30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Erendiz Atasü'nün romanı dördüncü bashsına ulaştı "Daöın Öteki Yüzü"ne bakarken Dağın Öteki Yüzü'nde belirginleşen görüntülerde, sosyal ve politik yapımızda olumluolumsuz izter taşıyan belli başlı iç ve dış olayların karelerine rahatça takılabiliyoruz. Kısaca, Imparatorluk'tan Cumhuriyet'e eriştiğimiz, yerli yersiz savaşlarla savrulageldiğimiz son yüzyılımızı gözden geçirme olanağına kavuşabilıyoruz. AHMET GÜNBAŞ ki sözkonusu Uludağ çıkartmasındaki anılarla, "...Gazi'nin başı dağın tepesinden doğuyor." şeklinde bir yönlendiıme vardır. bugünkü tarihsel yabancılaşmanın değerbumez kuruluğunu yine o albenili parıltıyla yenmeye çalışır. Kişisel düzlemde Vicdan'ın insanî bir hedefi gibi not düşülen Virginia Woolf'un "Tümlenmiş bir damla toprağa düşmelidir." (s. 34) özdeyişindeki anlamsal bağlantılar, sessizce tümlenen kahramanların toprağa düşmelerinden sonra geride bıraktıklanyla özdeş bir hesaplaşmayı açığa çıkarır. Annekızın mezarlık buluşmasında sanal bir kucaklayışa dönüşür içsel diyaloglar: "Anne, hava karanyor, neredekaldın?" "Buradayım, yavrum; sendeyim." "Işığa bulanmış elimi ona uzattım." (s. 281) Ailevi köklerin aranışında birbirinin zıddı tarihsel kesitlerle, kuşaklar arası çatışmalar sorgulanır. Bata çıka zaman zaman kavramını arşınlayan anlatım tekniğinin öyküleme farklılığında, kronolojik sıralar atlansa bile, üzerinde durduğumuz omurganın, yürüdüğümüz yolların göstergeleri tümüyle elimizdedir. Atasü'nün yakıcı ideallerle donatılmış tipleri özveri yarışına soyunurlar. Vicdan'la Nefise'nin ayrıcalıklı öğrenimi bu yanşa gölge düşürmez. On içsrtMyaloglar lar, bir an önce ülkelerine dönüp, öğrendiklerini ulusallığın hamuruna kanştınp tarihsel kimlikleriyle ışıldamak zorundadır. Öğrencilikleri sürecinde önlerine çıkan birtakım firsatlar, daha iyi yaşama koşutluğunda hayranlıklarını çekse de, uygarlık sancısıyla kıvranan uluslarının körpe beyinlerine verecekleri çok şeyleri vardır. Belki de tek başına var olan nedenleridir. Sınırları, milliyetleri sarsan bir etkileşimdir bu! Mustafa Kemal misyonerliği en büyük aşklandır. Öyle ki pansiyon sahibeleri Miss Meadow'un, ulu önderin portresi karşısındaki düşünceleri evrensel bir çığlığın işaretidir: "Kızların başucunda, Mustafa Kemal'in resmi asüıydı... Kalpaklı bir adam: Yüzü, aynı anda hem çatışık, hem kapanık, ağır ve kanşık; hem aydınhk, hafif ve açık... Miss Meadow bu yüzün tanıdığı hiçbir yüze benzemediğini düşünürdü. Bir tek Isa tasvirlerini biByordu Miss Meadow, başka insanlara bu denli benzemeyen... Elbette, Hazreti Isa ile Mustafa Kemal birbirlerine hiç benzemiyorlardı... Gene de... (s. 82) Atasü, doğruya yakın bir temelde vükseltir romanın tarihsel yapısını. Gerek Vicdan, gerekse kocası Raik, yöntemsel derinlikleri, sağlam yorumlara ulaşan düşünceleriyle okuru yanıltmazlar. Bir yerde Ata Rttnanm tarihsel yapmn E rendiz Atasü'nün "Dağın Öteki Yüzü"ndeki(*) en mutlıı doruğu, roman kahramanı Vicdan Hayreddin'in, kardeşleri Reha ve Burhan'la yorucu bir tırmanıştan sonra sırtlarını Uludağ'ın koyulgan yeşilliğine dayadıklan bir yaz günü olsa gerek. Genç Cumhuriyet'in sağladığı bursla arkadaşı Nefise'yle birlikte Ingiltere'de öğrenim görüp, Batı'daki kazanımlannı Misakı Milli sınırları içinde eğitim hizmetlerine harcamayı amaçlayan öğretmenyazar Vicdan, yaşam boyu anımsayacağım bu keyifli anın çığlığını miladî bir noktaya bağlar: "Gör onları Kibele Ana, işte başardılar... Gençliğin, saflığın doruğundalar... Tırmandılar... Doruğu belirten direklere dayandılar... Günün anısına fotoğraf çektiler... 1935 yazının hatırası... Uludağ'a tırmandığımız günü unutnıa! Derin soluklarla kokladılar memleketlerinin havasını; verip de saçlarını rüzgâra... Ufka baktılar doyasıya, Kibelc'nin milyonlarca yıl yaşındaki gözleriyle." (s. 113) Cumhuptyet roman Vicdan ve ailesinin Selanik'te başlayan yaşam serüvenleri, Balkan Savaşlan'nın, Birinci Paylaşım Savaşı'nın acımasız ftrtinalarında, ateşleri, ihanetleri, kıtlıkları, darlıkları aşıp Anadolu'nun küçük bir kasabasında soluklandığından beri, annesinin siyah çatkılı yasını bile unutturacak bir gündür Uludağ'a sırtlarını dayayıp geçmişi ve geleceği aynı anda özetleyivermek!.. Anadolu'nun doğurgan tannsı Kibele, komşu hakların inançlarında değişik adlarla kabul görmesine karşın, çocuKİannın boğuşmasını önleyememiş; o gün bugün Truva baskını gibi uzayıp giden işgalin kanlı elleri, zulmünü mazlum bir halkın yakasından çekmemiştir. Ta ki herkes için ortak bir özgürlük zemininde buluşan, özgücüyle parışı üsteleyen dâhi bir kurtarıcı çıkana değin!.. Dağın Öteki Yüzü, sık sık Atatürk'ü de içsel görüntülerine katan bir Cumhuriyet romanıdır. Başta Vicdan olmak üzere, romanın çınar dalları gibi dört cepheve uzanan kahramanları, yaşamlannı dana özgür, daha insanî ve uygar günler uğruna çekinmeden harcayan kişilerdir. Anne Fıtnat Hanım'la baba Hayreddin Bey'in Cumhuriyet öncesi yaşam süreçleri uzantısında Vicdan 'ın üvey kardeşi Cumhur'un Kore Savası'na konu akışkanlığı da göz önüne alınırsa, mektuplar/belgeler arasında roman gerçekliğinde durmadan gezinen son çocuğun (Bir anlamda otobiyografik ipuçlanyla yazann) solgun hüznüne bulaşıp zaman çizgisini (Cumhuriyet dönemi dışına taşırabiliriz. Atasü, dünün çalkantılı havasıyla bizi Cumhuriyet ışığına koşturduğu gibi, SAYFA 14 sü'nün kahramanları, tarihsel olayların deviniminde olması gereken yerlerde olur, üc dört kuşak sonrasında gelışen nesnel Dİlinçlenmeye katkıda bulunur. Örneöin Vicdan ve Nefise'nin otuzlu yıllardaki Berlin kaçamakları, Nazilerin sokak çatışmalarıvla büyüyen vahşetinden adım adım yaklaşan Ikinci Paylaşım Savaşı'nı duyurur. Vıne, Atatürk'ün Dolmabahçe konuklarından olan Vicdan'ımız, O'nun inceli&ini, içtenliğini, zekiliğini, poh'tik ve kültürel görüşlerinin bir DÖlümüyle bedenini sinsice kemiren amansız hastahğını haber verir bize. Eski bir miralay olan babası Hayreddin Bey'in varlığı, Balkan Savaşı'nı ve göçü özetler. Kardeşleri Burhan ile Reha, Dersim isyanının ortasında yer alır. Uvey kardeşi Cumhur ise, Kore Savaşı'nın dehşetini ve anlamsızlığını yansıtmak için kurgulanmıştır geçmişin sahnesinde. Romanın 'sunuş' bölümünü okursanız, yazarın annesi Hadiye Hanım'ın, Vicdan, Havreddin'de vücut bulan yaşamsal gerçekliği başta olmak üzere, soyağacına yakın diğer tiplerle Cumhuriyet dönemini taçlandırma gayreti içinde olduğunu görürüz. Kimi gerçek (Öğretmen eşi Failc, romanda Raik adıyla geçer), kıimi düşsel (Tümü subay olan kardeşleri, dayılaruan, amcalardan süzülüp gelen karakterlerdir) kahramanlar kenailerine biçilen rolleri başanyla oynar. Hemen hemen hepsi değerbilir kişilerdir. Bilinçle, sevgiyle yoğrulmuşlar, hizmet aşkını hizmet yarışına dönüştürmüşlerdir. Genç Cumhuriyet'e özgü çileleri utançla hesaba vuran olabilir. Örneğin Vicdan'ın annesi Fıtnat Hanım, Gazi'yle görüşmeye çağrılan kızından, derbeder durumlarının düzeltilmesi için 'aracı' olmasını istese de karşılığını göremez. Aynı şekilde Vicdan'la eşi Raik, mesleklerinde akademik düzeydeyükselme şansları olduğu halde, sıradan bir eğitim emekçisi olmayı yeğler. Üvey ablasına anne sevgisiyle bağlanan Cumhur ise, Kore'de tuttuğu günlüklerde, gönderdiği mektuplarda, savaşla dalşasını geçecek, öyle ya da böyle görevini başarmanın erdemiyle dönüşüne değin kesilen bacağının sözünii etmeyecektir. Sonuçta, varhğını bağımsız ve özgür bir ülkenin geleceğine adayan kahramanlara özgü o oüyük yalnızhk romanda yankılanır. Atasü, buruk yalnızlıktan çok, 'tümlenmiş bir damla gibi toprağa düşmenin' karakteristik çizgueriyle uğraşır. Bunu yaparken, ancak idealleriyle ayakta kalabilen le insanlann varlığı ile oyalanır. Ona göre 'tümlenmiş bir damla' örneği, ancak kendi içinde Dİr oluşumdur. Yazar, hedeflerden ve sonuçlardan giderek davranışlardakı uyumu sezdirir bize. Ayrıca, Vicdan ve Nefise adları, sözlük anlamlan itibanyla haklı bir gururun, işlevselliğin, bağlılığın sembolleridir Cumhuriyet çatısı altında. En azından, adlarla ilkeler ve içsel sorgulamalar arasında bir koşutluk kurulmuştur. Attığı her adımın verindeliğini taşıyan erken bir olgunluK, sarsılmaz bir lcişilik!.. îki arkadaşın Berlin gezisiyle başlayan kırgınlıklan zamanla yurtseverli^in ateşiyle eriyecek, ortak bilince yenik aüşecektir. Yazar, ınsancıllığın ortak eksenine bağlanan değerleri en duyarlı yanlanyla avuçlar. Şiirleri, şarkılan, danslan, insanlık tarihine yakışan etkileşimleri içinde ele alır. Renkleri, sesleri, desenleri ortak mekânlara taşır. Düekleri, özlemleri evrenselliğin deniziyle buluşur: sim yapmalıydım. Aşağıdaki kafede Hemingway karısıyla kavga etmeli ve onu başka bir güzelle aldatmalıydı. Picasso rengârenk çımacı kıyafetleri giymeli, ağız dolusu küfretmeliydi, krep ve ucuz şarap kokan sokağımdan geçerken, Hale Asaf gibi narin ve özgür olmalıydım; yaralı kalbimi gizlemeliydim." (s. 27) Oysa ele geçen zaman parçalannda, o CUMHURİYET KİTAP SAYI 532 Ortak blllnç "'20'lerde Paris'te bir çatı katında re Erendlz Atasü'nün dlöer yapıttanna oranla Daflın Otekl Yüzü'nde femlnlst blllnç örtüktur. Onun yertnl Cumhuriyet bllincl almıştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle