bir kadınmış, hatta bir genç kız mış gibi, lakat her nedense benden nefret eden bir ka dınmış gibi elde edeceğim. Bu, müthiş bir avcılık ola cak. Fakat, bir aralık hastalıktan geberdiğimi duyduğu halde aldırmayışı, eelmeyişi, bana hemen dönmejdşi dehşetle hoşuma gitti. Olseydim Allah göster Artf Damar ve Memet Fuat birilkte... mesin kahrolurdu biliyorum. Fakat kadındaki selâbete bakın, bu hali benı bir kat daha hayran etti. Ben onun yerinde olsaydım ömrümün sonuna kadar bana selam vermezdim. Mamati onu avlayacağım. Kadınım tekrar benim olacak. Kim nilir belki eünün birinde onu tekrar aldatırım. Fakat ne olıırsa olsıın geberene kadar yakasını bir daha bırakmayacağım. Piraye Hanım'a yeni baştan dolıı dîzein âşık oldum. Bende size karşı yalan yok, elim ayağun tııtar bir halde dışarı çıkarsam bir gün, Miıni (Münevver) Hanım'a da onun anlayacağı dilden birkaç saatlik bir sözüm olacak."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle