25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

"Gözlerini Değiştirsinler Çocuklann" ve "Duran Zaman" üzerine Avlen Coskun'un övküleri gözetilmiş öykülerden oluşuyordu. "Duran Zaman"daki öyküler ise, ikisi dışında (Bir Mektup, Duran Zaman) onun çocukluk ve ilk gençlik yıllanna uzanan, daha uzak bir yaşam kesitinden belleğinde yer etmiş, tortulaşmış "beni yazmahsın" diye kendisine baslu vapan kişi ve olaylan konu edinmiş. Başkabir söylemle, Duran Zaman'dakı öyküler genelde bugünün, şimdinin öyküleri değil, geçmişte kalmış insanlar. Bu yönüyle Ayfer Coşkun'un riskli bir çalışma yaptığı düşünülebilir. Çünkü geçmişe ait bu öyküler genç kuşakların ilgi alanı dışında kalabilir. Duran Zaman'da on iki öyküsüne yer vermiş Ayfer Coşkun. Yapıtın ilk öyküsü "Sandığım Senin"de ölen yaşlı halanın ölü yıkama töreni(!) öyküleniyor, küçük kız yeğenin gözlemiyle. Anadolu köy ve kasabalannda 'gasilhaneler' (ölü yıkama yeri) olmadığından, yıkama işi, ölü evinin avlu ya da bançesinde yapılırdı. Ölen, hiç evlenmemiş yaşlı halanın, son yülannda kendisinin bakımını, temizliğini yapan yeğenine sandığım vasiyet etmesi. Geriye dönüslerle ölüm öncesi, birbirine kanşan gerçek ve gerçeküstü görüntüler. Yapıtın ikinci öyküsü "Bir Mektup" niçin önceki kitaba alınmamış? İzlek bütünlüğü açısından "Gözlerini Değiştirsinler Çocuklann"a girmesi daha doğru olurdu. Daha sonra yazdmış olmalı. Yapıtın diğer öykülerinin yerel atmosfer bütünlüğü içinde biraz aynksı kalıyor. îçimizde yangınlar tutuşturan olaylar, üzeri biraz küllenmeden yazılamıyor. Ayfer Coşkun da "Bir Mektup" adlı öyküsünü yazmayı bu nedenle ertelemiş olmalı. Bu, gözaltına alındığında, çınlçıplak soyularak işkence edilen, insanlık onuru yaralanan bir kadının öyküsü... " Soyun! diyor kadın polis... Sütyenini de...ve ekliyor ardından, "külotunu da tabii"... "Benim için insan biçiminde bir kederdin, korkuydun, kaygıydm. Yalnız sen değil, oradaki herkes öyleydi. Olsa olsa, esmer bir korku ya da sanşın bir keder denebilirdi bizlere... Gün ışığındaerimek, yokolmak isteyeceğim. Bana işkence yapılma..." Ayfer Coşkun adını dergi oKurlan nemen hatırlayacaklardır. Yazılarını ve denemelerini dergilerde yayımlayan Coşkun ük kitabından on yıl sonra yayımlanan ikinci öykü kitabıylageldi okurlannın karşısına.Bedrettin Aykın, Coşkun'un bu iki kitabındaki öyküleri değerlendiriyor. BEDRETTİN AYKIN A yfer Coskun Elazığ doğumlu. Istanbul'da hukuk eğitimi görmüş. Bir süre avukatlık yaptıktan sonra 1984 'te Paris'e gitmiş. Oradan gönderdiği öykü, deneme ve sanat yazılan Adam Sanat, Varlık ve Milliyet Sanat dergilerinde yayınlanmıstı. 1995'te yurda kesin dönüş yapan Coşkun, Radikal gazetesinde sanat yazılan yazmaya başladı. Bu arada öykü çalışmaiannı da sürdürdü. Öykülerinden kimileri Adam Öykü'de yayımlandı. Cumhuriyet Dergi'de yazı ve söyleşileri görüldü. Ayfer Coşkun'un ilk yapıtı "Gözlerini Değiştirsinıer Çocuklann (Belge Yayınlan) 1989'da yayımlanmıştı. Bu ilk yapıtındaki öykülerinde, 12 Eylül askeri darbesinin cezaevi kapılarına yığdığı çocuk ve kadınlann gerçek yaşamlanndan kesitler sunuyor, yakından tanık olduğu olaylan öyktuüyordu Ayfer Coşkun. Bu öykülerin belirgin özelliği, öykü kişilerinin hiçbirisinin adı olmayışıydı. Onfar salt anne, baba, eş, büyükanne, büyükbaba, oğul, kız ve torundu. Bir başka söylemle, dönemin acılarını yaşayan, yaşamış olan herkesti, bizlerdik. Yaşananlar, hepimizin tanık ya da sanık olduğu bir dönemde geçtiğinden, Ayfer'in öykülerindeki kişiler bizler, eşlerimiz, çocuklanmız, anne ve babalanmız oluyordu bir anlamda. Yazar bilinçli olarak, okurunu öykülerine katıyor, öykü kişileriyle özdeşleştiriyordu. Bu önemli ilk yapıt, yazık ki yeterince tanıtılamadı. Bizde kitap eleştiri ve tanıtırn yazılarının çoğu kez, ikili özel iliskilerle sınırlı kalması bıiyiik bir eksiklik. Eleştiriyi hak eden, görülmesi gereken böylesi önemli yapıtlar ve onların yazarlan adına biiyiik bir haksızlık. İlk yapitından on yıl sonra "Duran Zaman" adh (Belge Yayınları, 1999) ikinci öykü kitabı ile yeniuen okur karşısında görüyoruz Ayfer Coşkun'u. İki kitap arasındaki zaman oldukça uzun. Bu gecikmenin, kendince geçerli nedenleri vardır kuşkusuz. Öyküye yaşamında yeterince yer vermediğini düşünmüyorum. Çünkü öykülerinin nitel yükseltisi, böyle bir öngörüye yer vermeyecek düzeyde. Bu kez, doğup büyüdüğü bir Doğu Anadolu kentine götürüyor öyküleriyle Ayfer Coşkun bizi. O coğrafyanın doğası, yerel renkleri, kendine özgü söylemiyle konuşturuyor öykü kişilerini. Yazın türümüz ne olursa olsun, yazma serüvenine öncelikle kendimizi yazmakla başlarız. Çünkü kendimiz, en iyi bildiğimizdir. Bitip tükenmez bir kaynaktır yazın için özyaşamımız. Döner dolaşır, hep kendimizi yazarız. Kendimizin sınırları, giderek tanık oludğumuz yakın çevremize doğru genişler. "Gözlerini Değiştirsinler Çocuklann" yazarın yaşamının yakın bir zaman diliminden derlenmiş, bir izlek bütünlüğü Duran Zaman'ın iki öyküsü masal olarak adlandınlmış. "Körün Masalı", "Hafo'nun Masalı". Kanımca ikisi de yıllar önce yaşanmış, dilden dile söylence haline gelmiş birer öykü. Bu söylenceleri öyküleştirmiş olabilir Ayfer. Körün MasaL'nda güzel sesli, bir gözü kör, yoksul Zülfo'nun mutsuz aşk öyküsünü sanki doğaçlama söylüyor yazar, Elazığ ağzıyla, zengin folklorundan tatlar katarak. Hafo'nun Masalı daha da acıklı bir öykü. Aralanndaki kan davası bitsin diye, düşman aileye on dördünde gelin giden, eşini ve öz oğlunu öldürmek zorunda kalan Hafize'nin öyküsü. "...Fazla mı gelmiştim bu eve? Yıllarca hasret çektim aramadın. Kanlı evinde kanlı ciğerim var, demedin. Torun doğurdum, düşman evidir diye varmadın kapıma. Yataklara düştüm, derdimi sormadm. Ne sana ne o herife helal ederim. Sen beni kurban ettin yetmedi. Bir de kini sevgisinden büyük bir evlat verdi Allah. Yetmedi yüreğindeki ağuyu almaya yalvarmalanm. Dedendir, dayındır dedım, hayretmedi. "Kaynındır, kayınpederindir dedim, bakmadı yüzüme kâfir. Ancak ölümü çiğner gidersiniz onlan vurmaya dedim, aldırmadılar. Acep dünyada kaç kişi ben gibi darda kalmış, kaç kişi öz evladını vurmak icin onca acele etmiştir? ... Yok dedı..."Helal etmem, hiçbirinize helal etmem....Ölüye bakmadı, ardından kopan vaveylaya da tıkadı kulaklannı." Tükommyen kaynak "Gönlü Yaralı Anneanne", "Kına Kaşığı", "Bozo'nunSeçimi" adlı öyküler ortak mekân, ortak atmosfer ve aym kişilerle kurgulanmış bir üçleme. Kötürüm anneanne, anneannenin eşi Ağa, ebe Edibe, besleme Fidoş (Fidan), yanaşma Bozo'nun üç öyküde iç içe geçrniş, sarmal serüvenlerini başarüı bir lcurgu ile veriyor Ayfer Coşkun. Yine kitabm ilk öyküsü "Sandığım Senin"de hala "Bak sana Hafo Gelin'i anlatacam; istersen türkü de söylerim." sözleriyle yapıtın dördüncü öyküsü ile bağlantı kurar. "Bir Sonbanar îkindisinde" yasaklar, cinler, cehennem korkuları ve dualarla karartılmış, artık çok uzaklarda kalan çocukluk yıllarını öykülemiş Ayfer Coşkun. "Babasına Söyleyecek" adlı öykü, daha çok kadınlara yönelik gereçler satan manifaturacı, tuhafiyeci gıbi esnafın kadın veya kız müşterilerine uyguladığı taciz olayını konu almış. Oyküde tacize uğrayan ilkokul beşinci sınıf öğrencisi bir kız çocuğudur. Çocuk korku ve tiksinti içinde dükkândan kaçar. Olayı babasına söylemeyi düşünürse de bunu başaramaz. "Başkasının Nişanlısına Mektuplar"da yine ilginç bir öyküsü var Ayfer Coşkun'un. Çoğu yörede gençlerin bugün için de eş seçiminde özgür olmadıklan bilinen bir gerçek. Tarafların aileleri arasında alınan kararlara gençler kesin uymak zorunda. Kore'ye gönderi\ l e c e k Türk tugayının genç subayı ile nişanlanan genç kız "Ölürüm de bu adama varmam!" Ayfer Coşkun, doğup büyüdüğü bir Doğu Anadolu kentine götürüdemişti. Hem daha yaşı yor öyküleriyle bizi. neydi ki? Onbeşine basalı daha üç ay bile olmamıstı. Ya ere, ya yere öyle mi? Başını şiddetle sallamış: "Yok! Yeregirerim ama asla varmam! demişti. Kore'den gönderilen mektuplara, nişanlısının yeğeni taranndan yanıtlar yazılması ile gelişen ve genç subayın ölüm duyurusu ile sonuçlanan toplumsal ve duygusal boyutlu bir öykü. "Orada Bir Köy" Keban Barajı ile ovası ölen bir kent. Ovanın yerini alan baraj gölü. Barajın getirdikleri, götürdükleri... Daha çok götürdükleri mi? Ayfer Coşkun yıllardan sonra, bir bavram öncesi döndüğü köyünün dünü ve bugününe ilişkin izienimlerini öyküleştirmiş. Yapıtın son öyküsü Duran Zaman" Yaşlı kadın ve kızının ev içi yaşamlanndan bir kesit. Anne için geçmek bılmeyen, duran zaman. Birbirine kanşan günler, bellekyitimi... Kızı için iç sıkıntısı, bunaltı. "Duran Zaman"da yer alan öykülerin çoğunda dikkat çeken, ortak özellik, konulannın sıra dışılığı. Bu özellik, bir öykü yazan için çekici, yazımı Öncelikli bir konu olarak nitelenebilir doğallıkla. Ancak her yaşamın bir öyküsü olduğu, sıradan insanın da okuduklannda kendini bulma isteği gözden uzak tutulmamalı. Ayfer Coşkun daha sıradan konulara da eğümeli diye düşünüyorum. "Körün Masab", "Hafo'nun Masalı", "Gönlü Yaralı Anneanne", "KınaKaşığı", "Bozo'nunSeçiBaşkasının Nişanlısına Mektuplar" mı oldukça sıra dışı konulu öyküler. Ayfer Coşkun'un her iki yapıtındaki öykülerde, zamanda geriye dönüşler ve öykü kişilerinin birinden diğerine geçişler, belirgin bir kurgu özelliği olarak öne çıkıyor. Türü ne olursa olsun, bütün yazınsal üretimlerin yapı gereci dildir. Bu nedenle şair ya da yazarların üriin verecekleri dili, ana dillerini çok iyi bilmeleri, dil bilinci taşımaları bir zorunluluktur. Pek cok genç yazarın özensiz dili, daha yolun başında yazdıklarının okunmasmı engelliyor. Ayfer Coşkun ilk yapıtı "Gözlerini Değiştirsinler Çocukların"da, dikkat ceken temiz, güzd Türkçesiyle olumlu izlenimler bıralonıştı. "Duran Zaman"da da dile aynı özeni gösterdiğine tanık oluyoruz. Ancak bu yeni yapıtında yerel söylemi de öne çıkardığını, öykü kişilerini Ela• zığ'ın bugün de kullanılmakta olan, yaşayan yerel ağzı ile konuşturduğunu görüyoruz. Öyküde yerel söylemin belirgin olarak öne çıkardrnasının sakıncalarından söz edilebiJir. Ama öykünün yaşandığı coğrafyada, öykü kişilerinin yöre ağzıyla konuşmaları, kurgusal açıdan zorunlu bir seçim olabilir. Tersine bir uygulama yapıtı doğallıktan, gerçeklik duygusundan uzaklaştınr. Kanımca Ayfer Coşkun da bu görüşten hareket ederek, öykülerinin yerel coğrafyasında yaşayan öykü kişilerinin kendi yöresel diliyle konuşmalan gerektiği inancıyla yerel söyleme, yörenin zengin folklonk öğelerini de katarak, öykü dilini daha da renklendirmiştir. etmiş iyi bir öykücü. Öykücülüğümüzde yerini alıp, ardından söz ettirmesi için daha çok yazması, daha sık yayımlaması gerektiğinin sanınm aynmındadır. • Gözlerini Değiştirsinler Çocuklann / Ayfer Coşkun/ Belge Yayınları / 103 s. Duran Zaman/ Ayfer Coşkun/ Belge Yayınları/] 09 s SAYFA 7 Öykuds yaral söytam Ayfer Coşkun okunrnayı, izJenmeyi hak CUMHURİYET KİTAP SAYI 550
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle