23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kaçış Düşleri MUZAFFER UYGUNER G Î ülseren Engin'in öyküler kitabının adı Kaçış Düşleri; bu, bir öyküsünün de adı. Gülseren Engin, bu kitaptaki öykülerinde birçok toplutnsal duruma, toplumsal değişiklije eğilmiştir. Öykiierden biri de ("Cennet Düşü") Almanya'daki doğu batı sorununa değiniyor. Engin, bu öykiilerinde değişik kurgıdamaya da yer vermiştir, buna önem vermiştir de diyebilirim. Toplumıımuzdaki zaman içindeki değişimJere yer verdiği öykülerinden ilki "Bayramlar Eskimesin"dir. Şükriye Hanıtn, yaş lı bir kadın. Gelen bir bayram nedeniyle, eski yıllardaki gibi hazırlık yapmaktadır bayram yemeği için. Ama, buiyor ki artık çocukları bayram için onu ziyaret etmeyeceklerdir. Çiinkü artık, eski bayram ziyaretleri yapılmamakta, çocukları bayram tatilini başka kentlere giderek dinlenmeyi yeğlemektedir. O da eski bayramları anarak gününii gcçirmektedir. Toplumumuzdaki değişikliğc ışık tutan başka bir öykü ise "Eski Giinlerden Anılar Kaldı" öyküsiidür. Türk kadınlannın tiyatrolarda oynamasının önlendiği yıllarda Leblebici Horhor Opereti'nde ve sonra da Ayşem Opereti'nde oynayan bir kadının öyküsü düşlerin ummanında anlatdmaktadır. "Soluk, renkleri sarıdan kahverengiye dönüşen eski fotoğraflardan" yola çıkdarak geçmiş günlerin düşlenmesi anlatılmışur bu öyküde. Bu fotoğraf, "Kontrplaktan, üzerinde dağlar, dereler çizilmiş, uydurma dekorları bulunan bir sahnede şarkı söyleyen" bir kadının fotoğrafıdır. Böylece o günlerdeki durum ile son günlerdelci durum değişikliği ortaya konulmuştur. "Hüznün Buruk Tadı" öyküsünde de aile anlayışındaki toplumsal değişddiği ortaya koyrnuştur. Bu öyküde aile yaşantısındaki değişikuği ve erkeğin egemenliğini de görüyoruz. Sonralan evin kadını yalnızlık içinde bunalır ve bakımevine düşer. Böylece, aile yasantısındaki durumu da gözler önüne serilmiş göriirüz. Aile yaşantısı ve değişimleri başka öykülerde de görüyoruz. Bunlardan biri de "Buluşma" adlı öyküdür. Dul bir kadınla bir erkeğin bir davette karşdaştırılmaları sonunda duydukları yakınlık ve sonunda evliliğe yönelişi buluruz bu öyküde. Gülseren Engin, böylece yalnızlık içinde yaşayan yaşlı dulların nasıl dişki kurup birükte oluşlarını anlatmıştır. "Kaçış Düşleri" ise olay ve kurgu bakımından değişik bir öyküdür. Kankoca arasında tam bir soğukıuk vardır evde. Birbiriyle konuşmazlar; ama bir arada yaşamayı, yiyip içmeyi sürdürürler. Bu öyküdeki durum önce kadının sonra da erkeğin anlatımı ile iki yönlü olarak anlatdmıstır. Bir karara varmak için iki tarafı da dinfemek gerekir ya, bu öyküde bu anlayışı buluyoruz. Sonunda, bu soğuk yaşamın sürmeyeceğine karar veren kadın, bavulunu topîayıp evden gitmeye karar verir; sokağa çıkar elinde bavul ile. Ama yolda düşünür, ne yapacak, ncreye sığınacak, geçimini nasıl sağlayacaktır? Bu düşünce sonunda geri dönmeye karar verir ve döner, eski soğuk yaşantı böylece sürüp gider. "Meraklısına O Eski Öykü" de toplumsal yaşam içinde görülen ueğişik bir aile yaşantısının yansıtdmasıdır. Kocası Alman ya'da çalışan bir kadın başka bir erkekle ilişki kurar. Olayın olduğu günde de iliski kıırduğu erkek eve gelir. Her zaman oluuğu gibi evin küçük kızı kapınm önüne çıkardır. O sırada da Almanya'dan kadınm kocası çıkıp gelivermiştir. Adam içeri girer ve durumu görünce silahların konuştuğu duyulur. Küçük kız böylece, bir aile faciası sonunda kimsesiz kalır. Bu durum, toplumumuz içindeki aile yaşantisının başka bir görüntüsüdür. "Çay Molası" öyküsünde de yasak bir sevişmenin başka bir yönüne ışık tutulmuştur. Burada da değişik bir kurgulama ile durum anlatılmıştır. "Hüznün Buruk Tadı'nı bir kez daha anımsamahyız burada. Toplum içindeki değişik yaşantılar da ce şitli görüntülerle yansıtdmıştır öykülerde. "BolSoğanlıBakkEkmek" adlı öyküde, Istanbul yaşantisının değişik yönleri belirtdmiştir. Sözgelimi, sokak satıcıları, bu satı cılardan alınan bazı yiyecekler, bir gcnç kızla bir delikanlının boğaz vapurlarından birinde içine bol soğanu baldt konulmuş ekmeği herkesin önünde nasıl yediklerini okurıız bu öyküde, sonra da bu iki gencin birbirine yaklaşımına değinilmiştir. "Carmen" adlı öyküde iş arayan bir genç kızm ne gibi güçlüklerle karşıfaştığı, ne gibi davranışlann onu üzdüğünü okuyoruz. Gülseren Engin, insanlara nasü kayıtsız davranıldığını, ne bahanelerle uzaklara iüldiğini ortaya koymuştur. "Gözlerde Hüzün" Almanya'da geçen bir olayın öyküsüdür; ama, orada yaşayan ve öyküye konu olan anne ile kızın nasıl yabancılık içinde bile bizim topluınumuzun olumsu2 davranışlarını belirtmektedir. Gülseren Engin, Almanya'da vaşadığı günlerin bazı durumlarını da öykülerine konu olarak almıştır. Biraz önce andığım "Gözlerde Hüzün" hemen anılabilir. Haidelberg tramvayında karşdaştığı bir zenci ile daha sonra karşdaştığı Türk ana ve kızın yaşantısı bu öyküde ele alınmış ve davranışları ortaya konulmuştur. Alman yaşantısını asd anlatan öykü ise "Cennet Düşü"dür. DoğuBatı Almanya'nın birleşmelerinin sevinci ve bu sevincin sokaklardaki görüntüleri anlaulmıştır bu öyküde. OzelKkle Doğu Almanların refaha kavuşma düşlerini Duluruz bu öyküde. Gülseren Engin, bu kitaptaki öykülerinin çoğunda değişüc kurgulamalar uygulamıştır. Sözgelimi, "Carmen"de, önce bir kişi anlatır durumu, sonra da öykünün kişisi olan genç kız kendi öyküsünü sunar bize; ama, araya gene anlatıa giriverir. "Cennet Düşü"nde de anlatan kışinin yanında araya giren kişiler de görüşlerini, öykülerini anlatır. "Eski Günlerden Anılar Kaldı" öyküsü ise bir fotoğraftan yola çdcdarak fotoğraftaki kişinin eski günleri düşsel bir düzen içinde anlatımını ortaya koymaktadır. "Gözlerde Hüzün" de anlatıcı ile anlatdan zencinin kendine dönük durumu anlatımı de sürüp gitmektedir; böylece ikili bir anlatım söz Konusudur. Kitaba da adını veren "KaçışDüşleri"nde ise ade yaşantısını önce kacun, sonra da aynı durumları kendi yönünden erkek anlatır. Böylece iki yönlü bir anlatımla bir ade yaşantısı ortaya konulmuş olur. "Çay Molası"nda ise genel anlatım içinde, çay molası sırasında eski bir dişkisi olan kadının o erkeği tanıması ve o vesde de de eski günlerin kadın tarafından anımsanması dde getirilmiştir. " Yazdamayan Öykünün Günlüğü ya da Öykünün Öyküsü" ise Adriyatik Denizi'nde bir yolculuk sırasındaki saptamalarını, izlenimlerini değişdt anlatım de işlemiştir. Gülseren Engin, öykülerini anlatırken kişderi de dımal etmemiştir. Öykülerde söz konusu edilen kişderin kısa kısa betimlemelerini de buluyoruz. Sözgelimi, "Kaçış Düşleri"nin kadını, kocasının ağzından şöyle betindenmiştir: "Karımm suratı daha da kararıyor. Dönüp arkasını mutfağa gidiyor. Ardından bakıyorum. Orda yaşlı, tombul bir kadın. Çenc altında sarkıklar, göz altında torbalanmalar, yüüünde giderek bclirginleşip derinleşen çizgder, saçlarında boyanın örtemediği aklar. Göğüsleri sarkık. Gcniş kalçalartnda, bacaklarında sedefsi lekeler, çizgder", orta yaşlı tombul bir kadın (s. 70). "Buluşma" öyküsündeki konsolos da şöyle betimlenmistir: "Ne güzeldi gözleri. Menekşe rengi. Ağarmıs saçları arkaya taranmıştı. Çenesinde ufaK bir sakal vardı. Altmışında olmalı" (s. 22). Bunun gibi kişi betimlemeleri var öykülerde, çevre betindemeleri de var: "Meraklısına O Eski Öykü"deki çevre andabilir örnek olarak (s. 74). "Cennet Düşü"nde ise sokaklarda göstcri yapan halk betimlenmistir. Gülseren Engin'e göre yazmak önemlidir. Ona göre, "Bir yazar, yaşadığı, tanığı olduğu olayları, tanıdığı insanları yazmalı. Bddiği şeylerden yola çıkarak kurmab öyküsünü" (s. 58). Yabancısı olduğu dünyayı vc insanları öykülerde ele almamalı; yaşamını bildiği insanları ve onların yaşantısını yazmalı ona göre. Öyküdc, "Önemli olan olayları sıralamak değd ki. Aslmda olay denden şey de göründüğü kadar basit değddir ki. Ö olayı nazırlayan başka olaylar, başka nedenler" vardır (s. 94). Gülseren Engin, Kaçış Düşleri'nde çok değişik insanları, çok değişik kişderi veyaşantdarı ele alıp öyküleştirmiştir. Öykülerde de kendine özgü bir anlatıma yönelmiştir; değişik kurgulara yer vermiştir. Yalın, güzel bir anlatım ddi vardır. • Kaçış Düşleri/ Gülseren Engin/ Öyküler/ Cerçek Sanat Yayınlan/ htanbul2000/ 111 s. le bir cinayeti itirafa benziyordu. 1882 'de öldüğünde bir zamanlar birçok eleştirmen tarafından, hem kürsüden hem de dergi sütunlarındarj açık açık saldırdara uğrayan, kutsal birtakım şeylere saygısızlık eden fikirlerin sahibi olduğu icıuia edilen bu insan, Westminster Abbey'de, Britanyalı bilim adamları arasında ölümsüz saydan Isaac Newton'un mezanndan yarım metre kadar ötede bir yere, bu ünlü kilisenin baspapazının içten yardımlanyla gömülecekti. Danvin Kuramı'nda Danvin'in çeşitli kitaplarından seçme yazdara ve eleştirilere yer veriliyor. Kitabın kaynağını, ABD'nin ünlii yayınevlerinden W. W. Norton and Company'nın eleştirel baskılar serisinden Danvin adlı eser oluşturtur. Kaynak metindekiparçaları seçen erleyen ABDlndiana Universitesi Ingiliz Euebiyatı profesörlerinden Philip Âpplenıan'dır. Eserin 1979'da çıkan ikinci Ibaskısı kullandmış ve 5% sayıaldc bu kitaptan, uzmanların önerileri göz önünde bulundurularak belli bölümler çevrilmiştir. Prof Appleman'ın, On Dokuzuncu Yüzytlın liaşlarında Bilımsel Görüşler, Darıvin'ın KitaplarındanSeçmeler; Danvin ve Biltm; Danvin, Felsefe ve Teoloji; Danvtn ve Toplum, Danvin ve Edebi Düşünce; Sonsöz başlıkları altında topladığı parçalardan üçbölüm (19. Yüzyılın Başlarında Bilimsel Görüşler, Danvin'in Kitaplarından Seçmeler, Danvin ve Bdim) halinde güncelliğini koruyan ve dgi çekeceğine inanılan parçalar seçilmiştir. Çevirisi Cem Taylan tarafından, birinci baskısı Ternmuz 1986'da, Hürriyet Vakfı Yayınları tarafından, ikinci baskısı ise Mayıs 2000'de, Pan Yayıncdık tarafından yapdmıştır. n Darwin Kuramı EVREN ŞENER "eözJerdeHüziin" 1 "BHuşma" 831'dePlymouth'tan Beagle adında bir gemi araştırma gezisi için denize açıldığında av partilerinden ve koleksiyon amaçlı böcek toplamaktan hoşlanan ve yakın bir gelecekte rahip olinayı tasarlayan, yirmi iki yaşında genç bir doğa bilimcisi de bu gemideydi. Bu gezi sayesinde Yaraddıs Kitabı'nı savunabüeceği bir firsat yakaladığına inanıyordu. Ona göre doğada yaratılmış olan her şey çok kısa zamanda, şu anda olduğu ve göründüğü gibi yaratdmış olan her şey onu daha önce inandıklannı sorgulamasına ve insanın kökenine dişkin bdinen her şeyi altüst eden fikirleri ortaya atmasına neden olacaktı. Bu senç adam Charles Danvin'den başkası değildi... Güney Amerdta'yı ve Pasifik adalannı kapsayan ve beş yd süren (18311836)bu yolculuktan, dev eserine temel olan bir sürü belge ve gözlemle döndü. Büyük eseri Türlerin Kökeni'ni 1859'dabitiripbastı. Bu kitap de insanın tabulan yıkdmaya, inandıkları her şeyin temeli kökünden sarsılmaya başlamıştı. Danvin'in gösterdiği kanıtlar ve sorduğu sorular karşısında herkes şaşkına dönmüştü. Tann'nın, diğer canldann efendisi olmalan için, kendi imajından yaratddıklarına inanırken hayvanlarla ortak bir soydan geldiklerini görmek insanlan öfkeden çılgına çevirmişti. tnsan gururla kurulduğu tahtından alaşağı edilmişti. Bu Danvin'in deyimiy TüPtarfnKökeni tnsan kenıli sırrıyla doğdu. Dünyaya hükmeder konuma geçmesine ve varoluşunu sorgulamasına neden olacak zekâsı, onun her zaman aynı soruyu soımasına neden olacaktı. Nereden gelmişti? Dar\vin'in amacı sırlann sırrı olarak nitelendirilen türlerin kökenine eksüc de olsa bir cevap bulabdmekti. Ona göre tüm canlılar ortak bir kökene sahiplerdi ve sürekli değişmeleri sonucunda günümüzdeki şekillerini almışlardı. Ancak değişim durmuş değildi, çok yava§ da olsa devam ediyordu. Danvin kendi kuramını gerçekçi bir şekilde sorgulamaktan kaçmmayan bir bdım adamı olarak teoreminin eksikliği ve bir teoremin bile değismeden canldığını sürdüremeyeceğini Dİliyordu, çünkü doğanın kao kanunu değişmeyenin veya değişemeyenin yok olmaya mankum olduğuydu. Işte bu (utapta Cnarles Danvin'in evrim teoreminin açdc bir incelemesini ve kuramın karşdaştığı güçlükleri bulacaksınız. Canlıların yapısı, birincisi çevre, ikincisi ise genetik yapı olmak üzere iki değişkene bağhdır. Hayvanlann yaşadddan habitatın iklimi, bitki örtüsü, ortamda yaşayan diğer canldann varhğı gibi pek çok faktör belli bir türün yapısı üzerine etki eder. Bunlar çevresel raktörlerdir ve canlı yaşayabilmek, türünü devam ettirebdmek için bu koşullara uymak zorundadır. Mesela normal bir tilkınin kutupta yaşaması neredeyse imkânsızdır, çünkü akrabası kutup tılkisininki gibi kalın beyaz kürkten yoksundur. Kahverengi kürkü sayesinde düşmanı tarafından hemen fark edileceğinden yok eddecektir, dolayısıyla çoğalma ve neslini devam ettirme şansı da olmayacaktır. Çevresel bir değiştirici olarak insan faktörünü de göz önünde tutmak gerekir, çünkü günümüzdeki hayvan türleri üzerinde oldukça etkili olmuştur. Bunun sebebi insanoğlunun her zaman kendine yararlı olan soylan yaratma eğdiminde olmasıdır.. Yaptığı işlem en iyi özellddere sahip olan hayvanlan damızldc olarak kıdlanarak daha iyi özellddere sahip, daha çok hayvan üretmekten başka bir şey değddir. insanın *" CUMHURİYET KİTAP SAYI 557 Sriarnsrn SAYFA 16
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle