04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

f buğu kırmaya çalıştığından söz ediyordu Kutlar. Ama kırıp çıkarken de o kabuktan epeyce yararlandığını vurgulayarak. Ishalc'ta yörenin yaşam biçimi, mimarisi yansımışti öykülerine. Bir de bıı kendini yetiştirme çabası, her şeyi birden öğrenme tutkusu ile il;ili çok hoş bir anısı var, kcndisinin anattığı. Kutlar, bir giin sahaflarda Peyami Safa'nın on iki ciltlik Proııst külliyatını bulmuş. Fransızcası yeterli olmadığından Çince okur gibi okumuş ve yıllarca sürmüş bu çabası. Paris'e Uk gidişimde dağarcığında binlerce Fransızca sözcük olmasına karşın kendisine çorba bile ısmarlayamamış. Tabii daha sonraki yıllarda Fransızcasını da çok iyi bir düzeye getirdiği biliniyor. "Yani imkân hazır değildi. Arayıp bulduktan sonra edinmek, kendime maletmek zorundaydım. Iste o dönemde sanıyorum, çocukluktan başlayarak, bütün bıı kapalı dünyanın dısına çıkmak için bir yoldu edebiyat," dıyordu. Sincmacılığının deneme yazarlığının, şairliğinin yanı sıra, Onat Kutlar, öncelikle çok iyi bir öykücüydü. Atmosfer yaratma ve dil ustasıydı. Insana ilişkin ayrıntıları, incelikleri yakalayıp destansı, lirik bir dille anlatan bir ıısta. 'Volan Kayışı' adlı ilk öykiisü 'Seçilmiş Hikâyeler' deraisinde, 16 yaşında iken basılmış. İlk öykü kitabı lshak'ı yirmili yaşlarda yazmış, 1960'ta Türk Dil Kurumu Armağanı'nı kazanmış. 196576 yıllarında Türk Sinematek Derneği'ni kurarak yöneticilik yapmıştı. O yıllarda sinemaseverler dünya klasiklerini izlcmeolanağı bıılmuşlardı. Ve Istanbııl Sineına Günleri de gene onun girişimleriyle başlamıştı. Kendisiyle yapılan bir söyleşide; "Belirlenmiş bir kişiliğim varsa eğer, kapılan pencereleri sürekli açık tutmaktır,' diyordu Kutlar. Edebiyat ile ilişkisinden, yazma nedenleri ve sürecinden söz ederken de; "Bir defa, koyu kıvamlı bir duygu için yazıyorum. Değilse olmuyor. Yani yazı, bende hiçbir zaman bir tür problem çözme bıçıminde gerçekleşmivor. Yazıların oluşum sureci herkesin bildiği gibi ıızun, ama yazılışları çok kısa. Sanı yoruın duyularla ilgili algılamalarbenim üzerimdeen derin etkileri bırakıyor. Yazı, kaynağını sovut bir nnktada bulmaz bende. Sinemaya ilgim de bu yiızden belki; bir görüntu, köşeye diişen bir ışık, birdenbıre beninı dalıp gitmeme neden olabilir. Ya da bir agaç, bir ses, bir dokıı... Dokıınma duygusu çok kuvvetli... bir yazma nedeni olarak. Bir temas... Bu yüzden de hareket noktası genellikle somuttur," diyordu. Ve edebiyat; aynı dilde knnıışan iki insanın bir üçııncıı dili yaratmasıydı, ona göre. Görünürde tek öykü kitabı 'Ishak' varken denemelerınden 'Bahar lsyancıdır' adlı kitabı da, Memet Fuat ve Fethi Naci gibi eleştirmenler tarahndan öykıi kirabı gibi değerlendirilmişti. Fetni Naci, 'Bahar Isyancıdır'ın arka kapağı için yazdığı yazısında "Onat Kutlar, 'melâli' anlayan neslin belki de son temsileisi. Bahar lsyancıdır'ın butunünde, Yahya Kemal gibi söyleyeyim, 'acıların radı'nı bulacaksınız. (...) Bahar îsyancı dır için 'deneme' demişler kıtabın ikinci sayfasında; bence çoğu 'hikâye' o yazılann. Denemede bir genelleıne vardır, soyııt bir aıılatım vardır; ovsa Kutlar'ın anlatımı 'somut' bir aıılatım... En yoğun duyguları böylesine yalın anlatabilen Onat Kutlar'ın kitabını bugıınc kadar okumadınızsa okuyıın, coşkuma katılacaksınız, biliyorum. Cîüzel kitaplar oku mak hep sevindırmiştır beni. Yasa be Onar!..." diyor. Adam Ovkü'nün ilk savısındaki 'Onat Kutlar'ın ()vküleri' adlı değerlendirmesinde ise tshak'taki öy küleri için de "Dokuz hikâyesi ile yaşayan başka bir hikâyeci anımsıyor musunuz?" diye bitiriyor yazısını. Kutlar, tshak'ın yeniden basımının önsözünde, 'Ishak, bir Anadolu kentindeki gerçelderin ne yorumudur, ne de sorunlarının çözümü. Küçük alçakgönüllü kesitlerdir bu öyküler,' diye başlıyor, yazısına. Ve Kutlar'ın yirmili yaşlarda yakaladı ğı ustalığm göstergelerinden biri olan ve ilk kitabına adını veren 'îshak' öyküsünden söz etmek istiyorum biraz. Karın iistünde ay doğdu. Geniş bir ova «ibi uzanan yayvan vadide, küçük tepelerin ince karını tozutan rüzgâr ve uzaklarda yalnızca hafif hışırtıları işitilen kuru ağaçlar dondu. Çiftçi, avak izlerinin belirsiz, uzun dikişine baktı, diye başlıyor övkü. Öykunün başında yarattığı atmosfer, gizem, dildeki yalınhk yirmili yaşlardaki bir yazardan beldenmeyecek ustalıkta. dala tünemiş kuşu göstererek güliimse"tshak. Işte!" (...) Ishak burada üçüncü bir karakter olarak giriyor öyküye. Aydınlanma anı da diyetileceğimiz bu noktadan sonra lshak'ı anlatıyor şapkalıya çiftçi. "Hep bu daldan yeryüzünü çözetler. Onu çok eskiden buldum. KoTayca tanıstık. Bu tümsegin eski günlerini de biliyor. Bana anlattı. Dinlemek istersin, değil mi?" Ve o tümsek ile ilgili söylence giriyor öyküye. Ferideddini ATTAR'ın Mantık ALTayr adlı kitabında evrenin öküzün boynuzları üzerine yerleştiğini söyledi& R«bi. "Işte şimdi bu batık evren boynuzunun ucu görünen dev bir ökiiz gibi toprağın altında derin soluklarını deniyor! Dinle! Duyuyor musuti?" Kutlar, bu öyküde söylencelerden büyük ölçüde yararlanmış; göndermeler Aslında öldürme ve kanın gizinin çözülemeyişi gene söylencelerin degişe değişe tek bir sonla kalamamasına benzer bir öykü bitişi gibi düşünülebilir. Oykünün sonu söylenceler gibi değişı me, çoğalmaya uygun bitirifiyor. Kutlar, bu öyküsüyle, ancak ustalık aşamasında ulaşılabilecek (kaldı ki o yaştaki birikimin düzeyi de tahmin edilebilir) bir oluşum olamaz. Öykünün sezgisel olarak inşa edilişi, olay örgüsü, dili de büyük bir yetenekten söz etmek pekala mümkün. Oykünün sonlarında, yazarın bir açıklama ile öyküye girmesi, öyküyü söylencelerin eski zamanından okurun bugününe getiriyor. Öyleyse öyku yalnızca söylencelere dayalı değil, oniardan yararlanıp onların gerçekliğinc dokunmadan yeni içeriklerle kurulmuş, yeni bir bütünlük olarak karşımıza çıkıyor. Ishak ele aldığı konu, çatısı, dili, olay örgüsü ile başyapıt düzeyinde. Zaten İyi blp öykücii Onat Kutlar, DoğuBatı kültürünün sentezini yaparak özümlemiş, Tasavvuf relsefesini incelemiş, Hafız'dan Hayyam'a, Mevlâna'dan Fuzulî'ye kadar Doğu şairlerinden tutku ölçüsünde tatlar almış. Bach müziöinin incelflclerine girecek kadar Bach'ı merak etmiş, öbür taraftan halk müziğimiz ya da otantik barak havalarını dinlerken aynı biçimde heyecanlanmış. İki karakter var başlangiçta. Biri çiftçi, diğeri ijapkalı ablak vıızliı biri. Çift çi ve s,apkalı beyaz karla kaplı gecede ıssız bir daö başında konuşuyorlar. Uçsuz bııcaksız boşlukta karın altında ne oldugu belli olmayan bir tümseği iijaret ediyor önce çiftçi. "Nedir bu?" diye soruyor şapkalı. "Oturahm da." "Üşüyorum yahu." "Üşümezsin. Şimdi ısıtır seni." "Ne ısıtır?" "Güç biraz. Şimdi anlatırım." (...) Sonra bulundukları yerdeki ağacın dalına bir kuş konuyor. Şapkalı kuşu farkedince, çiftçi; "Bilivorum, biliyorum. Sus! Gel otur. Şimdi kaçıracaksın." Sonra cözlerini donmuş, küçük bir hcvkel gibi dalı yukarıya çeken kuşa dikip ateşli, sayıklarnaya benzer konuşmasına devam etti. "Kimse yok. Gece uzun, sana her şeyi anlatabilirim, ispat edebilirim. Bütün bunlara yetecek vaktimiz var. Gerilerde fırtına izimizi yontuyor. Kimse duymayacak bunları yalnız üçümüz." "Nasıl üçümüz?" Şapkalı çevresine bakmıyordu. "Sen, ben, Ishak." "tshakmı?Odakim?" Çiftçi gözlerini astığı ağaç dalını ve yapmış. Bunlardan en öneınlisi oykııye au olan Ishak. Kııtsal metinlere göre I ]/.. Ibrahım, oğlu lsınail'i değil, oğlıı tshak'ı tanrıya kurban etmek istivor. J'anrı lshak'ı kabul etmeyince de kıış olup uçuvor Ishak. Öyküdeki kan ve öldürme de bıı kurban sunuluşu ile ilişkilendirilmiş olabilir. Ayrıca Isnak bir baykuş türü. Öyküde şapkalı, daldaki kuşa yani Ishak'a 'uğursuz' derken, çiftçi ona 'anlam piresi' diyor, yüceltiyor. Halk arasındaki 'ıığursuz' nitelemesini tersinden kullanıyor yazar. Söylenceyi de ğiştiriyor. Çehov'un hepinizin bildiği ünlü sözü, 'duvarda bir tüfek asılıysa, o bir yerde patlamalı,' tümcesinde belirtilen kurumı Ishak'ta uygulamış Kutlar. Satıraralannagizlediği 'rabanca', 'se bepsiz cinayet istegi', gibi tumcelerle Çenov'un kuramını yerine getirmekle kalmıyor, olav örgüsü, kurgusu akıcı ııslubu, sürprizleriyle, diışselliği tle bann dıran modern bir öykü ile okuru içine alıyor. Övkünün sonunda tabanca pat lıyor ve bir cinayetle sonu buluvor gibi görünüyor öykü, ama okuru yeni öykü ler üretmeye açık bırakan bir düşselliği de çogaltacağı biçimde. "Bütün bu masalları ise hep Çiftçi uyduruyor. Zaten bütün işi bu. Masallar uydurarak onlara inanarak yaşıyor," diyerek, ucunu açık bırakıyor öykünun. ilk yayuııluııdıgı yıllarda edebiyat tarihimizde yerini almış ve aynı biçimde değerlendirilmiş. 'İyi öykücü akıp giden zamanın ritınine, onu durdurmadan kalemini uydurandır. Bir süre birlikte döner o çarkla. Ve bir ölü noktayı geçince bırakır. Oyle gördük ustalarımızdan. Adımız Hı dır.' diyordu, Ishak'ın önsözünde, Kutlar. O, söz ettiği ölü noktaya henüz gelmemişti, ama ne yazık ki bıraktırılclı. Ölümünden kısa bir süre önceki konuşmalarımızda sıkça yineledigı yeni den öykü yazma isteğini gerçekleştirebilseydi bugün onları kim bilir ne büyük tatlar alarak okuyabilecektik. Bahar Isyancıdır adlı kitabındaki 1 )oğu IIIIIIIVV adlı parçalardaki lirızm ve destansı anlatımlarda Doğu telselesini ve mistisizmini özümlemiş olması nın getirdigi bir derinlik var. Doğu kültüründen, felsete&inden, bulıındıığu cografyadan böylesine yararlanmış, zenginliklerini özümlemiş bir yazarı da ha iyi anlayabilmck için yapıtlarını okumamış olanların mutlaka okuması gerekir diye düşünuyorum. Onat Kııtlaı'a ilişkin yazımı onu ye niden sevgi ve saygı ile anarak bitinnek istiyorum. • (*) 'Yeter ki Kararmasın' aJ/ı dcııcme kıtabının ba^ında yer alan öndeyış SAYFA 13 CUMHURİYET KİTAP SAYI 674
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle