Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
t 7 i t A 2 0 8 1 • Fethi Naci, bu haftaki 'Eleştirt Günlüğü'nde Yılmaz Karakoyunlu'nun iddialannıyanıtlıyor. 3.sayfada • Metin Fındıkçı, Hulki Aktunç'un Erotologya'sının değertendirdi .10. sayfada • Zeynep Aliye, Erendiz Atasü'nün son kftabını değeriendiriyor. 11. sayfada ü Hütya Bgün, Ayşe Buğra'nn 'DevletPiyasa'kitabı üzerineyazdı 15. sayfada Ali ULKU ÇAGIN İyimserlik, umut, sevgî ve güzelliğin öykücüsü KITAP Cumhuriyet I Z E K Balkız Ali Balkız edebiyat çalışmalarına 1986 yılında başladı ve inançla sürdürüyor bu uğrasını. Kitaplannın sayısı sekizi bulan ve "öykü bir söz söylemedir. O söz, çok güzel söylenmiş olmalıdır, vetmez; bu söz; aynı zamanda doğru da olmalıdır"diyen Ali Balkız'ı tanıtmaya çalıştık sizlere. üller Kitaplara, Kartn Altı Kardelen Dolmuftu Bir Kadtn, Karadeniz Dağ Kartalt, Yasam BirAn'lar Toplamıdtr adlt öykü kttaplartnızdan sonra 6. öykü kıtabtmz, Bütün Ülke Yeşil Vadi'yi de yayımladımz Bu son kitabımzla kendi öykücülüğünüzün nerestne geldiniz? Sanınm, son ürünleri, sanatçılann en sevdikleridir, üstelik daha da seveceklerini henüz yazmamışlarken... Bu böyle bir süreç. 12 Eylül yıllan, cezaevi koşullan, keridekiler ve dışarıdakilerle başlayan ilk öykü kitabım Güller Kitaplara dan sonra geldiğim bu yer elbette çok farklı. Olaylar değişti, olgular, kurgular, kahramaniar, söylem, imgelem değişti. Atmosfer değişti. Değişmeyen iki şeyden biri estetik kaygüar ise öbürü de okuyucuyu yaşama bağlanmaya çağıran, yaşamdan zevk almaya, pavlaşmaya çağıran, bunun olanaklı olduğunu ve ancak bizlerce yaratılabileceğine işaret eden tutumudur. Aynca bu son kitabımda, daha çok doğa öyküleri var, doğadaki canlıların birbirleriyle olan ilişkilerini ve doğainsan ilişkilerini konu edinen öyküler. Bir de çocuklar, çocuk yanlarımız, çocukluklarımız.. Bu düzıeme oturmuş, kendi gerçekliklerimiz. Kitaba adını veren "Yeşil Vadi" öyküsünden hareketle, bu kitabın öyküsünü kısaca aktartr mtsımz? Yeşil Vadi, Ankara'da, Dikmen Vadisi'dir. Olanak buldukça bu vadide sabahlan yürüyüş yapanm. Her sabah aşağı yukan aynı şeyleri görürüm. TBMM'nin arkalarından başlayan vadi Oran'a kadar çıkar. Vadinin tam ortasından boklu bir dere geçer. Bu derenin kenarında mahallenin çocuklan top oynarlar ve toplan ikide bir bu dereye kaçar. Bu kirli topla çok güzel de kafa şutu çekerler. Hemen yanıbaşlarındaki, Yıldız'da, Oran'da, Çankaya'da bulunan halı çim sahalardan habersiz. Mahallenin kadınlan inşaat çöplerinin döküldüğü yerden ekmek toplarlar, eteklerinde çocuklan... Oruan mahallenin köpekleri izler. Sonra kargalar, siğırcıklar, serçeler, karıncalar... Üstelik burası Hakkâri falan değildir, Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ne kus uçuşu 500 metre uzakhktadır. Bir yanda yoksul gecekondular, öbür yanda gökdelenler. Öyküye "Yeşil Vadi"nin G adını koydum, sonra da düşündüm: "Bütün Ülke Yeşil Vadi" değil mi diye. Böyle doğdu. Dikmen Vadisi'nde bütün ülJcemizin profîli çiziliyor. Refahlı belediye, vadinin aşağı kısımlannı park haline getirdi. Sabah akşam dinlediğimiz, üstelik kulaklarımızı kapatarak dinlemek zorunda kaldığımız iki müzik parçasıyla yeri göğü inletiyorlar. Biri Fetih Marşı, Ey Türk milleti, ey Türk mületi diye başlıyor, öbürü de Çillibom çillibom bom bom... Anladığtm kadanyla öyküye bir ışlev yüklüyorsunuz? Elbette. Öykü çekirdek değil ki citleyip kabuğunu atasınız. O sadece damakta hoş bir tad bırakmamalı, bununla yetinmemeli. Öykünün bir işlevi olmalı. Yaşama sevinci yaratmak gibi. Umut aşılamak gibi. Nasıl bir politik ortamda, nasıl bir ekonomik sistemde yaşıyor olursa olalım, ividen daha iyinin, güzelden daha güzelin, mükemmelden daha mükemmelin olduğunu, olabileceğini sezdirmek ve bu sezgi yoluyla, okuyucuyu o güzelin peşine takmak gibi. Doğanın ve toplumun geuşim, değişim ve dönüşüm faaliyetine öykünün de bir katkısı olmalıdır. Bu elbette siyasal bir bildiri düzeyine düşmeden, sanat ve estetik kaygüar göz ardı edilmeden yapılmalıdır. Buradan hareketle, siyasetsanat, sanatdevlet iliskisine depnir mistniz? Yukarıda belirttiğim özelliği nedeniyle, sanat, hep bir sonrasını düşünür, özler ve ararken siyaset hep statükocu olacakür, düzeni hep tahkim edecektir. Bu çelişki kaçınümaz olarak çatışmaya dönüşecektir. Çatısmanm sonuçlan ise hele de bizim gibi ülkelerde çok bellidir. Düşünce yasakları, kitap toplatmalar, kitap yakmalar, cezaevleri, işkenceler, faili meçhuller... Devlet bunun yanında, elbette kendi sanatını, sanatçısını yaratmak gibi bir çabaya da girişecektir. "Devlet Sanatçısı" yaratacaktır. Ama o ne kadar sanat olacaktır? Bugünü tüketen, yannı hazırlamayan bir sanat ancak çekirDevamı 4. sayfada. +~ CUMHURİYET KİTAP SAYI 532