19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

dı ama inanmayanlann buluşma yeri olmuşben artık yadsıyorum yaşamayi. Hiçbir şey kalmadoğadan başka onun da içinde bir tek ölümün çekiciliği var yok hiçbir şey benim sevdiğim bu insanlann dünyasından. Her şey bana acı veriyor: Bu halk sırtüstü yatmış, patronlann onu çağırmasını bekliyor; kurbanlık koyunlara uygulanan bir yönteme boyun eğerek özen ve incelikten uzak; her taraf kara, giysiler kara, yollar kara; ve devinimlerinin karası; işlenmiş sanki oraya, aşağılamaya, küçümsemeye eğılimli bir dünyada, yol gösterdi ahlaklı ve dayanışma örneği olmuştu. taşlannı temizler; oğlu orada yatmaktadır, kaygılı: daha sonra uzaklaşır; ve mezarlık duvarının ve çevredeki boş mezarlann gömüldüğü sessizlikte tulumbanın sesi duyulur; yaşlı kadın titreye titreye su çekmektedir kalan var gücüyle, istekli ve kararlıdır iyi olan her şeyi yapmak için: ve geri döner taze otlarla dolu tarnJarın arasından su dolu vazolarla birlikte duran çiçekler için.... Biz de en kısa zamanda toprak olacağız, ey oğlunun ardından yaşayan kadın, biz de bu çukurun dibinde yitip gideceğiz, ne ki, biz huzur bulamayacağız çünkü bizim huzurumuza bir yasam karışacak çokca amaçsız. Bizimki zor ve yoksun bir sessizlik olacak, uykumuz ise acı dolu; getirmeyecek bize tatlılık ve barış, oysa, özlem ve serzeniş; yasamadan ölen birinin hüznü olacak yanımızda: sar ve temiz ve sürekü genç kalan bir şeyler varsa eğer size aktanlan, senin o uysal dünyan olacak, senin güvenin, senin yürekliliğin: Dutlann ve asmaların tatlılığında, ya da mürver ağacının; en yüce ve en yoksun yaşam işaretinde, her ilkbaharda sen varsin; günün birinde güldükleri her yerde, ve yeniden gülecekleri, yasayanlann, soysuzlukla; sen soyluluk dersi vereceksin, elimizde kalan tek silah; korkunç ama gene de tatlı: Yoktur çünkü umutsuzluk, bir parça umut olmadan asla. "înanca" Ek: Bir Işık (1959) Yaşarken, bitmeyen, bitmeyecek olan bitmemesi gereken bir tutkunun derinliğinde bir başka zamanlarda köklerini bulanbilivorum, bir inanç ışığı, bir iy "" çeki çıkartır kan:ekip şıkJıklar şıklıkl içindeki sınırsız aşkımı umutsuzluktan. Bir kadın oturmuş gölgede bir bebek gibi zavallı, uysal, incelikli; yorgun, yaşamı sürdürecek gücü yokmuş gibi. Kafasında azalmış saçlahenüz menekşe kokulu, ayakta kalmış sırlannı örten, eski, artık paramparça, giysileriyle, ve görevine denk olmadığından korkan birinin, susKun kaygılan içinde, harcadığı gücüne karşın, suskun yakınmadı hiçbir zaman alamadığı karşılıklardan: Zavallı kadın, bir tek sevmeyi bildi, yüreklice ve anne olmak ona verilebilecek en güzel armağandı. Doldururdu evinin içini cılız ve sıska bedeniyle, bebeklere özgü ve alınteriyle: ve geceleri, uykusunda kuru gözyaşlarıyla kaplardı her şeyi: Ve bir acıma duygusu; öylesine eskil, dayanümaz, sıkıştınrdı yüreğimi, döndüğüm zaman eve, bağırmak, sanlmak gelırdi içimden boğazıma. Her şey ölürken etrafımda acımasızca, ölmeyen, kadının içindeki bir tek iyilik ve alçakgönüllü sevgisi karşısında bir deri bir kemik kalmış ihtiyanmbilmez nasıl da ölüp ölüp dirildiğimi acı ve utancımdan ötürü. Ve bilmedi mutfağımızdaki sessizlik içinde, o sıkıntılı tavırlann, o iççekişlerin beni ne denli aşağılık ve soysuz gösterdiğini. Her an, her şey bitiyor; tükeniyor artık tümüyle, o bebek kılıklı kadın ve oğlu olan benim için: Yoktur başka bir umanm sonu beklemekten başka. Gelsin gelecekse gerçekten, dindirsin, diyorum, bitmeyen acılanmı beklemekten ötürü. O zaman birlikte olacağız, işte, o yoksun yeşil alanda kasvetli taşlarla dopdolu, otlar ve çiçeklerin bittiği her yıl baharda, doğanın taze tohumunun ürünü; toprak başlca bir şey vermez bunların dışında, gündüzleri tarla kuşlannın kanat çırpışlan, geceleri bülbüllerin umutsuz şarkıları eşliğinde, mezarlar arasında. Kelebekler, böcekler alay aJay, Eylül'ün son günlerine kadar; bu mevsimde geÜriz biz ziyaret etmek için anamın öteki oğlunu; mezarında canlı tutar daha sevgiyi, yaşasa da huzurun buz kesmiş navasında; her öğleden sonra gelir buraya, çiçekler getirir, düzenle yerleştirir vazoya; büyük bir sessizlik vardır f trafta ve onun acısı duyulur yalnızca; , '• \rl kendisini saran kötülük karşısında susma alışkanlığı; bos bir esenlik için canını dişine takmak, tıpkı bir parça otun etrafında toplanan hayvan sürüsü gibi; gelgit düzeni gibi bir düzenekle, kalabalık ve ıssız yerler yer değiştirir bu nedenle, eski alışkanlıklan yüzünden soluk soluğa koşuşturan adsız insanlarla v , VV * \X , dolup dolup boşalan yollar boyunca; insan yığınlan kasyetü barlarda, sinemalarda tub; yüreğtm sıkıntılar içinde mahkum olmuş niçinlere. Ve süreduran bu kalabalığın baskısı altındaki Levanten ya da Brezilya'daki kentlerde çatirdar ve çökerler evler üst üste; nasıl ki cüzam çokca keyif alır yayılıp, bulaşırken serpiştirdiği ölümden, insan katmanJarı üzerine Hıristiyan ya da pagan; ve o kentler sıralar arka arkaya ev kümelerini, safra ve kusmuk rengindeki pis su kanallarını, evler anlamsız, ne sıkıntı var ne huzur içlerinde; söküp atar sırtımızı verdiğimiz duvarları, ve iç bahçelerdeki patika yollann şiirsel kıvnmlarını, ve ayakta kalmış ev kümeleri süngertaşı ya da sıçan renkli, onlann arasındaki incir ağaçlan, hindiba, kışı mudu mudu geçiren, aralan kötü odarla bezeli parke taşh yolları, ve insana yaraşır mımarisiyle sonsuz ömürlü gri ya da san renkli pişmiş tuğlalı mahalleleri, yakar yıkar her şeyi inceliklerden habersiz arsa kapkaççılan, köpek yürekliler, aç gözlüler; Vatikan salonlannda, kiliselerde ve bakanlıkların özel kalemlerinde, mimberlerde yozlaştınlan Isa'nın aşağılık öğrencileri, uşaklığa zorlanmış bir halkın ıktidar zorbalan. Nasıl da ulaştı bize yüreğinin iç kavgasından yoksun ve çuhaçiçeği ve sürgünlerin uzak diyanndan anavatan Friuli'den güzel sesli Bülbül uysal ve arzulu, yanar Katolik Kilisesi'nin aşkıyla ve günahkâr, aynı zamanda dindar bir aşktır onunki. bir anıdan, bir laf salatasından başka bir şey değil artık, ama ölen o oldu ben değil, boşa çıkmış aşkından ötürü, çektiği yürek darlığından, savunmanı olduğunu söyleyen birileri tarafından her gün öldürülen bir gelenek uğruna öldü, ve onunla birlikte bir yurt parçası da; dinimizden yayılan ışığa kapılannı açmıştı, ışıklı, üretken toprakları ve sıra sıra evleri vardı; ve bir ana öldü onun yanında, tatlı mı tatlı tertemiz yüreğiyle; bulaşmadılar hiçbir kötülüğe geçmiş zamanlar içinde; ve varlığımızın bir çağı öldü, CUMHURİYET KİTAP SAYI S32 ŞİİR ATLASI Dünyanın Şiiri yedi cilt 70 ülke 297 şair 2000 şiir 2530 sayfa Cevat Çapan hazırladı Dünyanın Şiiri Elinizin Mtında KAV • RAM Genel Dağıtım ARALIK Ltd. İstiklal Cad. Bekâr Sok. No 17 Taksim/îst. Tel: (212) 244 02 85 Faks: (212) 292 43 25 SAYFA 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle