02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kapak konusunun devamı. *" yallerinde nasıl imgeler canlanıyor, bunu merak ettim. Kitaplan çocuklann resimlemesi alandaki çalışmalanm gerçekten zor ve zahmetli oldu ama sonuçtan çok memnunum. Yanılmıyorsam 214 vaşlarındaki okurlara şitndiye kadar 70 kitap yazdın. Yetişkinler için ise yalnızca iki kitabın var... Çocuklar için kitap yazarken ilkelerin neler? Biraz anlaür tnısın? Ilkem, bütün çocuklan kendi çocuklanmmıs gibi düşünmek, kendi çocuğum için istediğim her şeyi, başka çocuklar için de istemek... Hayatı seven, yaşam sevincini çevresine aktarabilen, duygulan paylaşabilen, içindeki değerleri dışa vurabilen ve başkalarının değerlerini ortaya çıkartabilmeleri için onlara destek olabilen, düşünen, hayal kuran, yaşadığını her gün her an duyumsayabilen bireyler olmalannı isterim... Bunu başarabümeleri için kendilerini tanımalan, çevrelerini de duygulanyla görebilmeleri gerek. Kitaplarımda çocuklara bu değerleri özendirmeye çalışıyorum. Onlara gerçekten ulaşabilmek için de onlann dilini kullanmak, onların gözüyle görebilmek gerek. Bunda pek zorlandığımı söyleyemem, çünkü ben zaten kendimi hep çocuk gibi hissederim. Hayatın içinde zaman zaman insanın elini kolunu bağkyor olsa da, başkalan tarafından küçiık görülmek firsatını veriyor olsa da, insanın kendisini çocuk hissetmesiyle utanması gerekmediğini öğrenmesi, büyük bir özgürlük aslında. Bu duyguyu böyle dar bir alanda anlatmaya çalışmak kolay değil, hissetmek gerek. 1995 yılında Aysel Gürmen ve Ayla Çınaroğlu ile Uçanbalık Yayınlan'nı kurdunuz. Amacınız ne idi ve istediklerinize ulaşabildiniz mi? Türkiye'de çocuk kitabı yayıncılığını nasıl buluyorsun? Ahret sorusu gibi sorular sordun Can! Ben sana kısa yanıtlar vereyim; bütünün yalnızca küçük bir ayrıntısı olsa da, belki rikir verebilir. Çocukluğumda astronot olmayı bile düşünmüş olabilirim ama doğrusu yayıncı olmayı ne çocukluğumda ne yetişKİnliğimde asla düşünmemiştim. Bu da hayatımda zorunlu olarak sürüklenip sahiplenmek zorunda olduğum işlerden biri oldu. Yazar arkadaşlanm Aysel Gürmen ve Ayla Çınaroğlu ile Uçanbalık'ı kurmamız, aslında başka hiçbir çıkış yolumuz olmadığından... Düşünün, yayımlananve yayımlanacakbirçokkitabınız var, ancak sizden beklenen, onlan birine bağışlayıp, sonra da unutmanız... Kitaplar, sanatçının yaratısıdır, çocuklan gibidir. Onlara "cami avlusuna bırakılacak bebek", ya da "bir kasa domates" gözüyle bakılması sanatçıyı yaralar. Bizler çok yara aldık. Yazar arkadaşım Aysel Gürmen'in cesaretine hayrardığımı burada minnetle ifade etmeliyim, çünkü yayınevi kurmamızı o önerdı. Bugüne kadar da yayınevini başanyla idare edip her güçlüğü göğüsleyen Aysel Gürmen dir. O olmasa, Üçanbahk da olmazdı. Üçümüzün bir araya gelmekteki amacı, nitelıkli kitaplar hazırlamak ve bunlan çocuklara ulastırabilmekti. Nitelikli kitap hazırlamada amacımıza ulaştık, dağıtım lconusunda ise sorunlanmız var. O da şu sözünü ettiğim "domates kasası" kavramı yüzünden... Kitaplarımızı arayıp bulamayan çok sayıda okurumuzdan şikâyet geliyor. Onların bize kolayca ulaşabilmelerini sağlamak için internette "www.ucanbalik.com.tr" web sayfası hazırlıyoruz. Türkiye'de çocuk kitabı yayıncılığı, en zor mesleklerden biri. Ancak söyler misin, emekle, düşle yaratılan hangi sanat kolay ki bu ülkede?.. 1972'den beri ortağı olduğun bir ticaret ve sanayi kurumunda çalışmaktasın. Ayrıca cocuklann var. Gene de yazar ve çizer arkadaşlarına sürekli yardım ediyor, başkalarının da işlerinde ilerlemeleSAYFA 4 Çagdaş çocuk yazınımızda bir kilometre taşı AvtülAkal ri için çaba harcıyorsun. Bütün bunlara nasıl yerjşiyorsun? Şunu hemen düzelteyim, şu anda ortağı olduğum kuruluşta 1972'de maaşlı eleman olarak çalışıyordum. Ortaklığım, dergilere gidip gelmeleri bırakıp kendimi tamamen bu işe yoğunlaştırdığım 1981 yıkndan sonra oldu. Bir yandan şirket işlerini sürdürürken, bir yandan kitap yazdım. Bu konuda iş arkadaşlanm bana çok destek oldular, zaman zaman benim işimi de üstlenerek kitap yazmam için gerekli zamanı bana armağan ettiler. Böylece, gecem gündüzüm, öykülerle, masal larla doldu. Çocukken, okuduğum masallardaki iydik perilerine çok özenirdim. Daha sonra, insanın iyilitc yapması icin elinde bir sihirli değnek olmasını beklemesi gerekmediğini fark ettim. Başkalannı düşünmek, insanın kişiliğinin bir parçası olabilir ancak; sahte bir çaba, hayatının geneline yansımaz, pek eğreti durur. Ben Daşkalan için elimJen geldiği halde, bile bile bir şeyler yapmadığımı düşündüğüm gün, çok mutsuz olurum, uyuyamam. Empati sınırlanmın esnekliği, zaman zaman beni kendim adına zorlamıyor da değil. Ancak gülen bir yüzden yansıyan muduluğun ışığı öyle yoğundur ki, Türtdya'de çocuk hltata yayncftğı Gecmis. gelecek ve ertelediklerimlz PINAR GOKSAN AKER B eni Bırakma Hayat, yazın yaşamına 19 yaşında Hayat Mecmuası'nda adım atan Aytül Akal'ın çocuk yazınına vermiş olduğu yetmiş kitabın ve yetişkinler için yazdığı bir şiir kitabının yanında, yetiskinlere seslenen ilk öykü kitabı. ü n bir öyküden kurulu kitap, Akal'ın deyişiyle, "yaşamın daracık bir koridorunda sıkıştığını, tutunacak bir dal bulamadan, ışığı göremeden hayaunın kayıp gidiverdiğini fark ettiği çok sıkıntılı bir doneminin üriinü..." Ancak öyküler her ne kadar öznel sıkıntılar içeren bir dönemin, zorlu bir dönemecin kesintisinden resmedilseler de, kahramanlar tüm çaresizlikleri ve gecikmişliklerine karşın yine de yaşama asılmayı ve orada tutunmayı deniyor, nayatı bırakrruyorlar'. Onlar, sadece kendi iç dünyalannda özgürleşebilen, dış dünyaya döndüklerinde kurulu düzenlerine uymak zorunda kalan kahramanlar gibi gösterilse de, öykülerin yazan, okurlara ve özellikle de kadınlara kuvvetli bir enerji aktarımını amaçlıyor sanki. Tünelin sonundaki 'aydınlığı' kavrayıp, ıjığı görebilmeleri için... Öykülerin, kadın gözü ve gözlemleriyle anlatılması, başrolünlcadının yaşadıklanna verilmesi, kitabın sayfalannı yalnızca kadınlann çevireceği anlamına gelmiyor. Yazar, elmanın diğer yansında duran erkeklerin, kadının ruhunu ve bedenini özgür hissetmesindeki rolüne de kuvvetli vurgular yapıyor. Dolayısıyla, tünelin sonundaki ışığı gösterebilmek istediği aynı zamanda erkek okuyucular... Yaşama, hangi yaşta olurlarsa olsunlar farklı, yeni ve daha duyarlı bir pencereden bakmalan, kadın dünyasının inceliklerine ulaşabilmeleri için... En azından denemeleri için... Aytül Akal, yetişkinlere dönük bu öykülerinde, çocukluktan orta yaşa kadar yasamın pek çok evresindeki disil insanlan anlatıyor. Öyküler diziliş itibanyla birbiri içine giren kurgusuyla sıralanırkcn, bu çercevede, tüm öykülerin kahramanı tek bir kadın ve o kadının farklı yaş dilimleri olarak belirginleşiyor. Bir diğer yaklasırnla, farklı yaşam kesitlerinden geçen birden fazla kadını da gör mek mümkün ilerleyen satırlarda... Akal, kadın y ş yaşamından keili ki sitleri, gerçekçi c özlemlerine dayandırarak sunarken okuyucuya; öykü kahramanlanna anne, e§, sevgili, arkadaş, evlat, yeğen olarak dağıttığı rolleri; menopozdaki kadın, frijit kadın, anlayışlı kadın, emekliliği gelrniş kadın, başarısı onaylanmayan kadın, işini seven kadın, kadınlarla güçlü bağlar kurabilen kadın, âşık olan kaclın, dengeleri gözetmek zorunda olan kadın, babası ölen kadın, yaşama dirençle bağlanan kadın kimlikleriyle sarmalayarak karşımıza çıkanyor. Öykü kahramanlanna biçilen rol ne olursa olsun, tümünün ortak özelliği, yasamlannı çevreleyen dikenli telleri kesmelc için her zaman bir çıkış yolunun bulunduğunu hissetmeleri ve o çıkışı zorlayacak güce sahip olduklan bilincini taşımalan... Bunun en belirgin ömeklerinden biri; menopoza giren ve iki çocuğu olmasına karşın, bu dunımu, biricik özgürlüğü olan çocuk doğurmaya karar verme özgürlüğünün elinden alınmış olması diye değerlendirerek gözünde büyüten kadının, bugünleri hep yanna ertelediği için kaçırdığı yıllannı 'âniden aynmsaması', ancak yine de yaşama var gücüyle asılmasının anlatıldığı Uçurum adlı öykü. Menopoza girmenin bir 'son' olmadığına, gözyaşı ve teselli sonrasında, iç hesaplaşmayla kendiliğinden varan kadın, uçurumun kıyısından yaşama dönerken bakın neler mınldanıyor: "Kendimi çok özlemişim. Konuşmayı, gülmeyi, koklamayı, yaratmayı, yaşamı kucaklamayı... Ben olmayı... Hayır, geç kalmak değil bu aslında. Bu, yaşama dönüş! Merhabakadın!" Kahramanın, menopoza kadar yapamadıklan, ertelemeleri, gecikmeleri ve esi, işi, çocuğu yüzünden unuttuğu kendisiyle tanışmasının bir benzeri, yazarın güçlü geriye dönüşlerle verdiği bir başka öykü Toprak'ta da çıkıveriyor ortaya. Babasının ölüm haberi üzerine, 'geçipgidenlerle' hesaplaşmaya giren evli kahramanın, cenaze evine çıkılan yolculukta sorguladığı; araba ile ev edinmek idealleri uğruna harcanan 'kayıp ydlar'... Taksitlı bir yasamı sürdürmek için raksim edilen ama farkında olmadan geleceğin de tüketildiği yaşamında, baba ölümüylebirlikte yüz yüze kaldığı yakıcı gerçek: "Kaç yıldır çalışıyorum; seni sıkıntılara ve ölüme sürükleyen borçlannı hafifletmek için küçücük bir yardım yapamadım. Yalnızca kendi evimi, kocamı ausündüm bunca yd. Kaç yıldır aldığım avanslarla, ödeyeceğim borçfarla hep gelecekte yaşar oldum. Bugünüm... Bugünüm olmadı." Öykülere ilk ya da ikinci ad olan I|ik, Toprak, Uçurum, Kuşlar, Rüzgâr, Ay, Güneş, Yağmur, Orman, Okaliptüs Ağacı, Karirdeklerive Çöl Çalısı ile yazar, öyP1uz kü kahramanlannı geçmişleri ve yaşadıklan anla sürekli hesaplaşmalara yönlendirirken onlan, aynı zamanda doğal ve naif bir yaşamın doğadaki öznel simgâerine dönüştürüveriyor... Yazar, bu görüşü destekleyen düşüncelerinin ipuçlannı, kendisiyle yapdan bir söyleşide de dile getiriyor: "Her şey, doğanın bir parçası olmalıydı. Öykülerin konusu ise, iç dünyalan, duygu ve yaşamlanyla insanlardı. Öykülerde, doğa ile insan yaşamını aynı mekânda buluşturdum. Daha sonra ışığı, güneşi görebildığimi, toprağın kokusunu alabddiğimi fark etüğimde de, öykülere yeni yeni isimler verdim." Akal, belki de bu güçlü fark ediş nedeniyle ilk öykü kitabını Ây'lara adamış. (Not: Bu " Ay"ların kimler olduğu düşünüldü^ünde, Ayla Kudu, Aysel Gürmen, Ayla Çınaroğlu ve belki de Aytül Akal'ın kendisi, ilk aİda gelenler... "Ay" simgesel olarak ele alındığında da, sevgi ve dostluklanyla hayata ışdc verenler olarak algılanabilir...) "Beni Bırakma Hayat"ın kadınıAadınlan, yaşamsal güdüleri (cinsel arzu.yükselme isteği, başarma azmi...) törpülendıği halde, iç dünyalannda, topraklan nemlendirebilecek, kuşlan uçurabilecek, istendiğinde yağmurlan yağdırabilecek, ışıklan ışd ışd parlatabdecek denli güçlü olduklannı gösteriyor okuyucuya. Yazar, zor ve bir o kadar da önemli olanın, bunun dış dünyaya taşınabdmesi olduğunun üzerine basıyor ısrarla ve öykü sonlanna yerleştirdiği umutvar sesleCUMHURİYET KİTAP SAYI 553 Umutttsienişiert
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle