Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bu yol arkadaşlannızı anımsatan havanın size iyi geldiğini görüyorum. Bir muzu özenlice soyup yarısııuyediniz.. Öyle bir kadeh kaldırrrianıfVaraı kifbu işin " de ustası olduğunuz hemen belli oluyordu. îçimden; 'Melih Cevdet Anday'la iki yüzyılda buluşmanın şerefine,' diyo£ dum. Genç dostlannız da katıldı bize.. O ara, gözlerimi ayırmadığım büstünüze bakışımı sezmiş olacaksınız ki; "Bakın..o Nusret Suman'ın bir çahşmasi.." deyip, sonra kısaca bunun öyküsünü anlatmaya çalıştınız. Büstünüz, bir ömür boyu sizinle birlikte yol alanları düşündürüyordu bana. Işte karşıda kitaplığınız. Rafları bir bir tarıyorum gözlerimle.. Düşün, felsefe yapıtları ağırlıkta. Felsefe tarihi dizisi baş köşedc.lşte Altın Dal, Aiskhylos ve Atina, îlk Filozoflar okunarak aşınmış. kitaplardan.. Ötede Kâtip Çelebi, Fikret Mualla..Hangi birini anlatmalı şimdi.. Her biri sizin şiir/yazı coğrafyanızı çağrıştırıyor. Ben henüz ilk kadehi yarüamadan, siz ikinciyi sonluyorsunuz. Yaşama dönük yüzünüzün yansımalannı bize her dem hissettiren denemelerinizin birinde; "Ben eski terbiyeye göre yetişmiş olduğum için diyeceğim, çahşmayı dinlenmekten öne alırım; işimi yapmadan keyfe dalamam, dalga geçemem. Eğer yapacağım bir iş yoksa o da beni erinçsiz kılar, yoksa kendimi kandırıyor muyum diye dıişünmekten kendimi alamam,"diyordunuz. Yazmak bir iş, sevdiğiniz, bağlandığınız bir uğraşınızdı sizin. Şimdi uzağındasınız! En son ne zaman yazdınız, bize ulaşan en son yazınız hangisiydi; bunu düşünüyorum da..Bilmem siz hatırlıyor musunuz? Can Yücel'in ölümü üzerine yazmıştınız, sanırım! Suna Hanım, şunları anlatmıştı, bilmem anımsıyor musunuz? "Bir ara, sayrıhklar sonrasında yazmaya döndü. Bir gün, yazarken, kâğıdı kalemi bir yana bıraktı; 'Böyle yazarlık olmaz, böyle de yazı yazılmaz/dedi. O gün bugün yazmıyor. Bazen ben kitap olcurum ona. Bazen de kendisi birkaç sayfa okur.." O denemenizi şöyle bitiriyordunuz: "Ben şimdi yazımı bitirdiğim için bir kadeh içki almayı hak etmiş olduğum kanısındayım...yazmak bir işse!" Sanmm artık o dönencenin, yazı uğraşınızın uzun dinlenmesindesiniz. Bunu da, "Niçin Yazıyoruz?"da ne güzel dile getiriyordunuz: "Niçin yazıyorsun? Ya kimi düşüncelerimi düzene koymak, ya da düşünemediklerimi araştırmak için. Bu nedenle, düzyazıya da, şiire de öntasarılarla başlamam. Bir şey çıkacaksa çalışırken çıkar. Niçin yazıyorsun? Uğraşım bu da ondan." Şiirler, romanlar, oyunlar, denemeler, anılar, gezi yazıları yazdınız; çeviriler yaptınız. Sayısı elliye ulaştı yapıtlannızın. Bin ömrü tanımlayan, bir çağı aydınlatan ürünlerdi her biri. XJ "Gördüğümüz dünya, yemin ederim, ashnabenziyor." Güneste/ "Sdzler ve îsler" Rasin'in bir başka çakşması var duvarda." Atatürk'ün bir atı vardı/ Etilerden beri yaşardı// Atatürk'ün bir resmi vardı/ Buğday tarlası gibi ağardı" dizelerinizi çağrıştırıyor. O iki an'ı kareye sığdırmaya çalışıyorum. Yadsınan zaman'ın aralığından ömrünüzün dönemeçlerine bakıyor gibi hissediyorum kendimi.. Söz'ün ve resmin buluştuğu noktada düşün yazılarınızın anlamını düşünüyorum. * Türler arası yolculuğun zenginleştirici boyutunda bize sunduklannız avdınlık bir bilincin ışığını taşıyordu. O bilinSAYFA 6 cin yorgun günleri. Karsı konulamaz olanın aralığından hayata bakıyorsunuz siz de. Bizlergj bir tüf yaşam iksiri sundunuz. Çağa* çağlara yakışan bir ses oldunuz. "Bütün yaşamım boyunca iki üç tema içinde dönüp durmuşum. (...) însanın dünyaya, doğaya yabancdaşması, zamanın olup olmadığından kuşfcu, 'dil'in insanı yanlış bir yola saptırdığı, hayvanları yüceltme...jgibi temalar bunlar" deseniz de; aydınlanma düşüncesinin bütün uğraklarından geçmiş, o bilincin ışığını sürekli yazdıklarınıza yansıtmış olmanızı nasıl anlatmalı şimdı.. Şiirinizin çıkış noktası, en temel yanı, evet. Yaşadığımız evreni algılatan, bu Yüzünüzün çizgilerine bakıyorum. Saçlannızm rengine.. Qpzlüklerinizin ardındaki ışıl ışıl bakısınıza.. Her yudum can tKsirTya'şatfyor saftki* . size. Sessizlik bürümüş her yanı. Bir oda müziği gibi ezgisini hissettiğim, son şiirlerinizden "Yağmur"dan dizeler düşüyor aklıma: "Sığıntı boşluğun alçakgönüllü toprağından obua sesleniyor. Yağmur kaybolmuş bir köpek gibi başı önde, evinin izini kokluyor. Uykusuz ovada kimsecikler yok. Belli, az sonra horoz ötecek, aldanıp. Sabır taşı gökte Aristophanes'in bulutları dolaşıyor. ü l ü p dinbnek için her zaman fırsat Şu an durduğumuz yeri nasıl anlatmalı bitoıegı ki!.. Pehcerenin önünde oturmuş hayatın fiabfını flinieyen durgun haliniz..O yadsınan zaman'ın bir yanılsaması miydı? Dostlannıza araladığınız kapı sizin sevinciniz oluyor. Okyanusta, bir kıyıda hayatı soluyan bakışlarınızda; enginlere gidıp gidip gelmenin serüvenini anlatan duruşunuzda sözlerinizin anlamını düşündüm en çok.. Gezdiğiniz yerleri, dolaştığınız, yaşadığınız kentleri dekonuştuk..Doğu'yu, Batı'yı..Yazdıklarınızı, yazamadıklarınızı..bunJann nedenlerinLParis günlerinizi anımsıyorum: Oradan yazdıklarınızı..Her bir yazınızı bana yazılmış bir mektup gibi algıladığım günleri..O kente ilk adımımda da yanıbaşımdaydınız..Günlüğümün bir köşesinde şu dizeleriniz yazılıydı: "Gün kavuşurken başlardı acemiliğim, Baudelaire'in şiiri olmasın bu derdım, Hadi çık ortaya, konuş Derd'im, Nasıholsa giriyoruz geceye." ("Paris'te Eski Bir Evde") Artık ayrılmak zamanının geldiğini düşünüyorum. Günün en uzun an'ını payîaştık sizinle. Uzun bir yolculuktu bu. Geçmişten «eleceğe, günden geceye.. "Gene beklerim, bu kez Ada'ya gelirsiniz.." diyorsunuz. "Geçmişle gelecek arasında, düş gibi" bir gündü yaşadığımız. Dönüyorum o gizemli dünyanın dilini öğrenmeyc.Siz, orada, okyanusun kıyısında hayatın nabzını dinleyen bilgece bakışınızla yeni bir güne hazırlanacaksınız.. Adımladığım yollarda dizelerinizi fısıldıyorum zaman'ın öncesiz sonrasız an'ına: "Hiçbir yüzyılı yaşamadım Tüy kuşun ruhudur, ses teni Hep ağlar gibi oldum duvara vuran güneşi Nesne ve bilinç birdir, çağ ağlattı seni Bir hoş bilmece içinde yaşaaım. Dingin ol ruhum, belki uzaklarda Bir yerde nicedir ilk dizeleri Yaratılıyor acıklı destanımızın Çağlar sonra hayrânlıkla okunmak için Belki benzer umarsızhğımız kahramanlığa." ("Yağmurun Altında) • *Şairin anılan kitabındaki ilk dizeleri: "Tam konusmaya baslarken/ Günes açmasın mı" *Şainn eşi. *Babalar ve Oğullar (Turgenyev); O Günler (Boris Pasternak), Müfettis (Gogol); Buz Sarayı (Tarjei Vesaas) şairınin çevirileri. Yazı/söyleşide sözü edilenler için kaynakca: Melih Cevdet Anday, Rahatı Kaçan Ağaç/Toplu Şiirleri.I, Ntsan 2000, Adam Yay., 343 s. Ölümsüzlük Ardtnda Gılgamts/Toplu Şiirleri:IL, Ağustos 1998, Adam Yay., 326 s. "Niçin Yaztyoruz?", 30 Ekim 1992, Cumhuriyet; Isımiz Yasamak Ama Nastl?", 12 Kastm 1993, Cumhuriyet. Akan Zaman Duran Zaman:1, 1984, Adam Yay., 267 s. Zeynep Oral, "Edebiyattmızdan On Insan Bin Yasam", Söylesi, Milliyet Sanat dergisi Alpay Kabacalı, ölümsüzlük Yolunda Melih Cevdet Anday, 1991, TÜYAPYay., 111 s. Doğan Hızlan, Melih Cevdet Anday ile Söylesi, Cumhuriyet, 18 Kastm 1978 Tahsin Yücel, Âdnan Benk, Nuran Kutlu; "Melih Cevdet Anday ile Söylesi", Çağdas Eleştiri, Nisan 1982, Sayt: 2 CUMHURİYET KİTAP SAYI 552 Sllrler, romanlar, oyunlar, denemeler, anılar. gezl yazılan yazdınız; çeviriler yaptınız Sayısı elliye ulaştı yapıtlannızın. Bln ömrü tanımlayan, bir çaflı aydınlatan ürünlerdi her biri. nun üzerine düşündürten bir boyut var şiirinizde. Zamana, tarihe, insanın varoluş kaynağı doğaya buradan bakanz. Şiirinizdeki yadsınan zaman, gelecekten geçmişe bakışınızın bir simgesi. Tarihsel dönemeçlere değil de, bu süreçteki insanlık durumlanna dönmeniz de bundandır, sanınm! Şiirinizin ömrünü var eden coğrafyanın renklerini buluyorum Tanıdık Dünya'da. "Hümanizmayı eski Anadolu'da aradım," diyorsunuz. Bu arayışınızın izleri şiirinizin dokusunu oluşturdu. "Düşünceyi şiirleştirme" sözünüz bu anlamda dana yerine oturuyor. O siir evreninizde insanlığın serüvenini anlattınız bize. Şiirinizin yasamsal duygu/düşünce kaynağı oluşunaa, sizin nitelemenizle, oda müziği ezgisi bulmamız da bundandır, sanırım! îçten içe kendine çeken, okutan, düşündüren, arayışlara sürükleyen bir şiir.. bulmuşumdur." "Sözcükler ve sözcüklerle yapı kurma sevgisi"nin, "düşüncenin duygululuğu"nun birer yansıması her dize. "îyi şiir bütün insanlar içindir" çağrmızın örneği bunlar. xıy "Şimdi anlat bana bilmeden Geceyi, görmediğimiz geceyi" Güne}te?"Kay:p" Bilgece duruşunuzun bakışlanna takıhyor gözlerim. Son zamanlarda Zweig'm Yannın Dünyası'nı okumuşsunuz. C^le diyor, Suna Hanım. Yirminci yüzyılın aydın tanıklığı.. Zweig'la aynı soy yazarlardan olduğunuzu düşünmüsümdür hep. Aydınlanmacı yanınız sürekli belirleyiciydi bizler için.