Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
(a.y. s.57) Bir başka yerde (Dört Hapisaneden, s.137) 1905 Rus ayaklanmasında halkın Papaz Gapon öncülüğünde çocuklarıyla birlikte Kışlık Saraya yürüyüşü şiirleştirilir. Çarın buyruğuyla halka ateş açılır. Kazak askerler, atlarıyla halkı çoluk çocuk demeden ezip geçmiştir. Birçoğu yaralanmış, sakat kalmış ve hayatını yitirmiştir o gün. Nâzım Hikmet, yetişkinler için "korkak, cesur, cahil, hakim ve çocukturlar" (a.y. 133) ya da "bizden iyibizden çocukbizden cesur" (Yatar Bursa... s.86) derken güçlü bir sesle tüm insanlığa ve yüreğiyle de çocuklara seslenmektedir: "Merhaba, çocuklarmerhaba cümleten." (a.y. 157) " Çocuklan sever misin" " Sevilmez mi! Allahtan büyük ne var demişler Çocuk var, demiş" (a.e. ss. 9899) Manzaralar'ın tutucu kahramanlarından Burhan: Biraz da maziye sartltp kökleşelim Çocuklarımıztn rüyastna Şahane heybetiyle girmeli Yavuz Sultan Selim" (s.144) Ve örnekler sürüp gider kitap boyunca: "Makinist Rahmi neyi anlatacaktu llkokulu aç karnına ve aktardan çalınan kalemlerle bitirdiğini mi?" (s.246) "Ytkar bulaşığımt sekiz yaşından beri" (s.85). "Devrildi cam düğmenin içinden bir küçücük kavak ağfict Nigar'ın kucahndan bebekdüştü kuyuya." (s. 273) Çocuk edebiyatı yazarları ve araştırmacıları için, Memleketimden Insan Manzaraları Uginç deneyimlere kucak açar. Her biri birer ders ya da tez konusu olabilecek imgelerle karşılaşırız sık sık... Manzaralar'daki kahramanların iç ve dış devinimlerini "tanrı gözlemci" aktarır bize... Böylece hayatın tam ortasındaki gerçeklik, bu arada çocuk olgusu, tüm psikolojik derinliğiyle alabildığine öne çıkar. Örneğin bir Manzaralar.. kahramanı olan Melahat gökyüzünde bir tek bulut görür: "bir çocuk gömleği gibi küçük şirin vebeyazdı..." (s.256) diye tanımlar onu... Halil ise o zaman: dünyamn en güzel sesini duydu, yeni doğanın ilk za/er türküsünü " (s.389) "(Farkında mısın yalmz gözlerimiz değişmiyor, ve kalıyor baltralaşmadan orda iyi ve kötü çocuklug'umuz.)" (s.478) "Seviyorum bütün çocuklan bütün eziyetleriyle "bu sevgide bir çocuk içliliği bile vardır" (s.478) diye tamamlıyor. ffl. Nâzım Hikmet son dönem şiirlerinde ve doğal olarak toplumsal görüşmelerinde "barış" savaşımcılığına geniş yer verir. Hiroşima'ya atom bombası atdması, bölgesel savaşlar, süper güç çatışmaları, yeni yeni nükleer denemeler, silanlanma yarışı ürkütücü boyutlardadır. Kuşkusuz bu tür felakederin ilk kurbanları sivil halktır, umarsız çocuklardır. Nâzım Hikmet şiiri bu yönde pek çok ürünle çıkar okur karşısına. Nâzım Hikmet son dönem şiirlerinde "tanrı gözlemci"liği kendi deneyimleriyle birleştirir. Bu dönemde gerek kendi çocukluğu, gerekse ayrı düştüğü oğlunda (bebekken Mehmet Hikmet) görmek istediklerini evrenselleştirir. Memet'te hem dünya çocuklarını, dünyanın bütün çocuklarında ise kendi çocuğunu ve giderek kendi çocukluğunu arar. Bu nedenle üstüne titrer çocukların. Onların mutluluğuyla kendi ütopyasını aynı