24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

0 K U R L A RA Yunus Nadi Armağam Yansması, 1946'da kurulau; hem geçmişe, hem geleceğe dönük olan anlamı, gazetemizin kurucusu Yunus Nadi'ye saygı ve sevgiden kaynaklanıyor. Yalnız Cumhuriyet gazetesinin değil, fürkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda büyük emeği hulunan Yunus Nadi'nin anıstnı her yıl tazelemek bizim için bir görev. Devrimci ve demokrat Cumhuriyet 'in Ulusal Bağımsızlık Savaşımızla ve Türkiye Cumhuriyeti'yle zamandaş ve eşanlamlı bir kurulus tarihçesi var. Yunus Nadi, gazetemizin temel taslanm bu doğrultuda koydu. Yunus Nadi'nin Ölüm ytldönümünü geçmişe dönük bir acı olarak değil, eelece&e yönelik bir kü'ltür olayına dönüştürmek amacıyla bu yanşma düzenlendi. Yansmanın ilk düzenlendiği yıllarda Türkiye'de sanat alantnda hiçbir özel ödül yoktu; tek parti dönemiydi ve yalnız CHP'nin köyduğu bir ödül vardı. Öysa aynı dönemde dünyada önemli sanat, bilim ve edebiyat ödülleri dağıtthyordu. Cumhuriyet gazetesi Türkiye'de bu öncülüğü de üstlendi. Elli dört yıl önce düzenlenen Yunus Nadi Armag'anı'yla sanat ve kültüryasamımızda bir yartsma coskusu başladt. Elli dört yıldır aralıksız verilen Yunus Nadi ödüllerini bu yıl öykü, roman, siir vefotojîraf olmak üzere dört dalda altı yansmacı kazandt. Ödül kazanan arkadaslanmızı kutluyoruz. Bol kitaph günler!... o THINACI Yakup Kadri, Ahmet Hasim'i anlatıvop akup Kadri Karaosmanoğlu'nun 1934'te yayımlanan Ahmet Haşim monografisinin yeni baskısı tletişim Yayınları arasında çıktı. Kitap şöyle başlıyor: "1933 Haziran sabahı. Hastanenin kapıcısı, her günkü gibi muayyen saatte, gazeteleri odama getirdi. Ben, sakin sakin kahvaltımı ediyorum. Karım, güya, önceden beklediği bir havadis varmış gibi gazetelerden birini kaptı, açtı. Fakat açmasıyla kapaması bir oldu. Şaşaladı, benzi sapsarı kesildi ve hıçkınklarını yutarak bir koltuğa yığıldı. / Ben, anladım ve donakaldım. Bu, Haşim'in ölüm haberi idi." Yakup Kadri ile Ahmet Haşim yakın dostlar, birbirlerini çok iyi tanıyorlar. Yakup Kadri, "Ahmet Haşim = Hayat demekti." dedikten sonra Ahmet Haşim'i tanımlamaya çalışıyor: "Onun varlığı, birçok zıt unsurlann karmakanşık kaynaştığı bir yerdi. Gerçi, o canlıydı; zaifti. Yaramazdı; usluydu. Makuldü; mantıksızdı. Çirkindi; güzeldi. Kahotikti; ahenktardı. Acıydı; tadıydı. Kızgındı; serindi. Mundardı; paktı. Nazikti; kabaydı. Sertti: rakikti. iyi idi; fena idi. Tıpkı hayat gibi..." / "Bu yüzden Ahmet Haşim, daima oluş halinde bir dünya gibi görünmüştür." (Yakup Kadri, tutamıyor kendıni, başhyor "kötü edebiyat"a: "Tasavvur edin ki, böyle bir dünya, böyle taze bir dünya; daha geologyalık teşekkül safhalannı tamamlamadan, daha bir yumak lav gibi kaynayıp dururken, birdenbire sönüp kül oluveriyor... ) Yakup Kadri, Delli, Ahmet Haşim'i iyi tanıyor; bunun için daha çok "insan Ahmet Haşim'den söz ettiği parçalar üzerinde duracağım. Şöyle diyor: "Anmet Haşim'de mutlaka bizim bildiğimiz beş duyudan en az bir iki tane fazlası vardı. Çünkü, gözleri, bir manzarada, bizim görmcdiğimiz şeyleri görüyordu. Çünkü, burnu, bir çiçekten bizim anlamadığımız kokuları alıyordu. Çünkü, kulaklan, bizim cansız ve sessiz şeyleraen ses alıp dinlemesini biliyordu. Onun içindir ki, şiirlerinde, kuşlann hayalata daldığını, leyleklerin düşündüğünü ve batmakta olan güneşin bir kesikbaş gibi kanadığını görürsünüz." Gene Yakup Kadri: "Hasim, bir küçük çocuk kadar masum ve sâdedilai (temiz yürekli). Ve insanlar, hadiseler karşısında ilk hareketi daima 'inanmak'tı. Dostluğa inanırdı; aşka inanırdı. / O, otuzuna yaklaşmış bir adamken, hayat, onun için henüz acılmamış bir sırdı ve mizacı son dcrece ateşli olmakla Beraber, söyleyebilirim ki, henüz, tam manasıyla cinsî münasebedere alışmış değildi. Her gördüğü kadına âsık oluyordu, fakat bu aşklann çoğundan maşukaların haberi büe olmuyordu. Yakup Kadri, dostluk ilişkileri içinde öğrendiği bazı gerçekleri açıkhyor: "Ahmet Haşim, sonraları, Kendisıni, bu gülünç romantizmadan kurtarmak için kaba ve behimî zevklere atıldı ve artık, şairane gönül hulyalarından tamamiyle yüze çevirmiş göründü. (...) Kadınlarda yegâne aradıöı şey, onlann doğrudan doğruya cinsiyetimize nitap eden taraftarlan oldu. / Evlenmekten, daima, kaçtı. Çünkü, alacağı kızın kendisini sevmeyeceğine önceden kanaat getirmişti ve aldatılan bir koca olmak rezaleti, ona, felâkederin en büyüğü gibi görünüyordu. Kaç defa zifaf odasının eşiğine lcadar gelmiştir ve oradan ters yüzü geri donmüştür." / "...her şeye, masala, büyüye, mucizeye inanan Haşim yalnız bir şeye, yalnız kendisinin bir kadın tarafından sevılebileceftine inanmıyordu. Bunun içindir ki, ölünceye kadar, daima yakışıklı gençleri, sevişen çifderi kıskandı. Onlar aleyhinde en zehirli, en kötü sözleri mubah gördü." Ahmet Haşim'in hiç bilmediğimiz bir yanını Y öğreniyoruz: "...Haşim, en samimi arkadaşlannı hep edebî vefikrîmuhitlerin dışından seçerdi. Kahveci bilmem kim efendi, aşçı bilmem kim ağa, Haşim'in sohbederinden en çok hoşlandığı adamlardı. Bunlann da Haşün'den ÇOK hoşlandıklannı biliyorum. (...) ... yaşayış tarzı ve nususi zevkleri itibariyle halka ve hattâ sokağa Haşim kadar yakın kalmış bir intelektüel örneği daha görmedim. Evinde, yalın ayak gezmek mutadı idi ve sevdiği yemekleri, sularını ağzının uçlarından akıtarak, şapur şupur, elleriyle yerdi." tnsanlarla ilişkilerinin rahatlıiı konusunda Ahmet Haşim, "Bu, benim Araplık taralım!" diyormuş. Ahmet Haşim, sık sık geçim zorluklarına düşen biri; ölümünden beş altı yıl önce Yakup Kadri'ye yazdığı bir mektupta şöyle demiş: "Kırkını geçmiş bir adamın beyaz saçlarıyla, mektepten henüz çıkmış bir genç gibi nayatını tanzim edememiş bir vaziyette kalışmdan daha hazin bir şey tasavvur edemiyorum. Bütün nesiller, yanımdan kahkahalar ve şarkılarla geçip gidiyor ve ben dünyanın nimederine hâlâ bir cülenci gözleriyle kenardan bakıp durmaktayım." Yakup Kadri, Ahmet Haşim'in Araplığından da söz ediyor: "Hasim'in binbir türlü tasasından biri de Bağdadı bir aileden gelmiş olmak, dolayısıyla Arap ırkından telâkki edilmekti. (...) Ne yapalım ki, mektep hayatından beri Ahmet Haşim'e yapıştınlmış bir Arap Haşim lakabı vardı. (...) bu acı, merhametsiz mektep şakası, TURHAN GÜNAY Imtlyaz sahlbi: çağ Pazartama Cazete Dergl Kitap Basın ve Yayın A.$. Adına Berin Nadi o Yayın Danısmanı. Turhan Günay oSorumlu Müdür: Flkret llklz ocörsel Yönetmen: Dllek llkorur: Baski: çaâdas Matbaacılık Ltd. stl. oldare Merkezl. Türkocağı Cad. No: 3941 Caflaloğlu, 54 334 Istanbul Tel: (212) 512 05 050 Reklam: Medya C Yakup Kadri Karaosmanoğlu son nefesine kadar, onun yakasını bırakmadı." Yakup Kadri'nin alıntılayacağım sözlerinden yıllar önce Atac'ın bir yazısını okumuştum: Ahmet Haşim'in Dİr tabak dolmayı gövdeye indirdiği için" öldüğünü yaznııştı. Yakup Kadri, bu konuda, şöyle diyor: "Ölümünden birkaç gün evvelki, son yazısının (yemeğe) dair bir kaside olduğunu da hatırlıyoruz ve aynı zamanda, hastalığının birdenbire vahamet kesbetmesindekı sebepler içinde bir tabak yaprak dolmasının ne büyiık bir rol oynadığına da vakıfız." Yakup Kadri, Ahmet Haşim'den gelen son iki mektubu ve Haşim'in askerlik arkadaşı Refik Şevket'e yazdığı eski mektuplarından bazı parçaları da kitaba almış. Haşim'in "Manisa Meb'usu Refik Şevket Bey"e yazdığı mektuplarda çok ilginç parçalar var, Yaban vazarına taş çıkartan parçalar. 3 Eyfül 1933'te Niğde'den yazdığı mektupta Haşim şöyle diyor: "...bu araziden nerhangi saat geçilmiş olsa yalnız yıyeceğini tedarikle meşgul, gıda fıkri sabitiyle sersemleşmiş, neşesiz ve yorgun bir insaniyetin zor çalışmalanna tesadüf olunur." / "Her ne kadar garip görünse de Anadolu Türlderi henüz ekmek imalinden bile bîhaberdirler." / "Tezeğin bu adamlar nezdindeki kıymeti şayanı hayrettir. Sürüler meraya çıkarken veyahut akşam şehre girerken kadın ve çocuk, gözleri bir nokta ziyaya cezbedilmiş giibi, öküz Kiçlarından bir saniye dikkaderini avırmayarak ve yüzlerce rakipten geri kalmak korkusuyla seri adamlarla koşarak, öküz götünden düşen en ufak giranbaha (deöerli) b.. parçasını toplamak üzere dirseklerine kadar bulaşık elleri ve hırstan göz bebekleri nrlamış gözleriyle yere kapanırlar. Bu b..lar toplanır, sepetlere doldurulur, evlere cem ettirilir ve niihayet bir altın hamuru yoğurur gibi, altın gerdanhklı genç kadınlar beyaz kollanyla onu yoğururlar ve muntazam yuvarlaklar halıne koyup kurumak üzere duvarlara yapıştırırlar. (...) öküz, burada genel yaşamın zembereğidir. Evlerine gelince, onlar da öyle... (...) Anadolu, külliyen temizlikten mahrumdur. (...) Anadolu, hemen baştan aşağı fırengilidir. Anadolululann güzelliği de bozulmuştur..." (Ahmet Haşim'in şiiri konusunda derb' toplu bilgi edinmeK isteyen okurlara Memet Fuat'ın Ahmet Haşim Yaşamı, sanatçı kişiliği, yapıtlan adlı kitabını salık veririm. 1977 yıtnda yayımlanan kitabın yeni baskısı Yapı Kredi Yayınlan'nda çıktı.) Ahmet Haşim'i kim baskıya hazırlamış? Bilmiyorum. Ama giriştiği işin üstesinden geieme diğiçokaçık! s. 26: "...cok daha yüksek görmekten bir an hali (boş) değildi." BeUi ki yaınızca Türkçe Sözliik'e bakılmış; Ferit Devellioğlu'nun OsmanlıcaTürkçe Ansiklopedik Lugat'ına bakılsaydı "boş" yerine "kayıtsız" sözcüğü kullanılırdı. s. 29: "Niçin bir çocuk gibi taktirler..." "Taktir", "damıtma" demek. Burada "takdirler" demek gerekirdi. s. 29: "vurdum duymamazlık..." "vurdum duymazlık" olacak. s. 30: "...benim bulunmadığım bir içtima..." "...içtimaa..." olacak. s. 36: "Bunun şeytani hüzmeleri..." "huzmeleri..." olacak. s. 43: "Bunlar en ferik dekorlar..." Buradaki "ferik", "feerique" olmalı; "Olağanüsrü, çok güzel" demek. s. 53: "...bu kurdann ifraz ettiği (ayırdığı) tufeyliyet..." "ayırdığı" değil "salgıladığı" olacak. s. 53: "...tufeyliyat ile meşbu (doymuş) bulunuyor." "meşbu (doymuş)..." değil, "ağzına kadar dolu". s. 54: "hevlengjz": "korkunç" demek. s. 54: "hamire : "hamur" demek. s. 62: "...bu asarın (eserkin)..." "Eserlerin" olacak; dizgi yanlışı olabilir. s. 65: "...bir kızla bakış teatisi (verişi). *...bakış alışverişi" olacak. s. 67: "...yazmak istediğim şeylere bir insicam (düzgün söz) verebilmek..." "aüzgünlük ya da tutarLlık" demek gerekir. s. 67: "mebahis : Türkçesi yazılmamış: "konular". Bunlar, okurken not ettiklerim; yanlış aramaya çalışmadım. Kitabı baskıya hazırlayan kimse, henüz bu işe ehil değil. Ahmet Haşim'i okumanızı salık veririm. Hem insan Haşim'i tanımış olacaksınız, hem de Reşat Nuri'nin Anadolu Notlan'nı anımsatan parçalar bulacaksınız Ahmet Haşim'in gözlemlerinde. • SAYFA 3 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 540
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle