Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
davranışında determinizmin payı nedir? Özgürlük nedir? Bunlar havada uçan sorular değiUer, bunların içindeyiz biz. Ben bunları özetliyorum. Romanın bir yerinde Bruno'nun bir birey gibi olmastnt istiyorsunuz... • Ya da "tarihi bir hareketin yayılmasında pasif unsur." Bireysellik kavramında hep şüphelerim olmuştur. Anılann değişken vekesintisiz karaktcri göz önüne alındığında, bircysel varoluş gösterilebilir bir gerçckten dana çok, bir ilkeye ihtiyaç duyuyor. Eski fotoğraflara bakın, karanızda bu döneme ait olanları oluşturamazsınız. Bireysel varoluştan şüphelenmenin diğcr nedeni ise daha basit. Insanlann dışa vurduğu istekleri, düşünceleri, yaşam tarzları onlara ait değil, diye düşünüyorum: Çağdaşlarınkinuen farklı değil. Bireysellik yalruzca ihtiyarlıkta ve ölümde vardır. Bu kitabın karakterlerindeki tek başına öliim anlayışı, bir önceki kitaba göre daha kişisel. Yaşanu anlama Mçtaıi Varlık determinizm midir? Yasamı anlama biçimindeki derin ve kaba değişimler gibi, özgürlük hareketlerinin de nadiren olduğunu saruyorum. Burada, koşullar önemli bir rol oynuyor; tersini düşünürsek yanılmış oluruz. Yenilenmeyi ele alın. Bruno bir ara yazmaya başlıyor. Bu özgür bir hareket değil. Bu zamansız bir davranış, karmaşa durumunda ve bir şeyden yoksun kalındığında sık sık olur. Aynı şekilde, Michel'deki arzu eksikliğini, annesiyle birlikte olmamasına bağlıyorsunuz. • Hayvanlarda yapılan deneylerde, anneden ayrı kalmanın yetişkinlikte cinsel sorunlara yol açtığı kanıtlandı; özellikle baştan çıkarmada tutukluluğa neden oluyor. Karakterleri çizmek, mekanizmalart açıklamak, fiziksel ve kimyasal bilgileri masaya yatırmak, tüm bunlar, tek kişinin yapabileceSinden fazla değil mP Bilimcıiiğin zaferi, romanın felsefi çekişme ve tartışma hakkmı elinden aldı. Bir yanda bilim, çiddiyet, bilgi, gerçek; diğer yanda edebiyatın inceliği, karşılık beklememesi, biçimsel oyunlan. Bu nedenle roman, yerini, "yazmak için yazmaya" bıraktı sanıyorum. Ona bundan başka bir şey kalmadı. Buna karşıyım ve Scnopenhauer'in şu cümlesini sık sık tekrarlıyorum: "Birincisi ve pratikte tek olan, iyi bir stil, söylenecek bir şeyler olduğu anlamına geJır." Öyleyse? Kitabın yazıldığı tarihteki insanın mantıksal yapısına ilişkin bir tanıkbk oluşturmak ve bunun bilincine varmak. Roman, bilgileri içine alamazsa, tamamen bir stil çalışmasına dönüyor. Interventions'un başlığtnda. roman, normalde insanla eşyapılt olarak her şeyi içermeli..." diyorsunuz ? Bu, Alman romantizminde değerli bir fikirdir; Novalis'in mirası. Yazdığı ve bitiremediği tek roman olan Henri d'Ofterdingen'de zoolojik söylevler kadar şiirler de var. Romantikler için roman, sanatın en eksiksiz aracı, bütün diğer türlerin de içine karıştığı yapıttır. Şiiri romana katarken Novalis gibi, birtakım zorluklarla karşılaştıysam da bunu denedim. Temel Parçacıkiar da tanımlamalar, bilimsel yorumlar, tarihi açıklamalar, rüyalar, diyaloglar ve manzaralar var. Ancak, şiir en önemli yere sahip olduğu halde, pek yerini bulamadı. Hangi anlamda? Şiir, Dİİginin diğer yamacıdır; hevecan uyandırır, kişinin kendisindekileri keşfetmesini sağlayabilen tek şeydir. Yazınızda dokunaklılık ile dobralık, sertlik ile se.ssizlik iç içe giriyor. Bu biçimi nasıl nitelemeliyiz? Bunu ben yapamam. Kesin olan, saçmalık ile küstahlığı seviyor olmam. Rester Vivant'da yazdiğım şeye hâlâ inanıyorum: "Hatalarınızın toplamından güçlü CUMHURİYET KİTAP SAYI 528 bir özgünlük çıkacak. Bunu kafanıza takmayın. Sadece gerçeği söyleyin." Ancak, bedenaen bir anatomici gibi bahsetmek, örneğın Anne'ın buluğçağına girmesinden bahsederken, göğüs ve kalçalarında yağtmsı yastıklartn çıkmast... demek, bir tür pekiştirme mi? • Açık olmak daha iyidir; erotik edebiyat komik benzetmelerde sık sık aşınya kaçar. Yasağın üzerinde oynar, düşleri üst üste yığar. Bu bana, başka bir zamanın tarihini atmak gibi gelir. Cevaplamadınız... • Klinik ve patetikle oynuyorum. Bazı sahneler mernamet, romantizm içeriyor ki işte en tehlikeli olanlar bunlar. Şu sıralarda kinizm iyi gidiyor. Dokunaklı sahneler yaratmak, aptal yazar olarak damgalanma riskini getiriyor. Bruno'nun Christiane'a bakarken, kendi kendine, sonunda yine de onun sevebileceğini söylemesi, tam bir hayal ürünü değü. Romanınızın ilk bölümü, çocukluklartnda aamasızca htrpalanan kişileri betimliyor. Siz de onlar gibi aıleniz tarafından terk mi edildiniz? Ihmal edildim, diyelim. Beş yasındayken babaannemc tesüm edildim. Oncesini hiç hatırlamıyorum. Babam, bende aşırı bir suçluluk duygusu geliştirdi. Bana bir gün, fiziksel çalışmayı tercih ettiğini, ÇÜnkü bunun, düşünmesine izin vermediğini söyledi. Dağlarda rehberlik yapıyordu. Evet. Ancak romandaki gibi 18 değil, 20 yaşındaydım. Yeni kuşak yazarlardan olduğunuzu düsünüyor musunuz? Benim kuşağımın özelliği ne? Edebî açıdan değil ama tarihsel açıdan babaya isyan kuşağı olarak tanımlanabilir. Fabrice Pliskin, Nouvel Observateur'de yazdığı bir makalede bunu çok iyi açıklamış: Babalara ve tüm ağabeylere karşı kavıtsızız. Ne karşılannda ne de yanlarındayız. Ne CohnBendit'yle ne Duras'yla ne Godard'la ne de Gainsbourg'la ilgileniyoruz. Peki siz yetimler kusağma mt ait olacaksımz? Her tür otoritenin dışında yetişen bir kuşağım. Bu durum, bir sonraki nesilde daha da belirgin. Geçenlerde bazı liseli gençlerle tanıştım; onfarı kibar, ahlaklı ve ınsancıl buldum. Kendinizi ahlaklı, kibar ve insanctl mı buluyorsunuz? • Evet, doğal hayranlığım iyiliğe doğru gidiyor. Bunun üzerine, ne zekâ ne yetenek, hiçbir şey koyamam. MariePierre'le iyiliği için evlendim. Bununla birlikte mmantntz çok açtk, şiddet yüklü ve sert. Aynı zamanda yumuşak da. 8u roman, insana duyulan saycıdır. Estetik olarak, merhamet anlamını bulsun diye korkunun olması lazım. Bunun dışında, açıklıktan korkacak bir şey yok. Açıklıktan korkmak korkunç olur, çünkü o gerçeğin gölgesinden başka bir şey değildır. Korku ve merhametin romant. Kitabıntz için en doğru tanım bu şüphesiz. înancın da romam: Orada gizlice öfkenizi de dile getiriyorsunuz. Tam bir liste yapar mıstntz? • Hippiler, yeniyetmeler, Viyanalı eylemciler, şeytana tapanlar, Nietzsche ve yeniden Pireneler'e ayılan yerleştirmek isteyen çevreciler. Baudelaire gibiyim; doğadan hoşlanmıyorum. Ya umutlartmz? Umutla mı besleniyorsunuz? • Bu romanda iyi haberler var, değil mi? Birincisi, materyalizmin miadını doldurmuş olduğu. îkincisi, kadınların hâlâ tuhaf bir şetulde âşık olmava devam etmeleri; bu da bana anaerkil bir toplumun istenilebilir olacağını düşündürüyor. Şimdilik, erkekler soyun devamını sağlamak dışında bir ise yaramıyor. Üçüncüsü, kesin olmasa da, ölümün yenilebilmesinin pratik olarak mümkün olabileceği. Ve dördüncüsü, bilgiyi aramanın insanı mutsuzluğa değil, biraz soyut olan bir mutluluğa götürrnesi. 2010'larda biten bir romanda, türün biyolojik ıslahına dayanan metafizik bir devrimden bahsediyorsunuz? Uçüncü bölümde, Michel, genetik bilgi taşıyan bir molekül keşfedivor; sürekli yeniden üretilebilecek, dolayısıyla potansiyel olarak ölümsüz bir insan yaratabilecek bir molekül. Türü değiştirmek, insanın tek geleceği mi? Düşünülmesi kaçınılmaz bir gelecek. tnsan, üretilir olma yolunda. Kopyalama iyi midir, kötü müdür? Benzer mi, farklı mı canlılar üretmeli? Bunlara cevap bulamıyorum. Soyların arıtılmast gerektiğine mi inantyorsunuz? Olumlu anlamda evet. Durumu ne olursa olsun, birinin üremesine engel olmak ahlaksızlıktır. Ancak; oluşmuş bir yumurtayı alıp, onu öldürecek genetik bozukluklardan arındırmak ahlakîdir. Bu arındırmanın, kötü amaçh olanı da vardır, iyi amaçlı olanı da. En kötüsü, öldüren Nazilerdir, çünkü genetik kodlamaya müdahale edemediler. En iyisi, zararlı genlere sahip olanlan iyileştirmeye çalışan Telethon'dur. Romanınızın sert tepkiler alacajttnı biliyorsunuz? Baztları sevecek, bazüarı ise nefret edecek. Ömeğin karakterlerinizin tüm davranışlartnt akla uygun hale getirmekle, totaliter davrandığtntzı söyleyecekler. Kant kadar totaliter olamam. Doğrular, olaylann düşünceden kaynaklanmadığını onayladığı ölçüde totaliterdir. tki mutlak arasında gidip geliyorum. Bir yanda bilim ve yöntemi. Zevk, kesin, insana geri dönen ve tanımlanabilir bir mekanizmadır. tnandığım diğer mutlak ise ahlak. Tarihî, ekoloji, sosyolojik ya da kültürel hiçbir etkene dayanmayan tek ve evrensef bir ahlak. İyi ve kötü var; etik hiçbir görecelik göstermiyorum, Kantçı kategorilere inanıyorum. Manici misiniz? Tamamen! Belki de maniciliğimi dindirmek için roman yazıyorum. Nasıl ?Biraz gelişen her insan karmaşıklaşır; iki yanlı olur. Romandaki kişilerden Dİrini, satanist bir grubun üyesi olan David'i ele alın. Onu çok fazla işlemiş olsaydım sonunda patetik olacaktı. Tolerans, romanın doğal bir eğilimidir. Bir anlatıda ne denli ilerlcnirse, kişiler o denli anlaşılabilir olur. Bir romancı her şeye özür bulabilir. Bunu istemiyorum. • F.ylül 199') tarihlı 26H no.lu LİRE dergıst SAYFA 9 (Mimsüz insan Ya anneniz? Onu görüyor musunuz? Hayatta olduğunu sanıyorum. Bilmiyorum, onu çok az gördüm, on kere falan. Son görüşmemiz kötü geçti. îslama yönelmişti. îslamı kaldıramıyorum. Bir de, hayatım boyunca sadece bir kez gördüğüm üvey bir kız kardeşim var. Bir sürü çocuğu evlat edinen kişiler tarafından yetiştirildi. Ve siz de Michel gibi, çok tarafından gençyaşınızda en sevdiğiniz var Elestirmenlerkltabtnda. bu"olay adam" olarak tanımlanan Houellebecq yüzyılın son on yılının edebl hğı, büyükannenizi kaybettiniz. bir resmlnl yansıtıyor. Babaya tsyan kuşağı NE DEDİLER ? Kendinizi birkaç cümle ile tanıtabilir misiniz? Ben öncelikle sinirli, hassas ve çok aktıf olmayan bir insanım. Her iki gözümde 10'dan fazla Dioptrie'ye sabibım. Bu nedenle dünyayı çok net görürüm. Entclektüel yeteneklerim büyük varyasyonlar gösterirler, hazen çok belirgindirler, bazen de hemen hemen stfırdtrlar. Seksüel ilgilerimle benzer sekildedir. Pek çok yönde manidepresif tipe uygununt. Lire lartna adamış bir anneyi paylaşırlar. Ve onlar yine onun hayat boyu devam eden rahatsızltğı ve buz gibi yalnızlığını paylaşırlar. Ağabey Bruno kendi fantezili, şüpheli kararlartntn seks kurbanı olur. Michel moleküler biolog'dur ve kimseyle iliski kurmadan araştırıct süpermarket ve Psikofttrma arasında geçirir. Bu yaşam bir Genteknolojisi Enstitüsünde ölümsüzlük ve cinsiyetsiz insan klonlamaya kadar devam eder. Fransız Edebiyatı tekrar büyük bir isme, bir olaya, bir tartışmaya sahip olmuştur. Şimdi bu yeni edebi çalışma, alışılmış bakış açısını insan resmi üzerine yönlendirmiştir. Joseh Haniman, ., .,, ,. Frankfurter Allgemeine Zeitung Houellebeaj son derece zeki, aydın ve ilginç bir yazardtr. Onun anlatımında konulardaki zenginliği, geniş çerçeveden olaya bakışı, çoğunlukla daraltılmış romanedebiyattndan kaçtşın bir görüntüsüdür. Gerda Zeltner, Neue Zürcher Zeitung O basit bir romandır O bir jenerasyonun büyük aynasıdır, nerdeyse Balzac'ı hatırlattr. Jeröme Stern, La Tribune Sartre'den elliyıl sonra Houellebecc/, llürriyet (Bağımsızlık) yolunu yazmaya cesaret eder. Magazine Litteraire Yazısı Üzerine ParmaSı yaramn üzerine koyunuz ve olabilaiğince bastınnız. Cirkinük, koma hastalık konulartm ele alımz. Ölümden konusunuz. Tam bir yalanct, utanmaz olunuz, sonra gerçeksiniz. Figora litteraire Olay adam Houellebecq, elestirmenlerin ve bayvanlartn dayamlmaz içgüdülerini ortaya çtkartır. Fransa'da şimdiye kadar 350.000 baskt Son Zaman Romam ve skandal üriin olarak sattlmıstır. Yabancı ülkeler de Les Particules e'lementaires Değerli Kitap olarak halihaztrda 22 dile çevrilmektedir. Les Particules ele'mentaires bu yü'zytltn son on yılın edebi bir resmini yansıtmaktaaır. Les Particules ele'mentaires büyük bir ahlaklımn ahlaksız bir romanıdır. Michel Houellebecq yalın bir dille ve büyük bir doğrulukla sansstz yaşamım, üvey kardeşi Bruno ve Michel7 önce bir Fransız vilayetinde, sonra Paris'te anlatır. Onlar 68'lik /enerasyondan sevgisiz, egoist ve kendisint seksüel doğru