gergefe yerleştirmek ister: "küçücük bir çocug'um bakıyorum ilk resimli kitabıma; küçücük bir çocuthtm sevinçler içinde, hayretler içinde küçücük bir çocuğum bakıyorum ilk resimli kitabıma." (Yeni Şiirler, s.43) "çocuklar uykuya korkusuzca varır." (s.45) ve hepsinden önemlisi, çocukların, ama bütün çocukların kırmtzı elmalar gibi gülüşü." (s.48) "Çocukken postacı olmak isterdim, Moskova'ya Budapeşte'den, çocukların çocuklara mektupları Çantamda cennet... Moskova'da mektuplan birer birer Kendim dağıtırım adreslertne." (s.51) "Yunanlt bir kız çocuğu sartldt boynuma, taze zeytin dalt gibi bir kız çocuk. çocuklanmız sabtrstz elimizi tez tutmalıyız." (s.55) "Bulutlar Adam Öldürmesin" adlı şiirden çarpıcı iki dize: 'Koşuyor altı yaşında bir olan, Uçurtması geçiyor ag'açlardan." (s.68) "hoş geldın bebek yaşama strası sende" (Son Şiirleri, s. 103) Nükleer savaş karşıtı kimliğiyle özdeş * leştiği için Kız Çocuğu şiirine burada tümüyle yer vermek doğru olacak: • SAYFA 13 II Nâzım Hikmet şiirinde "çocuk imgesi"ni ararken, sadece onun gerek hapishanede gerekse dışarda ama yurt içinde yazdığı şiirleri üzerinde durmak yetmiyor. Şairin "yeni biçimli" şiire geçip bu doğrultuda olgunlaştırdığı çalışmaların ayrı bir niteliği olsa gerek. Çünkü Sovyetlerden dönüşünün ardından yazdığı ve Babıâli'de adeta bir fırtına gibi esen, önüne kattığı bir dizi avrık otunu savuran polemikçi şiirlerdi bir bölümü... Bir bölümüyse söyleyişte daha yumuşak ama içerikte alabildiğince dokunaklıdizelerden oluşan epik çalışmalardı... Örnekse Şeyh Bedrettin Destanı, Kurtuluş Savaşı Destanı, Memleketimden Insan Manzaraları... Memleketimden Insan Manzaraları, aslında birkaç yönden irdeknebilir. Sinematografik ögeler taşıması, iç içe geçmiş roman fragmanları gibi akıp gitmesi ya da her kesimden Türkiye insanının hayat macerası, psikoloji, onların birbirini etkileyen yaşantıları... Bunların bir bölümü çocukluk serüvenine de uğrayan yaşanttlardır. Artık "çocuk" imgesi Nâzım Hikmet şiirinde biraz daha ete kemiğe bürünmüştür. O artık salt ideolojik bir dönüşüm nesnesi olmaktan çıkar, hayatın yanı başında kendini var eden; gülen, soru soran, acı çeken bir kimliğe bürünür. Galip Usta Manzaralar'ın bir yerinde şöyle dıişünür: "Kât helvası yeseın her gün" diye düşündü beş yaşında. "Mektebe gitsetn" diye düşündü on yaşında "Babamtn btçakçı dükkânından Akşam ezanından önce çıksam" diye düşündü On bir yaşında." (Memleketimden Insan Manzaraları, s.ll) Bir başka örnek: Polisin yanında bir çocuk tahminen beş yaşındainiyor merdivenleri. Nüfusta kaydt yok Fakat ismi Kemal. kundurasız ve gömleksizortastnda kainatın, (a.e. s. 13) Memleketimden însan Manzaraları, "çocuk" sorunsalını yeri geldikçe enikonu tartışmaya açar. Kimi saptayımlarda bulunarak çocuk konusuna farklı açılardan da bakılabileceğini göstermek ister... Bu konudaki farklı tezlerin bir tür simgesel tanımlamasmı bize aktarır: Mahkum Melahat sorar jandarma Haydar'a CUMHURİYET KİTAP SAYI 652