Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Arayış ABDULLAH TEKİN abıalı' ye fa/la yakın olmayan Yunanıstan'ın batısındakı Lpır bolgesınde yer alan Yanya'da oturan Nıkos, tıcaretle uğraşan babasının altın saatlerınden bırını yastığının altında bıılur I vın tek erkek çocuğu olan Nıkos ertesı gun babasının ev halkını gostererek "bunlar sana cmanet' dcdığını duyduğun da şaşkınlıktan ne yapacağını bılemez bır duruma duşer Nıkos garıp duygular ıçın de bır değışımın, bır arayısın gırdabında dır artık Babası ortağı olan Vangelıs'ın guzel kızı Llenı ıle Romanya'ya kaçmıştır ve koy halkı babasını bu olaydan oturu "ahlaksı/lıkla" suçlamaktadır Nıkos dde sıyle bırlıkte gıttığı kılısede gunahkârlığı konıı alan tablolara bakar Bırbırını ku caklamış ınsanlann oluşturduğu tablolar da gunankarlık bulma/, kılıseyı terk eder ve alıp başını gıder Babamın verdığı sa atı avucumda sıkıta tutarak Bay Vange lıs'ten aldığım para dolu heybeyı anneme teslım edıp yola çiktım 25 Mart'ta(1886) kendımı Sefanık'te buldum "(s 33) U?un sııre kendısınden haber alınama yan ve nereye gıttığı bıhnmeyen Nıkos kı tabın "Ustabaşının anlattıkları" başlıklı ıkınu bolumunde ortaya çıkar Turklerle Rumların kardes kardes yaşadıkları Mı dıllı adasında ev projclerı çızıp bına yapan Ustabaşı, Papaz rotıs'le otururken bır sandalla getırılen yaralı gencı gorur ve Pa a/ I otıs'e donup ' Yahu bu bi7im Nıko ı Zagorıa'dakı patronumun oğlu, bız yapmıştık geçen sene evlennı" der Ada macerasından sonra Nıkos, "Va ıos'un anlattıkları" bolumunde bu kez de bır ımalathanede ortaya çıkar Vaıos Ma nısa'da oturan aılesının yanına doner Ba bası hastalanmıştır dahası ekonomık ola lak bıı ıtlasın ıçındedn Vaıos Mıdılh'de kı baba dostıı Manolıs ın yanına gıder Manolıs kıedı ıçın kefıl olacaktır ama bır uvaıdır Nıko ıle beraber çalışacak tıı nel Muduru Os man Hamdı Bey'ın v K | k ( , n I M H i s goıuslerınden h İ A D A V I S [ x mır'dekı sosyo m '* ' V ekonomık tabloyu sergılemeye uzatıla cak çızgıde kıtabı bır tur belgesel ola rak nıtelemek de olası "O yıllarda î/mır'ın nufusu 155 000'dı Bunun 75 OOO'ı Rum, 15 OOO'ı Yahudı 10 000 ı Katohk, 6 OOO'ı Ermenı, 4 000 kadarı da değışık halklardandı Kenttekı Turklerın sayısı45 0(X)'dı Bubolgede Iurklergenel lıkle azınlıktaydı C)ysa Manısa'nın toplam nufusu 60 000 dı 20 000 Rum Lrmenıve Yahudıye karşılık 40 000 Turk yaşıyordu ş,ehırde 1/mır ın dış ulkelerle ılışkılerı ne denıyle bu kentte ayrı bır canlılık vardı halkın beklentılerı de deöı^ık ve ılerıye do ntıktu Iıcaret genellıkle Rumların elın deydı Manısa'da ıse zengınlık arazı ve tıft lık sahıbı ağaların elınde toplanmıştı Iz mır ın kultur yaşamı genelde Hırıstıyanla rın elındeydı Gelışmenın doruğunda bu kınan ıekabetın uygarca yapıldığı <,es,ıtlı ıdeolojı ve goıuslerın bır aıada yaşaması nı, çeşıtlı kulturlenn kaynaşmasını sağla yan,gu/ellığıyledılleredestan bırkenttı h m\r\j 147) Zengın bır bılgı bırıkımı olan Nıkos te melıs, aynı denızı paylaşan, aynı denı/ın ıkı yakasında oturan ınsanları bırbınne kı^kır tan bır tar/dan ozellıkle kaçınmıs, tersıne dostluğu temel alan bır yontem uygula mıştır Espırlı bır gentın etrahna monte edılen altı anı, yaşamları da olaylarla bır lıkte tarıhsel bır sureç ıçıne yerleştırıp ser gılıyor Anlatımı da duygu ve duşuncelerı gıbı an duru olan Iemelıs'ın mukemmel kıtabı Lgc nın ıkı yanına ışık tutup sevgı taifiyacaktu • Arayış / Nıkos Ttmclıs / (, evırın Pa nayot Abucı / Dogan Kıtap / 277 i E Vaıos'un aılesı Nıko ya Nıkolı olarak seslenmeyı yeğler Nıkoburada çok buyuk ısjer başarır ve aılenın ekonomık yukselı şı gozlenmeye başlar Vaıos daha sonra Al manya ya gıder Nıko yalnı/kalır Anıları Kuçuk Asya Savaşı nın bıtımınden yıllar sonra Kayserı dtkı gocmen mahallesınde bulunur Kıtabın bunuan sonrakı bolumu "Dadının anlattıkları' başlığını taşıyor Bu bolumde Vaıos un nabası Ândon Lfendı luzı Anna ıle evlılık konusunu konuşur Duşunulen ısım Nıko dur Olıım doşeğın de ılk kez hanımına ısmıyle seslenır Anuon Lfendı I lenı ıyı konuştum mıı?" Nıko olduğundc altın saatı cebınde bu lunur Ama Nıko nun oğluna armağan edılen bır saat daha vardır Nıkos lemelıs 1947 Atına doğumlu bır ya/ar Selanık Hukıık r akultesı'nı bıtır dıkten sonıa Koln Unıversıtesı'nde dok tora idlış,ması yapmış ve Yunan burokra sısınde onemlı gorevler ustlenmıştir lemelıs kıtabının omuıgasını Yunanıs tan, Adalat ve 1 uıkıye olmak u/ere uç onemlı mekânın uzeıınc ustalıkla oturt mayı başjımıştıı 1800 ve 1900lu yılların farklı toğrafyalarında go/e çarpan farklı dokudakı msanların barış ıçındc sevgıyle bır arada yas,amalan, kıtabın temel karak terı olaıak nıtelendırılebılır Temelıs ana olayın etrafında go/e çarpan ınsan ıliijkı lerını, mekânları ve sıyasal boyutlu yakla şımları mukemmel bır bıçımde yansıtır Boyle bakıldıgında ( )smanlı Muzelen Ge SAYFA 16 "Dadının anlattıkları" Zaman Ey Düg HASAN AKARSU zan Nev zad Odyakmaz'ın şımdıye değın beş Ey Duş şıır kıtabı jayımlanmıştı "Zaman Ey Duş" kıtabı, dı ğer kıtaplarından seçmeşıırlerle, son şıırlerını ıçerıyor Ozanın ayrıca "Kulluk Anıları" ad lı anı kıtabı, "Bektaşılık Mevlevılık Ma sonluk" adlı araştırma kıtabı yanında hukuk alanında yayımlanmış bırçok kı tabı vardır Toplu şıırlerde, Uç Yon, Kus,lıman Lllerı Bır Ltmelı, Şıır Çıkartması Ote yaz adlı şıır kıtaplarından secılmı^ şıır ler yer alıyor Ilk şurlerınde 1958 tarıh lı olduĞuna gore, kırk dort yıldır sıırle ıçlı dışlı olan bır ozan Nevzad Odfyak maz Şurlerınde ınce bır ışçılık go/e çar pıyor Yenı sevdalara aylaklığa zamanı yok ozanın, go/lerı de urkek ve dağınık Yılların eskıdığıne uzuluyor, yaşamın "bır (jirpf'da geçtığını, olumun yaklaş tığını vurguluyor Yaşamdan sevınçler O JL toplarken yalnızlıkla da uğraşıyor, ço zumu âşık olmakta buluvor yalnızhk kotu y v evde sokakta nc rcdc olurta olsun kotu $ey yalnızhk otesı yok â}ik olmalı âşık' (s 10) Başlangıtta sevgılerın olumsuzluğu ne ınanılır ama, 'bır durus, bır soz" ner şeyın bıtmesıne neden olur ansızın Sevgılerın auları başlar, yalnızhk buyur otellerde Gokyuzunun boyası dokul du mu çılıngır sofralarının da tadı kal maz Umut yıne eskı çıçeklerındedır Ozan, duşler gormeye başlar, kuşlar yıl dızlaşır, akşamustu kuşları kuşçayı su nar "akşamustu kuşlart uşusurler balkona kuşçayı bardaklarla '(s 22) Ozan, yaşlılık gunlerını anlatırken ıçı nıze bır sızı duşuruyor Anıları anımsan dıkça zamanın uşuduğunu behrtıyor Sozcukler şur şıır uçuşurken, yureğın sı cağında pışmışlerdır Gece bıle sevıyle buyutulecektır "Yağmur yuzlu ka dın"lar yalnızhğın huznunu yansıtırlar alacakaranlıkta Dızelerde ne guzel ben zetmelerle karşılaşıyoruz "kugu boynu sabahlar" ' soyunuk bır huzun dallarda ştmdı" ' itlbasmış geceyı (s 47) Yaşadığımız "Eylullu" yıllara gonder me de var şıırlerde "ezık çıçekler/so kaklarda/ağır aksak/eylul adımları" vb Olu serçeye ağıt olmaz mı? "Sekerek se vınçle/gokyuzune konardı serçe ""Gok yuzune konan" serçeler, sevgıyı buyut mezler mı ıçımızde? Nevzad Ödyakmaz, az sozcukle çok şey anlatmaktan yana Sozcuk seçımın de ozenlı "Donuşsuz" şurı guzel bır or nek "donus yok ge^mış yıllara ılk eve çotukluğa ve tlk aşkla"(s 62) "Tanımsız" şurı ıkı dızelık "otesı bılınmıyor/olumun tanımı yok"(s 64) Ozan, kısa şurler yazıyor, zorlamasız ve yalın Son yılların şurlerınde olum ızleğıoneçıkıyor "Alışmalıyalnızlığada/bı rakılmalara olumîere " derken "son korkusu"nu duyumsatıyor Zaman, oza na gore boşlukta seken kuştur Sabahat tın Kııdret e sunduğu şıırınde, "şıır bır zaman atlası"dıyor Ödyakmaz Gecenın tanımı da guzel değıl mP "gagası açık bır kus gece" (s 86) Yıllar geçınce her şey kul rengıne burunur, yaşamak bıle KUI rengıdır artık Olumle bırlıkte bılınme yen şöyler yaşanacaktır Yalnızlık buyurken, her gun bır yuk olmaktadır lnsanı yıne aşk kurtaracaktır, zaman yer yer kırılacak, şurın ılk dızesıyle de karanlığın bır ucu tutuşacaktır "sartnmalt ınce temne goğun bu gız ortusune adt aşk olan şıırtn ılk dtzesı yazılmalı tutuşmalı bır ucu karanlığın''(s 102) Ozan A Nevzad Odyakmaz, şıırın ın ce bır ışçılık ıstedığını, ozanlığın "zor za naat" oldıığunu bılıvor ve ona gore ya zıyor "Acının gıysısınden soyunup çı rılçıplak aşkla sarılmayı "duşleyen oza nın şıırlen zamanı, duşlerı, acıları, aşk ları, yalnızlıkları sorguluyor • Zaman Ey Diış / A Nevzad Odyakmaz/112 s Topramn Türküsü MEHMETCIMİ M Guner Demıray'ı ılk yapıtı olan ' Gunaydın Anadolu yla 1961 62'lerdetanıdım Oyapıtda.bu gun elımdekı "Toprağın Turkusu" deya zdar demetıdır onun "Gunaydın Anado lu"dakı yazılar sa rıp sarmaldvınca benı "Varol arka daş elıne vureğıne saölık demeden edemedım Dahası uzaktan uzağa al kışladımsa da bun dan hıç haberı ol madı onun M G Demıray, epeyce değışık dergı ve gazetede gorulen bır yazar Onun acîını belleğııne alışımın ustunden 40 yıl geçmış Bugune dek bır kez olsun yoldaibelde yakından gorme, tanıma olanağını bulamadım onu Gaze telerdekı yazılanna denk gelemedımse de 1 pek, dergıdekıler coğuyla "Gunaydın " dıye çıktı karşıma nep Demıray, yazı turlerınden şur, roman, masal, oyku bu arada duşun ve sanat ya zıları yazmış bır kışı Onun Nısan 2002 ae yayımlanan "Toprağuı Turku su", yukanda adını andığım 'Gunaydın Anadolu" adlı yapıtı gıbı bır yazılar de metı Bırbınnden guzel 20 yazı var bu ya pıtta Yapıtın arka kapağındakı tanıtım yazı sında her ne denlı " Yazaruı Anadolu'da kı eğıtun çalışmalannın yansunası" denı yorsa de ben buna katılmıyorum Bu ya pıt, Demıray'ın salt eğıtım çalışmalanyla smırlı olmayıp 1959 2000 ydlan ara,sında Varlık, Imece, Su, Damar, Kıyı, Öğretmen Dunyası vb dergılerde (kımısı ıkın cı kez) yayımlanan duşun ve sanat yazıla n demetıdır O yazılaruı, gazete ve dergı sayfaların da oyle boluk porçuk kalmasına gonlu elvermedığınden 'Toprağın Turkusu" adıyla bır yapıtta toplayarak guzel bır ış yapmış bence M Guner Demıray'ın " Foprağın 1 ur kusu"nun sayfalarını çevırmeye başlaym ca "Yaşamı anlamaya başlaaığım yıllarda gok sonsuzluğundan gelır gibı duru bir damla duştu ıçıme.. Bu, ılk unııtulmaz sevgi damlasıydı. Yağmura ozlem çeken susamış topraktım sankı. Ve bu güzel damla bende zamanla tomurcuk tomurcuk patlayıp açıldı. Goğe baktım, suya daldım, toprağı gozetledim. Gok, su, toprak yıllar ydı gonul ve kafa evrenimde en yuce bir anlama eriştiler." (s 7) dıye onun yaşamı nasıl algıladığını go ruruz Yuzumuzu bozkıra çevınp alıcı gozle şoyle bır yuruyuşe çıkacak olsak neler gormeyız kı Yoksul bozkırlar, halkımın sorunlan omuzumda bir heybe. Nereve gitsem bu yuku taşırım. Anadolu nun uzerinden her turlu geriliği silerek çağdaş dunyaya uzanması, Okyanus'ta bir öncu mutluluklar teknesi gibi uygarhkta başı çekmesı, gece gundıız duşlerimi dolaurur." (s 8) Onun, yıllar once tahta bavulla çıkmış olduğu Anadolu yolculuğuna, bırhlcte çı kamamış bıle olsak, fırsat yaratıp oralara şoyle bır uzanacak olsak, sanırım aynı duygularla dolacak ıçunız "Elimde tahta bavulutn Anadolu'nun ıssız biryolunda ilerliyorum. Bazen duzIuğe kayıyor, bazen sarp, dik yamaçlara, bazen sulan çekilmiş sadece ak taş ve kumlarla kaplı derin derelerden geçıyorum. Guneş kızgın bir ateş dokuyor. Sınlsıklamterıçındeyım lIzaklaıabakıyorum. Dağlar, vadıler ve parlak bır gokyuzü." (s 85) Alıcı gozle arayıp tarayuıta tevreyı, es kı uygarîık kakntüarı karşısuıdakı etkıle nışını bakın nasıl dıle getırıyor Demıray, bı/e "Nice uygarlıkları nice çağlar bağnnda besleyen toprak! lçımden bır ses yekiniyor. Bu sese kulak veriyorum. Belleğim o eski ulusların dilleriyle doluyor. Ve sankı o dillerı konuşuyorum ıçten içe. Butun gelıp geçmış uygarlıkların yaptıklarını yarattıklarını yenıden yaşar gıbi oluyorum. Hıtıt çağı odevını yapmış yaşlı bir heybetiyle onumde dilciliyor." (s 85) 1919'lardakı Sıvas'a dondurup yuzu nu cumhunyetın uç venşıne, Mustafa Ke CUMHURİYET KİTAP SAYI 657