25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Dergiler ve dergilerde sanat JALE ERZEN D ergileri, sanatı, yazıları, bilgi vc belgeleri değerlendirirken nangi kriterlerin geçerli olduğuna karar veremcmek durumu, yani kriterlerin her an daha geniş bir görecelik kazanması kesin yorumlar yapmaya engel oluyorsa da, kültürün genel durumu hakkında pek çok ipucu veriyor. ünce bir saptama ile başlayabiliriz. Referansların sonsuza kadar çoğalması bir değer yargısına olanak vermiyorsa artık kültür bir kalite, yani nitelik konusu değil bir nicelik konusu olmuştur. Bilginin ve kültürün bir tüketim nesnesi haline gelmesi, pazarı destekleyen bir olgu olarak medyayı güçlendirince dergiler de kültürün önemli bir metası oldular. Ve niceliksel kültür anlanıı içinde sayıları belirgin şekilde arttı. Kültür endüstrisinin etkin alanlarında: moda, kadın, dekorasyon, sahne, dedikodu.. Ya sanat dergileri? Milliyet Sanat, Gösteri, Sanat Dünyamız, Türkiye'de Sanat Çevresi, Cogito, Arredemento Mimarlık ve P, çoğu uzun yıllardır yayınlanıyor; XXI Mimarlık Kültürü bu yıl başladı, 19811985 arasında yayınlanan Boyut'u da anımsarsak, sanat etkinliklerinin birkaç büyük kentin dışına çıkmadığı Türkiyemiz için bu kücümsenmeyecek bir sayı. Pek çok ülkede de bundan daha fazlası yok. Bütün bu dergileri alıyorsanız Türkiye'deki sanat ilgilerinin ner ay geniş bir yelpazesi hakkında hiç değilse bilgi alabilirsiniz. 25 yıl öncesine göre bugün oldukça fark var. O zamanlar Milliyet Sanat ve Gösteri dergilerinin sınırlı sergi haberleri dışında, geleneksel sanatların yanında, bir iki banka dergisinde plastik sanatlar hakkında birşeyler okunabilirdi. Seksenli yılların en etkiliyeci dergisi Gergedan ve sonra yayınlanan Argos sanat akımları hakkında en derinlemesine yazıları sunardı. Yine de süreli yayınlara baktığımızda o yıllarda dünya ile bağlantılarımızın oldukça kopuk ve sanat kavramlarımızın genelde taşralı gözüktüğü söylenebilir. Bugün uluslararası sanatta hızlı koşuyor, haberleri gecikmeden alıyoruz. Ûte yandan o günlerde faal olan sanatçılarımızın yenilik yaratma kaygıları, anlam ve mesaj verme, tarihi irdeleme eleştiri ve yorumlama çabaları, bugün genelde görünen medyatik kaygılara nazaran içten ve özgündü. Bunu özellikle 1980'lerde Boyut dergisi için söyleşiler yaparken görüyordum. Boyut dergisi de kişisel çabaların ve bir adanmışlığın sonucu idi; ne doğru dürüst reklam geliri beklentisi ne de arkada büyük bir kuruluş, yalnızca Sinan Torunoğlu'nun yayıncılığı. Dağıtım sorunları, her ay kağıt zamları ve genel ilgisizlik değildi Boyut'un sona ermesinin nedenleri. Daha ziyade derginin bir süre sonra kendini yenilemesi gerektiği, yeni sesler, yeni düşünceler, yeni biçimler sunması gerektiği inancı ve bu potansiyelin bulunamaması idi. Bugün kültür ve sanat dergilerine baktığımda böyle bir yenilenme görmüyorum. Yenililder daha çok dağıtım ve yayın ile ilgili teknik ve nesnel boyutlarda oluyor. Politikada ve başka mesleki alanlarda olduğu gibi birkaç kişi anlatıp konuşuyor herkes dinliyor. Bir tartışma ortamı olduğunu söylemek zor. Olması da zor. Zira çoğunlukla sanat yazarlan dergilerin talebiyle değil sanatçıların ısrnarlaması ile yazıyorlar. Onların geçim kaynağı sanatçı olıınca eleştirel bir Jil ancâk karşı kampa kullanılıyor, ancak polemik geliştiriliyor. Gerçek bir eleştiri ortamı na imkân yok. Kültürümüzde böyle bir alışkanlık henüz gelişmediği gibi sanat eleijtirisi için gerekli olan eğitimlerde verilmiyor. Bu eksiklikleri kimseye yüklemek doğru olmaz. Bilakis sanat ve kültür yayını dünyasında çoğu kişinin Don Kişotluk yaptığını görüyorum. Özellikle Knis Batur'u ve Arredemento için Uğur Tanyeli'ni kutlamak gerekir. Sistemdeki bozukluklar, ekonomi ve demokrasinin yurt genelinde ve kurumlar genelinde eşitlik sorunları, kültür politilcası, sanatçının yalnızlığı, eğitimin bilhassa bu alanlardaki başıboşluğu, dünya ile gerçek anlamda kopukluğumuz ve insanların sosyal adanmışlıktan bezdirilmeleri bu sorunlara yeterince temel oluşturuyor. Eleştiri ve samimi tartışmanın, yani farklı görüşlerin ve bakış açılarının bir diyaloc içinde bulunmaması sanatın kendi ic dinamiklerinin gelişmesine de engeldir. Sanat her açıdan sürekli sınırları geliştirme gereksinimindedir. Toplum, Katıîım, politika gibi kültür içinde giin Söylem eksiklljH cel olan ve herkes için önenıli konuda, estetik ve etik alanında, ciddiye alınan bir söylem eksikliği var. Bu söylem Türkiye'deki her şeyi eleştirerek hep gözlerin dışarıda olduğu bir üslup değil, bizim sorunlarımız bizim diyaloğumuz, bizim birbirimizi, sanat izleyicimizi tanımamızla ilgili bir üslup içermelidir. Bazı uluslararası sanat küratörlerimiz ülkeler ve kültürler arasında bugün sınır olmadığında ısrar edebilirler; Den de kendimi hiç batılı doğulu polemiği içinde görmedim ve uluslararası tartısmaların çok ilginç olabileceğini de biliyorum. Âma her toplumıın önce kendi kiiltürel diyaloğunu kurması gerektiğine, önce kendi içinde anlaşmaya mecbur olduğunu, önee kendi sanat ve kültür sorunlarını çözmesi gerektiğine inanıyorum. Bunlar oldııktan sonra dünya ile uluslararasılık ya da evrensellik ile çok daha içten ve katkı yaparak ilgilenilebiliyor. Sanat dergilerimizde kendi sorunlarımıza daha çok ve daha büyük sorumlulukla yer verilebilir, kendi sanatçılanmıza daha samimiyet, ilgi ve güvenle bakılabilir, sorunları ile ilgilenilebilir. lnsanlar der giler.aracılığı ile birbirleri ile konuşabilir. Önemli olan öncelikle bunu sağlamak, yukarıdan konuşmak değil. Soruşturmalar, tartişmalar, irdelemeler, eleştiriler hem okur sayısını hem de sanatla ilgilenenleri çoğaltacaktır. Birçok müzemiz var, çoğunun içinde de değerli eserler var, ama gerçekten davetkâr ve işlevini gören kaç müze var? Sorunlar birçok alanda benzeşmiyor mu? Yazıma kültür ile ilgili bir saptama ile başladım. Onıınla bitirmek ycrinde olıır. Dünyaya yayılan yeni enerji türleri, elektromagnetik mekanizmalar, telekomunikasyon ve çesitli teknolojiler, belki dergi gibi eski model bilgi ve kültür araçlarını geçersiz kılmaya başladı. Belki giderek asıl bulup açmamız gereken sayfalar, asıl önemli oyunların oynandığı alanlar kodu bilinmeden ulasılamayan 'interface'ler (arayüzler) olacak. Gerçek dünya 'sanal'dan kontrol edildiği vakit. Türkiye, hele sanatta o kontrol alanına girebilecek mi, bilmiyorum. Ama henüz hâlâ ulaşılabilecek pek çok gerçek, gerçek insan, sanat sorunu var ve hâlâ beyaz sayfalara yazılanlar derinlemesine de nüfuz edebilir. Kültürün iki alternatifi var, tüketim ve diyalog. Birı nicelikle diğeri nitelikle ilgili. Dergiler de özellikle ikincisinin sorumluluğunu taşıyor." Tüketim ve dlyalog Sanat dergileri Tuar, sanat alış verişinde özel bir alan' 10 Ekim 2000 günü TÜYAP tstanbul Sergi Sarayı'nda açılanARTIST200010. tstanbul Sanat Fuarı Sanatçiyı yayıncıyı, izleyici ve okuru biraraya getiren bir sanat etkinliği. Fuar üzerine TÜYAP Genel Koordinatörü Deniz Kavukçuoğlu ile konuştuk. ayın Kavukçuoğlu, htanbul Sanat Fuarı bu yıl 10 yaşına bastı. Fuarın gelişmesini kısaca anlatır mıözel bir alan açmak. Resim heykel alım satımı için bir "borsa" oluşturmak. Bu, bütün dunvada böyle oluyor, Bu nedenle "fuar"ı bir "müze" ile bir "sergi" ile karıştırmamak, karşılaştırmamak gerekiyor. Yukarıda da değindiğim gibi çağdaş bir müzenin olmayışı fuara asal işfevinin yani sıra ek bir işlev yüklüyor. Dolayısıyla fuar, resim, heykel satın almayı aüşünen koleksiyonerler kadar, hatta onlardan da fazla salt yeni çağdaş yapıtları izlemek isteyen sanatseverler için de bir çekim merkezi oluşturuyor. Ama dediğim gibi şimdi olduğu gibi başlangıçta da amaç, her yılın belli bir zaman dİliminde, çağdaş ilişkiler içinde, belirli bir mekânda özel bir "profesyonel alan" oluşturmaktı. Istanbul Sanat Fuarı bunu başardı. Biz, TÜYAP olarak ilk yıllarda Plastik Sanatlar Derneği ile son yıllarda da Istanbul Galericiler Derneği ile sıcak bir işbirliği içinde bu fuarı kurumsallaştırdık. Bir fuarcılık kuruluşu olarak bizim fuarın sanatsal içeriğine herhangi bir müdahalemiz yok. Eğer gerekiyorsa, bu "müdahale"yi her fuar için yeniden oluşturulan Danışma Kurulu'na bıraktık. Fuarda sergilenecek yapıtları bu kurulun belirlediği bir Seçiciler Kurulu seçiyor. Fuarın, olmazsa olmaz, nitelik düzeyi ancak bu yoldan sağlanabliyor... Bıraz da fuartn gelişmesinden söz et• Türkiye'deki sanat galerilerinin sayısı ve resim alıcılarının potansiyeli aşağı yukarı belli. Gerek sanat galerilerinin, gerekse resim satın alma alışkanlığının Batı'daki gibi uzun bir geçmişi yok bizde. Sanat fuarı ise tümüyle yeni olan bir "şey'di. Hele 10yılönce...Bunarağmen karşılıklı özverilerle ayakta kaldı, gelişti, bugüne kadar geldi. İlk fuarda 25 sanat galerisi vardı. Son üç yıldır bu sayı 50'nin üzerinde ve fuar alanı dolu. Fuara bu yıl 56 galeri katıhyor. Ankara ve Istanbul'un yani sıra Adana ve Balıkesir'den de galeriler katıhyor. Ayrıca Fransa'dan katılan üç, ABD'den katılan bir yabancı galeri var. Katılan sanatçı saytsı... Fuarda bu yıl yerli yabancı 215 sanatçının 1500'ün üzerinde yapıtı sergileniyor. Ziyaretçiler altı günluk fuar süresi içinde dünyadan ve Türkiye'den çağdaş sanat örnekleriyle buluşacaklar. Ziyaretçi sayımız son yıllarda olduğu gibi hernalde bu yıl da 25 bini aşacak... Âynca fuar süresince konferans, açık oturum, söyleşi gibi çeşitli etkinlikler de düzenleniyor. • ARTtST 200010, îstanbuj Sanat Fuarı'nın her yıl verdiği ödüllcri bu yı! şu sanatçılar aldı: Sanatçı Onur Ödülü Neşet Günal Eleştirmen Onur Ödülü Jale Erzen Sanatsever Onur Ödülü Cavit Armağan Sanatsever Kurum Onur Ödülü TRT2 20 yılını doldurmalanndan dolay Sanat Galericisi Onur Üdülü Kile Sanat Galeri, Ümit Yaşar Sanat Gal., Galeri Lebriz. CUMHURİYET KİTAP SAYI 556 Deniz Kavukçuoğlu ile ARTÎST 200010. htanbul Sanat Fuarı üzerine sınız? Evet, Istanbul Sanat Fuarı bu yıl 10 yaşına bastı. Ulkemizde plastik sanatlar adına övünülecek bir başarı bu. Çünkü Türkiye'de, özellikle kültür alanındaki etkinlikler.ne yazık ki uzun ömürlii olamıyorlar. Öte yandan Istanbul Sanat Fuarı ilk yılından bu yana "tuval"in öne çıktığı bir alan. Hâlâ bir çağdaş resim müzesine sahip olamayan Istanbul gibi bir metropolde fuar bu yönüyle ayrı bir önem lcazanıyor. Hemen her sanat olayında olduğu gibi Istanbul Sanat Fuarı'nın yaşama geçişinde de en büyük pay bir avuç öncü girişimcinin. Plastik Sanatlar Derneği'ni ve derneğin o dönemde başkanlığını yapan Sayın Hüsamettin Koçan'ı mutlaka anmak gerekiyor burada... Fuardan söz ederken hep "sanat" yanını öne çtkartıyorsunuz. Ticariyanı gerı planda kalmıyor mu? • Adı üstünde, bu etkinlik bir "fuar"... Amacı da plastik sanatlar alış.verişinde SAYFA 6
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle