02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

2521 Kasım 1999'da îstanbuTda düzenlenen "Osmanlı Mimarlığının 700 Yılı: Uluslarüstü Bir Miras"adını taşıyan kongrenin bilairileri, Prof. Dr. Afife Batur'un çabalarıyla önemli bir başvuru kaynağı olarak YapıEndüstri Merkezi Yayınları arasından yayımlandı. Beş sunuş, açılış ve kapanış konuşmasının dışında 31 bildiri ve ana temalar yer alıyor kitapta. ORHAN KOLOGLU Osmanlı Mimarlığımn 700 Yılı: Uluslarüstü Bir Miras likleri ya da koşullara uygunlukları tartışılabilir, ancak varlıklan ve Osmanlının yapısına özgü bir sentezin ürünü oldukları da bir gerçek. Doğan Kuban konuşmasında Avrupa merkezli değerlendirmelere karşı çıkarken başta mimari olmak üzere îslam tarihi ve sanatını ideolojik bir kavganın aracı olarak kullananlara da kapıları kapattı. Buna karşılık bir çözüm ileri sürmenin de pek kolay olmayacağını ifadeden geri kalmadı: Osmanlı coğrafyasındaki ner sanat eserini Türk sayan anlayışı onaylamıyor fakat Türk'ten başka savunucusu olmayan Osmanhya başka kimsenin sahip çıkmaması karşısında da başka formül ileri süremiyor. Bildirilerin çoğunda bu teze yakın görüşlere rastlanıvor Ayla Ödekan, Osmanlının gelişmesi kendisine özgüdür, kopya değil, düşüncesinde. Her şeyi Ayasofya örneğine bağlayanlarla karşılarındaki Mimar Sinan öznelliğine bağlayanlara karşı çıkıyor. Bülent Tanju, Osmanlı mimarlık pratiği ötekileştirilmeden kendi toplumsal tarihsel bağlarında tarihi yazılmak ve anlamlandınîmak üzere bekliyor düşüncesinde. Maurice Cerasi 17201820 sürecinde Osmanlı mimarisindeki değişimin Batılılaşma diye değerlendirmesini aşırı buluyor ve 'özgünlüğe haksızlık olur' diyor. Uğur Tanyeli'ye göre 'değişimi cöküş ve yeniden doğuş olarak tanımlamak yerine bir modernleşme süreci olarak betimlemek' tercih edilmelidir. Orneklere başkalarını katmak mümkün. Özetlersek geçmişten kalmış miraslardan ve yaşadığı dönemdeki çevresinden arınaırılmış bir soyut Osmanlı mimarisi, daha geniş anlamda sanatı istenmiyor, aksine dünya sanatı içinde özgün bir yere oturtulmasının gerekli olduğu ileri sürülüyor. Ovgüye layık bu girişimin arastırmacıları salt mimarlık ve sanatla ilgili alanın dışından bilgi edinmeye zorlayacağı ortada. Orneğin Deniz Orhun, S. Eldem'in simgeleştirdiği 'Türk Evi ve Osmanh Evi' deyimleri yerine 'Yaşamada Tümleşik Ev' deyimini yeğlediğini belirtiyor. Gonca Büyükmıhçı'nın bildirisinin konusu ise 'Osmanh Dönemindeki Azınlık Evleri'. tnsan ister istemez, azınlık evlerinin varsayıldığı bir ortamda neden Türk Evi'nin olamayacağını sorgulamak ihtiyacını duyuyor. Bu noktada ev sorunu yapı ve iç dağılımı noktasından ele alınırken, içinde yaşayanların davranışları konusunun bir parça ihmal edildiği fikrini akla getiriyor. Osmanlı döneminde Balkanlar'da örneğin Bulgarlar arasında haremselamlık yaşamının egemen olduğu, hatta kadınİann peçe kııllandığı biliniyor. Mimari ve sanat araştırıcıları oütün tarih kollarında olduğu gibi, yeni bir anlayışı zorlarken diğer sosyal unsıırları da dikkate almak zorundalar. Buna 1516. yüzyıllarda Osmanlının Avrupa'ya siyasi yapı alanında Prof. Dr. Afife Batur'un çabasıyla ortaya çıkan bir kitap '"' 7 00. yıl anmalarının yararı, Osmanhya bölgesel, dinsel ya da ulusal bakış yerine evrensel bir değerlendirme gerelcsinmesinin kaçınılmazlığının anlaşılması oldu. Biz Osmanhyı Türkiyesınırları çerçevesinde velstanbulağırlıklı değerlendırmeden tam çıkamamışken, eski toprakları üzerinde kurulmuş iki düzine kadar devletin her birinde de araştırmacılar yerel boyutlu bir Osmanlı tablosu çiziyorlar. Batılılar ise Avrupa merkezli tarih anlayışı çerçevesinde Osmanhyı çevre yapısı saymaktan henüz tam vazgeçemediler. Çözümün onu dünya tarihi içinde yerine oturtmaktan geçtiği biliniyordu. Ancak bunun için gerekli çalışmaların henüz tamamlanmadığı ve daha uzun süre istediği de bir sır değil. Buna karşılık gerekli girişimlerin başlaması da şart. Bu yolda ilginç bir adım TMMOB Mimarlar Odası Genel Merkezi'nin düzenlediği 'Osmanh Mimarlığının 7. Yüzyılı Uluslararüstü Bir Miras' konulu uluslararası bir kongre ile atıldı. 2527 Kasım 1999'da Istanbul'da yapılan kongrenin bildirileri, Prof. Dr. Afife Batur'un çabalarıyla önemli bir başvuru kaynağı olarak YapıEndüstri Merkezleri Yayınları arasından çıkanldı. Beş sunuş, açılış ve kapanış konuşmasının dışında î l bildiri ve şu ana temalara dağılmış bulunuyor: Osmanlı mimari mırasının kuram sal/ideolojikbağlamı (9); Mimari mirasın uluslarüstü modelleri (12); Kent kentleşme veyaşam çevresi (10); Sivil yapılarve yapım tipolojisi (8); Mimari mirasın korunmasının metodolojik ve operasyonel sorunları (8); Yapı ve üretim etkinlikleri ve çalışma koşullan (4). Mesleğin her alanının kapsamaya özen gösteren programda ağırlığı Afife Batur'un befirttiği gibi Osmanhya yönelik kalıplaşmış yaklaşımları aşmak, uluslarüstü bir miras niteliğiyle değerlendirmek oluşturuyordu. Ben de, meslek özelliklerine dayalı bildirileri yetkim dışında kaldıkları için ilgililere bırakarak, bu ana tema üzerindeki ilginç görüşleri özetlemeye çalışacağım. Bizde önce ekonomi tarihçileri, siyasiaskeri tarih anlayışından sıyrılarak 'KuruluşYükselişDuraklamaÇöküş' dönemlemesine bağlı kalıplardan uzaklaşma işaretini verdiler. Buna sosyal yapı üzerinde çalışanlar ivme kazandırdı. Son olarak da bilim ve teknoloji tarihi arastırmacıları seslerini yükselttiler. Açıkçası 1453'ün "imparatorluklaşma"nın dönüm noktası olduğunu, 1689'da Viyana Bozgunu ile geri çekilmenin başladığını kimse yadsımıyor ama toplumda her şeyin bu iki tarih ile bağımlı olduğunu söylemek yanlış oluyor. Ustelik salt içine kapalı bir yapı da bahis konusu değil. Osmanlıda her alanda sürekli bir arayış ve değişme bulunduğunu son araştırmalar ortaya koyuyor. Bunların yeterli özeleştiri örneği oluşturduğu, sanat ve yaşam açısından 'TurQuerie' denilen özenmelere yol açtığı, 19 ve20. yüzyıllarda ise çağdaşlaşrna alanında Doğu ve Islam toplumlanna yön göstericilik yaptığı eklenmelidir. Mimari ya da sanat açısından değerlendirme ister istemez insanlık tarihi içinde oturtulacağı yerle bağıntılı olacaktır. Cristoph Neumann'ın kapanış konu^ması ya da kongre bildiri ve tartışmalarını özetleyişi, profesyonel bir tarihçi bakışıyla bu kapsamlı yaklaşım gereksinmesini vurguladı. 18. yüzyilda bir Türk, Arap, Arnavut, hatta Âlman mimarlığından bahsedilemeyeceğini ama Rum ya da Ermeni kökenli mimarların da sadece Osmanlı olduklarını vurguladı. Dolayısıyla Osmanhyı ya da bir öıçüde Türk'ü dışlayarak ()smanlıdan kalan mirasla nasıl bir arada olacağımız sorununun çözümünün hiç de sanıldığı kadar kolay olmadığını belirtti. Başarılı bir revisyonist kongre olduğu inancında. Bu sözlerim kongrede bir karmaşa yaşandığı anlamına alınmamalıdır. îlk kez sistemli bir şekilde düzenlenen girişimin yeni sorunlar gündeme getirmesi ve yeni yönlenmeler ihtiyacı doğurması doğaldır. Dolayısıyla başarılı bir girişimin bahis konusu olduğuna inanıyorum. Nitekim Afife Batur da bunu 'Toplantıda siyasi ve ideolojik konvansiyonlara bağımlılığın artık terk edilmesinin yüksek sesle istenmesi amacına erişilmiştir' diye değerlendiriyor. Burada son derece özetlemek durumunda olduğum bildirilerin tamamının okunmasının yararlı olacağı kanısmdayım. Tek bir atışla yetinilmemesi ve bu ilginç girişimin devam edebilmesi için tezlerin iyi anlaşılmasının gerekli olduğu açıktır. • Osmanlı Mimarlığının 7 Yüzyılı "Uluslarüstü Bir Miras" / Yapı Endiıstrı Merkezi Yayınları /408 s Kendhıe özgü gelifıie Osmanhya yönelik yaklaşımlar TMMOB Mimarlar Odası Cenel Merkezi'nin düzenlediği Osmanlı Mimarlığının 7. Yüzyılı Uluslararüstü Bir Miras' konulu uluslararası kongrenin bildirileri Afife Batur'un çabalarıyla kltap olarak yayımlandı. CUMHURİYET KİTAP S A YI 5 5 6 SAYFA 15
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle