Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
pitalist yığılma mekanizmasını krize sokmaktadır. Yeni dönemde devrimcı militan ve örgütü nasıl tammlıyonunuz> • Uzun bir süre kendimize esas aldığımız Leninist modelin artık eskidiğini ve geride kaldığını düşünüyorum. Büyük bir genişliğe ulaşan 'çokluğun' tekiileri inşa etme yeteneği olduğunu düşünüyo rum. Bugün güç karşısında göçler için kaçış yofları yaratılarak, kitlelerin üretimuen, egemenlikten koparılarak kazanılabileceğini düşünüyorum. Eski sosyalist teoride üç aşama vardı. Birincisi direniş ve sendikalar ve diğer organizasyonlar çerçevesinde. Ikinci aşama ise isyan ve gücün vuruşu. Üçüncü ise, önerilen yeni sosya] yaşam biçemi, yeni ana yasası ve kurucu gücüydü. Ama bugün bu ardüların tehlıkeli olmadığını düşünüyorum. Artık evreler arasında geçiş r f oktur. Bugün hareket vardır. Bu da ezienlerin sosyal ve siyasal buluşmasının yeniden kurulması, tasarlanması anlamına geliyor. Bugün bir direnişi ancak yeni bir yaşam şeldi gerçekleştirebilir. Bugün çalışan sınıfı oluşturan, bizim yıl lar önce tanıdığımız işçi sınıfı değildir. Işçi sınıfının gücü artık temsili kurumlarda değil. Çokluk, gücü yeniden elde etmenin ve dönüştürmenin bir gücü olarak kendini ortaya koyuyor. Biz gücü kendini ifade etme yeteneğiyle tanımlıyoruz. Bana liderleri sormuştunuz. Bugün artık liderler yok, çünkü ortada ifade etme sorunu var, temsil sorunu yok. Sorun gücü elde etmek değil, yeni bir gücü inşa etmektir. Ulusal kurtuluş mücadelelerı ıçın neler söyleyebtlırsıntz? Ulusal kurtuluş mücadelelerı artık aşılıyor mu? Halkların mücadelesi devam ediyor. Bir defa ya^adığımız koşullardan sıyrılmalıyız ve Oçüncü Dünya Teorisi'ni de artık terk etmemiz gerekiyor. Çünkü dünya düzeni sınırları buraya getirdi ve ulusal kurtuluş mücadeleleri de bazı sınırlar koydu. Bu mücadeleler tek tek insanların, ulusların, etnik grupların özgür olabilecekleri boşluklar yarattılar. Ama inanıyorum ki, bu eski bir teoridir, eski bir yöntemdir. Bugün kendini özgürleştirmeden, kendisini efendisinden kurtaran etnik gruplar bu kürenin içerisindedirler, dolayışıyla küreselleşmenin içerisindedirler. Üçüncü dünyacılığın sona ermesinin başka bir sebebi daha var: Çünkü fakir ve zengin sadece coğrafik çizgilerle ayrılmamışlardır. Birinci Dünya ve Üçüncü Dünya bugün aynı karışıklığı yaşamaktadır. Üçüncü Dünya'dan parçafarı Los Angeles'ta, Birinci Dünya'dan parçaları Güney Afrika'da bulabilirsiniz. Üçüncü Dünya ya da coğrafi sınırlar içerisinde ulusal kriterlerin ön plana çıkanlması sorunların bir bütün olarak yanlış tahlil edilmesini beraberinde getiriyor. Sorunlarımız bazı kapitalistlerin bakış açısını önplana çıkarmak ya da Üçüncü Dünya'ya yardım etmek değil. Sorunumuz sınırları açmak ve çoklukiar arasında haberleşme ağını sonuna kadar geliştirmektir. Peki örgütlenemeyen, düşünce özgürlüğünden yararlanamayan kitleler nasıl haklanm savunacaklar? Kaçarak... Nastl yani? Gemileri, göçmenlerle doldurup doldurup Türkiye'yi boşaltmak gerekir. Bütün Batılı ülkeleri de bunu kabul etmeye zorlamak lazım. Şu anda devletler çok fazla güçlüler. Asalak halini almışfar. Tümüyle saf ve kuru şiddetçiler. Ulusdevletler basılmak üzere yaratılmış birer böcektirler. Ancak halkların reel ve aktif bir küreselleşme perspektifiyle modern olanı öldürüp yeni bir döneme girebiliriz. Modern olandan bahsettiğimiz zaman, elbette ki ulusdevletten bahsetmiş oluyoruz. Bugün ulusdevlet Ariel Shron'dur. Filistin'de yaşananlar, çağımızın en korkunç olaylarıdır. Biz bunu saf hassasiyet ve dayanışmadan dolayı reddediyoruz. Yapılanlar vahşiliğin izleridir ve geçmişe aittir. Kıtabımzda ve hmuşmalartnızda göç hareketınden sıkça bahsedıyorsunuz. Mesela îtalya'da ve dtğer birçok ülkede göçler, neredeyse yüzytlın felaketı olarak görülüyor. Neden felaket? Göç neyı tehdit ediyor? Dünyanın üzerinde bir hayalet dolaşıyor, Marx bu hayaletin komünizm olduğunu söylemişti. Bugün ise dünya üzerindeki hayalet, göçlerdir ve bence göçmenler, Imparatorluğu istila eden 21 'inci yüzyılın yeni 'barbarlarıdır'. Ancak bu olumlu bir 'barbarlıktır'. Ben göç hareketini sonuna kadar desteklıyorum. Italya'dan biliyoruz, Kürtler, diğer göçmenler, o yolculuklar boyunca dehşetli bir durum ile karşılaşıyorlar. Ancak bu hareketler ulaştıkları yerlerde yeni bir faaliyet biçimi, sömürüye karşı yeni özgürlük alanlan yaratıyorlar. Nitekim insan cemaati de dolaşım yollarında kurulSAYFA 5 HaRriann mücadelesl özgürleştirici ya da denetleyici bir konumda olamazlar. Bu teknolojiler, eski egemenlik biçimlerinden daha korkutucu bir iktidarın kullanımında olabilirler. Ama tam tersi de olabilir. Küreselleşme, üzerınde en çok durduğunuz kavram. Bu kapsamda okuru bir çeltşkiyle yüz yüze bıraktyorsunuz: Bir yandan uluslararası şırketler ve egemen siyaset gıbt mevcut küreselleşme güçlerini redaediyor, diğer yandan daha fazla küreselleşme talep ediyorsunuz? Bu talepler uyuşuyor mu? Onemli bir siyasi ilerleme olarak değerlendirdiğim protesto hareketleri aslında küreselleşmenin kendisine karşı değil. Protesto edilen, küreselleşmenin mevcut uygulaması ve biçimi. Basın ve siyasetçiler küreselleşmeyi tek yönlü sunuyorlar: "Ya içindesin çemberin ya da dışında..." Ancak küreselleşmenin diğer olanaklarına işaret etmek daha mantıklı. Protestocular daha çok özgürlük, eşitlik ve demokrasi talep ediyorlar. Bu talepler kanımca daha doğru küreselleşme gerekçeleri... Örneğin günümüzdeki küreselleşme politikaları insanların serbestçe dolaşımını engelliyor. Buna karşdık "antiküreselleşmeciler", daha üretken ve demokratik bir küreselleşme isteminde bulunuyorlar. Marx'a gcleltm Cerçek küresel demokrastye ulaşmak ıçın bir devrıme gereksınım var mu Elbette. Ama bunun nasıl yapılacağını anlatmıyorsunuz Yoksa bu sızın dıle getirdiğiniz "karşı durma iradesı"nde mı gızlı? Insanlık tarihi, otoritenin reddedilmesi ve özgürlük özlemi üzerinedir. Samimi inancım, bunun devam edeceği ve dünyamızı da değiştireceğidir. Ama bu kendiliğinden gerçekleşmez. Ben birçok kişiyle birlikte dünyanın keskin bir dönüşümünden yanayım. Böyle bir isteği de devrim olarak adlandırmak mümkün. 11 Eylül senaryonuzda nasıl bir rol oynuyor? Söz konusu terör olayları ne özgürleşme potansiyeli içeriyor ne de değişim istendiğine dair bir istek ifade edıyor. Buna karşılık terörün karşısındaki güçCUMHURİYET KİTAP SAYI 657 Protesto Inpekatlepi ler de bizi olumlu bir noktaya sürüklemiyorlar. Etik olarak her iki tarafı karşılaştırmak mümkün olmasa da, her ikisinin de dünyada daha fazla özgürlük talebine ayak dirediklerini söylemek mümkün. Her ne kadar özellikle ABD merkezli baskılar tek bir yöne işaret etseler de en iyisi, her iki tarafa da karşı olmak. Önümüze, güya seçeneği olmayan bir durum konuyor. Bu, kendimizi savunmamız gereken siyasi ve toplumsal bir şantajdır. Bu nedenle de ABD Başkant Bush'un "şeytan eksent'ne karşı yürüttüğü savaşa karşmmz? Soruyu yanıtlamak için fazla felsefi düşünmeye gerek yok. Körfez Savaşı'ndan beri yeniden gündeme getirilen ve günümüzde de kamuoyuna dayatılan "haklı savaş" kavrayışı, Âvrupalı düşünürler tarafından Ortaçağ ve Haçlı Savaşları için uygun bulunuyor. Bugün yeniden popüler olması şaşırtıcı değil. Günümüzün savaşları pek çok açıdan eski din savaşlarını çağrıştınyor. "Haklı" kavramıyla birlikte bu kavramın ikiz kardeşinin, "kötü"nün de doğumu gerçekleşti. Tüm bunlar bence siyasi ve analitik bir hata. Parçalayıcı ve gizemli kılan bir kavrayışla karşı karşıyayız. Elbette Bin Ladin ve El Kaide'ye herhangi bir sempati beslemiyorum. Ama tutup onları "şeytan" olarak değerlendirmek, düzgün bir değerlendirmeden uzaklaştırıyor. "Şeytanlaştırma" küresel iktidaryapılanması konusunda bize yanlış bir algılama dayatıyor. Demokratik bir dünyanın yapılanmasında Avrupa 'ya ozel bir rolyüklüyor musunuz s Avrupa'nın, dünyanın geri kalan bölgelerinden ne daha az ne daha fazla önemde olması gerekir. Demokrasi bir kolektif projedir; tepeden belirlenmemelidir. Demokrasinin yapılandırılması da kendi içinde demokratça olmalı. Bu bağlamda anarşızmden ve büyük devletlerın, hükümetlerın çöküşünden söz etmeyı sevtyorsunuz Alternatif küreselleşmecilerin yakın geçmişteki eylemlilik sürecinden doğan hareketlerde ve özellikle isyancı gençlerde anarşizm önemli bir rol oynuyor. Anarşizm bu insanlar için özgürlükle eşit anlam taşıyor. Bu bakış açısı, "do it your self (kendin yap)" ilkesinden kaynaklanan Amerikan punker etiğiyle de uyuşuyor. Benim anarşizm görüşümle bu durum birebir örtüşmüyor. Ancak yine de ideolojik ve kavramsal farklılık iann bu olayda önemli bir rol taşımadıklarına inanıyorum. "Şeylerin kolektif olarak belirlenmesi" olarak adlandırılan bir anarşizme seve seve ben de katılırım. Öte yandan siyasi yapının sonu olacağından kitabımızda anarşist iliskilere değinilmemektedir. Buna karşılık siyasi örcütlenmelerin alternatif biçimlerini talep ediyoruz. Alternatif bıçımlerden kastıntz "multitude" (çoklu) olarak tantmladıgtmz biçimler mi? Doğru. Sözünü ettiğimiz çoğunlukçabenimsenen, "yekpareliğe" indirgenmeyecek bir toplumsal nesnedir. Her zaman birlikte hareket etme becerisine de sahıp bir "çokluk"tan söz ediyoruz. Kavram olarak üstünde durduğumuz, kitle ya da kalabalık değil, "örgüt"ün yokluğu değil. Cenova'dan Seattle'a uzanan alternatif küreselleşmecilerin eylemleri "çokluk" kavramından neyi anladığımıza en iyi örneği oluşturuyor. Bu protestolar bünyesinde tek tek her grup farklılıklarıyla varlığını sürdürdü. Ama bu gruplar birlikte örgütlenebildi ve tek bir dille konuştu. Protesto hareketlerim Marksist Enternasyonal'tn yeniden vücut bulmast olarak değerlendtrıyor musunuz? Kuşkusuz Enternasyonal'de de küreselleşme ruhu ya da küresel ilişkilerin kurulması yönünde bir istek vardı. Marx'ın düşüncelerinden hareket eden roleter Enternasyonal'da da bu isteğin ir türevi vardı. Ancak, her milli unsurun ayrı olmasını öngördüğünden Enternasyonal bugün doğru kavram olamaz. Bugün yaşadığımız, "milletler örgüsü"nü aşan "kırmamelez" bir karışım... Çevıren Nıhat l \alıcı Btrkarmm Avrupa'nın rolü l tmparatorluk, M Hardt & A. Negri, Çev • Abdullah Yılmaz, Ayrtntı Yayınlan, 2001, 423Î.