02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

sorgulamalar... Bütün bunlar titiz ayrıntılarla işleniyor. Ustaca çizilen diğer kişilikler de onun olgunlaşma serüveninin berraklık kazanmasına yardımcı oluyor. Romanın kilit noktasını, Törless'in, öğrenciler arasında gittikçe ağırlaşan şiddet ilişkileriyle, insan ruhunun karanlık yüzüyle karşılaşması oluşturuyor. Bu yönüyle Genç Törless, Nazi dönemini çok önceden haber veren, adeta kehanet niteliği taşıyan etkileyici bir eser. Aşklar ve Çiftler, DaliGala/ Herbert Genzmer/îletışım Yaymları/160 s Sürrealizmle, "bay Sürrealizm" denecek kadar özdeşleştirilmiş dünya meşhuru uçuk ressamla, onun sevgilisi, ilham perisi, hamisi (ve pazarlamacısı!) rollerini üstlenen bir kadının, Gala'nın acayip hikâyesi... Kendine hayranlığı, benmerkezcüiği, kompleksleri, müstehcenlikle örtülmüş eşcinselliği (yoksa cinsellikdişilık mi?), 1 ' dehâsı (yoksa şarlatanlık mı?), faşizmle ve Katolisizmle cilveleşmesi (yoksa poz mu?) Ue Dali... Özgüvenli, becerikli, girişken, ne istediğini bilen kişiliğiyle, cazibesiyle ve fettanlıkla "çocukkadınlık" arasında salınan imgesiyle Gala... Içinde sapkınlık gösterisi, iş ortaklığı ve de tutkulu beraberlik taşıyan bir sembiyoz: DaliGala... Bu "tuhaf" çiftin hikâyesi, Katalonya taşrasından, iki dünya savaşı arasının sürrealist muhitine, Ispanya îç Savaşı'nın kaosuna Ikinci Dünya Savaşı sonrasının Âmerikan tarzı "kitle kültürü"nün oluşum devrine kadar uzanıyor... Osmanlı tmparatorlu&u'nda Yaşamak/ Francois GeorgeonPaul Dumont/lletişim Yaytnları/423 s. Balkanlar'dan Magrip'e, Kafkaslar'dan Arabistan'a kadar uznanan bir imparatorlukta yaşamak, mezheplerle dinlerin; şivelerle dillerin; kökenlerle halklann ve törelerle yaşam biçimlerinin olağanüstü farklılık gösterdiği karmakanşık bir dünyada yaşamaktır. Ve tabii, dinin ağırlığıyla; aile, tarikat, lonca, cemaat gibi gruplaşmaların kaçındmaz önemiyle; mübadele, oyun, tören, bayram gibi yoğun toplumsallık biçimleriyle belirlenmiş bir toplum içinde yaşamaktır. Osmanlı'da toplumsallaşma, nerede, nasıl ve kimler arasında olurdu? Neler konuşulurdu? Ramazan eğlencelerine Yahudiler ya da Hıristiyanlar katılır mıydı? Doğu Anadolu'daki Ermeni çocukları hangi oyunları oynarlardı? Nasıl Izmir'de bir Fransız olunurdu? Kimler Türkçe konuşurdu? 1900'lü yıllarda Selanik halkı hangi sporlarla uğraşırdı? Kabadayıların, külhanbeylerinin toplumdaki işlevleri nelerdi? Kitap bu sorulara cevap vermeye çalışıyor. Bir yandan da, "Osmanlı hayatı son iki yüzyılda Batı'nın ve milliyetçilerin etkisiyle nasıl evrildi? Bireyin yeri neydi? Farklı halklar gündelik hayata uyum sağlayabildiler mi? Osmanlılar gerçekten birlikte mi yaşadılar, yoksa sadece yan yana mı yaşadılar" gibi soruları akla getiriyor. Son iki yüzyılda Osmanlı'da toplumsal hayatın akışını kitabın akışını izleyerek yakalayabilirsiniz. Aşk Romanları Yazan Adam/ Levent Metetletıştm Yayınları/131 s. "Romanı okumaya ve Orhan Cemil'in yazdıklarını yaşamaya devam ettim. Her bölümden sonra, yaşadıklarımın etkisi henüz üzerimden silinmeden oturup bir bölüm de ben yazıyordum. Böylece giderek, iç konuşmalarla zenginleştirilmiş ve onun kahramanlarından esinlenerek yarattığım karakterlerin rol aldığı yeni ve farklı bir roman biçimleniyordu." Roman içinde bir roman ve onun içinde de bir roman. Aşk romanları içinde geçen ya da aşk romanlarının içinden geçen bir aşk hikâyesi. Aşk kurguları ve aşk "modelleri" hakkında biraz sızılı ama yine de eğlenceli bir iç yoklama, aynı zamanda. Kurmacanın imkânlarındaki bu geniş ve güzel dolaşma, iyi yazann elinde bu "moda" türün bereketinin kolay tükenmeyeceğini gösteriyor. Buz Üstünde Piknik/ Andrey Kurkov/îletişim Yaytnları/230 s Viktor, çekmeceleri tamamlanmamış, sayısız kısa hikâye ile dolu, kendi halinde bir yazardır. Hayalini kurduğu edebi başarıya ulaşmak şöyle dursun, yazdıklarından kazandığı para mütevazı hayatını sürdürmesine bile zar zor yetmektedir. Kiev hayvanat bahçesi maddi gerekçelerle bünyesindeki hayvanları dağıttığında, yalnızlığına ortak olsun diye yanına Penguen Mişa'yı alır; fakat hayvan beraberinde kendi yalnızlığını da getirir. Victor'un tek başınahğına Mişa'nın melankolisi karışır ve ilham perilerini beraberce beklemeye başlarlar. Bir gün büyük bir gazetenin yazıişleri müdürünün kendisine dolgun ücretli bir iş teklif etmesiyle Viktor makus kaderinin değiştiğini düşünür. Ancak bu alışılmadık bir iştir ve kısa süre sonra ortaya çıkacağı gibi bazı sorulara gebedir: Henüz hayatta olan ünlü şahsiyeder hakkında, Öldüklerinde yayımlanmak üzere mersiyeler kaleme alacaktır. Bir süre sonra ilk heyecanı geçip yazıları kendi masasının çekmecesi yerine bu defa gazete binasındaki çekmecelerde birikmeye başlayınca, Viktor'un mutsuzluğu geri gelir. Yazar olarak adını duyurmak bu yolla da mümkün olmamıştır; mersiye sahipleri hayatta ve sapasağlamdırlar! Bir süre sonra Viktor gazeteyi açtığında basılmış ilk mersiyesiyle karşılaşır. Bundan sonra hayatındaki tekdüzelik tamamen silinecek, yerini içinden çıkılamaz bir kaosa bırakacaktır... Yanıkkır Akfamlan/ Musta/a ErdalKüçükmenderes Gazetesi Yaytm, Agustos 2000 "Basın" denilince, Istanbul'da yayımlanan renkli gazeteler akla geliyor hemen. Oysa Anadolu'nun dört bir yanında, binbir güçlükle yayımlanan yerel basınımız unutulmamalı. Yerel haberleri, yerel gelişmeleri halkla uluştıran; ister seçimle ister tayinle gelmiş olsun, yerel iktidar odaklarını denedeyen gazeteler... Ekonomik sorunların yanında türlü teknik olanaksızlıklara karşın, o gazeteleri gününde yayımlayıp halka ulaştıran gazeteciler... Onlar, bir bakıma asıl fedakâr basın emekçileridir. Işte Ödemiş'te yayın yaşamını sürdüren Küçükmenderes gazetesi ve onun başyazan Mustafa Erdal bu alandaki onurlu ve fedakâr gazeteci tarifine uyan bir kimliğe sahiptir. Mustafa Erdal'ın kitabı Küçükmenderes Gazetesi'nde yayımlanan başyazılarının derlemesidir... Yaşamdan kopmuş değildir bu yazılar; aksine yaşamın tam içindedirler. Bu yazılar yerel sorunlarla güncel sorunları bağdaştırır, yorumlar yapar, yargıya vanr. Mustafa Erdal'ın "Topluiğne ve Inceçene" adlı kitapları vardır. Yanıkkır Küçükmenderes ovası ismidir. Bu isim gerçek bir öyküyü de seslendirir. Yanıkkır, Ödemiş gerçeğini simgeler. Çünkü Ödemiş'in en ünlü ovasıdır. Yanıkkır aynı zamanda Erdal'ın azimle, sebatla yaşam alanındaki çabalarını, yazım alanındaki savaşımını da simgeler. Erdal, bu yapıtında, halkla birlikte halkın dertlerini savıınuyor. Isteme Adresi: Küçükmenderes Gazetesi CumhuriyetCad. 12/2 Ödemiş Bırak Soğusun/ Cem SancarGendaş Kültür Yayıncıltk/112s Cem Sancar'ın öykü kitabı Bırak Soğusun, Gendaş Kültür Yayıncılık'ın Günlerin Getirdiği dizisinden çıktı. Yeni bir yaşama tarzı öneriyor Sancar. Geçmişle bugünü birleştiren, Batılı bir anlayışla yaşarken, Doğulu olduğunu anlamış bir yazar. Bir yerli, Istanbullu bir uzay gemisi kaptanı o... Postmodern bir anlatı diyebileceğimiz öykü kitabının anarşist bir yanı var; sisteme başkaldınyor ama bunu yaparken de yıkıcı değil yapıcı. Neyin olmadığını söylerken, olması gerekeni söyleyen bir yanı var yine de ahlakçı ya da pedagojik değil. Bırak Soğusun bir itirafname aslında. "Ensest"in; ateist bir gazetecinin 'îstanbul Müslümanlığı'ndan nasıl etkilendiğinin, medyanın gizli kültürlerinin, hırsızlığın, yetmişli yılların militan solculuğunun, inançlı devrimciliğin anlatısı. Bitmez tü kenmez sistem karşıthğından "kalenderi" karşı çıkışlara, Anadolu zındıklığından (bilge) "Cavlak"larda bulunan köklerine gelmenin öyküsüne, îstanbul'a, arka sokaklara duyulan aşktan, tstiklal Caddesi kültürüne, Kumburgaz'a, o büyük aşklardan, çocukluğumuzdan, kaçırdığunız fırsatlardan, şimdinin güzelliğine pek çok şeyden söz ediyor Cem Sancar... Ve para kültürüne, hıza, aceleye, kıne, kibre adayıp oburca tükettiğimiz hayatlanmıza bir dakika diyor; "Bir dur, bir sakinleş, bir düşün. Bir sus. Bırak Soğusun. Kendine bu koşuşturmanın ortasında böyle bir izin ver. Sonunda ne güzel bir insan olduğunu anlayacaksın." Cin Treni/ Rıza Ktraç/Gendaş, Kültür îâytnlan/183 s Cin Treni, daha önce öyküleri yayımlanan Rıza Kıraç'ın ilk romanı. Cin Treni bir polisiye ama Amerikalı ya da Avrupalı yazarların yazdığı polisiye romanlardan çok farklı. Onlar bir şüphe üzerine yazarken, Rıza Kıraç romanını Türkiye'de mümkün olabileceğini iddia ettiği gibi 'paranoya'dan yola çıkarak yazmış. Kitapta birden razla tekniği bir arada kullanmış yazar. Aldığı sinema eğitiminin ve deneyiminin yazma eylemine katkısı romanda açıkça görünüyor. Mekân net, Türkiye. Karakterler net; dürüst, doğrucu, zeki ama safça. Muharrem ve kendini akıllı sanan pek çok insan. Muharrem'in mali yükselişi; aniden üstelik belirsiz bir sebeple büyük bir holdingin üstdüzey yöneticisi haline getirilişiyle başlar. Hem bunun nedenini, hem de tutkuyu keşfedişi uzun sürmez... insan merakh bir varlık, aklına her an bambaşka bir fikir ve çdgın oyunlar gelebüir. Muharrem de kendini işe girişinin ardından, toplantılanndan birinde çılgın bir cinayet oyunun içinde bulur. Paranoyak bir hikâye ile karşı karşıyayız, her sayfada biraz daha çetrefilleşen ilişkilerin olayların gelip dayandığı nokta iktidar... Hem değişimin kendisi hem de iktidann niteliği her geçen gün biraz daha felaket bir hal almakta. Cin Treni, bu değişimin belirlediği, biçimlendirdiği karakterlerin etrafında dönen hikâyesiyle gözümüzün önünde dönen dolaplara ancak gerçeğe dönüştüğünde çevrenizde her şeyin varhğını yeniden sorgulamanız gerekiyor; yaşadığınızın ıarkındaysanız payınıza düşeni almak için Cin Treni'nde yolculuk etmek zorundasınız. Bu trende yolculuk ettiğinin farkına varmayan Muharrem'e lurnse cin olması gerektiğini söylemedi. "Şimdi yazacaklanm size inanılır gibi gelmeyebilir ama ben bunu yaşadım ya da kıyısından döndüm, demek doğru olur 'Biz Öldürmek Üzerine Küçük Bir Oyun' oynamak istedik. Zekâmızı, entrika kurmadaki maharetlerimizi, soğukkanlılığımızı keşfedecektik. Birbirimize kumpaslar kurupdaha doğrusu cinayeder işleyiparamızdan birini üstüne yıkmaya çalışacaktık, delillerin aleyhine işlediğini gören kurbanartık şans hangimize gülersesuçsuzluğunu kanıtlamaya çalışacaktı. îçimizden hiç kimsenin kılına zarar gelmeyecek şiddeti,..çevremizden seçtiğimiz kurbanlara yöneltecektik. Öyle de oldu." Musa da Böyle Buyurdu/ Sedat Memılt/Kaynak Yayınları/119 s. Sedat Memili'nin bu çalışmasında, Tevrat'ın "Tekvin" ve "Çıkış" bölümlerinde yer alan terör olgusu ele alınıyor. llahlann karanlık yüzleri konu alınırken, her türlü iyiliğin kaynağı olarak görülen bu ilahlann aynı zamanda ne tür kötülüklerin kaynağı olduğu üzerinde duruluyor. Memili'nin, Aydınlık dergisinin düzenlediği 1999 Turan Dursun Inceleme ve Araştırma Ödülü'ne katılan bu eseri övgüye değer bulundu. Kitaptan bazı konu başlıkları şunlar; Mitolojilerin Yazıya Dönüşmesi... Yehova'nın Can Alma Yetkisi... Kutsal Kitapta Terör... Ya Şeytan Olmasaydı?... Yehova Teröre Ortam Hazırhyor... Yehova'nın büyük Işini ABD üstleniyor... Musa'nın 20. yüzyıl Versiyo nu; Gladyo... Din Silaha Dönüşüyor... îlahların Urettiği Cellat... Sermaye Tanrılarının Musa'ları... Sömürünün Tinsel Kılıfı... Inanç mı Kâr mı.... Mübarek Olanlar Hile Yapar mı?... Karaborsanın Kutsallığı... Inançların Bireysel Etkileri... Nesneye Dönüşen İnsan... Terör Bir Hak Arama mıdır?... Teröristler, Sadist Yönetim Biçimlerinin Tetikçileridir... Terör, Olumsuzlukların Nedeni Değil Sonucudur... • \ C U M H U R I Y E T KİTAP SAYI 653 SAYFA 22
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle