22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

mal'ın halkından aldığı guç ve yetktyle o ateşı nasıl yaktığına değınıyor bır ara "4 Eylul 1919 guneşiyle yeni bir sabah başlıyordu Anadolu cfa. Mustafa Kemal halkından aldığı guçle bu serın yaylada kurtuluş ve bağımsızlık savaşını duzenliyor, yeni Turk Cumhurıyeti'nin temellerini atıyordu. Kurultay ak taşlı bınada 'ulusal sistemı' danyaya haykırıyordu. Ne zaman Dort Eylul bınasının onunden geçsem bozkır sessızlığı ıçınde yuce bır ulusun sılkınışı canlanır ıtımde." (s 46) Yokı Sıvas a duşer de kışının, dızelen vıllar ydı dılımızden duşmeyen, o en has ha\\ ozanlarımızdan Pır Sultan Abdal'la rı, Âşık Veysel'lerı, Ali Izzet Ozkan vb nasıl anımsanmaz? Doğal olarak M Gu ner Demıray'da anımsayacaktır bunlan "Sazı elinde, sozu dilınde, o diyar senın, bu diyar benım deyıp ilden ile dolaşan halk ozanları bu yaylanın çocukJarıdır. Duşunde dolu içen, buram buram kekik kokan destanlar yaratıyor. Bu doluyu içen baş ozan, ozanlar ozanı Pır Sultan Abdal olsa gerek. Ne zaman Sıvas'a gitsem o hemen Yıldı/dağı'ndan eser gelir, kurulur gonlumun sekısıne. Beni sevginin, dosuuğun, onurun ışığıyla yıkar, doğanın kucağına bırakır." (s 46) Oldu olacak deyıp yayla yollarına du şer Demıray Obaldara karışıp, onlarla nefes alıp verır bır sure Yayla anası, do ğabdgesıGussun Bacı'yı, IlaççaHala'yı, Hasne Kadın'ı tanır yakından Haçça Hala'nın Hasne Kadın'a, kendı lerınden bırı olan, onlarla halleşıp ddle şen, obalılann yaşamlarını ucundan kıyı sından yazıp Varlık dergısınde yayımla yan, Mangır'ın oğlu Selâhattın'ın (Selâ hattın Şımşek) zamansız yaşamdan ayrı lışını yureği bır yana anlatmasını aktarır bıze Selâhattın Şımşek'ın o yazılan "Sıyah Beyaz" adıyla yapıtlaştırmak ısteyıp de, elde olmayan nedenlef') bunu yapama dan aramızdan ayrdışını bızlere anımsa tıp, onun "Ikı Ayaklı Duve" adlı yazısı karşısında yenıden şapka çıkarmamıza neden oluyor Demıray Yuzunu bozkırlara çevırıp "Nısan Gu neşı"yle "Yeni Bır Uygarlığa Doğru" yel ken açan Demıray, "Tonguc Anadolu'nun Çağdaş Sesi deyıp, nafkını ulke sıyle bırlıkte kucaklayan, benzen zor bu lunur o guzel ınsanı anlatıyor bıze Bır eğıtımcı olarak, Başkent koylerın de gorup ıçıne sındıremedığı bırtakım olumsuzlukları bızlere gosterıyor "Ankara'ya 16 km uzaktaki Saravköyu oğretmeni Abdullah Aktaş kederli: altmı; hanelik bu koy. Bugune dek daha tek kişi çocuğunu ilkokuldan sonra okutmadı. Hele kız çocukları? Hâlâ tabu. ünların devamını sağlatnak için anamdan emdiğim burnumdan geliyor. Buyuğunden kuçuğune dek herkesin elinde tabanca, bıçak. Kanı kanla yıkanz deyip çıkıyorlar. Her yıl uç dort kişi 'hac' deyıp, kesesini çole boşalüp geliyot Tarikatlar dıledikleri gibi atlannı oynaüyor." (s 22) "Toprağın Turkusu"nun şurasından burasından tutup, elımın erdığı, dılımın donduğunce bır ıkı soz ettım Otesı oku yucunun ışı • (*) Toprağın Turkusu/ M Guner Demtray/ öğretmen Dunyast / 96 s nemasıyla ve muzı ğıylevardı Janc'lar gettolar da uyuştu rucunıın etkısıyle mııtsu/luklarından sılkınıyordu Den nıs Hooper, uyuş turucunun ve mu zığın etkısıyle "Easy Rıder 'ı yap tığında bumutsuz luk hıkayesı Amerıka'ya gerçek koklerı nın nerelerdeolduğunu anlatıyordu Bı raz uvuştıırucıı bıraz alkol bıraz da sı 1 gara kotu bır şey değıldı Artık saç uzat mak, vucuduna dovme yaparak pejmur de elbıselerle motosıklete mnmek moda olmanın otesınde hayata karşı bır duruş şeklı olmaya başlıyordu Alt sınıfların of kesı ya dudaktan yayılan bır sıgara du manı, ya motosıkletın pedalına basdan bır gaz ya da topluma duyulan ofkenın bdınçaltı temellerını ınş,a edıyordu Ya şanan hayat gıttıkçe ya bır acıyı ya da bır nuznu ışaret edıyordu Ama asla teslım olmayı değd Bu paragraftan harekete ederek, dılı ve yaşadığı hayatı futursuzca kullanan bır yazar duşunun Sonra bu yazarın dıl'ı, anlattığı ya da kurduğu (kurmaya çalış tığı) hayatın etık ve estetık alanlarını ya şadığı gunluk yaşamın ıçtne hıçde an lamlı olmayan sırâlamalarla, bu dunyayı parçalamaya çalıştığını gorun Daha son ra da buna bır 'anlam' vermeye çalışı1 Eğer bu noktada o dıle ve o dunyaya ka yıtsız kalırsanız, ya o dunyayı yok sayar sınız ya da yok edersınız1 Edebıyat, ha yatı var eden bır alandır Yok edılen ve ya yok edılmeye çalışılan etık ve estetık alanlar hayatımızı koreltır Dılın ve bu ddle kurulan bır dunyanını kutsallığı as lında hayatımızın en onemü 'anlam 'lı bır bılançosudur Bu btlanço oncelıklı ola rak bır değerlendırmenın urunudur nat eserlerının ıçıne tukurenlerın sana tı değıl kendısını alçalttığını gorduk As lında butun bunlar hayatı değersızleş tırmeyegoturenanlamsızlıklar Babıc ın olağanustu gu/el bu edebıyat metnını toplatmak da havatı bır kere daha değer sızleştırmeye yonelık amaçsız bır 'amaç'tır Bakın Dragan Babıc kıtabın 33 sayrasında bır kahramanını nasıl ko nuşturuyor,' Baksana Benım yaptığım çalıp çırpmak değıl ben sadece ıntıvaç larımı kaı^ılıyorum bu ıkısı tamamen farklı şeyler Eğer bır ıhtıyacım varsa ve eğer bunu karsjilayacak durumda değd sem, kı genelınde oyleyım pratıkte hep beş parasız bır ınsanım o zaman hırsız lık yapıyorum Ama ben valnızca ıhtıya tım olanı alıyorum Yıyecek sırtıma geçırecek bır şeyler Yazı yazmak ıçın bırdeftervb Ama ben hıçbır zaman sat mak ya da yarar sağlamak ıçın bır şey çal mıyorum Ben, aldığım bu s,eylerın top lumun bana borçlu olduğu ijevler oldu ğıınu du^unuyorum Ovleyse ortada nırsı/lık dıye bır şey yok " Yazar bıze toplumda lanetlı olarak adlandırılan bır grup ınsanın hıkâyesını anlatıyor Vın nıe Albert, JP, Zomb Kısacabuhıkâ ye, modern hayattan bır tercıh sonucun da vazgeçılmış olan bıreylerın dunyala rına eğılıyor Babıc kıtabında yıkdıp dağdan ve o kuçuk parçalardan guç almaya çalışarak yenıden kendı dunyalarında kendı 'an lam'larını arayan kuçuk bır grup ınsanın ıç parçalayıcı bır ağıtını anlatıyor Şım dı bu ağıt neden toplatılarak hayatımız dan sokup alınmak ıstenıyor? Neden hâ lâ hayatlarımızı değersızleştıren bu an lamsızlık denızınde boğufuyoruz Ne den hâlâ bunlan konuşuyoruz Neden saf ve gerçek olan bu edebıyatı tartışmıyoruz, tartışamıyoruz da hemen onu yok etmenın yollarını bulma konusunaakı hunerlerımızı(') sergdıyoruz1 Neden? Bır edebıyat eserının butun ınceldde rını fazlasıyle hıssettıren 'Son Surgun' toplatıldığında, yok sayddığında yasadı ğımız hayat da hayatlarımız bır tehldce den daha mı kurtulmuş olacak? Tabu kı hayır Gelın bu kıtaba bıraz daha yakın dan bakalım Hatta yeraltına doğru bır uçuşa geçelım Bu kıtabı toplatanlara şu nu soylemek ısterım EĞER SÎZCE BÎR GERÇEK VARSA, GELÎN BUNA BİRDE YERALTINDAN BAKALIM Aslında bu yazıyı kıtabın ıçerısınden konuşarak yazmak şuphesız daha ıyı ola bdırdı Ama, 'anlam'lı olabdır mıydı bu konuda şuphelıyım Çunku 'suç unsuru' olarak gorlden, olağanustu guzel edebı tatları ıçeren bır kıtap olunca, okur ola rak bızler hayatımızı değersız ve ıssız bırakmaya yonehk bu anlayışın karşısında durmalıyız Hayatımızın değerlı ve 'an lam'lı olmasını ıstıyorsak çok değd bıraz 'EDEBl' olalım yeter • Son Surgun / Dragan Babtc / Çevıren Mustafa Balel / Ayrtntt Yayınlart Yeraltı Edebıyatı Dızıst / 240 s 1 AıHamsatak denizl Babtc neyl anlatıyor Geçen aylarda sakıncalı (') bulunup toplatılan kıtaplardan bırı de Ayrıntı Ya yınları'nın 'Yeraltı Edebıyatı Dızısı'nde yayımlanan Dragan Babıc'ın Son Sur gun adlı kıtabı Babıc neyı anlatıyor da bu kıtap mustehcenlık sınırları ıçınde değerlendırılıp hapseddıyordu" Kıtabın arka kapak yazısında şu satırlara yer ve rdıyor "Son Surgun, bambaşka bır ha yatı, mevcut duzenı ve onun tum değer lerını reddetmış olanlann dunyasını an latıyor " tstersenız kıtabın bu cumlesın den yola çıkarak Dragan Babıc'ın hayat hıkâyesıne bır goz atalım "Saraybos na'da doğdu ama tum eğıtımını Parıs'te yaptı ve yapıtlarını Fransızca kaleme al dı Edebıyat, sanat tardıı ve toplumbılı mı kapsayan eğıtun yaşamına Sorbon ne'da başlayıp 68'de bır avuç anarşıstle bastığı Sıyasal Bılımler Fakultesı'nde surdurdu Daha sonraları, Londra'dan îstanbul'a, Saınt Tropez'den Amster dam'a Avrupa'da ve Kuzey Afnka'da do laştı, sırasıyla dok ışçdığı, rock topluluk larında batenstlık, ressamlık, gece şofor luğu, fotoğrafçddc, yasadışı yayınevlennde dızgıcuık yaptı 8O'lı yıÛarın ortaların dan bu yana Amerıka'da yaşamaktadır " Babıc'ın hayat çızgısı bırbırınden farklı ılgı alanlarıyla dolu Hıç şuphesız boyle bırının yazdığı bır roman da oldukça şa şırtıcı olmalı Gerçekten de yole Kıtabın ner cumlesı bu hayatın ıçerısındekı ger çek sarsıntıları olağaunustu guzel bır edebı uslupla anlatıyor Oldukça akıcı ve sarsıcı olan bır 'yeraltı edebıyatı' metnıyle karşı karşıyayız Şımdı nasıl oluyor da boylesıne 'anlam'lı bır edıbıyat met nı toplatılarak ortadan kaldırdmak ıste nıyor ışte bunu anlamak gerçekten guç1 Galıba bızım herhangı bır sanat eserı ne gormek ıstedığımız gıbı bır bakma refleksımız var Kısacası buna her şeyı mızı ıstedığımız gıbı duzenleme hastalı ğımız da dıyebılırız Geçen yıllarda, 'sa luşturuyor şurseverlerı Şıırlerınde sesı nı bulmuş, şıırını sağlam temellereoturt muş Sına Akyol Olmanın Hallen'nde olgunluk urunleıını sergdıyor Tadına doyulmaz şurlerını belleğımıze ve yııre ğımıze kazıyor Usul usıd gırıyor kanımı /.a, yumuşak bır ses eşlık edıyor tasa top raöa, suya Sudan aldığımızı taşfa top rakla, sevdıklerımızle paylaşıyoruz Taş onun şıırınde eskı taş değddu artık su yun ve havanın kardeşı, ınsanın dostu, geçmışın harıtasıdır tarıhle kol kola Hu zun, acı ve "uzgun" bır resım de eksık olmaz yanımızaan yoremı/den Bu uç lunun de soyleyecek ve soyletecek çok seyı vardır Şu dızevı hangımı/ unutabı lırız "elbet, ben kadar, oenım kadar/ uzgunum" tman kendısı kadar uzulebı lır ancak, yanı kapasıtesı kadar Uzgun olmamakıçın neden mı yok> Katamsar lığın kardeşı gıbı duran uzgun olma ha lı, sevıncı anımsatsa da sevınun verı av rıdır yaşamımızda "zaten sevınçdıyor dum,/ tertemız gomleğıme değen ak şam / golgesı kadar tuhaf " tır ne de ol sa yazdanlar ve yaşananlar gıbı Insan kendıne goz geçıre geçıre, ya da soz dın letemeyerek yol almıyor mu omrum den? Gıttığımız, varmak ıstedığımız yer sevddderımızın ve kendımızın ruhu de ğd mı? ' Ben boylece/ âz. daha gıdenm/ ınsanın ruhuna ' Bır ruh ardığı mıdır ol mak? "Şımdı kalk, suya gıdelım,/ yuzu muzu yıkayalım, ıcımız/ bıze kederle baksın " Ydcasak ad gonlumuzu, akla nıp paklansak da ıçımızm dınmeyen "keder"ıyle nasd baş edeceğız? Içımızın fırtınalarını dındırmek oyle kolay mı? Ha deyınce dıner mı ıçımızı kasıp kavu ran fırtınalar, kederler, acdar? Oyle ya ancak "Toprağın tohuma/ baktığı gıbı/ bakarsak ıçımıze," ışte o zaman ustahk merdıvenlerını ıyı tırmanmışız demektır, omrumuz bızden hoşnut olur Ddalecek sokuklerle gelınır goçebe uçurumlara, melez koklere, sırma eteklerın golgesı ne, sevgılının gonlune, dıkılecek sokuğu gormek onembdır ılkın, sonra da dık mek Oyle ya, bu konuda ne soylense "Ek sdc soylen"mıştır hep Olmak da dem lenmek gıbıdır, sabırla bekleyeceksın ve ne bekledığını, nıçın bekledığını bde ceksın Bu Dir dımdır, "beyhudenın dmı"dır Gızlenırken kaybolunur Gızsa rar her yerı Kaybolunanla, yıtırden ara sında bır koşe kapmacadır vardacak yer, olmanın uçurumunda atılan takla Son ra "uç gun otu"rulur "Sessızlığı yazmak ıçın" Sessızldc de yaşanrr.alıdır, o da ya şamak ıster bakdan dın arlarda, suretın golgeierınde Sesın AnrtAır sessızlık, gol genın komşusudur sır zamandır 'zum rut yorgunu" yorganla yolumuzu gozleyen Pışmek ıçındır yaşamak tutkusu, yaşadıklarını sındırmektır tutkunun elinde tuttuğu Kurda kuşa yem olma dan, zamanın uçurumuna yuvarlanma dan, gozun çukurunda yıtmeden, gon lun yuvasını yapmadır "omrumu' zun "kıvamında" Yaşam, nasd demelı "sar raf" tıtızlığınde, gelıp bulur bızı, bdırsek gelenın o olduğunu, kalır bızde ağır ağır Yoruma açıktır taşlar Baş yarsa da, yureği kanatsa da, yennde ağır olsa da, ner taşın vardır bır "kırat"ı Susmak da kendı "nakarat"ını takar peşıne, yontar zamandan kurtarabıldıklerını ıçımıze Suvu taşla, taşı suyla tanıştırma dunyasıdır bu, sonra ıçımızden dokulur ne dokulurse Gıtmekle kalmak arasında yon tulan taştır sevdaya damlayan kan Lırdc Sessizüği yazmak Olmanın Halleri GULTEKİN EMRE Son Sürgün ERTEKİN AKPINAR B eat Kuşağı, lanetlenmeyı bılme den, lanetienen ınsanlann hıkâye sını anlatır Bu hıkâyenın aktorle rı, Jack Keorauch, Wıllıam Burroghs ve Allen Gınsberg'ın, 196O'lı yıllarda ın sanlara alkol ve uyuşturucunun etkısıy le "yapay bır cennet" vaat edıyorlardı Bu yapay cennet, kalesını mutsuzluğun taşlarıyla oruyordu Artık, "hayattan nefret etmeyı bılen bır hayat", şurıyle, sıSAYI 8 5 7 O lmanın kaç halı vardır acaba? Bu soruyu yanıtlamak ıçın olmanın nasd olduğunu bdmek gerekmı yor mu> Çırakhk, kalfaldt ve ustalık yo lunda şıpır şıpır damlayan terlerle olma nın bır uışkısı yok mu ? Meyvelenn olma sıyla ınsan olması arasınaa uzaktan ya kından bır dışkı var mıdır' Elbette soruları çoğaltmak olası Sına Akyol, toplu şıırlerı Belki Çiçek Dağına'dan (1999) sonra yayımladığı Olmanın Halleri'ndekı şurlerle ustalığı nın kalıcı urunlerınden bırıyle daha bu ler, "Ince adres'tır, bılene "Acı/ ağır/ ağır/ acır" Bağrımıza bastığımız doğa cak acıdır, acıtır yolu, yolcuyu, savrulma olmaktır, pışen sudur Sına Akyol, oldun, oldurdun tum hal lerde, tum eylemlerde, uzağa gıtme, dur, bekle" Olmanın Halleri/ Sına Akyol/ Şıır/ Everest Yayınlart/ Mart 2002/68 s SAYFA 17 CUMHURİYET KİTAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle