Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
şini geçmişini sergileyip ikinizin de okurdum canına... Işte sana bayağı bir söz... Şu işi bir türlü yapamadtmz gitti... Neyi? Türk şiirinin gelmişini geçmişinîsergılemeyi... fierde yaparız... Aziz Nesin... NeAzizNesin'i?.. îlerde yaparız sözü ondan yürütme... Güzelim yetmiş beş yaşım... Yetmiş dört... Gelecek yıl yayımla bu konuşmayı... Yetmiş beş daha hoş geliyor dile... Yıllardır yazıyoruz çiziyoruz, antolojiler çıkarıyoruz, bakıyorum sen hiçbirini beğenmiyorsun... Türk Şiiri diye şöyle baba bir kitap yazamadıktan sonra... Iki bin sayfa, üç cilt... 1970'ten sonrastnın antolojisini bile yapamadınız... Nâzım Hikmet kitabınızı konuşacağız diye geldin, bana saldırıyorsun. Bitti mi sorular? Daha bir buçuk sayfa soru var... Bundan sonra kısa yanıtlar vereceğim. Gevezelik etmeden. Haydi bakalım. Nâzım Hikmet'in gençlik dönemi ateşli şiirlerinin bitim noktastm ben 33. 11.11 tarihli "Karıma Mektup" şiirinde görürüm. Bu şiirdeki "paran varsa eğer / bana fanila bir don al" sözleri, sonradan Orhan Veli'nin şiirimize soktuğu "Süleyman Efendinin nasırt" kadar önemli görünür bana. Siz Nâzım Hikmet şiirindekibu ya da benzeri özelliklerle Garip şiiri arastnda bir ilişki görüyor musunuz? Evet, görüyorum. Yok, korkmayın, daha çok var on beş sayfanın dolmasına... Garip'le gelen pek çok şey, Nâzım Hikmet'te bulunabilir, ama başat değildir. Garip'çiler Nâzım'ı çok iyi biliyorlardı. Oktay Rıfat kendisiyle bir arkadaşının (her kimse) şiirlerini getirip gösterirmiş Nâzım Ağabeysine. Biliyorsun, anaları kardeş. Teyze çocukları. Ama Garip'çiler kendilerini ondan korumayı başardılar. Ne bakımdan? Damgasını yemediler. Taklidi, izleyicisi durumuna düşmediler. Gene de aynı çizgi üstündeydiler. unlü çizgileriniz... Evet... NedimYahya KemalNâzım HikmetOrhan Veli çizgisi... 1930'lu yıllarda Nâzım Hikmet'in Türkiye Komünist Partisi'nden atıldığı ortaya çıktt. 19331938 arast kendi deyişiyle "evinin geçiminden başka bir şey düşünmeyen" biri durumuna gelmişti. Buna karsın devletin üzerindeki baskısımn da özellikle bu yıllarda artmasını ve sonunda 1938'de 28 yıl 4 aya hüküm giymesini nasıl yorumluyorsunuz? Nâzım Hikmet yasadışı Türkiye Komünist Partisi'nden dışlanaıktan sonra da faşizme karsı etkili bir savaşım vermeyi sürdürdü. Birbirini izleyen TarantaBabu'ya Mektuplar, Sovyet Demokrasisi, Alman Faşizmi ve Irkçılığı, Nazi yandaşlarını öfkelendirdiği gibi, devlet ileri gelenlerince de sakıncalı bulunmuştu. Uyardılar, Sadri Ertem, Şevket Süreyya Aydemir gibi arkadaşlan aracılığıyla Ankara'ya çağırdılar, Çankaya'da dolaştırdılar, "Bizimle olmayan bize karşıdır" dediler. Baktılar söz dinlemiyor. Sonrasını Falih Rıfkı Atay, Meclis'te kulaklarıyla duydu: " Vesika yokmuş ha... Delil bulunmazmış ha... Biz onu Divanı Harbe mahkum ettirelim de gününü görür..." 193O'lu ve 1940'lt yıllarda Nâzım Hikmet'leyaşadığınız babaoğul ilişkisi sizin yaşamınızı nasıl etkiledi? Sizde Nâzım'ı görmek isteyenler size nasıl bakmalı? Kişiüğimin, düşüncelerimin, yazarlığımın oluşumunda Nâzım'ın etkileri elbette çok büyük. Özellikle hem insan olarak, nem eleştirmen olarak, değişik görüşlere, değişik beğ'enilere saygı göstermeyi ondan öğrendiğimi söyleyebilirim. Ama bende Nâzım'ı yalnız göremezsiniz, yanında hep Piraye vardır. Kanşıkbir etki... Hani Bursa Cezaevi'nin kapısında bir fotoğrafları var, ikisi yan yana ayakta duruyorlar, işte beni görmek için o fotoğrafa baCUMHURİYET KİTAP SAYI 557 Nâzıtn Hikmet ve Suavl sonar. ruhsal yapısını göz önünde tutarak değerlendirme yöntemine en çok bu dönemde başvurmak zorunda kaldjm. "Nâzım böyle davranır mı, böyle sözler eder mi" diye sorularla yaklaştım anlatılanlara. Radyo konuşmalanna, Parti'yle ilişkilerine filan ise uzak durmaya çalıştım... Son dönemde Laypzig'de yönetid kadroda yer aldığı söyleniyor... Bilmiyorum, bir şey diyemem. Siyasal konularda birtakım sözler ediliyor, ama güvenilir belgeler olmadan aynntılara girmemek bence daha doğru... Bu konuda konuşmaktan kaçar gibisiniz... Nâzım'la Parti arasındaki ilişkileri tam olarak bilmivorum. Bildiklerim genelde olumsuz şeyler. Yok kara listeye alınıyor, Marksizmin kalpazanlannın arasına sokuluyor, Soyyetler Birliği'nde kongreleri dinlemeye gitmesi bile engelleniyor, Stalin düşmanı diye bir otomobıl kazasında öldürülmeyekalkılıyor.falan filan... Konuşmaktan kaçsan ne olacak, kaçmasan ne olacak!.. Doğru dürüst bir şey bildiğin de yok!.. Susarsın, en iyisi... Nâzım Hikmet'in şiirsel dönemleri, birlikte yaşadıp insanlara göre değişimler gösteriyor. öyle ki sanki Vera'yt tammasa 'Saman Sartsı" gibi bir başyapttı yazamazdı gibi geliyor bana. Başka ömekterde de bu olu doğrulanıyor. Sizce Nâzım Hikmet nasıl ir kişilikti ki yarattcılığı yaşadıklanndan bu denli etkilenebiliyordu? Onca birikim ve kültürle, Vera olmadan "Saman Sansı'nı yazamaz mıydı? Yazamazdı diyemem. Başka bir itici güç bulabilirdi. Ama Nâzım'ın şiiri yaşamında ürettiği bir gerçek. "Şiir duymak, şiir düşünmek" diyordu. Yaşamındaki coşkular şiirine mutlaka yansırdı. Aynca şiir onun silahı gibiydi. Yaşam kavgasını şiirle veriyordu. " Yahu nicedır şiir yazdığım yok, bu akşam oturup bir şiir yazayım " aiyen bir şair değildi... Nâzım Hikmet'in "Vasiyet" şiirini siz nastl yorumluyorsunuz? Bu şiire yurt sevgisinianlatan bir şiir olarak mı bakmalı, yoksa gerçek bir vasiyet olduğunu kabulederek, "Anadolu'da bir köy mezarltğına" gömülmesine mi çalışılmalı? Sizce bu şiir neyi anlattyor? Bu Barvikha Sanatorvumu'nda ölümün eşiğindeyken yazılmış bir şiir. 27 Nisan 1953'te. Ölümünden 10 yıl önce. Benim yorumumdan çok halkimızın yorumu önemli. Köylülerimizin Nâzım için çeşitli köy mezarlıklanna çınar ağaçları diktiklerini biliyoruz. Bana sorarsamz, bugün o ağaçlann her birinin aldnda bir Nâzım Hikmet yatıyor... Negüzel... YunusEmregjbi... Nâzım artık bu mezarlann hiçbirine getiri fertfçlerveNâzınMamt kın... Duygulandın mı? Duygulandım... Ağlavabilirsin... Oğlumu, sevgili Kenan'ımı hüngür hüngür ağlattılar geçen hafta... Neden, ne oldu? Voleybol ulusal takımından aynlışı için bir şenlik düzenlenmişti. Vangelis'in bir parçası varmış, 2019 mu ne, tam oğluna, Arda'ya, 2 numaralı formasını çıkarıp verirken onu çahyorlarmış, kendi de etkılenmiş, tribündekiler de, herkes ağlamaya başlamış... İşte öyle... Duvgulanmak iyidir... Sor bakaıım. Duygulu bir soru olsun... Nâzım Hikmet'in 1951 yılında yurtdtşına çıkmaya karar vermesinde ve bu kararını uygulamasında Türkiye Komünist Partisi'nin kendisine yardımcı olmadığı ve bu eylemi kendi çevresi içinde gercekleştirdiği anlaşılıyor. Dünyaca ünlenmiş birşairepartinin sahip çıkmamasmı nasıl açıkkyorsunuz? Voleybolun üstüne taş gibi oturdu bu duygulu soru... Ne diyeyim, bilmem ki... Yasadısı bir parti... Gücü, olanakları neydi? Nâzım'ı kaçırabilirler miydi? Hiçbir şey bilmiyorum... Diyelim kaçırabilirlerdi, ama kaçırmak istemediler... Davalan için değerli görmedikleri anlaşılır... Ama kurtanlması için yapılan eylemleri Avrupa'daki komünist partileri desteklemişlerâi... Orası öyle! Gene de işin içyüzünü bilmeden konuşmak istemem... Bu konuda herkesin bildiğinden başka bir şey bilmiyorum... Bir yorum yapamam... Nâzım Hikmet'in 1950 sonrast hayattnın yeterince açık olduğunu düşünüyor musunuz? Örtülü bulduğunuz noktalar var mı? Yurtdışında yaşadığı yıllarla ilgili yeterli bilgi yok. Aynca verilen bilgilerin çoğu güvenilir değıl. En güvenilir bilgiler sanırım Saime Göksu ile Edward Timms'in Romantic Communist adlı kitabında. Anlatılanları, söylentileri, Nâzım'ın kişiliğini, Pvtlytolşkler r lip gömülemez... Gömülürse ötekiler boş kalır... Ben onun mezarının Türkiye'ye getirilmesini de, yurttaşlık sorununun çözümlenmesini de gereksiz görüyorum. Daha önce birkaç yerde yazdım, yineleyeyim : Nâzım Hikmet Türk kültürünün bütiin insanlığa armağan ettiği uluslarüstü bir değerdir. Ingiliz şairi Shakespeare ne kadar Ingiltere'ninse, ya da Ispanyol şairi Lorca ne kadar tspanya'nınsa, Türk şairi Nâzım Hikmet de ancak o kadar Türkiye'nindir... Nâzım Hikmet'in gerçek vasiyetnamesinde, yani noterde yaptığı vasiyetnamede ölümünden sonra telij ücretlerinin dörtte "nü karısı Münevver ile oğlu Memet'e, tte birini ise Türkiye Komünist Partisi'ne btrakmasını nasıl yorumluyorsunuz? Bu vasiyet, Nâzım'la Parti'nin son yıllarda barıştığını gösterir mi? Nâzım'ın Parti'ye bir dargınlığı yok. Parti onu dışlıyor baştan beri. AntiStalinist diyorlar, milliyetçi diyorlar, belki disiplinsiz, başına buyruk davranıyor, iyi bir partili değil, ne bileyim, Sovyetler Birliği'nde de almak istemiyorlar aralarına. Özellikle yıllanmış arkadaşı tsmail Bilen'in istemediği kanısı yaygın. Ama o Sertel'leri de istemezmiş. Mış, miş... Bilmediğim konularda konuşturuyorsun beni. Bu vasiyet 10 Eylül 1959'da nazırlanmış. Demek o günlerde Nâzım'a böyle bir vasiyet yazdıracak kadar olumluymuş hava... Son olarak Nâzım Hikmet'in Türkiye ve Türk insant için anlamı nedir? Türkiye devleti ve Türkiye'de yaşayan insanlar Nâztm Hikmet ile ilişkiıerini nasıl bir düzene koyabilirler? Nâzım Hikmet ulusumuz için hiçbir zaman unutulmaması gereken çok acı bir deneydir. İnsan haklannın hiçe sajoldığı bir ortamda, baskıcı yönetimler seçkin bir şairin yaşamını darmaduman etmiş, hiçbir suçu yokken, yıllarca içerde tutmalt bir yana, yularca da vatanından, dilinden dışarda tutmuslardır. Böyle bir işkenceyi dilerim bir daha lcimse yaşamaz. Türkiye devletinin Nâzım Hikmet'le ilişkilerini düzene koymak diye bir sorunu olamaz, Türkiye'de yaşayan insanlann da öyle... Her şey oldu bitti... Bence, kapandı bu konu... Korkunç bir anı amk... Söylemek istediğiniz başka bir şey var mı? Var. Yayımcılanmıza önemli bir duyuru: Randy Blasing adında Amerikab bir şair ile Amerikan üniversitelerinde öğretim üyesi olan Mutlu Konuk adında bir Türk, Nâzım Hikmet'in Memleketimden insan Manzaraları'nı Ingilizceye çevirdiler. Bu çok başardı çeviri lusalulmış olarak Amerika'da basılaı. Aslında Türk yazınının başyapıtlarından olan bu kitabın tngilizce çevirisini kısaltmadan yayımlamak, bütün dünyadaki büyük kitapliklarda yer almasını sağlamak gerekiyor. Kolay bir iş olmadığını biliyorum, bir sürü izin alınacak, ahşveriş düzeninin engelleri aşılacak, ama Türkiye için gerçek bir kültür hizmeti... Dünyanın beflı başlı başyapıtlarının yanına bizim de bir başyapıtımız konacak... Çağdaş bir başyapıt... Bitti... Teşekkürler... • Nâzım Hikmet Yaşamı, Ruhsal Yapısı, Davalan, Tartışmalan, Diinya Görüşü, Şiirinin Gelişmeleri / Memet Fuat/ Adam f Tüpfc h t m hflimnlOTi Yaymlan/719s. saödan sola: Yurl Grlgorov, Artf Mellov.Simon virsolodze. Nâzım Hikmet ve Nlyazl Takizade. Altta.Sol başta Ömer Saml Coşar ve Nâzım Hikmet dostlanyla. SaflSolda Nâzım Hikmet, sağda Orhan Kemal Bursa cezaevl'nde. SAYFA 5