Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Postmodernizm defterinden iki savfa Ayrıntı yayınlarından çıkan Steven Best ve Douglas Kellner'in beraber hazırladığı "Postmodern Teori" ile Dost Kitabevi yayınlannın okura sunduğu Krishan Kumar'ın "Sanayi Sonrası Toplumdan PostModern Topluma/Çağdaş Dünyanın Yeni Kuramları", postmodernizmin ne mene bir şey olduğunu merak eden okurlar için kitapçıların raflarında hazır ve nazır. Postmodernizm hakkındaki ipe sapa gelmeyen teraneleri dinlemekten kulakları paslanan okuyucuya bütünlüklü analizlere tanık olma ve karşılaştırma yapma olanağı veren bu iki kitap beraber okunduğu takdircfe, içinde çırpındığımız çağı anlamlandırmanın ilk adımları atılabilir. REYHAN KIZILTOPRAK Kimilerine göre ise postmodernizm, dünyayı değiştiremeyeceklerini enselerine inen şiddetli bir tokattan aldıklan ders sayesinde anlayan 1968'in devrimci, umutlu, hızlı, ateşli çocuklarının ansızın büyümeye katlanamayıp akademik dünyanın kuytu izbelerinde anlasılmaz şeyler söyleyerekten, nihilizme batıp çıkaraktan, kaybettikleri devrimci soluğu bir soluksuzluk felsefesine dönüştürme, makropolitikadan kovulan devrimci şenliklerini, coşkulannı mikropolitikaya sığınarak ve mikropoütikayla oyalanarak avunma çabalanndan başka bir şey değildir. Taşıdıkları hakikat payından ziyade karalayıcı nitelikleriyle öne çıkan iddiaların yanı sıra, dünya sahnesinde meydana gelen azımsanamayacak dinamik değişimler, postmodernizmi sadece toplum, estetik, kültür teorileri kapsamında tartışılmava mahkum edilmiş bir fenomen olmaktan çıkanp gündelik hayatımızın içine sızan bir renomen olmaya zorluyor, postmodernizmin ne olmaktalığını ve ne olmamaktalığını ve hangi olmuşluklann fideliğinden serpildiğini tartışmayı ve anlamayı bir gereklilik haline getiriyor. Ama gereklilıkler ya da ihtiyaçlar, tatmin yollannın biçemlerini beraberlerinde taşımaz genellikle bu yüzden, bence postmodernizmi tanımlanamayan bir gizem manifestosunun ayetleri gibi sayıklayıp Kaf Dağı'nın ardına taşıyanlarla, ayağa düsürüp dillerine persenk yapanlann çizaiği ifrattefrit dolayımının can sıkıcılığına aldırmayıp, postmodernizmi tam aa kendisine yakışır bir şekilde çalakalem, oyuncul ve ironik hamlelerle tamşmak daha uygun olacaktır. Her tanım, doğası gereği tamamlanmışlığı, kıstırıimışlığı, belirlenmiş sınırların içinde debelenip durma mahkumiyetini beraberinde getireceğinden, stmodernist düşünürler bindikleri dakesecekleri endişesiyle çoğunlukla postmodernizmin tanımını yapmayı şiddetle reddetmiş, kargaşanın soğuk ama dinamik beürsizliğini bir tanımın sıcak ama eblehleştiren kollarına tercih etmişlerdir. Aslında postmodernizmin cömertçe saçtıklannı "gökMte (Türkçesiyle, bünyesinde boy veren her kavramı sanal paketlerle bezeyip laçkalaştıran, sonra da boyunu asan iktidar duvarlarına bir tuğla daha koyma pahasına kutsallaştınp ulaştlmaz kılan Türk akademi camiasının cakalı koridorlannda) ararken "yer"de (entelektüel dünyanın son moda tartışmalarını izlemek, hem de yalnızca genel hatlanyla değil, ayrıntılanyla izlemek için herhangi bir Batı dilini bilmeyi zorunluluk olmaktan çıkaran bir uzamda) bulmak tesadüf olmasa gerek. Evet aslında "gök"te aradığını bulamamanın yorgunluğuyla telaşa kapılanların, postmodern teorinin üzerine yığılıp kalmış sis perdesini aralama niyetiyle yola çıkan ve zihin açıcı aforizmalarla dolup taşan iki kitaptan söz etmek ve bu vesileyle muhtemel birkaç kişiyi daha "yer"e inmeye davet etmek istiyorum. Ayrıntı yayınlarından çıkan Steven Best ve Douglas Kellner'in beraber hazırladığı Postmodern Teort ile Dost Kitabevi yayınlarının okura sunduğu Krishan Kumar'ın Sanayi Sonrası Toplumdan PostModern Topluma/Çağdas Dünyanın Yeni Kuramlan, postmodernizmin ne mene bir şey olduğunu merak eden okurlar için kitapçılann raflannda hazır ve nazır. Postmodernizm hakkındaki ipe sapa gelmeyen teraneleri dinlemekten kulakları paslanan okuyucuya bütünlüklü analizlere tanık olma ve karşılaştırma yapma olanağı veren bu iki kitap beraber oicunduğu takdirde (1), içinae çırpındığımız ;ağı anlamlandırmanın ilk adımlan atıabilir. Şöyle ki... sının ürünü olan totalleştirici öte/büyükanlatılann kendi davaları uğrunda boyunlannı vurdurmaya hazır yeni kahramanlar yaratma potansiyelini yitirmesi, farkhlık politikasını besleyebilecek küçük anlatılarda huzur ve umut arayan merkezsizleşmiş ve parçalanmış öznelerın doğuşuyla nitelenen postmodern çağla sonuçlanmıştır. Postmodernizm tarthin aynasını kırarak, tek ve üniter tarihin karanlığa gömdüğü ütülenmiş yüzü, tarihlerın aynasında çoğulculuk, farklılık, yerellik fışkıran çeşitli yüzlerde görme ve yeşertme iddiasındadır. "Bırakın binlerce hayat, sanat, davanışma ve eylem makinesi eski örgütlerin ahmak ve katı kibrini önüne katıp süpürsün!" (Guattari ve Negri, s. 119) KMMM yoniomo oücu Postmodernizm modernliğin cevabını vermekte âciz kaldığı baş döndürücü toplumsal, tarihsel, kültürel, ekonomik değişim ve dönüşümlere koşut olarak gelişen sancılı sonilara verilen yepyeni bir yanıt mı yoksa, modernliğin kendini yenileme gücünü varsayarsak, modernliğin biçim değiştirmiş ileri bir aşaması, uzantısı mı? Bu soru, tartısmalannı kaçınılmaz bir farz olarak modernliğin eleştirisiyle başlatan postmodern teorisyenleri bir yol aynmına getirerek ikiye ayırmıştır: Postmodern teoriyi yeni bir çağın baslangıcı olarak kabul ederek toplumdaki farklı alanlarpolitik, ekonomik, toplumsal ve kültürelarasındaki ayrım çizgilerine yerleştirdiği dinamiti ayakta âlkıslayanlar ile modernliğin hâlâ banndırdığı potansiyellere dıkkat çekerek postmoaernizmin modernliğin farklı bir çehresi ki bu çehre çocuksu ve naif şenlikler ile karamsar ve melankolik ağıtlar arasında yalpalamaktan kendisini alamamaktadır olmaktan öteye gidemeyeceğini öngörenler. Best ve Kellner bizi kalemlerini Nietzsche'nin ahn yazısına eklemleyen bu düşünürlerin dermeçatma dünyasında bir yolculuğa akarır: Iktidann her yerde olduğunu, dağılgan, belirlenmemiş, başkalaşabilen, öznesiz ve bireylerin bedenlerini oluşturan üretken bir iktidar olarak hazır ve nazır olduğunu, iktidann içine sızdığı her şeyin diliyle konuştuğunu (ki toplumda artık "birincil özgüriük uzamlan da yoktur") vurgulayarak 'tahakküm teknolojileri'ni, bireylerin kendi kimliklerini etik ve özoluşturum (selfconstitution) biçimleri yoluyla yarattıkları 'benlik (self) teknolojileri'ni ve son dönemlerinde de 'etik" Steven Best ve Douglas Kellner ikilisi ile Krishan Kumar postmodernizme bakıyorlar l P ostmodernizm bazen büyük bir yılgınlığın habercisi gibi boy gösterir; geriye dönülecek hiçbir yer, çalabileceğimiz hiçbir kapı kalmadığını haykıran, umutsuzluğun kol gezdiği antiniyerarşik afrodizyak kahkahalarla bir sürü kavram yığar önümüze: Çoğulluk, tarihin sonu, neterojenlik, yerellık, parçalanmışlık, öznenin merkezsizleşmesi... Postmodernizmin sihirli post ön ekinin hangi çuvaldan düştüğünü sorduğunuzda, onun ayrıksı muğlaklığma verilecek yanıtlar komplocu bir çığırtkanlık ve işgüzarhkla bir bir sıralanır. Kimilerine göre, artık yazacak, söyleyecek yeni sözü kalmayan iktidar tutkunu akademisyenlerin, el etek öpmeye teşne birilerini tapınabUecekleri teorik metinlerden yoksun bırakmamak, düşünsel yenilik tüketicisi bilgi severleri hayal kırıklığına uğratmamak gerektiğini düşündüideri bir vakitte telaşla sihirbazın sapkasından çıkarıverdikleri tavşan bile olmayan, ne idüğü belirsiz bir hükat garibesidir postmodernizm (beterin beteri, bu hilkat garibesi urbasının yamalarından, atan dikişlerinden utanmak şöyle dursun, bu yamaların çokluğundan, çeşitliliğinden, renkliliğinden övünmektedir). r Best ve Kellner, postmodernizmin tartışmalannm sıne aua non düşünürlerini M. Foucault, Deleuze ve Guattari, Baudrillard, Lyotard, Jameson, Laclau ve Mouffe, Adorno, Habermas bir yandan teorilerinin yaşam alanını kısıtlayan çıkmaz sokağı ve kısırlığı işaret ederek yaka paça önümüze sürükıerken, bir yandan da toplum, kültür, estetik teorisine açtıkları yeni ufuğun imkânlarını da sıralayarak övmekten geri durmamıslardır. Postmodernizmin herhangi bir kalıba sığdınlarnayışı ve tercih yapma bolluğundan geçilmeyen bir zamanda postmodern konumların çeşitliliği, bizi biat edilecek tek bir postmoaern peygamberden mahrum bırakmakta, kaos, istikrarsızlık ve anarşinin kol gezdiği ve kâhinler diyarında bakışlarımızı çoğullaştırmaya mecbur bırakmaktadır. Işte bu bağlamda Best ve Kellner'in yapmaya kalkıştıklan, bu perspektifleri bir hiyerarşiye tabi tutmaya çalışmak yerine, parçalanmışlıklan ve ürettikleri yeni öznellik biçimleriyle serimleyerek sorgulamak olmuş. Modernliğin rasyonel ve birleşik özneleri kurma çaba Postmodsrntzmin duşunürtePl SAYFA 12 CUMHURİYET KİTAP SAYI 557