30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

I 0 KURL A R A Rehci Çamurağlu 1958 yıltnda htanbulda doğdu. Boğaziçi Ünivt'rsitfsi l'arih Bölümunü bitirdi. Yazar olarak adtnı i.\e ilk kez 1990 yılında yaynnladtg'ı "Tarih Heterodoksi ve Babaîler" kitabtyla duyurdıı. Tarih ve lleterodoks tslama o zamana kadar yapılanlardanfarklı bir yaklaştm sergiliyordu. îlgiyle karsılctndı bu kitap. 1992 yılında ise üç kitap birden yaytmladt Reha Çamuroğlu. "DönüyorduBektaşilikte Zaman Kavrayışt", "Sabah Rüzgârı'Enelhak' Demisti Nesimi" ve "Degtşen Kosullarda Alevilik" adlannt tasıyan bu kitaplar da ilgiyîe karştlandılar. Çesitli yaymevlerinde yeni basktlaryapageldt bu kitaplar. Hep aydın çeyrelerde değerlendirildi Çamurog'lu'nun bu kitaplan. 1999 yılt ise Çamuroğlu'nun geniş kttlelere ulastığıyıl oldu.O zamana kadar tar~ ih kitaplartntn sayfalarında, divanlarmda ya da toplumun ortak belteğinde varltğtm sürdüren Şah hmail, bir rotnan kahramant olarak geliyordu karstmıza. hlama düsüncedefarkh bir çğır açan Şah fsmail, tüm insani yatılartyla çhyordu karstmıza Çamuroğlu'nun "îsmaıl" adlı romamnda. Btr yıl gibt bir sürede beş basktya ulaşan rotnan, tarihi halka anlatmada yeni bir yöntem olusturdu Çamuroğlu için. 2000 ythnda îse daha önce bir araştımasma konu olan Yeniçeri ordmunun kaldırtlması olaytnı, yaygın adtyla Vakayi Hayrtye'yi romanlaştırdı Çamuroğlu. "Son Yeniçeri" adtnt tasıyan rotnan, Ösmanlı tarihinin en önetnli olayından hareketle tarihi» yeniden sorgulanması gerektiğini de anlattyordu bize. Kisa sürede üç baskıya ulustı bu ilginç rornan da. Bugünlerae çok konuşulan Bektasilik ve Alevilik konuhrına yaklasmak isteyenler Ça muroğlu'nun kitaplarınt mutlaka okumaltlar, Bol kitaph günler!... Bakhtin'i Okurken2 G eçen hafta Bakhtin'in roman üzerine düşüncelerinden seçmeler yayımlamıştım; bu hafta Dostoyevski nin romancılığı üzerine Bakhtin'in yazdıklarından seçmeler yapacağım. "Dostoyevski'nin poetikasıntn başka yerlerde irdelediğimiz özelliklerinin önkoşulu, Dostoyevski'nin yapıtlannda tür ve olay örgüsü kompozisyonu öğelerinin tamamen yeni bir biçimde işlenmesidır elbette. Dostoyevski'nin yapıtlanndaki bir kahramanı, birfîkriveya bir bütünün yapılandırılmasına ilişkin çokseslilik (polyphony) ilkesini, biyografik bir romanın, sosyopsikolojik bir romanın, gündelik yaşamı veya bir aileyi konu alan bir romanın tür ve olay örgüsü kompozisyonu biçimlerine, yani Dostoyevski'nin doneminin edebiyatında başat olan ve Turgenyev, Gonçarov ve Leo Tolstoy gibi çağdaslannca geliştirilmiş olan biçimlere yerleştirebümemiz mümkün değildir. 6u yazarlarla karşılaştırıldığında, Dostoyevski'nin yapıtı kesinlıkle tamamen farklı bir tür tipine, bu yazarlara çok yabancı bir tür tipine aittir. toplumsal dünya tarafından da önceden belirlenip sınırlanmaz. Bu nedenle, Dostoyevski yalnızca saygın serüven romanının değil, Dulvar romanının Lile en uç ve yayçın araçıannı soğukkaniı bir şekilde kullanabılir. Dostoyevski'nin kahramanı kendi hayatından tek bir şey haricindc aile romanınm veya biyografik romanın tümüyle cisimleşmiş kahramanının toplumsal saygınlığı dışında hiçbir şey dışlamaz. "Dolayısıyla, Turgenyev, Tolstoy veya biyografik romanın Batı Avrupalı temsilcilerini izleme, onJarla akrabalık ihtımali en az olan kişidir Dostoyevski. Diğer taraftan, serüven romanı birçok kisve altında, Dostoyevski'nin yapıtına silinmesi zor bir damga vurmuştur. Grossman'ın dediği gibi: Dostoyevski nin en önemli katkısı serüven edebiyatının tipik öykü çizgilerini yeniden üretmek olmuştur klasik Rus romanının tüm tarihinde bunun tek örneğidir. Avrupa serüven romanının geleneksel örüntüleri genellikle Dostoyevski'ye, entrikalannı oluşturması için model teşkil etmiştır. Bu edebi türün klişelertni bile kullanmıştır. Tutkulu bir çalışmanın hararetiyle, o vakider nek tutulan ve bulvar romancıları tefrika yazarIarının malzemesinı oluşturan serüven öyküsü tiplerinin cazibesine kapılmıştır... Dostoyevski'nin eski serüven romanından alıp kullanma fırsatı bulamadığı tek bir nitelik bile yok gibi görünüyor. Gizli suçlar ve kitlesel yıkımlarm, unvan sahibi soylu şahsiyetler ve beklenmedik talihJerin yanı sıra, melodramın en tipik özelliğine yoksıd mahallelerde gezinen ve toplumun aşağı tabakalarıyla düşüp kalkan aristokradara rastlarız. Stavgorin, Dostoyevski'nin bu karakter özelliğini taşıyan tek kahramanı değildir. Aynı zamanda, Prens Valkovsky, Prens Sokolsky vc hatta kısmen Prens Mişkin'in de tipik özelliğidir bu. "Peki ama Dostoyevski'nin serüven dünyasına duyduğu ihtiyaç nereden kaynaklanır? Serüven dünyası, sanatsal tasarımmın bütününde hangi işlevleri yerine getirir? "Leonid GrossmanDU soruyu yanıdarken serüven olay örgüsünün üç temel işlevine dikkat eder. Bir serüven dünyasının sunulması her şeyden önce anlatının sürükleyiciliğini garantıler, böylece okuyucunun, tümü de tek bir romana stkıştırılmış felsefi teoriler, imgeler ve insan ilişkileri labirentindeki zorlu yolculuğunu kolaylaştırır. tkinci olarak, Dostoyevski tefrika romanmda "mutlukılınmışdilencilerin ve toplum dışı özgür kişilerin tüm serüvenlerinin ardında nissedilen, aşağılanmış ve örselenmis insanlara yönelik bir duygudaşlık kıvılcımı" bulmuştur. Son olarak, serüven dünyası, Dostoyevski'nin sanatının "ezeli bir özelliğine" ifade kazandırmaktadır: "tam da sıradanın en yoğun olduğu yerde olağanüstüyü işe katma, Romantik ilkeler uyarınca, yüce olanı groteskle tek bir bütün haline getirme ve kendisini hiç fark ettirmeyen bir dönüştürme süreciyle gündelik gerçekliğin imgeleri ve fenomenJerini fantastiğin, fantastik olanın sınırlarına iüne dürtusü." (L. Grossman) "Dikkat çektiği işlevlerin tümünü aslında bir Dostoyevski romarundaki serüven malzemesi açısından temel olduğu konusunda Grossman'la hemfikir olmamak elde değildir. Ama bize öyle geliyor ki, bu işlevler konuyu tümüyle açıklamaktan uzaknr. Dostoyevski, eğlendİrmeyi kendi içinde bir hedef olarak benimsemedi asla; ayrıca yüceyi groteskle, olağanüstüyü sıradanla birleştirmeye yönelik Romantik ilkeyi de kendisi için sanatsal bir hedef olarak tasarlamamıştır hiçbir zaman. Serüven romanı yazarları yoksul mahalleieri, zorla çalıştınlanlan, hastanelcri ön plana çıkararak toplumsal romanın yolunu gerçekten açmış olsalar bile, "Biyogrank romanın olay örgüsü, Dostoyevski'nin kahramanı için yeterli değlidir, çünkü böylcsi bir olay örgüsü, tümüyle kahramanın toplumsal ve karakteralojik (?) kesinliğine, hayattaki eksiksiz cisimleşmesine dayanmaktadır. Kahramanın karakteri ve hayatuıın olay örgüsü arasında derin ve organik bir bütünlük olması gerekir. Biyografik roman bunun üzerine kurulur. Kahraman ve kahramanı çevreleyen nesnel dünya, tek bir parça haline gelmelidir. Ama Dostoyevski'nin Kahramanı bu anlamda cisimlenmemiştir ve cisimleşemez de. Normal bir biyografik olay örgüsü banndıramaz. Kahramanların kendilerinin de hararetle cisimleştirilme düşü kurduklan görülür sonuçta, hayatın normal olay örgülerinden birine iliştirilmeyi çok isterler. "Yeraltındaki insan" ve "tesadüfi bir ailenin kahramanı" fikrinden doğmuş olan "düş kuran kişTnin cisimleşme özlemi Dostoyevski'nin önde gelen temalanndan biridir. "Dostoyevski'nin çokscsli romanı başka bir olay örgüsükompozisyonu temelinde inşa edilmiştir ve Avrupa nın saiiats.il düzvazısının ge lişimindeki diğer tür gelenekleriyle bağlantıLdır. "Dostoyevski'ye ilişkin literatürde, Dostoyevski'nin yapıtının tipik özellikleri genelde Avrupa serüven romanı gelenekleriyle ilişkilendirilir. Bunda belli bir doğnıluk payı var. "Serüven kahramanı ve Dostoyevski'nin kahramanı arasında, romanın yapısı bakımından çok önemli bir biçimsel benzerlik bulunmaktadır. Kahramanın kim olduğunun söylenmesi, serüven kahramanı açısından da olanaksızdır. Serüven kahramanı da, karakterinin, tipinin veya mizacının değişmez bir imgesinin oluşturulmasını sağlayabüccck toplumsal olarak tipik veya bireysel olarak karakterolojik hiçbir değişmez niteîik banndırmaz. Böylesi kesin bir imge, serüvenin olay örgüsüne fazla yük getirecek, serüvenin olanaklannı sınırlandıracaktır. Bir serüven kahramanının başına her şey gelebilir, kahraman herhangi bir şey olabiür. Serüven kahramanı bir töz değildir, sırf serüvenlenn işlevidir. Serüven kahramanı da, Dostoyevski'nin kahramanıyla aynı ölçüde, kendi imgesine görc son biçimini almamış ve önceden belirlenmemiştir. "Çok dışsal ve çok ham bir benzerliktir bu kesinliklc. Ama Dostoyevski'nin kahramanlannı bir serüvenin olay örgüsünün potansiyel taşıyıcıları kılmaya yetmektedir. Kahramanlann kurabilcceği bağlantılar döngüsü, kahramanlann katıldığı olaylar döngüsü kendi kârakterlerince belirlenip sınırlanmadığı gjbı, onlan cisimleşmiş olarak barındırabilecek herhangi bir SAYI 603 Dostoyevski'nin önünde sahici toplumsal romanın örnekleri sosyopsikolojik, gündelik ve biyografik roman duruyordu ama bunlara pek aldırış ctmiyordu... "Grossman merkezi olmayan işlevleri vurgulamaktadır. En temel ve en önemli olan bunlartn içinde değildir. "Sosyopsikolojik bir romanda, bir gündelik hayat romanında, bir aile romanı veya biyografik bir romanda, öykünün olay örgüsünün kuruluş biçimleri, bir karakteri başka bir karaktere, bir kişiyi diğer bir kişiye bağlıyonnuşçasına bağlamamakta, babayla oğuf, kocayla karısı, karşdıklı hasımlar, âşıkla sevdiği veya toprak ağasıyla köylü, mülk sahibiyle proleter, varlıklı burjuvayla sınıfsız serseri olarak bağlamaktadır. Aile, yaşamöyküsü ve biyografi, toplumsal statü ve toplumsal sınıf ilişkıleri, tüm olay örgüsü bağlantılarının değişmez belirleyici temelidir; burada olumsallığın hiç yeri yoktur. Kahraman, tümüyle sistemleşmis ve hayata tam anlamıyla yerleştirilmiş birisi olarak, sınıfının veya toplumsal mevkiinin, ailenin konumunun, yaşının, hayatuıın ve biyografik hedeflerinin somut ve nüfuz edilemez kısvesine bürünmüş birisi olarak bir olay örgüsüne bağlanır. Kahramanın insanolma özelliği hayattaki konu mu tarafından, o kadar somut ve özgül hale getirilmiştir ki, bu insanolma özelliğinin olay örgüsündeki ilişkiler üstünde herhangi tayin edici bir edci yaratması söz konusu değildir. Yalnızca bu iuşkilerin katı çerçevesi içinde açığa vurulabilir. "Karakterler olay örgüsüne göre dağılırlar ve birbirleriyle ancak bu iyi tanınmıs ve somut zeminde anlandı bir eddleşime girebİlirler. Karşdıklı ilişkileri olay örgüsü tarafından yaratılır ve bu aynı olay örgüsü tarafından son şeklini ahr. Özbilinçlüikleri ve kişi olarak bilinçleri, en önemsizinden bile olsa olay örgüsüne dıssal hiçbir bağlantı tesis edemez. Olay örgüsü burada, bilinçler arası "olay örgüsüdışı iletişim için basit bir malzeme olamaz asla, çünkü kah raman ve olay örgüsü tek bir parçadan oluşmaktadır. Kahraman olarak kahramanlar bizzat olay örgüsünden doğar. Olay örgüsü, karak terlerin giysisi değildir sırf, yanı sıra bedenlcri ve ruhlandır da. Ya da tam tersinden ifade edilecek olursa, karakterlerın ruhlan ve bedenleri temelde ancak olay örgüsünün içinde açığa vurulup son şeklini alabilir. "Oysa, serüven olay örgüsü aksine, kahrama nın üstünden sarkan bir giysidir tam da, istediği sıklıkta değiştirebileceğı bir giysidir. Serüvenin olay örgüsü, kahramanın ne olduğuna, yaşamdaişEalettiğiyere bağlı değlidir, kahramanın ne ounadığına, (mevcut gerçekliğin bakış açısından) beıdenmedik ve önceden belir lenmemiş olan her şeye bağlıdır daha çok. Serüvenin olay örgüsü, zaten mevcut olan değişmez konumlara aile, toplumsal, biyografik konumlar bağlı değlidir; bu konumlara rağmen gclişmeyi sürdürür. (...) Tüm toplumsal ve kültürel kurumlar, düzenekler, toplumsal haller ve sınıflar, aile ilişkileri bir kişinin ebediyen kendisine denk olabileceği konumlardan başka bir şey değildir. Kişinin ebedi insan doğası özkorunum, zafer ve Daşan susuzluğu, tanakküm veya cinsel aşk susuzluğu tarafından da yatılan sorunlar serüvenin olay örgüsünü belirler. "Doğrusu, serüvenin olay örgüsünün bu ebedi insani, (tabir caizse) cismani ve cismanitinsel bir insandır. Bu nedenle, olay örgüsünün dı ştnda içi tamamen boştur ve dolayısıyla başka karakterlerle olay örgüsü dışında hiçbir bağlantı kuramaz. Bu yüzden, serüvenin olay örgüsü Dostoyevski'nin dünyasında nihai bağlayıcı güç olamaz, ama bir olay örgüsü olarak, Dostoyevski'nin sanatsal tasarımının gerçekleştirimı için elverişli bir malzeme sunar. "Dostoyevski'de, serüvenin olay örgüsü derin ve şiddetli sorunların ortaya koyulmasıyla bileşir; Duna ek olarak bütünüyle fikrin hizmetine sokulur. Olay örgüsü bir kişiyi teşhir eden ve kışkırtan olağandısı konumlara yerleştirir, tam ua fikri ve nkir adamını sınamak için, yani "insandaki insan"ı sınamak için alışumadık ve beklenmedik koşullar altında baska insanlarla ilişkilendirir ve çarpıştınr. Işte bu da, serüven öyküsünün, sözgelimi günah çıkanna ve azizin Yasamı gibi, kendisine tümüyle yabancı başka türlerle tjirleştirilmesini olanaklı kılar..." Avnntı Yayınevi yönetmeni ömer Faruk kardeşimiz değerli metinler seçiyor, bir de işinin ehli çevirmenler bulsa... • SAYFA 3 TURHAN GÜNAY Imtlyaz Sahlbl: çafl pazarlama Cazete Dergi Kitap Basın ve Yayın A Ş Adına Berin Nadl v vayın Danısmani: Turtian Cünay<vsorumiu Müdür: Fikret llkiz vCörsel Yönetmen: Dllek llkorurc Baski: Çaudaş Matbaacılık Ltö. ştl. oldare Merkezl: Türkocağı Cad. NO: 3941 Cağaloğlu, 54 5î4 Istanbul T6İ: (212) 512 05 050 Reklam: Medya C CUMHURİYET KİTAP
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle