23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hayalhanenizi en güzel kadınlarla doldurmanın sizce ne sakıncası olabilir? Üstelik her sevgili hızla birbirine benziyorsa!.. Attila llhan bunu sunuyor "Kimi Sevsem Sensin "deki şiirlerinde. AHMET GÜNBAŞ kata, sonsuz bir mükemmelliğe kavuşur. Şair, kendi ütopyasını yaratmıştır. Aldanmışlığı ile tasarladığı portre arasında nerdeyse bir uçurum vardır. lşte, burada ironi devreye girer. Bağlandığı hayaldir önemli olan: "ne kadınlar sevdim zaten yoktular böyle bir sevmek görülmemıstir" Şimdi doksan derece dönüp "Kimi Sevsem Sensin"(*) diyorsa, biliniz ki öncekinden farklı bir şey söylemiyordur. Her şey "mükemmel bir kadın" hayaline indirgenmiş, yaşam boyu aynı şiiri yazmaya koyulan şairler gibi o da karşı cinsin toplamını telc bir kadında görmeye başlamıştır. Sanki sessizce çekip giden sevgilinin ardından "o liman benim, bu liman senin" arayışıyla yelken açmış, tıpkı platonik âşıklar gibi sevgiliyi izlemekten vazgeçip onun erdemleriyle oyalanır olmuştur: "kimi sevsem sensin/ hayret sevgin hepsini nasıl değistiriyor gözleri maviyken yaprak yeşili senin sesinle konuşuyor elbet yartm bakışları o kadar tehlikeli senin sigaram senin gibi içiyor kimi sevsem sensin/nayret senden nedense vazgeçılmiyor" (s.27) Artık 70 küsur yıllık bedeni amansız yolculuklaraelverişli değildir. "Attilâ IInan nerede kaldı" dendiğı sırada, yürek ağrılanmızın ortasına bırakılan bir şiir, deyim yerindeyse "bütün bir ömrün özeti"dir. Buradaki "sevmek için geç" tedirginliğini anlıyorum; ama "ölmek için erken" deyişinin altında, daha "şiirin şekerini çıkaran" bir hesabın olduğunu sezinliyorum: "sevmek sevildiğini bilefark etmeden yaklastıkça ölüm soğuk bir yağmur gisevmek zehir zemberek ve yürekten gedkerek de olsa vurusur gibi sevmek için geç ölmek için erken" (s. 24) Hırçın ve huzursuz!.. Hiçbir kucağm ısıtamadığı şairdir Attilâ llhan. Bunu başka türlü söylersek, "Hiçbir kucağa sığmayan şairdir" diyebiliriz. Hele aşk söz konusu olunca, bir şairin ucu bucağı görünmez yalnızlığını öyle uluorta sıcaklıklarla dolduramazsınız. O, kendini dokuya dokuya, anta anta gelir, yanılıp sınandıklarıyla bir yerde durur; "Mısra mısra başımı belaya soktum" dcdiği kırgm bir gençliğin izleriyle birlikte var olur. 40 kuşağının acılanndan damlayan kanı ve korkuyu özel bir aynada eizîer. Sansaryan Hanı'nın küf kokulu karanlığı, aşk içinde geçilmiştir. "Kimi Sevsem Sensin"e ulaşana değin, en alt kategoride bireyselden toplumsala bir açılım sağlayan Attilâ Ilhan'ın "aşk ve kadın" temalı şiirlerini, "bir şairin şiirin gizini elegecirmesi" şekliyle de yorumlayabiliriz. Aşk ve şiir, karşılıklı etkileşim sonucu olgunluğa erişmıjlerdir. Kısaca, kaptanimız son seferinden bezgin değil yorgun dönmüştür. Bence onu daha razla yormamak gerekir. "Kimi Sevsem Sensin" itirafinda bir ad ara mak boşunadır. Tüm kadınlardan bir kadındır o! Bir Aysel'dir, Süheyla'dır, Büyük Leylâ'dır, Zehra Kardelin'dir, Müjgan'dır, Şehnaz'dır, Karantinalı Despina'dır, Pia'dır. Hayalhanenizi en güzel kadınlarl.ı doldurmanın sizce ne sakıncası olabilir P Üstelik her sevgili hızla birbirine benziyorsa!.. • Kimi Sevsem Sensin/ Attilâ llhan/ Bilgi Yaymevi/ Birinci Basım/Ocak 2001/ 123 s. SAYFA 11 Ş iir önce 'ses'tir. Böyle bilinir. Bir şiirin anlam katmanlarından önce, ezgisiyle yaklaşırız ona. Sakın buracîan 'anlam'ı dışladığım, yalınlığı basite indirgediğim anlaşılmasın. Şairin toplumsal kimliğiyle, şiirin anlamla ilişkisini en çok irdeleyen yazarlardan biriyim. Hiçbir zaman sese kıyarak anlamı öznede yansıyan yiızüyle öne çıkarınanın haklı gerekçesi olamaz. Nereden bakıhrsa bakılsın, Attilâ llhan yakın planda bir aşk şairidir. Böyle olmasaydı, daha lise yülannda Ümit Yaşar şiirinin yanı sıra, farkJı bir aşk şiiri olarak ders notlarımın arasına girmez, belleğimde yer etmezdi. Şimdi soyadını unuttuğuın haylaz arkadaşım Muzaffer'in evinde tanımıştım Artılâ Ilhan'ın şiiriyle. Sisler Bulvan'nı, Yagmur Kaçağı'nı, Ben Sana Mecburum'u, Bela Çiçeği'ni büyük bir iştahla okumuştum. IInan'ın bu yapıtları, aynı zamanda bir şiir tutkunu olan Muzaffcr'in abisinin en gözde kitaplarıydı. Yani, herkes gibi ben de aşk şiirleriyle yakalandım Attilâ îlhan'ın şiir tuzağına. Hani, bestesi hazır şarkılar gibi gülümsüyordu şiir gençliğime şıı dızeler: "sisler bulvarina akşam çökmüstu umuzlanmıza çtktan çökmüstu" "elımden tut yoksa duseceg'im yag'mur beni götürecek yoksa beni" "ben sana mecburum btlemezsin içitnı seninle tstttyorum" "Alsancak gart'na devrildiler gece gartn saati bela çiçeği" "gözlerin gözlerime değince felaketim olurdu ağlardım" 'Kimi Sevsem Sensin'e ulasmak hında yeni bir bileşime sokup beğenımize sunmuştu. Daha ilk okunuşta okuru yaka paça bir tarafından sürükleyen, ister istemez bir estetik dalgalanmaya neden olan şiir sarsıntısının okları yabancımız değildi. En azından biraz önce aGntdadığım örneklere dönerseniz, tam bir ölçü gözetmeyen dize yapısında devrilen şesle birlikte hem Halk Edebiyatı'nın, hem de Divan Edebiyatı'nın ortak özellikleri göze çarpar. Onun en çok sevilen diğer şiirlerinde bile (Böyle Bir Sevmek, Yasak Sevişmek) dizelerdeki heceleri tek tek sayarsanız, 1012'lik hece bandında odaklaşan bir ölçüye sahip olduğunu anlarsınız. Hemen hemen koşma türünün 11 'li'hece ölçüsüne yakın bir söyleyiş kalıbıdır bu. ö t e yandan şiirin yapısında çevrile çevrile akan ritimde, aruzu da dışlamayan bir yatkınlık vardır. Sözgelimi örneklenen dizeleri "fâilâtün failâtün fâilün" ya da "müstefilâtün müstefilâtün" kalıplanyla da algılayabilirsiniz. Bu iki etkileşim sözsel açıdan benliğimize kanştığından Ilhan'ın şiirini sıcakkanh buluruz. "Tuzak" sözcüğü belki hoş durmayabilir. Böylesine sesi zengin bir şiirsel sağanakta ıslanmaktan kimsenin şikâyeti yoktur. Çünkü llhan, elimizden aşkla tutmuş, aşkla mayalamıştır. Toplumcugerçekçi sanat anlayısını doğrudan yansıtan şiirlerine gereK duymaksızın, şairin kimliğini aşk teması a&ır basan dizelerde ele geçirebiliriz. Dikkatle bakıldığında "Ben sana mecburum" dıyen o kara580 Attila llhan dan yeni miyeni şiirler bi Hrçm va huzursuzl Imgesel derinliğinden öte (ki o zaman bir öğrenciydim nihayet), bu dizeleri bana sevdiren asıl özellik neydi? Böylesine gönülden bir etkileşim nereden kaynaluanıyordu? llk elde, daha aşkı tanımadan askla şiiri yan yana koyuyordum. llhan baştan aşağı karasevdalı bir âşık portresi çiziyordu. Onun ötesinde çokça imbat kokulu bir kentten, yani Izmir den sesleniyordu. Uzak yakın bir Akdenizli damanyla üstümüze geliyordu. Hatta bizi alıp okyanusaşırı ülkelere de götürüyordu. Alsancak Gan'na devrilen ayrılığın çatırtısı ne denli görünür bir bela ise, Pia'nın gizemli çağrısına yakalanıp dünyayı aşkla dolaşmak akıl almaz bir serüvendi. Peki, yeniyetmeliöimız, şiiri aşkla yan yana koyma kolaycılığımız yeterli miydi llhan'ın oltasına yakalanmaya? Okuyup belleğimize yerleştirdiğimiz, sonrasında etkisinden kurtulamadığımız, üstümüze basımıza bulaştırdığımız, taklit etmeden duramadığımız o ezginin altında yatan temel neden neydi r* Ne yazık ki ben bunun yıllar sunra farkına varacaktım. Dünle bugün arası bir söylemdi bu. Eskiliği çarpıtmıyor, yeniliği incitmiyordu. Kahatça kapdarımızdan içeri giren Türkiyeli bir sesti o. Şarkılarımızla türkülerimizle kucaklaşan bir ses!.. Bir yanı saraylıysa, bir yanı halktı. Geçmişi geleceğe bağlayan bu şiirsel tavır, bulduğu her malzemeyi gümüş gibi parlatmış, tezgâCUMHURİYET KİTAP SAYI TürklyaH bir ses sevdalı adamuı derbeder halinde sistemle çatışan bir uyumsuzluk vardır. Sürekli "sisler bulvarı"nda gezinir, üçüncü sınıf otellerde kalır, ayaktakımıvla bir arada olur. Işığı biraz yaklaştırdığımızda yaralı bir yüzle karşılaşabilinz. Sık sık izlendiği, sorgulandığı, işkence gördüğü bilinir. Akşamla birukte kuşkuları çoğalır. Ikircikli ve güvensizdir. Aşk, dingin bir koydur onun için. Biraz anne şefkatine uyarlı bir yakınlık bekler sevgiliden. Sevmesi, bağlanması kolay; ayrılrnası çok zordur bu yüzden. Aynlık tüm dengeleri altüst eder. Ölürcesine sevmesine karşın yasam her şeyin önüne geçer. Kılpayı felâlcetlerle yanşan toplumsal görevleri yanında, bir kadına bağlanmaya çalışan bu yaralı yüzlü adamın, aşkını umursamayan sevciliye karşı sürgit bir çılgınlığıdır Attilâ Ilnan'ın şiiri. Sevdiği kadinla ara sında bir duyarlık uyuşmazlığı vardır. Böyle bir ruh halinden hareket edilince, o kadının ne adını bilebiliriz, ne yaşadığından haberimiz olur! Belki kendisi de bilmez bunları. Tanımlamakla yetinir. Hatta sevgilinin eriminde dolaştığı bile su götürür. "Üçüncü Şahsın Şiiri"nde ortaya koydu^u kıskanç âşık tipi gibi, uzaktan ve içın için yanan ama aşk bahsinde kusur etmeyen deli divane biridir. Hani kalkıp kıskançlığını cinayete dökse, yine de ser verip sır vermez. Duyarlık uyuşmazlığı sürdükçe, o kadın varsa da yoktur zaten. Yüzler yüzlere eklenir, dirimlilik maddeden düşünceye kayar. Sonunda sevgili erişilmez bir
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle