02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

riatı ve Osmanlı yasalannı uygulayan kadılann atanmasına; koyun, yavlak, kışlak vergileri konulmasına, yerleşikuğe zorlanmalanna karşı bir tavır almaktadırlar. OsmanlıSafevi kavgası Türkîran kavgası değil, devlet yasalarının ve şeriatın ağır bastığı bir merkezi imparatorluk düzeniyle yeni bir dinsel çerçevede bütünleşen Türkmen gücune da' coşkulu bir hareketin kavgasıdır. "İşmail' asıl olarak bu kavganın "Kendi içinin a; lasına bakan" bir Pir'in, Tekelü Hay 'lar'ın biliciliğiyle vurgulanan 1487'deki bir kutlu doğurnla başlayan romanıdır. Safevi Şeyhi Haydar'ın karısı, Uzun Hasan'ın kızı Marta bir oğlan çocuğu doğurmuştur. Atası, "gerçeğîn özünü, gizlisini, saklısım araştıran, bilen Batıniye adıyla anılan" tmam Cafer'in oğlu olan Haydar, doğacak çocuğuna aylardır "Düsman burcuna dikilmiş Dİr bayrak, kurmak istediği düzeni geçmişle bütünleştiren, köklerine götüren bir sembol" olacak bir ad aramaktadır. "Doğru inancın düşmanlan bu adm karsısında tepeden tırnağa titremelidir." Haydar, "Adılsmail olacak" der. Ismail büyüyecek; üç yüz kadar dervişin kurduğu bir gönül kalesi olan ve yıllar geçtikçe Türkmenlerin benimsediği bir merkez naline gelen Erdebil tekkesinin şeyhi olacaktır. Zulümden kurtulmak isteyen, boyun eğmek istemeyen Türkmenler" akın akın buraya gelmektedir. 1460'ta Şirvan Şahı ile savaşta ölen Şeyh Cüneyt'in oğlu Havdar, doğar doğmaz Şeyh ilan edilir. 9 yıl AKkoyunlu sarayında kalıp Arapça, rarsça, Kürtçe, Türkçe, çağın her türlü bilimi ve savaşçılık öğrendikten sonra Erdebil'e gelip postuna oturur. Gönlü aşka ve tasavvufa yönelirken aynı zamanda Safevi ordusu başkomutanıdır. 1488'de Akkoyunlularla savaşta bir oka hedef olur; başı kesilir. îsmail, ağabeyi Sultan Ali'nin yiğitlikleriyle büyür. Ağabeyi ona, "Eksiktin tamamlandın, artık bir bütünsün... Yüzünü güneşe dön ve güneşin battığı yerden çekin... Sırn olma yan tarikat olmaz. Her pir yeni sırn bulmalıdır" deyip Şeyhliği ona bırakır ve savaşa, ölüme gider. Ismail için saklanma günleri başlamıştır. Yıllar geçer, Necm adlı bir Hurufi kuvumcuyla dostluğu başlar. Nesimi'yi tartışırlar, "kalemle kılıcın hangisinin keskin olduğunu, zulmün ne demek olduğunu, nasılortadankaldmlacağını..." Necm, kararını verir: "Zulüm yok olamaz. Kimse bu dünyadaki zulmü yökedemez." tsmail lulıca ve şiire vurur kendini. "Şiir zihnini ve gönlünü yormakta, kılıçsa terletmektedir" îsmail'i. "Şah Hatayi" mahlasıyla bildiğimiz şiirlerin şairi ve on binlerce insana "Şah'a gidelim" dedirten bir çığın yaratıcısı olacaktır... 1499'da gizlenme yıllan biter ve Erdebil'e döner, zaman gelmiştir. "Hayatım uykuda geçti" diye anlatır Necm'e: "Rüyalarımda Nesimi, Fazlullah, Sabbah, Ismail, Attar, dedem Cüneyt ve atam Haydar dolaştı. Ne öğrendiysem bu rüyalardan öğrendim. Bunların kimi kılıçla, kimi ateşleöldürüldü. Kimi de bir av hayvanı gibi kovalandı, kaçıp gizlenmek zorunda bırakıldı. Artık feleğin bu oyununu oynamayacağım. Av bitti. Şimdi avcı benim. Hepsi için avcı benim...' Dolup taşan Erdebil'e yerleşirler. Şarap yani "kızıldeli", "muhabbetin cül çözücüsü, gönüllerin kilidinin anahtarı, ilahi aşkın şarabının bu dünyevi köprüsü ne güzel bir muhabbet arkadaşıdır" Şeyh'in sofrasında. Sıvas, Tokat, Amasya, Dulkadır, Karaman, Toroslar, Teke Türkmenleri Safevi ordusuna katılmaktadır. tsmail, Şirvan Şahı'ndan intikamını alır. Akkoyunlular taht kavgasındadır. Safevi ordusu büyüyerek şehirlere girmektedir. Ismail'in emriyle kırımlar yapılır. 1501'dir, Ismail 14 yaşındadır, Tebriz'e girerler; Safevi devleti kurulmuştur ve Şah Ismail'in ilk buyruğu okunur: "Tebriz bundan böyle Safevi devletinin taht şehri olacaktır... Yüce Allah'ın yeryüzündeki kanıtı Şah Ismail efendimiz adına para kestirilecektir... Bundan sonra tüm camilerde ezan Ehlibeyt dosdarınınokuduğuşekliyleokunacaktır..." Ve korkunç bir kırım. Ismail'in yaşamındaki, babasının kafatasınm getirilmesi, annesini idam ettirmesi, Tebriz'deki binlerce insanı yok eden kadiam gibi olaylarla zaferin ne olduğu, zulmü kaldırmanın nasıl gerçekleşebileceği, düşmanların hiç tükenmediği, Iskender'in abSAYFA 16 ı hayat masalı, Şeytan'ın lanetlenmesi gibi trajedilerin islendıği, tartışıldığı bölümler, romana ayn bir boyut ve sürükleyicilik katıyor. Örneğin Ismail'in, "Yoksulluk zulme benzer, yoksulluk zulm üretir bilmez misin Necm?.. Yoksulluğu kaldırmadan zulmü nasıl kaldınnm?.." sonısuna Necm'in yanıtı, aynı zamanda Şah'ın da sorgulanmasıdır: "Sadece Tebriz'den yoksulluğu kaldırmaya bile tüm hazinemiz yetmez. Yoksulluğun nedeninin ordulara yapılan harcamalar olduğunu söyleyen o çağın bilgesi Necm'in düşünceleri, çağımızdaıbile süren savaşban^ ikilemine getirilen en doğru yorumlardan bıridir. 1510 da Özbek ordusunu, "Yeşilbaşlar"ı da yenip Horasan'ı ülkelerine katarlar, artık Hindistan yolu açılmıştır. Trabzon'da ise bir "Atmaca", "Şehzade Selim", Osmanlı tahtına hazırlanmakta ve Ismail'in büyüyen devletini gözlemektedir. Teke'de Karabıyık Hasan Halife'nin oğlu "Şahkulu Sultan" ayaklanır, Osmanlı'yı bozguna uğratırsa da avaklanması yeterli desteği bulamaz ve "Şana gidelim" deyip on be§ bin müridiyle Tebriz e gelir. Şahîculu orada gördüklerinden sonra şunları söyler: "Hiçbir şah bir ülkede iki şah istemez, aslına bakarsan bir dünyada iki şah istemez. " Şahkulu, ikranndan dönenlerden değildir, Ismail'se kararını vermiştir: "Bu piri al götür, yok et. Kimse görmesin, kimse de duymasın..." der bir adamına. Çünkü ona göre Şahkulu zamansız ayaklanmışar ve Osmanb'nın hışmuıı çekmiştir. 1512'de Osmanlı tahtına Yavuz Selim oturur. Selim Anadolu halkına yönelik yoklamalar yaptınp Kızılbaşlan saptar, ardından ulemadan "Kızılbaş öldürmenin caiz olduğu" fetvasını alır, Yeniçerilerdeki Bcktaşilik olayını araştınr. Sefere çıkar ve Anadolu'da otuz bin Kızübaş'ı kadettirir. Şah Ismail, Tacım adb iki cariyeyle evlenir. Yavuz Selim'le mektuplaşıp birbirlerine meydan okurlar, savaş ilan ederler. "Kim ne bilir bizi nice soydanız / Ne zerrece oddan ne de sudanız" diyerek Abdal Musa'dan türkü çağıran Bozoklu ozanın dedikleri derin düşüncelere salar Şah Ismail'i. Osmanlı ordusuyla Safevi ordusu 22 Ağustos 1514'te Çaldıran Ovası'nda karşılaşır. 27 yaşındaki Şah tsmail coşku şiirini okur askerlerine: " Yezidin leşkeri yüz bin olursa / Vilayet leşkerinden bir yeterdir... Kızıl âlem, kızıl bayrag, kızıl tac / Giyinse gaziler ol gün hazerdir..." Ama Köroğlu'nun dediği gibi "tüfek icat olmuş, menlİk bozulmuştur". Ateşli silahlara yenik düşer Safevi ordusu. Şah Ismail'in karısı da tutsak düşer: "Dilberin gitdi Hatayi sen n'idersin dünvayı / Çünki can girdi bu ten yareb niya kaldi mene..." Tebriz'i bırakıp kaçar, oğlu Tahmasb dört yaşındadır. Osmanlı ordusu çekildikten sonra yine döner. Hayyam'dan bir şiir okur Necm'e, Hayyam'ı yeni anlamaya başladığını söyleyerek: "Yepyeni bir saltanat olacağına / yıllanmış şarap olsun, bir yudumcuk. / Şaşma seni şaraba götüren yoldan, / bir tası, sarayda vaşamaktan daha güzel. / Küpün ağzına konan kerpiç var ya, / metelik etmez yanında şahlann tacı." 22 Eylül 1520'de Yavuz Selim ölür. Şah Ismail, "Bu dünyanın, kendisi gibi yenilmez bir şahı bile yenen bir hükümdara dahi kalmadığı gerçeği"ni düşünür, bundan sonra "şiir vakti" Daşlar. Ve Şah Ismail, "Geldik, oynadık, gidiyoruz" der yaşamının sonuna gelirken. "Cihaneışk ile üryan gelenler / Gidende hem yine üryan değil mi... Günini hoş geçür miskin Hatayi 7 Gelen devran aceb devran değil mi..." Kısacası tarihe, Şah tsmail Hatayi'ye, Yavuz Selim'e, Şeyh Cüneyt'e, Hayyam a, Nesimi'ye, Şahkulu'na, Hallacı Mansur'a, Abdal MusaVa, tskender'e, Safevilere, OsmanUlara, Caferiliğe, Aleviliğe, Hurufiliğe, Bektaşiliğe uzanıp roman tadına varmak isteyenler için vazgeçilmez bir kitap olmuş "Ismail". • * Yazıda sözü edilen Reha Çamuroğlu kitapları: Tarih, Heterodoksi ve Babailer 1990, 3. Basım, Om Yayınevi, 1999;Sabah Rüzgârr. EnelHakk Demişti Nesimi, 1992,2. Basım, Om Yayınevi, 1999; Dönüyordu: Bektaşilikte Zaman Kavrayış» 1993,2. Basım, Om Yayınevi, 1999; ismaiİ Ocak 1999, 3. Basım, Om Yavınevi, 1999. Buvuk bir anakaraar huzuıt BETUL TARIMAN mın fotoğrafını çeker dururuz. "Nereye gitsem kıyılıyor içim Çekip çıkarsam da gözlerindeki boşluGelip bana çöküyor akşam Uyauruk yamtlar sunuyorum Gecelerin sorgusuna Benden önce yıktlıyor masalartn sarl " (Panik, s. 20) Menzil adlı şiirde ise Günbaş sevginin, aşkın şiirini yazmış, denizde yüzmüş. "Seni Seviyorum'un" güzelliği, erişilmezliği şeylerin daha güzel yapmış şiirini. tşte Menzil adlı şiirden aşk taclında dizeler: "Vargüciimle küllenmiş bir ateşi üflüyorum Bir deli gibi günün her saatin de kmk aynalar tutuyorum görünmeyen yüzüne Seni seviyorum Seviyorum seni kimin haddine Hesabt yok ciğnediğim smtrlartn Incittiğim askerlerden ö'zür diliyorumHiç kimse ulasamaz bu sevdamn menziline" • t •?•• • (Menzil, s. 5 7 ) E ge'nin o mavi sularıyla buluşupda yazmak hem de hüznün esiğinde, ölesiye acımak sonra da. Gölcede 40 derece altında üşümek türünden bir şey bu ya da dökülmesi zamansız yapraklannın bir çiçeğin. Içimi kemiren şey neyse geldi orada da buldu beni. tda'nın eteklerinde. Baktım da Körfez'e zamanı gördüm. Eskil askları, acılan. Olgunlaştrm, güreldim. Dana bir zenginim şimdi. Şiirle, aşkla, hayatla. Şiirin o sonsuz sularında geziniyor öte dünyarun sınırlarını zorluyorum adeta. Çünkü içinden şiir geçen şehir beni çağınyor, beni hem de çok uzaklara. Ardından raftan bir kitap çekip okumaya başlıyorum. Sulardan Sonra. Günbaş şiirini hayatla, aşktarla yoğurmuş uzun süvarisi zamanın. Kalbi çiçekle dolu, saçlannda rüzgân mevsimlerin. Hasret ve aynlıklardan yana değildir ama bir o kadar da "inleyen bir nilüferin köklerini" sezebilecek kadar da ince. "Bize sevdalar demle inleyen bir nilüferin köklerinden/ kurutulmuj menekfeler koy araya/ Tatlt masallar kanatlı söylenceler Araya hasretler ayrtltklar koyma" (Hoyrat, s. 9) Çünkü büyük bir anakaradır hüzün. Onun cumhuriyetinde acıyla kankardeş büyüyüp gider insan. Ebrulu bir yaz olur onda aşk. Bir sessizlik sonrası büyük bir fırtına belki. Seskici adlı şiirde ise Günbaş seslerin şiirini yazar. Sesler onda sanki ezgisi gibi görünür. Şair biraz da herkesin göremediğini görür duyamadığını duyar ya Günbaşda ayrıntıları yazar ve sesler dünyasında gezdirir bizleri. Umarsız bir insan, delik desik toprak onda değişik duygular uyanaınr. "Sesleri topluyorum silip günlerin pasını Yağmurla yıkanmış akşamın üzertnden Sesini iki canlt alacakaranlığm Ktrgın düjlerin teriniöpen" (Seskici, s. 12) Sulardan Sonra/ Ahmet Günbaş/ Şiir/ Etki Yaymlart, 1999. Dil devpimi, iletisim ve ötesi AHMET KOCAMAN il devrimi Cumhuriyet'in aydınlanmacı atılımlarının en önemlilerinden birisi, belki de en önemlisidir. 'Atatürk'ün ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır' temel düşüncesine dayanan bu atılım, Türkçeyi gerçek benliğine kavuşturmak için bütün yurttaşlan duyarlı olmaya çağırıyordu. Kısacası, dil devrimi bir kimlik Kazanımıdır öncelikle, ama onun ötesinde toplumsal iletişimin etkinliğini, ortak kültürün paylaşımını amaçlayan bir iletişim devrimidir. Gerçekten de Cumhuriyet dönemi öncesinde halk ile yöneticiler arasındaki iletişimsizlik, yazılı ve sözlü dil arasındaki kopukluk ancak böylesi köktenci bir yaklaşımla ortadan kaldınlabilirdi. Devrimin ilk yıllarında, 1950'lere değin, Cumhuriyet'i kuranların yarattığı coşkuyla Türkçe çok şey kazanmıstır. Yalnızca 1961 Anayasası'nındilibilebunu kanıtlamaya yeter. Bütün engellemelere, yasaklamalara karşın, sözgelimi gazete dilinde, Türkçe kullanımı 1980lerin başlarında 580 lere ulaşmıştır (bkz. îmer. 1998). Ne olduysa bundan sonra olmuş. Türk Dil Kurumu'nun Atatürk'ün vasiyeti yok sayılarak yapı değiş ' D "Çattacev&bfrafktrhayaT Gitmek de kalmak da zordıır kimi zaman. Gitmek isteseniz de gidemez çivilenip kalırsınız o yaşamak denen boşlua. Fakat gün geür o boşluk sizi boğar, k adımı atan eşikten siz olurşunuz. Günbaşda Karnaval Saati adlı şiirinde gitmeleri özlemiş oturma şiirini yazmış gitmenin. "Valizin gitmeleri özlüyor Birazdan kimseler kalmayacak Katlanıp konulacak cümîe yeminler Rüzgâra elini ver aşka bir dokun Karnaval saatin uzun uzun çalacak" (Karnaval Saati, s. 19) Kimi kez nereye gitsek de hüzün gelip bulur bizi. Bir deniz kenarında tutulan balığın keyfi mutlu etmez bizi nedense. Kedere bağımlı bir şekilde yaşa CUMHURİYET KİTAP SAYI 553
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle