22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Günel, yazılarını ve öykülerini yayımlamaya başladığı 1971'den beri sayısı 3O'u geçen yapıtlannın tümünde de dile, edebiyata, insana sevgiyle yaklaşımını sürdürdü. Günel'in bu yaklaşımı, "Çiçekler Korunağı" adlı son öykü kitabına da egemen. ONER YAGCI 980 sonrasında toplumumuzun yaşadığı yabancılaşma, sevgisizleşme, yozlaşma, insani değerleri yitirme sürecinde, edebiyatımızın da bu olumsuz gidişe katıldığı ve medya ile sermayenin desteldediği postmodernist edebiyat ürünlerinin yaygınlaştığı bir gerçek. Bu gerçek, edebiyatın temeli olan dılin soysuzlaşürılmasını da getiriyor. Ama bu olumsuz gidişe karşı çıkan, yaşamıyla bir tavır oluşturan ve ürünlerine de bu tavrı yansıtan yazarlar da var; Burhan Günel onlardan biri. 1972'de "Ökse" ile başlayıp "Umut Zamanı, Yağmurla Giden, Aksayan, Acının Âskerîeri, Kalanlar ve Gidenler, Ve O Güzel Kadının Çocukları, Eski Desenler, Yasak Odası, Baraka Ateş Uykusu" (1996) ile devam eden romanlarında; 1974'te "Sevgi Bağı" ile başlayıp "Başka Bir Yaz, Dünyanın En Güzel Kadını, Yine Bir Gülninal, Nergiz, Bisiklet Günleri, Fayton, Evet Aşk, Ateşi Seçtim, Karanfil ve Hançer"le (1994) devam eden öykü kitaplarında insana sevecen yaklaşımı, dil sevdasıyla edebiyatımızın bir "insan ve sevgi" yazarı olan Burhan Günel (doğumu 1947Antakya), yazarlık serüveninde "Kültür Bakanhğı Öykü Başarı, Türk Dil Kurumu Öykü, Mehmet Ali Yalçrn Roman2 kez, Neyzat Üstün Öykü Başarı, Ömer Seyfettin Öykü, Yunus Nadi Roman Ödülleri"ni aldı. Günel, edebiyatımızdaki yozlaşma, "küreselleşme" ve "postmodernizm" karşıtı yazılarını dergUerde yayımlıyor. Bu yazılarından oluşan "Karşı Yazılar" adlı kitabını 1995'te, edebiyatımızdaki "intihaller"le ilgili "Benzer Romanlar" adlı çalışmasını da 1986'da çıkardı. Kültür yasamımıza 19861997 arasmda "Karşı" dergisini yayımlayarak, Edebiyatçılar Derneği'nin kuruculanndan biri olarak katkıda bulunan, şimdilerde Edebiyatçılar Derneği Genel Başkanı ve Dil Derneği Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmakta olan Burhan Günel, yaşamında da; "Evcilik Oyunu, Ağlama Bebeğim, Dost Eller, Sevinç Dolu Bir Akşam, Kayısı Ağacı, Penceredeki Çocuk adlı çocuk kitaplarında da bizi insan, çocuk ve sevgi yumağıyla buluşturdu. Günel, yazılarını ve öykülerini yayımlamaya başladığı 1971'den beri 30 yıla yaklaşan yazarhk serüveninde sayısı 30'u geçen yapıtlannın tümünde de dıle, edebiyata, insana sevgiyle yaklaşımını sürdürdü. GüneFin bu yaklaşımı, "Çiçekler Korunağı" adlı son öykü kitabına da egemen. Çiçeklerin bile yapaylaştığı bir dünyada, insanlarla gerçek çiçeklerin özdeş olduğunu vurgulayan öykülerden oluşuyor "Çiçekler Korunağı". Özellikle kitabın ilk bölümünü oluşturan " Yolculuklara Baharda Çıkılmalı, Çiçekler Korunağı, Yolcu, Özlemle, 'Siesta', Buğulu, Ölüyorlar" adlı öykülerin tümünde insani insan yapan değerlerin, sıcak insan ilişkilerinin; gittikçe yabancılaşan ve özünü yitiren, ama DÖyle olması için birilerince dayatılan yaşama biçimlerinin bozulmak, yozlaşmak yeriCUMHURİYET KİTAP SAYI 532 Son öyküleri ve ilk siipleri ne birbirlerine kenetlediği insanlar arasındaki sevgi ve dayanışmanın öne çıktığı görülüyor. Bu ilk bölümü oluşturan öykülerde insanlığın güzel yüzüyle karşılaşıyoruz. Yaşanmakta olandan daha çok, yaşanması gereken, özlenen, düşlenen, gereksinme duyulan değerlerin öyküleri bunlar. Korunması gereken, erdemi oluşturan tüm değerler "Çiçekler Korunağı "na alınmıştır; yaşamın yoz akışına karşı, bu değerler o korunakta onarıma alınmıştır; Burhan Günel, çiçeklerin yeniden riliz verecekleri inancını bu öykülerine yedirmiştir. Şiirli dili, aydınlık bakışının öyküleşmesinde başlıca araç olmuştur Günel'in. Yaşamın güzelleşmesi, bir bakıma dilin de güzelleşmesiyle olacaktır. Burhan Günel bu bilincin aydınlık işçisidir ve öykülerindeki şiir tadı bu yakfaşımdan kaynaklanmaktadır. simleriylesunulan "Sonsuzve Gizli", altı bölümden oluşuyor: Çocukça, Yaşanan, Eski Şiirler, Tanımlar, Savunmasız, Paul Klee Parkında. "Gönül bağına ne zaman girsem / Şiir ellerimi yakar / Yüreğim tutuşur" giriş dizeleriyle kitabı başlatan Günel'de şiir sevdasının bir gizli aşk gibi içinde yer etmiş olduğunu; insani yakan, tutusturan bu şiir sevdasında nelerin damıtıldığına baktığımızda ise şunları görüyoruz. "Çocukça" bölümündeki, seçilen sözcükleri, isfenişi, biçimiyle gerçekten de çocukça bir siir izlenimi veren ilk şiir Çocukça'nın bitiş dizeleri bunu kanıtlıor: "çocukluğum masaldır / nice tanrıar vardır / görmedim yüzlerini / nasıl desem bilmem ki / tann çocuk değil mi". Gülerken Ölürüm'ün bitiş dizeleri de aynı çocuksuluğun bir anlatımı olsa gerek: "Süslü eiysüer içinde / gizlenen acı / eski bir yolculuktur". Özyaşam şiirindeki sorgulama "özlemi diri tutan bir şeyler"in aranışıvla başlıyor. Karanlık mağarada, kırgınuk dolu hüzünlerle, kendi lcendine ne aradığını ve geçmişinden ne beklediğini soruyor. Aynalara sormalıyım diyor: "şu gösterdiğiniz ben miyim / yoksa yüzümdeki burukluğun anlamı / yaşanmış ağıtların yansıması mı / ya da çekicini özensiz kullanan / yorgun bir neykeltıraşın / yeni bir çocuk mu yüzümde yarattığı". "her sabah bir sevginin özlemiyle / dağlara koşar yağmuna yıkanır"mış oysa. Anasına kaîırsa olmavan tren sesleri, buludar, deniz, yağmurfar, daracık yollar, diz boyu kar, yoksul sevinçlerle geçmiştir çocukluğu. Sonra, şöyle bir göz atınca belleğindeki öteki fümlere, "sevgiyi nerde bulmuşsam / başımın tacı saymışım / gönlümün tahtı" der. Günde beş öğün acıkıp ekmeği çok seven ve bir diş sarmısakla yiyen bir çocukluğun, babanın işsizlik yaşadığı demokrasi yıllarındaki kiremit çatılı tek göz odalı kiralık gecekonduda şehirden uzak geçen Burhan Günel'den iki kitap 1 ŞHrsavdası l 80 yta yaktofan yazarfck Kitabın ikinci bölümünde yer alan "Benim Ganım Arkadaşım" adlı öyküyü de ilk bölümdeki öyküler bağlamında değerlendirmek doğru olacaktır Çünkü o öyküde, ilk arkadaşlığın, ilk dostluğun sevinci ve coşkusuyla, düş kırıklığının buruk, incitici sarsıntısını bir arada görüyoruz. "Ilgeç" Ue "Tekin" adlanndaki iki uzun öykü ise ilk bölümde yer alan öykülerdeki pınltıların, insan sıcakhğının, sevginin ve dayanışmanın nasıl karartıldığı; nasıl aldatışlara, aldanışlara, ihanetlere dönüştüğü anlatılmaktadır. Burhan Günel'in aydınlık bakışı, bu karartılmış yaşam kesiderinde bile, o şiirli dil ile insana, ışık ileten pencereler aralayabilmektedir. Dünyaya sağhklı bakışı, en umutsuz durumlarda bile insanın güven duygusunu, inancını beslemektedir. Bu bakış, kitabın ikinci bölümünü oluşturan öykülerde bile çok belirgindir. Bu öykülerde insanların karanlık yüzleri, yoz, kaypak, bayağı ilişkileri anlatılsa da, son aşamada insana, yaşama ve geleceğe duyulan umut dipdiri ayakta durmaktadır. Yaşamın ve insanın savunulduğu bu öyküler, her şeyin alınır satılır olduğu günümüz dünyasında, kendini teslim etmeyen, alınıp satılamayan gerçek insanın bilinçlı durusunu da savunmaktadır. Günel'in son öykü kitabındaki bu gezintiden sonra bir Daşka gezintiye, onun baştan beri söylediğimiz şiirsel dilinin temelini oluşturan şiirlerine geçelim. "Sonsuz ve Gizli", öykücü ve romancı Burhan Günel'in şair kimliğiyle okurunun karşısına çıkmasıdır. Şeref Bigalı, M. îrene, Adnan Turani, Mustafa Ayaz, Kayı Cünel, edebiyatımızdaki yozlasma. "küreselleşme" ve "postmoderhan Keskinok'un re nlzıti" karşıtı yazılannı dergilerde yayımlıyor. gnerinaydınkkDakifi yıllar. Babanın akşam eve pastırma, somun ekmek, börek, et getirdiğini, annenin pilav, patates, kuru köfte pişirdiğini düşleyerek (bir arada hiç yiyemediği) geçen günler. Ve bütün bunları düşlerini getiren, "besbelli hiç acıkmayan çocuklar perisi" uydurmaktadır. Çocukluğu böyle geçmiş ve sonra okumayı yazmayı sevmiş, sonra da öğretmenlerini. Sevdiklerini özleyince "kımleri sevdim, neleri" diyerek "her iç çekiş"inde "daha çoğalıyor"muş özlemi. Büyümüş, "bir insani sevmiş günün birinde" ama "anlatamadım hiçDİr zaman / dilimin ucuna kadar geleni" dizeleriyle bu sevginin Anadolu'da binlerce benzeri gibi söylenememiş bir sevgi olduğunu fisıYdıyor: " Aşklar da insanlar da gelip geçer / kırgınlıklar kalıcı / her üzüncün ardından işte böyle / tozun ve karanlığın gizeminde / bir çocuk büyüyüp eskiyor / kendisi gelip geçse de / onun hep o perdede yansıyacağını bih'yor." Sonunda Annem Oluyor anne özleminin hüzünlü bir şiiri. "Yaşanan" bölümündeki Ömrümden şiirinin " dağ gider ömrüm kalır / sen kalırsın ömrümden" dizelerindeki sevda; Unutuş şiirindeki özlem; Volta şiirindeki düşünce; Bir Gün şiirindeki vorgunluk; Nasılsa şiirindeki "YaşayaraK öğrendim zaten / biliyorum dediğim her şeyi" dizeleriyle aktarılan ölüm; Şiir Alıp Çiçek Bıraktım şiirindeki dosduk duygufarının anlatımı şiirsel kimlikle örtüşüp kucaklıyor insani. "Eski Şiirler" bölümündeki Geç Oldu, Güldıken, Seninle, Birlikte, Ne Kalır, Sessizce, Acılar Öncesindeydim, Hadi Bana Su Getir, Uçuşan, Yaşadım şiirlerinin taşıdığı çocukluk ve gençlik özlemi, aşk, sevgi, acılar, hüzünle; "Yenilginin ve ihanetin kaç türünü gördün / ölüm olsa da sonunda / yaşadığını unutma... /bir direnci yarattı her yenilgi" dizeleriyle Yadsunam; Bir Yanım Eksik Kalıyor; "dolaşır çoğalır yine / kara çarşaflı yangın / bir içanadolu kentinde... / hüznüm yarım renginde" dizeleriyle Kara Salgın; "zorbalann yasakçı tannsı" dizeleriyle Şöyle Bir Bakrım Dünyaya şiirlerinaeki toplumsalhkla bulusan özlemler Burhan Günel şiirindeki duygusallığın yaşamın ve şiirin duyarlılıgıyla buluştuğunu gösteriyor. Tanımlar" bölümündeki şiirlerde, "Isırgan dalaması / karanfil kanaması" biçimindeki imgelerin yoğunlaştığını görüyoruz. "Savunmasız" bölümünde duru bir dilin "çocukluğumu sakladım sana / savunmasız gönul yurdumu" gibi bir yoğunluğa ufaşması aşk şiirlerindeki başarıyı, kitaba ad olan şiirdeki hesaplaşma da "Ne çok yaşadın bunu kalbim / ne çok aldatddın" sorusuyla başlayarak düş kırıklığının aktanlacağı ipucunu veriyor: "bir yanardağın patlaması da / aslında böyle değil mi"... "ne çok ölüler verdin kalbim / hep yalnız bırakıldın... ne çok yenildin kalbim / ne çok alkışlandın / sonsuz ve suskun bir kırgınlığın içinde / kendi idamını yaşayıp / sevdikçe bağışlandın... ne çok yoruldun kalbim / ne çokaldattldın." Son bölümdeki Paul Klee Parkında adlı şiirin son dizeleriyle "Sonsuz ve Gizli"yi okumaya çağıralım siir sevenleri: Paul Klee parkındayken ben / özlemler ve düşler arasında / uzaklarda bir güzellik sevgilim Nisa / Orhan Veli örneği / "bir garip" Burhan Günel / dokundum yüreğimle dünyaya / yaşamak ne kadar güzel." Umuda çağıran şiirler bunlar; umuda çağıran romanları, öyküleri gibi Burhan Günel'in. • Çiçekler Korunafcı/Burban Günel/ CanYaymlan, 1999/160 s. Sonsuz ve Gizli/ Burhan Günel/ KarjtYayınlar, 1999/80 s. SAYFA 9 YaşamveşKr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle