Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AjmNKORU SOZUNU BİTtRtRKEN Altın koru sözünü bitirirken Huş'ça olarak, şenşakrak diliyle, Ve turnalar, manzun uçup dururken Artık acımıyorlar hiç kımseye. Kime acısınlar? Herkes garibim der, Geçer, girer, terk eder evi yine. Giaerüeri kendir bahçesi özler Ve dolunay, mavi gölün üzerinde. Çorak bir ovadayım tek başıma, Ve turnalan süruklüyor rüzgâr, Aklım hep gençlik çağmda ama, Geçmişimde pişman olacak ne var. Hiç olmadım pişmanhk duyan kişi, Pişman değilim gönlümün morundan. Bançede yanıyor üvez ateşi Ne ki kimseye hayır yok ondan. Ve kırmızı üvez yanıp kül olmaz, Saranp solunca yok olmaz odar, Ağaç nasıl yaprak dökerse az az, Benim de dökecek gamlı sözüm var. Şayet zaman rüzgârla dağıtarak Toplarsa onlan bir yumak gibi... Söyleyin böylece...altm koru, bak Tadı diliyle sözünü bitirdi. 1924 Sergey Yesenin / Şiirler / Türkçesi: Kanşaubiy Miziev / Ahmet Necdet "Uyandırma, diiş olup nideni" Sereey Aleksandroviç Yesenin, 3 Kasım 1895'te Rusya'nın Ryazan ili Konstantinovo köyünde doğdu. Geçimini zor karşılayan bir ailenin çocuğu olduğu icin, küçük yaşta zengin dayisının yanına verildi. Onun yanındayken beş yaşında okumaya, dokuz yaşında şiir vazmaya başladı. Konstantinovo'da Meslek Okulu'nu, ardından daSpasKlepıki de Köy Öğretmen Okulu'nu bitirdi ve köyüne döndü. On yedi yaşındayken Moskova'ya gitti, orada matbaa igciliği yaptı, Surikov adını taşıyan edebiyatmüzık stüdyosunu ziyaret etti. 1912'de Halk Oniversitesi'ne kavdını yaptırarak, orada bir buçuk yü tarih ve felsefe eğitimi eördü. Yesenin ilk şiirlerini 1914 yınnda Moskova dergilerinde yayımlamaya başladı. 1915'te Petersburg'a taşındı, Blok'la dostluk kurdu ve Köylu Şairler Topluluğu'na katıldı. 1916'da ilk şiir kitaoı olan Radunitsa yayırnlandı, bunu Goluben, Rus, Mikola ve Marfa Posadnitsa izledi. 1917'de Ekim Devrimi ni kendine özgü bir sekilde "köylü tavrıyla" karşıladı. 19181921 yılları arasında Rusya'yı kan§ karış dolaştı. §ık olduğu ünlü Amerikan dansözü Isidora Duncan ile 1922'de uzun sureli bir yurtdışı gezisine çıktı, Avrupa ülkelerini dolaştı ve ABD'de dört ay kaldı. Yesenin'in şiirinde coşku dolu bir vatan ve doğa sevgisi dikkati çeker. Insanlara beslediği içtenlikli ve sıcak duygular, yerini zaman zaman kaygı, beklenti ve KAÇALOV'UN KOPEĞÎNE Jim, ver pençeni, uğur getirsin bana, Ömrümde böyle pençe görmedim ben. Gel havlayalım, çıkıp ay ışığına Hava sakin, eser yok gürultüden, Jim, ver pençeni, uğur getirsin bana. Cancağızım, lütfen, yalama beni. N'olur anla beni en basitinden. Hayatın anlamı ne, bilgin yok ki, Onun değerıni bilemezsin sen. Sahibin hoş adam, pek yaygın ünü. Ve sayısız konuğu var evinde, Okşamak için kadife tüyünü Her biri çabalıyor, neşe içinde. Bütün köpeklerin en güzelisin, Oyle sevecen, sıcak bir dostsun ki, Fikrini almaksızın hiç kimsenin, Sokulup öpersin bir sarhoş gibi. yaşta intihar etti. Naaşı, Moskova'daki Vagankovskoye mezarüğında topraöa verildi. Ne ki, bu trajik olayın bir intinarı yansıtmadığı kanısına sahip edebiyatçılar da hiçbir zaman eksik olmadı. ANNEME MEKTUP Ihtiyarcığım, hâlâ sağ mısın? Sağım ben de. Selam sana, selam! îzbeciğinin üstüne yaysın O tarifsiz ışığını akşam. Yazıyorlar, kaygını gizleyerek Gam çekiyorsun benim yüzümden, Ve sık sık yolumu gözleyerek Köhne hırkanla, modası geçen. Akşamın mavi karanlığında Gördüğün hep aynı manzaraymış: Birisi meyhane kavgasında Bıçağını yüreğime saplamış. Boşver anacağım, rahat ol sen! Acı bir karabasan, inan bana. Öylesi bir ayyaş değilim ben, Ölür müyüm, kavuşmadan sana. Eskisi gibi sevgim var yine Ve ancak bir duşü deniyorum, Bu gamdan kurtulup bir an önce Alçacık evimize dönüyorum. Dönüyorum beyaz bahçemize llkbahar dallannı yayarken. Kaldırma beni, sekiz yıl önce Olduğu gibi şafak sökerken. Uyandırma, düş olup gideni, Gerçekleşmeyen sey, kalsın bırak, Yorgunluğu ve erken yiteni Bana düştü nedense yaşamak. Dua öğretme bana. Yok gerek! Ve eskiye de dönüş yok artık. SAYFA 18 Sergey Yesenin, kızkardeşl ıle blrllkte. Huzurum, her şeyimsin, bu gerçek, Sensin bana o tarifsiz ışık. Unut, bu kaygılan gizleme, Gam çekme artık benim yüzümden. Ve sdt sık yolumu da gozleme Köhne hırkanla, modası geçen. 1924 ' Jim, güzelim, hemen her ceşit insan Konuk olmuş sana ne kadar iyı, Ama o, suskun ve hüzünlü olan, Bir tesadüf, buradan geçmedi mi? O gelir, yüzde yüz kefilim buna, Bensiz de olsa, gözünü dikerek, Benim için elini yalasana, KabahatJarımı sayıp dökerek. 1925 HOŞÇA KAL DOSTUM, BEN YOKUM ARTIK Hoşça kal dostum, ben yokum artık, Tatlırn, taht kuran sensin gönlümde, Önceden sunulan bu ayrılık Bizi buluşturacak yine de. Hoşça kal dostum, el sıkışmadan, Hüzünlenme, kaşlarını çatma. Ölmek yeni bir şey değil, inan, Ama yeni değil yaşamak da. 1925 CUMHURİYET KİTAP SAYI 557