Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vardığım güneş ışınlarına bile, hatta Arkandan çadırlar örtecek, ağlamaktan Biriken suyu, gece yanıbaşımızda yıkılacak duvar Terk ettiğim yüzünle yiizleşmek için Bahar yağmurunun bıraktığı izde Yüzleştim fesat ve fitneyle Ellerin buharlasır merminin kalemiyle ve el bombasıyla Çatal, kaşıklarla ve servis yapılan kepçeyle. Ekvator'dan Üç Şaır/ Çeviren: Metin Ftndıkçı Şimdi veya hiçbir zaman mutlu olmayacaksın Sevdiğin yanında olsa da arzu etsen bile. "Biitiin aşklar böyle dil sürçmeleriyle susar ve seygide çiçeklenip II Hugo Salazar Tamariz (d. 1923), Jorge Enrique Adom (d. 1926) ve Fernando Cazon Vera (d. 1935) yirminci yüzyıl Ekvator şiirinin üç temsilcisi. Daha önce Türkçeye çevrilmeyen bu şairlerden Metin Fındıkçı'nın çevirisiyle üç şiir sunuyoruz. H U G O SALAZAR TAMARİZ (1923) KİMLÎK Şehrim ateşten kanı taşır Sözün adresi onundur; Saldınr dalgalara çığlıkları, Dalgalar Dışlasa bile onu. O şchrin genişliğinde kusar Boşaltır ateşini mavi çizgilerin üstüne Yeşil alevinden ip ip parmaklık olur, Yanardağın akan kolfarından, karları özleyen " Dağın doruklarını yerdcn yere vurur; Korkıı içinde Otlar altında dostluğun kökleri Eğlenceleri Toprağın açık ağzından dolup taşır Tuzaklarında, Derinden derine işlenir , Başkasının tohumu ' ' Ekmek bir başka pişiyor benim açhğımla... Yanı başımda evrenin Ağaçları, ' , Nehriyle savrulur durur Aynı çığlıklan söyler "Kalğayis"ten sonra Veya "Esmeraldis"e doğru, '•"''' Gökyüzünde Halka halka yayılır Yakınımdan. Şehrim uyanır sabahın dinç toprağında Sahra ve denizin arasında Mekik dokur, Onlar Sahra'da susuz dudaklarla yaşar Giizel bir kasidede, .*•*:• Böyle kabarır matemleri v •>...• Tırnakların mabedi yolunda ' ,. Ruhıın dostu olarak ayaklanır. " . JORGE ENRIQUE A D O M (1926) BENVEAYRILIK Ey sevgilim, kırmızı şarap renginden düşümde Bir anlık unutkanlıkla dalarım ııykuya, kiirek kenıiklerim ağırlaşır, Toprak ve taşlar emer benden artakalanını Biitiin bu ağırlığımla gömerler beni: Bu hatalarımla yanardağın karnına Biitiin aşklar böyle dil sürçmeleriyle susar ve sevgide çiçeklenir, Bu kâbııslardan geçip yüzüne vanrım yeniden. D ö n ü p tutarım gölgenden kalan rnirası Gözlerimi terk eden, gömütler Yasını, aşkı böyle kuşatan Sürmesı geçmiş. zaman nıürekkebinden. Yaşlılığım ağır yüküm olur SAYFA 18 Açık gerçeğin çığlığı bir kök gibi sırtımda bağlı Gölgesinde bağlı yatağım Döküntü kâğıtlarla birbirınc tutuşturulmuş, Ziyafetim, işveren ve kovulan işçi, I liçbir eşik sabırla barındırmadı ayakkabılarımı Dikiş tutmadı yeni bir mekânda. Davet edilmedım zengin sofrasına Lüks bir tabakta, öniime çıkan hrsatlarda O olağanüstü günü bekledi her şey, o günde Yalnız avlandım, kinden kendimi ayrı tutarak, Topladım biitiin kemiklerimı. Dolaştım Otellerin damlarında, bu parlak günesli günde gideceğim ve öğreneceğim biitiin mutlu dilleri • Yakında, iki damla su arasında, Şaşırıp düşeceksin seninle yenileyeceğim konusacaklarımı, yergilerle bedava Olen yapraklarla ve ben onaylamayacağım andığımla yankılanan. Bana diişen, dünyanın kasvetinde silahları bırakjp Seninle, vardığım bu zamanı yırtanm Otlar serilecek, çağına, hatta . , F E R N A N D O CAZON VERA (1935) SORUŞTURMA Ne düşiinüyorsun, hoşuna ne gidiyor, Dostların kimlerdir, Ne zaman tuvaletin gelip kımıldayacaksın, Ne zaman gideceksin Kudüs'iin uzun şiddetine, Hangi sınıra neden, Ayağı tökezleyen, Dili tutıılan, Sen değil miydin, Gideceksin, Yüzleşeceksin? Soruyorum ey bu ovanın sahibi, Toprağı yarıp fışkıracak bitkiler Yüzünden Gözlerini yuvalarından alıp yutacak Ağaçlarını Ve gölgelerini Saklı bitkilerinı .• • Sözcükleri diişürmeden, • „ t • Sana, beni anlaman düşecek. Annem, babam Büyüklerimdi Bekliyorlardır beni: Kim içirdi bu ilacı? Söylemeye neden gerek duyuyorsun Bu yalanlarıi' Atalarıma ulaşmak için p ü ş ü n m ü y o r musunr 1 bu hareketlerin Olümündür. Biliyordum böyle olacağını, sonumu onaylamıyorum: Başkent olmauan Hangi mekân? Hangi, kim, nasıl, nerede? ' Soruyorum ey ovanın sahibi Yüksek bir çığlıkla Ve rica ediyorum senden ey efendim, Tırnaklarını batırma, Rica ediyorum senden... CUMHURİYET KİTAP SAYI 556