Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
değiştirici seçme eğilimi halen devam etmektedir. Bunun çağlar boyu devam etmesi halinde insan tarafınaan seçilmeye değer görülmeyen hayvanlar giderek azalacak, istenen özelliklere sahip hayvanlann sayısı artacak hatta bunlann içinden de dana iyi özelliklere sahip olanlar seçilecektir. Daha çok süt veren inekler, hızh koşan köpekler, yarış atlarının bugünkü mükemmel formunu yakalatnasıtıda insanoğlunun biriktirici seçmesinin etkisi vardır. Ancak tüm bu yetiştiriciler sahip olduklan çeşitli atların, köpeklerin veya ineklerin ortak bir soydan geldiklerini kabul etmek bir yana gözlerinde alaycı bir ifade ile bunu söyleyenlere gülüp geçeceklerdir. Unutulmamalıdır ki insan ne çeşitler yaratabilir ne de onlann ortaya çıkmasını önleyebilir. insan ortaya çıkan çeşitleri sadece olduklan gibi saklayabilir ve biriktirebilir. Doğal seçiüm her an çalışmaya hazır bir güç olup insanın cılız çabaları önündeki üstünlüğü sanat eserlerinin önünde doğa eserlerinin üstünlüğü gibi ölçülemez. Insanoğlu yöntemli ve bilinçli seçmede büyük başan sağlayabildiğinc göre doğal seçilim kim bilir neler yapabilir? Bütün bunlar bir yana insanın istekleri ve çabalan geçici, zamanı ise azdır. Doğanın bütün jeolojik çağlar boyunca biriktirdikleriyle karşılaştırıldığında insanoğlunun elde ettiği sonuçlar aslında ne kadar da yoksuldur. Insan yalnızca kendi çıkan için seçer, doğa ise varolan canlı için en yararlı olan özelliği seçer. Seçilen her karakter seçilim olgusunda kastedildiği gibi doğa tarafından çalıştınlır. insan en çok işine yarayanı seçerken en güçlü erkeklerin dişiler için savaşmasına izin vermez. Bütün kusıırlu hayvanlan her mevsim gücü yetebildiği ölçüde korur. Ancak doğal özellikte oluşabilecek en ufak fark yaşama savaşındaki o ince dengeyi bozabilir. bırakmama söz konusudur. Eşeysel seçme doğal seçmeden daha az katıdır. Doğadaki yerlerine en iyi uyan en güçlü erkekler en çok döl bırakırlar. Boynuzsuz bir geyiğin ya da kuyruksuz bir tavus kuşunun döl bırakma şansı azdır. Doğada bulunan canlılann içinde erkek bireylerin daha gösterişli ya da savaşta kullanabilecekleri özel yapüara sahip olmalan tesadüf değil eşeysel seçmenin ve bunun için verilen mücadelenin sonucudur. Çünkü eşeysel seçme yoluyla yapıda yararlı nitefikte bir değişim söz konusu olduğunda değişen biçim en güçlünün yaşamını sürdürmesi amacıyla derhal ilk biçimin yerini alır. Değişen bireyler yavaş yavaş artarak ve değişmemiş bireylerle yanşarak onlann yerlerini almak suretiyle egemen konuma geçerler. Doğanın kanunu kesindir, bir tür değişiyorsa ötekiler de buna tekabül eden ölçüde değişmek zorundadırlar aksi takdirde yok olmaya mahkumdurlar. Günümüzde canlı fosil diye tabir edilen canlılar ise tecrit edilen alanlarda yaşamış ve daha az yanşmak zorunda kaldıklanndan çok az ya da hiç değişmeden günümüze kadar gelmiş canlılardır, çünkü en çok rastlanan ve en yaygın türler, az rastlanan ve sınırlanmış türlere göre daha çok değişirler. Haçla Hilâl arasında kayan bir yıldız 1492 İspanya 1598 İstanbui Hayatn tk doğunı Zamanın akışı yalnız yararlı değişimlerin ortaya çıkmasına, bunlann seçilmesine, biriktirilmesine ve pekiştirilmesine daha iyi olanaklar verdiği için önemlidir. Tüm bu kanıtlara rağmen kuram henüz cevaplayamadığı pek cok soru ile karşı karşıyadır. Bu sorulann başında şüphesiz bu değişimin nasıl başlayabildiği gelmektedir. Diğer bir deyişle hayatın ilk doğuşu düşünülerek sorulacak olunursa, bütün organik yaratıklar bizim inandığımız gibi pek basit yapıda idiyseler, nasıl oldu da parçalann gelişmesi ve farklılaşması başlayabildi? Danvin bu soruya," Yeryüzündeki canlılann karşılıklı ilişkileri konusundaki bilgisizliğimizin enginliğini hesaba katarsak türlerin kökeni üzerine daha çok açıklanmamış pek çok şey kalmasına kimsenin şaşmaması gerekir... Yeryüzü çok büyük bir mucizedir ama doğal koleksiyonlar eksik ve ancak uzun zaman aralıklanyla yapılmıştır" yanıtını vermektedir. Doğal koleksiyonun eksik olmasının sebebi, tamamıyla yumuşak olan bir organizmanın bozulmadan saklanamaması ve kabukJar ile kemiklerin, deniz dibinin tortu çökelmeyen yerlerinde kalınca bozularak, yokolmasıdır. Evrim durmuş değildir ve halen devam etmektedir, ancak biz çağlar geçmedikçe gelişmedeki bu ağır değişmeleri göremeyiz ve uzun, geçmiş jeolojik çağlar boyu olup bitenleri öylesine eksik biliyoruz ki, ancak hayatın bugünkü biçimlerinin geçmiştekinden farklı olduğunu görüyoruz. Kuramın ortaya atılmasından bu yana insanlann bugüne kadar en çok karşı çıktıkları olgu insanın diğer canlılarla ortak bir soydan gelmesi olmuştur. insanın kökeninin asla bilinemeyeceği öne sürülmüştür. Ancak insanın kökeninin asla bilinemeyeceğini ve birçok problemi bilimin asla çözemeyeceğini sık sık güvenle öne sürenler çok büenler değil az bilenlerdir. Bu tip bir güven duygusu bilgiden ziyade bilgisizlikten kaynaklanır. Oysa insanın daha aşağı türlerden ürediğinin kanıtı ortadadır. insanın eti, kemik yapısı, sinirleri, iç organlan diğer hayvaniarınkiyle aynı yapıya ancak farklı kullanıma sahiptir. İnsan beyni ile yukarı maymunların beyinleri arasında yapısal olarak pek az fark vardır. • Danvin Kuramı/ Seçme YazılarEle$tiriler/ Charles Danvin/ Çeviren: Cem TaylanPan Yayınctlık/ 364 s. Acmssız ımıcMtato Doğada ise her zaman acımasız bir mücadele sürüp gider. Canlı, dünyaya gelmeden önce de pek çok tehlike ile karşı karşıyadır. Yani daha yumurta iken düşmanları tarafından yok edilme tehlikesi ile karşı karşıyadır. Oysa bu yumurtalar sağ kalabilseler belki de gelecek nesillere genlerini aktaracak güçlü bireyler bu yumurtalardan çıkacaktır. Aynı türün yumurtalan arasında seçilmelerine neden olabilecek fiziksel farklar yoktur sadece doğal yaşam içinde düşmanlan tarafından toplu olarak yok edilirler ve sağ kalanlardan çıkanlar nesülerini devam ettirmek üzere savaşırlar. Çok fazla sayıda yumurta ve tohumun üretilmesinin ya da çok az sayıda yumurta üretilerek bu yumurtalann en iyi şekilde korunmasının gerçek nedeni, türü bu tip kınmlara karşı koruyabilmektir. Aksi takdirde çok fazla sayıda yumurta ve yavru yok edilecek dolayısıyla tür yok oima tehlikesiyle karşı karşıya gelecektir. Genetik yapıdaki değişimlerin doğal seçilim (en güçlünün hayatta kalması) ve eşeysel seçmeye bağlı olduğu söylenebilir. Doğada en çok rastlanan türler zamanla modifikasyon geçirmiş ve kalıtsal üstünlükler taşıyan döller vermişlerdir. Çevremizde gördüğümüz şu anki tüm canlılar bir yaşam mücadelesinin sonu1 cunda sahip olduklan kalıtsal özelliklerinin dölden döle aktanlmasıyla bugünkü şekillerini almışlardır. Her birey ömrünün belli bir döneminde yaşamak için mücadele eder ve sadece en güçlü olan ayakta kalarak genlerini bir sonraki kuşağa aktarabilir. Eşeysel seçmede genellikle erkekler arasında karşı eşeye sahip olabilmek için yapdan bir mücadele söz konusudur. Başansız olanlar içinse pek az ya da hiç döl CUMHURİYET KİTAP SAYI 5 5 7 Esther KJra (diğer adıyla Kirâze), ağır zulümlerden geçip Istanbul'a varabilmiş bir Sefarad Yahudisi'nin kızıydı. Kısa zamanda hırsı, zekâsı ve cazibesiyle önce Hürrem Sultan'ın, ardından da Safıye Sultan'ın yakın dostu oldu. iktidar, zenginlik ve gücün ne anlama geldiğini biliyordu çünkü. İşte bu roman Kiröze'nin ve Sefarad Yahudileri'nin yaşadıklarına tşık tutarken, o dönemde Osmanfı ve Avrupa saraylannın içyüzünü sergiliyor ve okuru derinden sarsan muhteşem bir resim çiziyor. Neler yok ki bu resimde: DoğuBatı, MüslümanHıhstiyan çekişmeleri, ölümcül entrikalar... İsyanlar, ayaklanmalar, yangınlar ve 1509 büyük İstanbui depremi... Aşk, seks, ensest.. ve yönetilenlehn tüyler , ürperten kaderleri... ' \ Roman/392 Sayfa il* INKILAP