22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ayşe Buğra'dan "DevletPiyasa Karşıtlığımn Ötesinde" Yeni bir toplum nroiesine ttoârıı Ayşe Buğra, insanın temel davranış biçimlerinden biri olan tüketimi sorguluyor. Tüketimle ilgili yaptığı çözümlemelerde de, standart İKtisat kuramına ciddi eleştiriler getiriyor. Buğra'yı anlamak için standart iktisat kuramının temel kavramlarına göz atmak anlamlı olabilir. HULYA ERGUN e olacak bu memleketin hali" sorusu uzun süredir ciddiyetini kaybetti. Geleceği "ti"ye almanın, ya da umutların tamamen kesilmiş olduğunu göstermenin dışında bir anlam taşımaz oldu. Ama böyle düşünmeyenler de bulunuyor. Ayşe Buğra son çalışmasında (*) "bu memleketin hali"ni sorguJuyor ve çözümlemelerde bulunuyor. Kitap 4 ana makaleden oluşuyor. Ikinci makale (Piyasa Oluşturmanın Piyasa Dışı Mekanizmalari: Türkiye'de Dayanıklı Tüketim Malları Sektörünün Gelişimi) ve üçüncü makale (Ahlaksız Konut Ekonomisi) Türkiye'nin düzenini açıklamaya çalışıyor. llk makale (tnsan Ihtiyaçlan, Tüketim ve Sosyal Politika) ve son makale (Modern toplumlarda Karşılılık tlişkilerinin Siyasi ve Ahlaki îçerimleri) yeni bir toplum projesi geliştirmeyi amaçlıyor. Buğra, ihtiyaçlar ve tüketim gibi standart ıktisat kuramının temel kavramlarını sorguluyor, yeniden tanjmlıyor. Aynca Türkiye'nin "düzeni"ni açıklamak için yeni bir kavram kullanıyor: "Kişisel nitelikli ilişki ağları." "Kişisel nitelıîdi ilişki ağları" ile aile içi ilişkiler, komşuluk ve hemşerilik ilişkileri, dini ve etnik cemaat ilişkileri ve mafya tipi örgütlenmelerdeki ilişkiler kastediliyor. Gelişmiş ekonomilerde sistemi anlayabilmek icin devlet müdahalesini ve piyasa ilişkilerini incelemek gerekiyor. Geç sanayileşmiş bir ülke olan Türkiye'de ise durum tamamen farklı. Düzenini anlayabilmek için devlet müdahalesine ve piyasaya değil "kişisel nitelikli ilişki ağlan na bakmak gerekiyor. "Kişisel nitelikli ilişki ağlan" gerek devletin, gerekse piyasanın içine sızmış durumda. Bu sızmaların iki türlü sonucu görülüyor: 1. Devlet görevini tam olarak yapamıyor. 2. Piyasa kurallan da tam olarak uygulanamıyor. Buğra, "kişisel nitelikli ilişki ağlan"nı konut ve dayanıklı tüketim malları sektöriine bakarak inceliyor. Bu iki sektör, Baa ekonomilerinin 20. vüzyddaki gelişmelerinde en önemli roiü oynadı. Devlet ya sosyal konut yaparak veya konut kredisi mevzuatını düzenleyerek vatandaslannın konut sahibi olmalarını sağladı. Batı'da dayanıklı tüketim malları sektörünün gelişmesi de, devletin istihdam ve gelirleriri yanı sıra tüketici kredisi mevzuatını düzenleyerek oynadığı role dayanıyor. Türkiye'de ise devlet bunların hiçbirini yapmadı. Konut sorunu gecekondulaşma yoluyla halledildi. Insanlar, kendilerinin olmayan bir araziye konut yaptılar, devlet de bu işgali imar affıyla onayladı. Bu yoldan ev sahibi olmak için bir dizi kuralsız ilişki devreye girdi. OnCUMHURİYET KİTAP SAYI 5 3 2 ce aile ve hemşeri dayanışması, sonra politik yetkililerle oy karşılığı tapu tansis belgesi alma alışverişi, ardından da gecekondu mafyasının ortaya çıkışı ve gecekondunun bu yoldan ticarileşmesi gündeme geldi. Dayanıklı tüketim malları sektöründe bayilık sisteminin gelişmesi ise şöyle oldu. îlk olarak gelire bağlı talep yetersizliği, ardından da tüketici kredisiyle ilgili resmi kurumlann gelişmesini önleyen yasal boşluk bayilik sistemini yarattı. Bunun sonucu olarak imalatçıyı, bayileri ve tüketicileri birbirine bağlayan güven ve sadakat ilişkisine dayanan ilişki ağı ortaya çıktı. Son yıllarda birçok ülkede devletin çöküşü pek çok sosyal problemi de beraberinde getirdi. Bu nedenle Dünya Bankası gibı pek çok uluslararası kuruluş devletin çöküşüyle ilgileniyor. Ancak devletin görevlerini yerine getirdiği ülkelerde ekonomi sağlıklı işliyor ve istikrarı sağlayabiliyor. Buğra, devletin çöküşünü de kişisel nitelikli ilişki ağlarının siyasete sızmasıyla açıklıyor. Türkiye'de devletin, kurallı müdahaleyle yapması gereken işleri yerine getirmemesinden dolayı boşluk doğuyor. Boşluk da, kişisel nitelikli ilişki ağlannı üretiyor, yaygmlaştırıyor. Buğra devletçi mi? Kesinlikle hayır. Devletin ekonomideki rolünün küçülmesinden yana. Buğra devleti, herkesin uyması gereken kurallan koyan, toplumun güçsüzlerini koruyan bir aygıt olarak tanımlıyor. Devlet ne mi yapmalı? Kaçak yapılaşmayı engellemeli, ama evi olmayanlara da "git sokakta yat" dememeli. Türkiye'de devlet, vatandaşlarının konut ihtiyacına cevap vermenin yanında eğitim intiyacını da karşılamadı. Pek çok aile normal devlet okullarında verilen eğitim hakkında olumsuz görüşe sahip. Gerekli özveride bulunabılen orta sınıf aileler özel okulları tercih etmektedirler. Diğer aileler devlet okullan içinde en iyilerini seçmeye çalışmaktadır. Buğra, üniversi teye giriste gösterdiği yüksek başarıdan ötürü dini liselerin yaygınlaşmasını da "akdcı nitelikli tüketici stratejisi" olarak açıklıyor. Devlet, vatandaşının, eğitim, onlar doldurdu. Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerde uzun süre korumacı devlet politikaları uygulandı. Korumacı devlet politikalanndan vazgeçilmesiyle devletin boş bıraktığıyeri piyasa dolduramadı. Bu boşluğu kişisel ilişki ağlan doldurdu. Bu dönüşüm içinde vatandaşlık hakkı yerine topluluk dayanışması önem kazanıyor. îş nayatında ve sanayi ilişkilerinde bir tür aile modeli ortaya çıkıyor. Sınıf politikalarının yerine kimlık politikalan geçiyor. Bu dönüşümle, kişisel ilişki ağlarının ekonomideki oynadıkları rolün artması arasında bir bağ görülebilir. Hem teknolojik gelişmenin niteliği hem de piyasa talebinin değişen yapısı, devlet müdahalesini ve çıkar örgütlerinin ekonomiyi kısıtlayan faaliyetlerini dışhyor. Gündemde olan küçük, yerel işletmeler bunlar arasında işbirlikleri ve emek piyasasının katı guvenlik tedbirleri dışınaa, esnek biçimde örgütlenmesi. Aile dayanışması, komşular ve hemşerilerin birbirine destek olması, dini cemaatlerin giriştikleri hayır işleri, belli başlı örneklerden. Ama bunların hepsi mafya ilişkilerinin sevimsiz niteliğinaen bir parça taşıyor. Hepsinde sayılan güçlüler ve korunan zayıflar var. Hepsinde güçlüler, zayıflara sağladıkları koruma karşılığında "saygı" bekliyorlar. Saygının tanımı ise topluluk normlarında ortaya çıkıyor. Buğra, insanın temel davranış biçimlerinden biri olan tüketimi sorguluyor. Tüketimle ilgili yaptığı çözümlemelerde de, standart iktisat kuramına ciddi eleştiriler getiriyor. Buğra'yı anlamak için standart iktisat kuramının temel kavramlarına göz atmak anlamlı olabilir. "îktisat, üretim ile tüketim veya arz ile talep arasındaki dengenin nasıl sağlanacağının ve üretim faksağlık, konut... vb. temel ihtiyaçlanna yeterli destek sağlamadı. Dolayısıyîa bu destek ailenin ve hemşerilerin, dini ve etnik cemaatlerin desteğiyle veya mafya ilişkileri çerçevesinde sağlandı. Devletin boş Diraktığı alanı Buğra ve devletçillk Klşiselnltellkllllişklafttarı Tüketim törlerinin (toprak, emek, sermaye ve mütesebbis) nasıl kullanılacağını ınceleyen bilimdir. iktisat bazen de, tercihler bilimi olarak tanımlanmaktadır. Bu anlamda iktisat mevcut kaynaklarla talep edilen mal ve hizmetler arasındaki tercihleri araştırır. Bunları açıklar. tktisat biliminin başlıca konusu kıt kaynaklarla sonsuz olan ihtiyaçların maksimum tatminini sağlamaktır. Ihtiyaçların tatmini ise faydaya bağlıdır. Ancak fayda ölçülemez, herkese göre değişebilir ve olsa olsa sıraya konabilir. Üretim fayda yaratmaktır. Çünkü mal ve hizmetleri talep etmemizin amacı onların fayda sağlamalandır. Tüketim, ihtiyaçların doğrudan doğruya tatmini için mal ve hizmetlerin yok edılmesi veya zamanla yavaş yavaş kullanılmasıdır." Buğra, tüketimi tartışmadan önce ihtiyaç kuramı üzerine bir yaklaşım taslağı sunuyor. Buğra'nın ihtiyaca yaklaşım taslağı Aristo'dan Marks'a, Doyal ve Gouth'a kadar uzanan bir geleneğe dayanıyor. însanın nihai amacı türsel doğasını gerçekleştirmektir. Bir kişi ihtiyaçlarını yaşadığı toplum için belirler ve ihtiyaçlar bu toplum içinde karşılanır. Bu anlamda her insan doğası gereği toplumsal bir varlıktır. Bir insan başka bir insana ulaşmak için mal ve hizmete ihtiyaç duyar. Bu bağlamda Buğra ihtiyacı, amaca hizmet eden mallar ve hizmetler olarak tanımlıyor. Vazar, ihtiyaç kavramıyla ilgili görüşlerini anlattıktan hemen sonra çalışmasının en önemli noktalarından biri olan tüketim faaliyetini tartışıyor. Buğra, standart iktisat kuramındaki tüketim kavramının yetersizliklerınin altmı çiziyor. Ve soruyor: Tüketim bireysel bir özellik gibi görülse de siyasi ve ahlaki boyutlardan soyutlanarak ele alınabilir mi? Sorunun yanıtını olumsuz olarak veren Buğra, tüketimi iktisadi, sosyal ve kültüreîdinamiklerin kesiştiği bir noktada inceliyor. Yazar, tüketimi, üretim faaliyeti dışında, piyasanın, devletin, ya da tüketicinin sağladığı mal ve hizmederden yararlanma olarak tanımlıyor. Buğra, tüketimi incelerken tüketim toplumuna da ciddi eleştiriler yöneltiyor. "Tüketim, bütün ihtiyaçlan sahip olma ihtiyacına indirgediği ölçüde insan ihtiyaçlarını ve insanfiğımızı türdeşleştirir ve yoksullaştınr. Bizim bakış açımızdan insan ihtiyaclarının en yüksek ve nihai amacı öteki kişi iken, tüketim toplumunda bu amaç ürünün kendisi haline gelmektedir." (s. 29). Buğra'nın çalışmasına bir bütün olarak baktığımızda, bir ihtiyaç kuramı taslağı, tüketim faaliyetiyle ilgili bir çözümleme ve ihtiyaçlara dayalı bir sosyal politika yaklaşımı görüyoruz. Kitap sosyal poütikayla ilgilenenler kadar sosyoekonomik sistemleri karşılaştırmak isteyenlerin de ilgısini çekebilir. • (*) DevletPiy.asa Karşıtlığımn Otesinae/Ay$e Buğra/ htanbul2000/ lletişım Yaymlart/ 154 s Sonuç Ayşe Buğra son çalışmasında "bu memleketin hall'nl sorguluyor ve çözümlemelerde bulunuyor. Yazar, Sedat Slmavl Odulu'nu alırken. SAYFA 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle