Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kemai Ates çocuklara falan kalır diye değil" der Nâzım "Yaşamaya Dair" atflı şürinde. Ateş*in (Toprak Kovgunlan'nın) Emin'i ise, tmeğim bosa gtderdiye kimse dikmiyor bu güzelım cevizleri. Kimse köye emek vermiyor. Çünkü insant çok değişti. Eski insanîann sabrı kalmadı bizlerae. Şimdikilerhemen ücgünde zengin olayım dıyor. Ceviz dikip de yıllarca büyümesini kim bekleyecek? Ceviz ağaa çokgeçbüyür, sabır ister" der. Ateş böyle lconuşturur onu; "köylü bencil" oldu gibi sıradan anlatımlan yeğlemez. Derdı salt olayı anlatmak, değildır; dilde, söyleyişte güzel duyusal (estetik) bir yön arar. "Bir solukta okuyacağınız bir roman..." demiyorum; kaç solukta okuyacağınız sizin büeceğiniz bir iş ama neyin yazudığından çok, neyin nasıl yazıldığını (da...) kaygısınanlar bu romanda çeşitli renkler bulacak. Yazınsal türleri, bir gömü kazıcısı gibi okuyanlara rastlamışsınızdır. Beğendiği satırlann altını çizer; sayfanın sağsol bosluklarına notlar ahr bu insanlar. Toprak Kovgunları'nı okurken bunu çok sık yapacaksınız. Anadolu insanının ağzında olup da, henüz gün ışığına çıkmamış (yazına geçmemiş...) olduğunu tahmin etti£im güzelduyusal söyleyişlerledeyişleredeyimlerlebenzetişlerle karşı karşıya kalacaksınız bu romanda. Benzetme yaparken, "Sesi çatlak zumadan çıktyor gibıydi." Çocukfarı leyleklerin getirdıği mitine göndermede bulunarakîeylek imgesini kullanırken: "Leyleğın yuvadan atttğıyım ben" şeklinde kurgulamıştır sözcükleri. Gülseren'in, köye gönderilmesinin (asıl) nedenini bilmesini yazar (Gülseren olur) şu sözlerle daha trajik bir hale getirir: "Sen dalgtnstndtr yenge; bundan sonra bir ekmek eksik altnayı unutma." Ateş, "Zorla gülümseyebildı" demez. Bunu, sözcükleri niç de alışılmadık bir şekilde kurgulayarak yapar: "Yengesinin yüzünde ite kaka getirilmiş bir giUümseme..." Ateş, bazıkadınaydınların(!)söylediği gibi karşı taraf olarak yaklaşmaz bilindik toplumsa] bir soruna: "Abdullah okursa, en büyük kazançlan bu olacaktı. Kıza gelince, onu ılkokuîa bıle göndermediler. Kartnlartm doyurmak bile büyük bir sorunken, hepsini de okutamazlardt ya. Sonra (o bir) kız çocuSu, bir gün uçup gidecek, ellerin olacak.' Gecekondu yaşamını trajik, korkunç, komik serüvenleriyle toplumbilimsel yönden, bu uzamda yasayan insanları da psikolojik yönden irdeîer Ateş. Köyden kente göçü, köyü kente taşıma olarak serer gözler önüne. Alışkanlıklar, yaşamın karşısındaki duruş, ilişkiler, yaşam sahasınabiryabancıgirdiğindebu"olaydan" (onlar için önemli bir "olay"dır bu...) hemen hemen eşzamanlı haber alınması köydeki gibidir gecekondu semtinde de. Kentte Çankınlılar, Kamanlılar, Keskinliler, görünmez ama net çizgilerle birbirlerinden ayn yaşarlar. Kişiler "birey" olarak tanıtlamazlar kendiferini. Nereli olduklarını söyleyerek kimliklenirler. "Bıze Yozgalh derler" ya da "Bize Çankmlı derler" gibi yaklaşınılarla sırtlannı bir "güç"e KİTAP SAYI 528 Gecakondu yaşam Î dayarlar. Oysa kentli kabadayının söyleminin öznesi ve dayanafiı yine kendisidir: "Bana 'Jilet Kâzım' derler." / "Bana 'Asfalt Rıza' derler." / "Bana 'înce Cumali' derler..." gibi. Akrabadan kopmakyalnız kalmak, arkasız kalmak, ötekilerle yaşanacak bir kavgada güçsüzkuvvetsiz kalmaktır. Kavga etmek istemeseler de "düşmana" karşı susmazlar, susarlarsa "korkak" sanılarak ezileceklerini bilirler. Ateş, kentli (şehirli) insarun tersinmesini yapar gecekondu insanını tanıtlarken. Onlar korkak görününce "kaybeden taraf" olacaklannın bilincindedir. Bu, hayatın katı bir gerçeğidir onlar için. Genç erkekler "deEkanlı" olmak, kızlar ise yine Ateş'in t anımıyla "patiska gibi temiz..." olmak durumunda. Bunu bir kez de, tüm mahalleliye karşın dedikodu yapmayı sevmeyen Kamile'ye söyletir: "Kız uşah patiska gibidir. ... Çabuk leke kapar." Yazan olarak, devamını kendisi getirir: "Bupıs, çirkef, bu herkestn birbirinin kuyusunu kazdığı yerde apak patiskasını nasıl temiz tutacaktı? Lekelenmekten nasıl koruyacaktt? Bu mahallenin kadınlanndan korkuyordu Kamile. Dünyalar güzeli kızının aatnı tkı paralık edecekler diye korkuyordu." Ates, Toprak Kovgunlan'nda özel bir dil kullanır. Bu dilin sözcüklerinin içini doldururken kendine has olağanüstü gözlem gücünden yararlanır. Bir film kamerası gibi durur "işte şu anda..." oluşan gerçeğin karşısında; aynntılanyla sergıler Safire nin, (elbisesiyleDevlet'isimgelediği için büyük Z ile...) Zabıta'nın karşısındaki umarsızlı&nı: "Tülbentini yine çözdü, yine baîlaaı. Yalan söylemenın güçlüSüyle, kenai bilgtsizliği, beceriksizliğt birJeşince, büsbütün şaşKinlaştı kadın. Zabıtantn tyice ktzdığını görüyordu. Son çare olarak şunu düşündü: Karşısındaki onu adam yerine koymamalıydı, bunu satilamaltyaı. Köylülerin devlet görevltleri karsıstnda sık stk başvurduht bir yoldu bu Bilgisız, beceriksiz, zavaüı görünüp karşıstndaktnı acındırmak, ona stgınmak. Kendine sığınan bırınt korumak kisıojttunun eski bir erdemıydı. Böyle bir ıçgüaüyle zabıtaya sıg'tnmak, kendinı ona terk etmek istiyordu. Tülbentini bir daha çözdü, kızarmısyüzünü, korkuyla titreyen dudaklarını tyıce kapadı, gözıerınt bıle örttü. Iste verdtği karstlık buydu zabıtaya: Ben kör, kapalı, yok'um, ben biçbır varkk değılim demek istiyordu." Kendinize bir iyilik yapın: Toprak Kovgunlan'nın derin yapısını sakın ıskalamavın. Toprak Kovgunları Doğan Kitapçılık yayınlan arasında çıktı. Kıtabı bitinrken Ayten'den, Gülseren'den, Emin'den, Bakkal Remzi'den, tlhan'dan, Münir'den,... yoksulluğun, yoksunluğun en alt kertesinde "insan kalabilme" savaşımı veren o insanlardan aynlasım gelmedi. Kısaca söylemek gerekirse Toprak Kovgunlan, yazannın deyişiyle, "yıkımct (devlet...) kazmastyla baslaytp, komsu kazmasıyla tamamlanan bir trajedinin roma«/"dır. • Toprak Kovgunlan/ Kemal Ateş/ Doğan Kitapçılık/ htanbul, 1999/325 s. sa mal olmuş devrimleri koruyacağız" demişti. Bildiğimize ve kitapta da uzun uzun belirtildiğine göre, bu sözünü tutmamışar. Turan'a göre," 10 yıl süreyle ülke yönetimine damgasını vuran, ancak sonunda kendisini ve partisini yokluğa sürükleyip çok partili demokratik hayaa çıkmaza sokan Menderes'in, başan ve başansızlıklarında yaradılışının, öz kişiliğinin büyük etkisi vardır" (s. 14). Menderes hükümetinin kuruluşu, programı kitapta ele alınmış ve geniş bir yelpazede irdelenmiştir. Laiklik, ekonomi ve dil konularındaki tutumlar da belirtilmiştir. Bilindiği gibi, laiklik konusunda ilkin ve hemen Arapça ezana dönülmüş, din öğrenimi zorunlu kılınmıştı. Celal Bayar da Atatürk ilkelerinin birer birer kuşa dönmesine yol açmıştır. "Atatürk'ü salt simge olarak korumak için bazı önlemler almak zorunluğunu duymuş" olsalar da birçok olumsuzluk ortaya çıkmışur. Turan, DP'nin ikircikli siyasası üzerinde de uzun uzun durmuş ve aynntdan açıklamıstır. Bu zigzaglı siyasetin özetini 12 madae olarak sıralamıştır kitabında (s. 3637). Bu arada, ezanın Arapça okunması ve anayasanın eski bir anayasa ile değiştirilmesi nedeniyle dilden geriye dönüş konusunu da işlemiştir. Dil konusuna genis yer aynlmıştır. Atatürk'e karşı yapılan olumsuz davranışları önlemek için yasa çıkarılması için yapılan çabşmalara da deginilmiş ve karşı çıkanlann adlan da verilrniştir. Kitapta, Atatürk'ün naaşının Anıtkabir'e taşınması konusuna da değinilmiştir. Bu dönemde açılması üzerinde durulan Atatürk ve Karadeniz üniversiteleri konusu da ele alınmıştır kitapta. O yıllardaki gerici ve dinci eylemler üzerinde de durulmuştur. "Atatürk'ün anısıru canlı tutmak, vasiyet sayılan önerilerini yerine getirmek ve ona yapılan hakaretleri önlemek yolunda attığı adımlara, aldıgı yasal ve yönetimsel önlemlere karşın DP'nin içte gütmeye yöneldiği siyasa ve karşıt partilere takındığı hoşgörüsüzlük, iktidannın daha ilk iki yılı dolmadan ülkede yeni sorunlar yaratmıştı" (s. 65). DP'nin komünizm ve faşistliğe karşı tutarlı davranışlanna değinilmiştir bu arada. Ama, dinci akımlann güçlendiği de vurgulanmıştır. Yeni partilerin kuruluşu da başlamıştır o yıllarda ve Türkiye Köylü Partisi kurulmuştur ilk olarak. Ama, DP, muhalefeti sindirme yolunu da seçmiş ve özellikle CHP'ye karşı tavır almıştır; Millet Partisi de kapatılmıştır. Millet Partisi'nin kapatılması sorunu üzerinde geniş bilgi verilmiştir kitapta. Bu arada 1954 yılında Cumhuriyetçi Millet Partisi adlı bir partinin kurulduğuna da değinilmiştir. Çok önemli bir konu da CHP'nin mallarına el konulması, halkevlerinin gereksiz yere kapatılması konularının da lcitapta genişçe yer aldığını görüyoruz. 1954 yılında yapılan genel seçimler konusu da işlenmiş ve bu seçimlerin inişin başlangıcı olduğuna işaret edilmiştir. Dört karşıt partinin de katıldığı bu seçimleri de DP'nin % 58.42 oyla kazandığını biliyoruz. Seçim sonrasında DP'nin güttüğü iç siyasa üzerinde durulmuş; Kırşehir ve Malatya illerinin kısıtlanması, kamu görevlilerinin emekli edilmesi, yargıç güvencesinin sarsılması, üniversite öğretim üyelerinin bakanlık emrine alınmaları, basın özgürlüğüne dönük bazı gereksiz kararlar alınması, toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin kısıtlanması, seçim yasası ile sendikal haklarda daraltmalar yapılması gibi bazı gereksiz yollara gidilmesi DP içinde de gruplasmalara yol açmıştır. Turan, bu konulan bircik bircik ortaya koymuştur. Bu yıllarda yeni partiler kurulduğunu da görüyoruz. Bilindiği gibi 1957 yılında yeni bir genel seçim yapılmıştır. Kitapta bu seçimle ilgili bilgiler ve sonuçları gösteren rakamlar da yer almıştır. Bu seçimlerde DP'nin büyük kayıplara uğradığı anlaşdmaktadır verilen rakamlardan. Kurulan yeni Menderes Hükümeti'ne alınan bazı kararlar, bu arada laikljğin yeni tanımı da kitapta belirtilmiştir. Özellikle de "din ve vicdan özgürlüğünün gereklerine uyulacağı ve din dersleri ile cun adamı yetiştirecek yüksek kurumlar açmak için ivedilikle karar alınacağı" vurgulanmıştır Hükümet programında. Bu yıllarda birçok dinci derginin yayımlandığına da yer verilmiştir kitapta ve bu programın askıda kaldığına değinilmiştir. Menderes'in dinci davranışları ve sözleri de kitapta yer almıştır. îslamiyette reform tartışmalan, dinci çevrelere verilen ödünler de kitabın içeriginde yer almıştır. Nurculuk ve Nur RisaTelerinin nasıl Kiyamete bindirildiğini bir kez daha öğrenmiş oluyoruz. DP devletçiliğe karşı serbest ekonomiyi savunacağını hep Ibelirtmiştir. 19501954 yıllarında bir canlılık da yaratılmıstır. Kitapta bu ekonomik çalışmalar da gösterilmi§tir. Özel girişimcilik yanında yabancı sermaye yatınmlannı teşvik için yasa da çıkarılmıstı. Ama ilk yıllardaki gelişim 1954 seçimlerinden sonra duraksamış ve hayat pahalılığı artarken kimi tüketim mallannda da darhk başlamıştı. Kitapta bu ekonomik duruma da genişçe yer verilmiştir. Bu arada, "2.80 lira olan ABD dolan 9 liraya çıkartılmışa". Ekonomik durum kitapta belirtilmiştir. Kitapta DP'nin izlediği dış politikaya da geniş yer aynlmıştır. Birleşmiş Milletler'in çağrısı üzerine Kore Savaşı na katılım da burada söz konusu edilmiştir. Elbette NATO'ya giris konusu da söz konusu edilmiştir. Bağdat ve Balkan paktlan konularının da bâirli bir ölçü içinde ele alındığını görüyoruz. Merkezi Antlaşma Teşkilatı CENTO'nun kurulması ve çalışmaları da okura sunulmuştur. Kitapta ABD yandaşlığına ve ikili anlasmalara da yer verilmiştir. Kıbns sorunu aa o günkü oluşumu ile ortaya konulnıuştur. 6/7 Eylül 1955 tarihinde Istanbul da yaşanan olumsuz hareketlere de kitapta yer verilmiştir. Şerafettin Turan, DP'nin çöküşü ile ilgili bölümde, önce partinin kurtarılması düşüncesiyle kurulan Vatan Cephesi'ne geniş yer vermiştir. O günlerde, radyolarda verilen haberlerden ve ilân olunan katılanlar listesinden bıkmıştık. Vatan Cephesi, slogan haline getirilmişti. Ama, bunun olumlu bir sonuç verdiği söylenemez. Bunun yanında, CHP'yi sindirme girişimleri de ele alınmıştır. îsmet Inönü'nün gittiği yerlerde kötü işlemlere uğraması, taşlanması gibi olaylar o günleri yaşayanlann aklından çıkamaz elbette. CHP'yi kapatmak için yapılan DP çalışmalan da kitapta açıklanmıştır. Ama, DP'ye karşı da bazı davranışlara girişilmişti o yıllarda; üniversite gençlerinin karşı çıkışlan bu arada anılmaLdır. Kitapta, silahlıikuvvetlerin uyansına da yer verilmiştir. Özellikle Ankara Kızılay da yapılan 555 K yürüyüşü üzerinde de durulmuştur kitapta. Kitabın sonunda 27 Mayıs 1960 olayı ele alınmıştır. Şerafettin Turan, Türk Devrim Tarihi dizisinin bu son kitabında 19501960 döneminde ülkemizi yöneten DP'nin yöneticilerinin nasıl bir yönetim anlayışı içinde yönettiklerini geniş bir yelpazede ortaya koymuştur. Tarihimizin ve bu arada siyasal tarihimizin nasıl bir anlavtş içinde olduğunu böylece herkese bir kez daha belgelerle duyurmus olmaktadır. Işte o yıllarda Çağdaşlık Yolunda Yeni Türkiye'nin oluşumu böyledir, bu görüntü içindedir. Kitap, elbette birçok konu için kaynak kitap görevindedir. Kitabın sonuna belgeler konulduğu gibi geniş bir kaynakça da eklenmiştir. • Çağdaşlık Yolunda Yeni Türkiye/ Şerafettin Turan/ Tarihscl Arailtrma/ Btlgı Yaymevı/Ankara 1999/320 s. SAYFA 17 ABDyandafHı Yeni parUtorin kunıhifu Çağdaşlık Yolunda Yeni Türkive MUZAFFER UYGUNER erafettin Turan, Türk Devrim Tarihi adlı dizisinin 4. kitabının 2. Bölümü Çağdaşlık Yolunda Yeni Tiirkiye adıyla adlandırılmasını uygun bulmuş. Bu kitapta 14 Mayıs 195027 Mayıs 1960 dönemindeki olaylar ele ahnmıştır. Kitap, 1950seçimlerindeDemokrat Parti'nin iktidatı ele alması ile başlamakta ve 1960 olayı ile konuya son vermektedir. Demokrat Parti iktidara gelirken "ıdu Ş CUMHURİYET