Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 8 E V L 0 L 2 0 0 2 • Metin Fındıkçı, Fethi Naci'nin anılannadeğindi 3.sayfada • Ahmet Günbaş, Vural Savaş'ın kitabını değerlendirdi . .. s.sayfada • Mehmet Ergün.Reverte'nin "Dumas Kulübü"ndeki kitapseverierie kitap tutkunlannı irdeledi UsayMk • Ulus Fatih yedi yazarlı "Negatif İmge"yi değeriendirdi 18. Cumhuriyet 8 I Michael Hardt ve Antonio Negpi "İmparatorluk"u anlatıyorlar Vahşetin yeni adı MURAT KOCADAGLI yetersiz kalıyor; tam da bu noktada yeryüzünü ele geçirmekte olan merkezsiz ve topraksız egemenlik aygınnı Hardt ve Negri, împaratorluk diye acfiandırdı. Onlara göre împaratorluk döneminde artık dışansı kalmamıştır. Egemenlik, tek bir yönetim mantı&na göre işleyen ulusüstü organlann eline geçmiştir. Adalet kaygısından yoksun biçimde işleyen sömürü mekanizmalan artık fabrika duvarlan ve ulusdevletin sınırlanyla yetinmeyerek yervüzünün her köşesine yavılmıştır. Ama împaratorluk özgürleşme için yeni imkânlar da sağlamaktadır; Marx'ın kapitalizmın kendinden önceki üretim biçimlerinden ileri olduğunu sövlemesi anlamında ilerici bir boyut da içerir. Bu nedenle Hardt ve Negri küresel sermaye karşısında ulusdevleti güçlendiren her türlü politik stratejiyı reddediyor. Onlara göre küreselleşmeye karşı yerele dayalı itirazlar, dışansı lcalmayan bir dünyada dışarı yanılsaması yaratmaktan başka bir işe yaramaz. Artık ülkeden sökülüp atılacak emperyalizm ve ele geçirilecek bir iktidar odagı yoktur; bunlan hedefleyen politik hareketler ömrünü tamamlamıştır. Yerelin farklılıklan küreselin homojenliği karşısında direnme gücünü yitirmiştir. lktidann küreselleşmesi iktidar karşıtlarının küreselleşmesini de beraberinde getirmiştir; ezilen ve sömürülen yığınlar, bütün yeryüzünü yurt edinerek, evrensel yurttaşlık hakkını savunarak insanlığı kucaklayacak gerçek bir enternasyonalizmin temellerini atabilir, hayatlannı otonomlaştırarak yeniden üretebilir; împaratorluğun her yerdeki kalbine yine her yerden darbe ındirebilirler. S ol'a dair son yirmi yılda yayımlanmı§ hiçbir kitap bu kadar ilgi görmedi, tartışılmadı...Üsteiik Sol'un herhangi bir kesiminin tezlerini dillendirmek için kaleme alınmamış olmasına rağmen neredeyse Sol'un bütün kesimlerinin dikkatini çekti. Yurtdışında birçok dergi bu kitap için özel dosyalar yayımladuar, muhtelif ülkelerde internette tartışma grupları oluşturuldu. 1989'da Berlin Duvarı'nın yıkılmasından bu yana solun defansif bir sessizlikte yaşadığı entelektüel faalıyet ilk kez bu kitapla hareket kazandı... Michel Hardt ve Antonio Negri tarafından kaleme alınmış împaratorluk adlı kitaptan söz ediyoruz. Henüz Almanya da bile yayımlanmamışken, Amerika'da yayımlanmasından bir yıf sonra, büvük bir yayıncılık başarısı ile Türkçeye kazandınlan ve kısa sürede dört baskı yapan Imparatorluk Türkiyeli solcular tarafından da ilgiyfe karşılandj. Peki, bu kitabın bu denli ilgj görmesinin nedeni nedir? Imparatorluk'u bu kadar önemli kılan, küreselleşme çağını her yönüyle irdelerken, küreselleşme mağdurlanndan yana aktıf bir tavır alması, onlan küreselleşmenin vahşetinden kurtaracak alternatifler de önermiş olması olsa gerek. Zira, ulusdevletlere dayalı çağ sona erdi. Sermaye küresel çapta önüne çıkan her engeli yıkıyor; Seattle'dan Cenova'ya uzanan isyan dalgasına rağmen, mu haletct güçleri zayıf; karamsarlık iliklere işlemiş durumda. Mevcut durumu açıklamakta emperyalizm kavramı KlTAPaAV/ 6 5 7 Aşağıda kitabın yazarlarıyla yapılmış iki farklı röportajı sunuyoruz. M. Hardt kitabın Slavoj Zizek tarafından "Komünist Manifesto" diye adlandınlmasına karşı çıkarak "Elbette bu kitap komünisttir. Bu tanıma itirazım yok. Ama kitap bir Manifesto değil. Bir Manifesto için çok fazla uzun ve herhangi bir siyasi program da sunmuyor" cevabını veriyor. Yeni bir örgütlülük için de "Her zaman birlikte hareket etme becerisine de sanip bir 'çokluk'tan söz ediyoruz. Kavram olarak üstünde durduğumuz, kitle ya da kalabalık değil, 'örgüt'ün yokluğu değil. Cenova'dan Seattle'a uzanan alternatif küresefleşmecilerin eylemleri 'çokluk' kavramından neyi anladığımıza en iyi örneği olusturuyor. Bu protestolar bünyesinde tek tek her grup farklılıklanyla varlığını sürdürdü. Ama bu gruplar Lirlikte örgütlenebildi ve tek bir dille konuştu" diyor. Aynca "kırmamelez" bir kanşım olarak yeni bir enternasyonalizmin özelliklerinden söz ediyor :"Kuşkusuz Enternasyonal'de de küreselleşme ruhu ya da küresel ılişkilerin kurulması yönünde bir istek vardı. Marx'ın düşüncelerinden hareket eden proleter Enternasyonal'de da DU isteğin bir türevi vardı. Ancak, her milli unsurun ayn olmasını öngördüğünden Enternasyonal bugün doğru kavram olamaz. Bugün yaşadığımız, 'milletler örgüsü'nü aşan 'kırmamelez' bir kanşım..." Negri ise küreselleşme ve ulus devletin açmazlanndan söz ettikten sonra solu ulus devlete karşı çıkmaya çağırıyor: "Sol iki yanlışa saplanmış durumda. Birincisi, küreselleşmenin totaliter, statükocu ve ükanmış olarak görülmesidir. Bu bakış açısına göre, kapitalizm tamamen sermayenin baskıcı egemenBğinin bir çesididir.(...) îkinci büyük yanlış ise; kapitalizm, bir hukuk olarak her şeye hükmederken, solun küreselleşmeyi sadece totaliter bir fenomen biçiminde değerlendirerek ve ulusalcılığı esas alarak küreselleşmeye karsı direnmesidir. Sol ulusal sınırları tek zemin olarak kabul ediyor. Sermaye karşısında ulusdevleti güçlendiren her türlü politika yanlıştır. "• Devamı 4. sayfada. CUMHURİYET