02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Doç Dr. SELAHATTİN DİLİDÜZGÜN A vıısturyah bir öykücünün ilginç, ilginç olduğu kadar da düşündüriicü bir öyküsü vardır. Oyküde bir çocuk, okuldan gelir gelmez kendini, eskiden içi kitap dolu olan, şimdi ise tam ortasında bir televizyonun bulunduğu dolabın karşısına atar. O gün okulla müzeye gittiklerini söyler annesine. Müzede bir kitap görmüşlerdir, ancak ona dokunamamişlardır. Çünkü kitap cam bir kutu içinde sergilenmektedir. Zaten öyle bir kitabın içinde de ne yazabilir ki? diye sormadan edemez. Oykü aslında epey eski, ancak günümüzdeki kitap konusundaki bazı eğilimlere işaret ediyor. Özellikle, her fırsatta geleceğin teminatı olarak kendilerinden söz edilen çocuklar için üretilen kitapların önemini anımsatıyor insana. 21. yüzyıla girdiğimiz şu günlerde çocukluğun yeniden sorgulanması, onlar için üretilen yayınlann çizgisinin gözden geçirilmesi önemli. Gerek medyanın ve internetin baş döndürücü biçimde çocuk dünyasına egemen olması, gerek çocuklar için üretilen çocuk kitaplarının nitelik sorunu ve bu alandaki başıboşluk iyi kitapları müzelik edebilir. Başta çocuk kitaplannda fiziksel kalitenin ve içeriklerin yeniden sorgulanması ve bu alanda gerçek anlamda t>ir eleştiri mekanizmasının devreye girerek nesnel bir tavırla değerlendirmeler yapması ve buna koşut olarak da bu alanın daha ciddi girişimlerle desteklenmesi gerekiyor. Yasamı cocuklarla pavlaşır hen. anlatılması, 9O'lı yıllardaki yeni eğilimi belirleyen aydınlatıcı bir özellik. Uygarlık adına doğayı katletme, düş gücünü yitirerek kupkuru bir hal alma, yemek yeme alışkanlıklarındaki sorunlar gibi çok geniş bir yelpazeye dağılan Aytül Akal'ın konulan, çocuklara öğretmeye çalıştığı seyleri kendi yaşantılanyla daha kolay algılamalannı sağlıyor. Örneğin çocuklar çikolatayı çok severler, bu nedenle de anne babalanyla sık sık sorun yaşarlar. Çikolata Çocuk masalında, çikolatayı bir türlü aklından çıkartamayan bir çocuğun karşısına basında tacı olan kahverengi bir çocuk belirir. Ona kendi tacını verir; neye bakarsa ve aklından çikolata geçirirse, o şeyin çikolataya dönüşeceğini söyler. Küçük çocuk sevinçten havaya uçar. Artık dilediği kadar çikolata yiyebilecektir. Gerçekten de öyle olur. Ne var ki, aynaya baktığı bir gün aklından çikolata geçince kendisi de çikolataya dönüşür ve yaşam artık onun için çekümez olur. Böylece o da yola koyularak başındaki bu tacı başkasına vermeye çalışır. Çocuklar bencil ve inatçı varlıklardır. Onlann içindeki bu tatminsizlik ve inatçılık duygularını eğitimle olduğu kadar, böylesi masallarla da biçimlendirmek, onlann gelişimlerini olumlu yönde etkilemek olanaklıdır. Bu masallarda kullandığı dil ile de çocuğu yakalamayı başarmış bir yazar ÂytülAkal. Gerek sözcük seçimi, gerek tümcelerin uzunluğu, gerek kullandığı kavramlar açısından masal çocuğu için ideal bir düzey yakalamış. Kitapıardaki resimler de hem çocuğu yakalayacak, hem de öyküresim ilişkisini zedelemeyecek özellikte. Çağdaş masal yazarlanmızın önde gelen ismi olarak bu alanda bir başanyı yakalamış olan Aytül Akal'ın aynı zamanda daha büyük yaştaki çocuklar için yazdığı kitaplar da var. Bunların da bazılanndan kisaca söz etmek istiyorum. Kızım Ben Çocukken ve Oğlum Ben Çocukken adlı kitaplannda yazar, yetişkin bakış açısıyla günümüz dünyasını sorguluyor. Âradan geçen yıllann yaşam biçimini, değerleri nasıl bir değişime uğrattığını sorguluyor. Bu kitaplarda daha çok aydın bir annenin çocuklanyla olan ilişkisi konu edilirken, modern yaşam biçimi de çok yönlü olarak gözler önüne seriliyor. Modern çizgileri olan anne, anlayışu ve her zaman sorunlann çözümüne yardımcı. Çocuklar ile anne arasındaki yakın diyalog, gunümüzde, özellikle büyük kentlerde yaşadığımız kuşaklar arası iletişimsizliği yerle bir eder nitelikte. Kitaplardaki çocukların boğuştuğu sorunlar çoğunlukla günümüz çocuklannın sıkça karşılaştıkları türden. Yani, ergenük, sivilceler, arkadaşhk, zayıflama, okul gibi. Demokratik çizgilerle çizilen anne, bu sorunlara, köktenci ve otoriter çözüm önermez Aytül Akal'ın kitaplannda. Tersine, önce sorun tartışılır ve kabul görecek ortak bir çözüm üzerinde uzlaşmaya vanlır. Yazar bu kitaplarda aynı zamanda günümüzdeki abartıları da konu edinmeye çalışır. Bunlann başında modaya tutkuyla oağlanma, özenti gibi konuîar varaır. Aydınlanma sorunu da önemli bir yer tutar bu kitaplarda. Akal'ın Kızım Nerdesin ve Oğlum Nerdesin adlı diğer kitaplannda daha çok artık büyümüş olan kızını ya da oğlunu merak etme motifi ön plandadır. Toplumumuzda sıkça rastladığımız kızının (ya da oğlunun) arkadaşlarını öğrenme isteği bu kitaplarda her zaman canlı tutuluyor. Çoculdarının mektuplarını merak eden, onun yanlış bir yola sapması konusunda tasalanan titiz bir annenin zaman zaman özeleştirisine de tanık oluCUMHURİYET KİTAP SAYI 553 AytUI Akal. bir çocuk kulübü'nde masallannı cocuklarla paylaşryor. Yenieğftn Sayılan fazla olmasa da, çocuk yayınlan konusunda önceleri de nitelikli yayınlar yapılmaktaydı, ancak özellikle 9O'lı yıllarla birlikte Türkiye'de çocuk yayınları ve yazı konusunda bir atîlımın gerçekleştiğine tanık olmaktayız. Örneğin fiziksel nitelikte olduğu kadar, her yaş çocuğunun ve gencinin gereksinimlerini karşılayabilecek biçimae çocuk kitaplarının yayınlanması, değişen çocuğun ayrunına varan yayınevi, yazar ve çizerlerin ortaya çıkmasıyla karşı karşıyayız artık. Bu alanda gerek yayıncı gerekse yazar olarak yoğun uğraş veren isimlerden birisi de çocuk yazınımızın başarılı yazan Aytül Akal. Aytül Akal'ın genç yaşlardan itibaren hem yayıncıhk, hem de yazarlık deneyimi var. Çocuklar için yazdığı yüze yakın çağdaş masalın yanı sıra, öykü kitapları ve piyesler de yazan Akal'ın aynı zamanda yetişkinler için yazdığı iki kitabı var. (Kent Duygusu ve Beni Bırakma Hayat) Ben burada Aytül Akal'ın çocuk yazan kimliğine ilişkin bazı saptamalar yapmak istiyorum. Öncelikle belirtilmesi gereken nokta, Akal'ın, Ayla Çınaroğlu ve Aysel Gürmen ile birlikte kurduğu Uçanbalık Yayınlan'nın, 9O'lı yıllardaki yeni eğilimin sözcülerinden biri olmasıdır. Aytül Akal'ın en çok ürün verdiği alanın başında, yazdığı çağdaş masallar geliyor. Belki bu kavrama biraz açıklık getirmek ve bu alanın da ülkemiz açısından içinde barındırdığı sorunlara değinmekte yarar var. Bilindiği gibi çağdaş masal, geleneksel masalın tersine, yazarı belli, geleneksel masalların temel anlatım biçimini bozmadan anlatüan, çoğunlukla da içinde günümüzün olaylarının ve sorunlannın yer aldığı masalsı anlatılardır. Bu temel anlatım özelliklerini belirleyen olağanüstü güçler, iyikötü karşıtlığı, dersler verme ve erdemli olmanın önemi yine kendini korumaktadır. Zengin bir öz banndırmasından olsa gerek, masal türü en fazla yozlaşmanın olduğu bir alan aynı zamanda. Çünkü, bilinen bir masalı alarak hiç değiştirmeden aynı olay dokusu kullanılarak yazılan öykülerin altında bir de yazar adının olduğu gerçeğiyle sık sık karşılaşıyoruz. Bu nedenle klasik masalların, SAYFA 6 üzerinde yazar ismi yer alan onlarca örneğiyle karşılaşmak olanaklı günümüzde. Oysa bilinen bir masalı yeni bir anlayış, yeni bir yorumla ele alarak yeni versiyonlar oluşturmak da olanaklı ki, bu gibi örnekler de var kitapçdarın çocuk raflarında. Bu tür uyarlamalar masal türünü zenginleştirirken, ilk andığım örnek gerçekten de biraz düşündürücü. Masal türünü zenginleştirici ve günümüz dünvasına ışık tutan üçüncü tür olarak çağdaş masalları anmak istiyorum. Bu alanın başanlı ismi Aytül Akal, on grup olarak yayımladığı masallannda çocuklara yalan bir dünya kurmakla kalmıyor, onlara düş gücünün kapılannı aralayarak hem kendilerine farklı bir gözle bakmalannı sağlıyor, hem de henüz okumaya başlamamış ya da yeni okumaya başlamış çocuklarda yazına merağı arttırıyor, okuma ilgisi uyandınyor. Çünkü çocuklar yazınla ilk kez masallar aracılığıyla tanışır. Daha okul öncesi dönemde yetişkinlerin okumasıyla, sonraları da kendisi okuyarak bu tür ile çocuk arasında sıkı bir ilişki oluşur. Belki de çocuk diğer yazın türlerini okumaya geçerken masalı bir atlama tahtası olarak bıle kullanır. Aytül Akal'ın masallan şöyle gruplaşıyor: "Uzaylı Çocuk Masalları , "Ağaç Masallan", "Orman Masallan", "Fil Masallan", "Çikolata Masallan", "Güzel Dünyamıza Masallar", "Kitap Masallan", Uyku Masallan", "Peri Masallan", "Çocuğuma Masallar". Bu gruplama çocuk dünyasını kuşatır nitelikte. Çizgi film gerçeğinde de gördüğümüz gibi çocuklann uzaya merakı, hayvan sevgileri, çevreye ve doğaya düşkünlükleri vardır; en sevdikleri yiyeceklerden olan çikolata adına masal oluşturmak çocukluk adına hoş olsa gerek. Bu masalların hemen tümünde öğretici bir çizginin varlığı hemen göze çarpıyor. Son zamanlarda çocuk yazmı alanında en çok eleştirilen noktalardan biri öğreticilik. Yani yazarın parmağı havada, çocuğa belli dersler vermesi elbette eleştirüecek bir anlatım biçimi. Ancak çocuklar yaşamı, doğayı, çevreyi, kurallan vs. ilk lcez öğrenen varlıklar oldukları için, çocuk yazınını öğreticilikten bütünüyle yalıtmak pek olası değil, aslında olmaması da gerekiyor. Ne var ki, bazı kitaplarda bu anlayış öylesine abartılı bir hal alıyor ki, çocuk kitabı neredeyse bir ahlak kitabına, daha ileriye gitmek gerekirse beyin yıkama aracına bile dönüsmektedir. Bu tür öğreticilikten yana olmak, günümüz çocukluk gerçeği açısından da mantıklı değil. Işte Aytül Akal'ın çağdaş masallan, bıçak sırtı gibi olan bu alanda da bir denge kurmuşa benziyor. Anlatılann hem yazınsal niteliği, hem de öğreticilik boyutu uyumlu bir birliktelik içinde çocuğu kucaklayabiliyor. Örneğin yazar, bütün konulannı çocukların doğal çevresinden seçiyor. Bunlar • arasında çevre sorunları, çocukların olumsuz davranışlan, yeme alışkanlıklan, okul, demokrasi kultürü gibi konular yoğunlukta. Akal'ın aynı zamanda bilgilendiricilik işlevi de bulunan masallarına biraz daha yakından bakılırsa, çizgisinin daha net çıkacağı inancındayım. Hemen her masalda, anlatının kahramanı olan çocuk, ağaç, ay dede, fil, zürafa vb. çocuğa yoğun bir serüven yaşantısı sunuyor. Kimi masalda çocuk yatağıyla dünyada ya da uzayda gezinü yapıyor, kiminde denizlerin ve cevrenin kirlenme tehdidi çocuklann anlayabileceği bir dilde aktanlıyor. Bu öykücüklerde önemli olan eylem değil, bu eylemlerle anlatılmak istenen gerçeklerdir. Örneğin iki inatçı ağacın, inat ettikleri sürece diğer ağaçlar gibi verimli olamamaları sorunu tartışuırken, çocuk yaşadığı serüven duygusunun yanısıra, uyumsuz olanın ayrımına varabiliyor ve uzlaşmanın gereldi olduğunun bilincine varabiliyor. Ya da Rengini Arayan Top anlatısında olduğu gibi tek renklilik yerine: ızlaşmanın ve çok renkliliğin önemi vurgulanıyor. Bu anlatıda başta renksiz olan toplar renk dağıtımı yapıldığı gün giderelc bir renk alırlar. önceden çizilen dünyanm yerini artık rengârenk toplardan oluşan bir dünya alır. Ne var ki bir top renk dağıtımına geç kalır ve bütün renkler tükenir. Diğer toplann sergiledikleri paylaşımcı ve uzlaşıcı davranışlanyla o topa dokunmalan, o topun rengârenk olmasını sağlar. Böylece renksiz olan top, içlerinde en güzeli olur. Burada tek renkli, tek sesli ya da tek bakış açıh olmak yerine, çok sesli ve çok bakış açılı olmanın zenginliği vurgulanıyor aslında. Çocukta demokrasi kültürü oluştunna adına zengin bir içerik banndıran bu anlatı, keyifle okunabilen bir öykünün içinde verilmiş. Benzeri bir öyküde de, insanın en güzel hali, en doğal halidir mesajı veriliyor. Tepesindeki yaprakları her gün biraz daha biçimlendirerek en güzel ağaç olmaya çalışan bir ağaç, üzerinde yaşayan canlıların doğal barınma mekânlarını bozduğu için zamanla yalnız kaür. Sonunda en doğal olduğunda yine kuşlar, kelebekler ve sincaplar onun üzerinde barınma olanağı bulur. Gunümüzde neredeyse bir yabancılaştınna etkisi gibi uygulanan moda, gerçekten de insanları özüne yabancılaştırmakta zamanla. Böyle bir konunun çocuk dünyasında, bir çocuk masalında Aydmlanma sorunu Öğrettalllfc boyutu J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle