24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

YUNUS NADİ ODULLERİ 2000 "Fotonraf asla valanlanamaz" Yunus Nadi Fotograf Ödülü'nde birincüik ödülünü paylaşan Erhan Şermet, ilk Fotograf makinesine 9 yaşındayken sahip olmuş, düzenli olarak fotograf çekmeye ise 16 yaşında başlamış. Asıl mesleği endüstri mühendisliği olan Şermet, şu an 32 yaşında ve fotograf çekmek artık onun için "Başlcaları üzerinden kendini ifade etmek için bir yol ve kendi bakış açısını aktarma tarzı." Son bir yıldır "îstanbul'da kent fotoğrafları çekmeye ağırlık vermiş", ama fotoğrafta onun asıl ilgi alanı, "însanlar ve sokaklar." Şermet'le, fotoğrafa bakışı, fotoğrafçdık ve kazandığı ödül hakkında konuştuk: İPEK YEZDANİ i t dülkazananfotoğrafın ızla ılgif 1 // neler söyleyecekstmz? "" \^f Çektiğim fotoğraf Istanbulaan. Son 67 aydırözellikle Istanbul'dan fotoğraf çekıyorum. îstanbul'da çok hızlı bir değişim var. Bu her koşulda kendini belli eden bir değişim. lnsanların hayatlannda olsun, davranışlannda olsun sürekli bir değişim var ve bu değişim içinde de tutarsızlîkıar oluşuyor. Bunun fotoğrafta yansıyabilecek kısmıyla ben Ugileniyorum, çektiğim fotoğraflar da bu tür fotoğraflar. Ne zamandan beri fotoğraf çekiyorsunuz? Ilk fotoğraf makineme 1977 'de sahip oldum, her Türk genci gibi ilk bir Zenit'im olmuştu benim de. Fotoğraf çekmeye ise 1984 yılında başladım. Okulda izciydim o zaman, çektiklerim çocukça şeyferdi belki ama düzenli fotoğraf çekmeye o şekilde alıştım. Sonra fotoğrafa biraz fazıa anlamlar yüklemeye başladım. Fotoğrafla nasu daha fazla bir şeyler anlatabilirim, bunu düşünerek çalışmaya devam ettim. Fotoğraf eğitımı aldtnız mı? Kopuk kopuk birkaç eğitim alma şansım oldu. Bir sene ABD'de bulunma şansım oldu. Orada gittiğim lisede fotoğraf dersi verilen bir sınıf vardı, onu seçtim. Bir yıl bovunca karanlık oda danil birçok şey öğrendim. Onun dısında bir eğitimim yok. Daha çok hangı tür fotoğraflar çekmeyı sevtyorsunuz? Şehrin icinde dolaşarak havatla ilgili yakalayabildiğim şeyferi çekmeye çalışıyorum. Özellikle Türk halkı sokakta yaşayan, sokakta çok vakit geçiren bir halk. Bu nedenle birçok şeyi sokaktan sürekli izleyebilirsiniz. Dolayısıyla çok da iyi fotoğraf veriyoruz o açıdan. Insanlann çok ilginç görüntülerini yakalayabiliyorsunuz. Tabii günlük hayatın içine girdiğiniz zaman o hayatın görünen ama her zaman yaşanmayan bir yanı var. vapura bindiğinizde mesela, buna çok büyük anlamlar yükleyip bunu bir ayin haline de getirebilirsiniz. Ben de işte günlük hayatın sıradanlığı içinde var olan, hayatın sanata yakın yanlannı bulup çıkarmaya çalışıyorum. Türkiye'deki insanlann fotoğrafını çekmeye çalışıyorum. Bu kentîi olabilir, köylü olabilir, yaşadığım yer îstanbul olduğu için dolayısıyîa ağırlıkh olarak Istanbul şehir resimlerinden oluşuyor fotoğraflanm ama fırsat buldukça tabii Istanbul'un dışına çıkıyor, çekebıldiğim heryerde fotoğraf çekiyorum. Fotoğraf sızin için ne ıfade edtyor? Fotoğraf benim için bir iletişim aracı. Derinlemesine bir iletişim aracı. Temel iletişim aracımız sözcüklerdir ancak birçok şeyi sözcüklere sığdıramazsınız. Ama fotoğraf bana bu sansı veriyor. Fotoğraf aracılığıyla bildilc görüntüler içerisinden sözcüklerle ifade edemediğiniz birşeyi yakalama şansı elde edebilirsiniz. Fotoğrafın yine ilginç yanı, asla yalanlanamayacak oluşudur. Çektiğiniz bir şey çok absürd olabilir veva inanılmaz bir duvgu uyandırabilir karşınızdakinde. Yalanlayamazsınız ama öte yandan da bilmediğiniz bir gerçeklikle karşılaşırsınız. Bu ödülü kazandığımzı duyduğunuzda ne hıssettıniz? Tabii ki çok sevindım, hoşuma gitti, mutlu oldum. Benim anladığım anlamda fotoğrafçılık, karşılığını çok da bekleyebileceğiniz bir şey değil. Çünkü zaten yaparken zevk alıyorsunuz, böyle bir karşılığı var. Para kazanmak gibi bir amacım olmadı hiç. Ama ödül almak bir şekilde takdir görmek anlamına gelir, bu yüzden beni mutlu etti. Cumhuriyet benim uzun yıllardır okuduğum ve çok beğendiğim bir gazete. Yunus Nadi de tabii ki çok çok önemli bir şahsiyet. Dola Fotograf Ödülu nü paylaşan Erhan Şermet: < yısıyîa bu ödülün büyük bir ağırlığı var. Birçok ödül var alabileceğiniz ama gerçekten jüri üyeleriyle birlikte ve arkasındaki kurumla birlikte baktığınızda, benim için en değerli olacak ödül herhalde Yunus Nadi ödülüdür. Dünyadakı fotoğrafendüstrisı hakkında ne düşünüyorsunuz? Dünyanın her yerinde böyle bir eğilim var. Fotoğraf makineleri ve fotoğraf endüstrisi fotoğrafın önüne geçiyor çoğu kez. insanlar çektikleri fotoğraflardan çok fotoğraf makinelerinden bahseder oldu. Daha çok vurucu görüntüler yakalama eğilimi çok büyük ağırlık kazanıyor ancak ou vurucu görüntülerın bize ne anlattığı sorusu pek sorulmuyor. Böyle bir sıkıntı var fotoğrafta bence. Bir yanda bir endüsri var, onun yarattığı reklam kampanyası var, öte yandan o reklam kampanyalanyla fotoğraf çekmeye heveslenen bir insan grubu var, onlar da neden fotoğraf çektiklerini pek düşünmüyorlar, bir şekilde otomobil kullanmak yerine fotoğraf makinesi kullanıyorlar ya da onları oyalayan başka herhangi bir uğraş yerine fotoğraf çekmeyi seçiyor. Bu biraz fotoğrafı güdÜKİendiren bir şey benim gözlemledığim kadarıyla ama sonuçta gerçekten bu isi sevenler bir süre sonra fotoğrafın kenaisinin bir anlamı olduğunu ve kendine ait bir ağırlığı olduğunu hissediyorlar, öyle bir sorumluluğu olduğunu da hissediyorlar. Çünkü teknik anlamda fotoğraf, bir görüntünün, bir anın, sonsuza kadar saklanması için bir imkân sağlıyor. Siz bu anı ve o anın kadrajını seçiyorsunuz, ona özellikle bir anlam yüklemeniz gerekmiyor ama onu dürüstçe seçmeniz gibi bir yükümlülüğünüz var. Kendtnıze ornek aldığınız fotoğraf sanatçıları var mı ? Ben Henry Cartier Bresson'u çok beğeniyorum. Müthiş bir sadeliği ve kendifiğindenliği var. Zaten benim benimsediğim tarz fotoğrafçılığı öncülerinden, piri sayılabilecek bir isim. Türkiye'de Ara Güler aynı şekilde bu anlamda çok değerli bir isim. Reklam fotoğraflartyla ılgılı ne dü}ünüyorsunuz? Reklam fotoğrafları bizi bir şekilde zehirliyor. Sürekli beynimize bir takım imajlar kazıruyor ve biz hayatı kendi sadeliği içerisinde algdamakla ilgili bir problem yaşıyoruz. Herşey çok parlak, çok keskin, çok kontrastlı, çok dramatik, çok neşeli ofmak zorunda gibi geliyor bize ama sıradan bir sokak görüntüsündeki etkileyici yanı kaçırır hale geliyoruz. Ama biz hep sıradan sokaklarda yaşayan insanlatız. bu büyük bir talihsizlik aslında çünkü bizi bir şekilde önemsizleştiriyor ve mutsuzlaştırıyorbu. Bu, yüzyılımızın, pompalanan tüketim çağmın genel bir sorunu zaten. Fotoğrafa dönersek eğer, ben birçok iyi niyetle fotoğraf çeken, fotoğrafları izleyen insan tanıyorum ki, mesela Ara Güler fotoğraflarına baktıkları zaman 1950 ve 60'lardan otomobiller, Istanbul'un eski ve hoş binalarını görü yorlar ama bu fotoğrafların gerçekte neyi anlattığıyla Ügılı fazla birşey geliştiremiyorlar kafalarında. Aynı şey Bresson için de geçerli. Bresson'a bakıyorlar ve biraz sıkıcı geliyor onlara o fotoğraflar. Yani çağın getirdiği baskıyla sükunetımizi yitirdiğimiz için, tüketmeye yönelme, sahip olma kaygısı, onun yanı sıra aşın cilalı görüntülerın bombardı manı, vs. .gibi nedenler yuzunden kendi hayatımızla ilgili safiyane, gayet açık görüntüler yakalamayı vc rahat mesajlar ıçerebilecek urünler verebilme şansımızı yitıriyoruz. Fo toğrafa da bu çok belırgin bir şekil de yansıyor. • CUMHURİYET KİTAP SAYI 540 SAYFA 8
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle